|
Ana Sayfa | Kayıt ol | Yardım | Oyun Alanı | Ajanda | Arama | Bugünkü Mesajlar | Forumları Okundu Kabul Et XML | RSS | |
10-06-2010, 20:57 | #1 | ||
Dişi Kartal Üyelik tarihi: Feb 2010
Mesajlar: 585
Tecrübe Puanı: 18 |
Bir simit'i böldüm ikiye ortadan… Parmaklarımın arasından akıp giden susam parçalarıyla, Sen tütüyordun burnumda buram buram… Yokluğunda dalıp giderken uzaklara, İrkildim simit isteyen bir martının acı çığlıklarıyla… Şöyle bir baktım da İstanbul'a; Ne puslu aşklar barındırmıştı cesurca... Ve aynı zamanda ne ayrılıkların altında imzası vardı Kahpece... “Fatih'in İstanbul'a olan aşkı mı daha çoktur? Benim sana olan aşkım mı ?” diye çocukça bir müzakere yaptım kendi içimde. Sonra kendi kendime dedim ki: - Fatih'te kimmiş ki... Bir daha baktım İstanbul'a. Hey gidi koca İstanbul. Ne olur altında kahpece imzan olan ayrılıklara tabi olmayalım biz. Sessizce dua ettim, gözümden düşen bir kaç damla şeffaf hüzün eşliğinde. İstanbul'u kurtaran Fatih, beni kurtaran sensin… Kalelerimi zapt eden savaş dehası Ve benim hayranlıkla bakakaldığım, onurlu bir kumandansın… Zapt edilen kalelerin korunması gerekirken saldım kendimi büsbütün dehana. Elimde kalan son çığlıklar da anlamsızca eridi gitti bakışlarının etkisiyle… Gece olur… Hasret ile baş başa verir çekiştiririz seni tatlı tatlı… Daha sonra hasret araya fitne sokmaya çalışırken bir haberin gelir, Onu paramparça yapan, darmadağın eden… Ve biliyorum ki senin varlığın bile ona acı veriyor… Bir gün yanıma gelince bir daha bize uğramamak üzere gidecek başkalarına doğru… Gece Soğuk… Bir dal sigaram, aklımda sen, kalbimde sen, her yerde sen... 2 yürek taşıyorum içimde biri senin biri de benim… Soğuk gece demiştim. Yorgan altında hayaline sarılırım, kokun çok uzakta… Dokunuyordu zaman zaman yalnızlık… Geceleri sinsi şeytanın söylemleri kulaklarıma çarpar geçer de, Gene de alt edemez içimdeki seni… Mira-î Pinhan
| ||
|
Bu konuyu arkadaşlarınızla paylaşın |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
Seçenekler | |
Stil | |
| |