|
Ana Sayfa | Kayıt ol | Yardım | Ortak Alan | Ajanda | Bugünkü Mesajlar | XML | RSS | |
01-11-2008, 14:12 | #1 | ||
ςǿκ کε√díκ طę ∂ط í Üyelik tarihi: Dec 2007
Mesajlar: 527
Tecrübe Puanı: 17 |
Acaba? Aşkları da devralır mı kalp nakli yaptıranlar? | ||
|
01-11-2008, 14:13 | #2 | ||
ςǿκ کε√díκ طę ∂ط í Üyelik tarihi: Dec 2007
Mesajlar: 527
Tecrübe Puanı: 17 | Acı Yaşamak uğruna ölmek bu olsa gerek Sevmek uğruna acı çekmek bu olsa gerek Hayat uğruna savaşmak bu olsa gerek Peki ya senin uğruna Üzülmek niye? | ||
01-11-2008, 14:14 | #3 | ||
ςǿκ کε√díκ طę ∂ط í Üyelik tarihi: Dec 2007
Mesajlar: 527
Tecrübe Puanı: 17 | Adın Bahardı Kente yanlızlık gelirdi sen uyuyunca Yüzümde mevsim değişirdi uyandığında Bilmezdin gizliden seni sevdiğimi Aşkın içimde solardı adın bahardı Eteğini koştururdun sokağımızda Sokak sus pus olur sana bakardı Bilmezdin gizliden izlediğimi Gözlerim gözlerinden korkardı Hatırlıyorum adın bahardı Sokakta bir bayramdı durakta bekleyişin Sanki sonsuz bir ayrılıktı okula gidişin Bilmezdin her sabah seni yolcu ettiğimi Yüreğim yol boyu ardından ağlardı Hatırlıyorum adın bahardı | ||
01-11-2008, 14:15 | #4 | ||
ςǿκ کε√díκ طę ∂ط í Üyelik tarihi: Dec 2007
Mesajlar: 527
Tecrübe Puanı: 17 | Akbaba Tanrım nereye baksam yeşil kasırgalar O sevip gitmekse o Çok uzak ve yemyeşil bakmaksa Tanrım nereye baksam yeşil kasırgalar | ||
01-11-2008, 14:16 | #5 | ||
ςǿκ کε√díκ طę ∂ط í Üyelik tarihi: Dec 2007
Mesajlar: 527
Tecrübe Puanı: 17 | Alkol İkindisi Biz ne zaman içsek, Köfte geç gelir Ve oturur muhabbetin terkisine Çıplak bir efkar sözcüğü Biz ne zaman içsek, Sabah akar meycinin cebine Günde kaç kez öpüşür ki akrep ile yelkovan Biz ne zaman içsek, İç değilizdir aslında. Dışımızda bronz bir akşam sözcüğü, Çırıl bir efkar sözcüğü Delikanlı kıvamında sevda değilse de Tabansız sevişmelerdeki el değmemiş pişmanlık Biz ne zaman içsek, iç değilizdir aslında. Bu alkol ikindisi şiirle Şimdi burda açılsaydın Adımın baş harfi gibi Belki ağustos kokardı ağustos Sen, Fikrini ipotek etmiş kiralık sevdalara Senine boyuna sevilmiş sen Yalanı sevdasından büyük sen Bir bil-sen. Biz ne zaman içsek seni düşünüyoruz Genzimizde göl gözyaşları Biz ne zaman içsek, İç değilizdir aslında. Dışımızda bronz bir İzmir akşamı... | ||
01-11-2008, 14:17 | #6 | ||
ςǿκ کε√díκ طę ∂ط í Üyelik tarihi: Dec 2007
Mesajlar: 527
Tecrübe Puanı: 17 | Aman Ormancı nasıl hecelersen hecele hep aynı biçimde yazılıyor ayrılık çok yol bilenler geçti ayağını yordamına göre uzatan kurdun kuşun bileceği hal değilmiş ya öylesi işte eski sözlere yeni kafiye bulmak gerekmez suyu sefası kendine yeten stabilize bir eğlenmektir hayat her sevdalıya aşık atmak gerekmez sen, o hep önden giden çatallanan bahçesindeyken sevişmenin ki çıplak ve bensizliği ele almışken ne anlattığını bilmek istemeyen şiirler getiririm arkandan bir devrik cümlem kalır acınası iki çekingen benzetmem belki ve derisi soyulmuş bir nakaratım kalır yoluna ağladığım o türküden artık ehemmiyeti kalmaz köprünün ve hoş gül içimlik suların ya da -içkiden olsa gerek- masayı yıkan ormancının nasıl kıydın diye sormanın da manası yoktur suç delilleri ortadadır ve zaten kim olsa katılır akışına gerisinin aman ormancı canım ormancı köyümüze bıraktın yoktan bir acı acı köyde ya o yüzden türkü, yoksa roman olacak kentimizde geçse öyküsü bir de gülüşün kalır dişlerinin etrafından ve bilişin kalır her şeyi ama her şeyi eski haliyle | ||
01-11-2008, 14:18 | #7 | ||
ςǿκ کε√díκ طę ∂ط í Üyelik tarihi: Dec 2007
Mesajlar: 527
Tecrübe Puanı: 17 | Aşk Hayatı Sevmek gibi geliyordu her şey, sevmek gibi gidiyordu kadın adının anlattığı,canın teni yakmasıydı, bir bulut evet ama aslolan bulutun suyu yağmasaydı... 'bir insanı sevmekle başlıyordu her şey' ve boşanmak için en az iki şahit gerekiyordu | ||
01-11-2008, 14:19 | #8 | ||
ςǿκ کε√díκ طę ∂ط í Üyelik tarihi: Dec 2007
Mesajlar: 527
Tecrübe Puanı: 17 | Başkalaşan Aşk Adını anmak güzeldi, dost ağızlarda sana dair cümlelerin ıslatılması... Adını anmak... Yüksek sesle, kimsesiz gecelerin düşsel avuntularına sırt çevirip senden söz açmak... Biraz gülünç, biraz sitemkar... güzeldi... Adının Türkçedeki yankısı özeldi... Seninle yoğurt yemek, kendi Kanlıcanlı, Sülalesi Kandilli yoğurtçunun mekanında... Denize amors durup, yüzüne cepheden bakmak güneşli bir mavilikte.... güzeldi.. İpe sapa konuşlanmaz bahanelerle elini tutmak, yüzünde Yüzyıllık bir hasreti gidermek güzeldi... Güzeldi'li geçmiş zamanları düşünüyorum şimdi... Cümlelerimiz öznesiz...Umursayan yok, Kanlıca'daki yoğurdu... ve eşikteki öpücük, tarih bilinci olmayan bir aşkın mührüdür artık... | ||
01-11-2008, 14:20 | #9 | ||
ςǿκ کε√díκ طę ∂ط í Üyelik tarihi: Dec 2007
Mesajlar: 527
Tecrübe Puanı: 17 | Beyoğlu'ndan Dolmabahçe'ye Taşınan Bir Aralık Akşamı Sus pus olmuş puslu bir İstanbul muydu yüzünyoksa çok bildik hüzünler mi taşınmıştı yüzüne. Dolmabahçe'de, çay tadında... Divit ucuyla yazılmış bir aşkın sureti vardı avuçlarında, tarih bir başka iklimin kıvamını gösteriyordu. Ben rehnedilmiş yelkovan gibi...Hani akrep'i seven ama yüreği takvim yokuşlarında... Sinemada elinin elimde terleyişinin bir anlamı olmalı, sesinin sesimde yankılanmasının...Sanki perdedekine üzülmüş ya da sevinmişsin de tesadüfen akmış yüzün içime...Yalan! Sen perdeye bakıyorsun, fikrin benim seyir defterimde...Ve ben amerikanca bir filmi kürtçe seyrediyorum. Kadın, Beyoğlu'nda bir kış akşamında, üstündeki deri montun sahibine küs, soğukluğundan muzdarip yürüyordu...Adam da...Yürümek hiçbir şeyi çözmüyordu, bazı aralık akşamlarında...Parmağında yaralı bir öyküyü taşıyordu adam...Kadının yüzünde bir hüzün...Hüzünlü aralık akşamında bir yüzük...Yüzüğün yüzünde dünya güzeli bir kadının kehaneti...Soğuğun ve karanlığın vehameti! Hayatı, bir başkasının pantolonu gibi küçültülmüş, daraltılmış..İlk sahibinin o pantolonla yaşadığı şeyler, yani pantolonu pantolon yapan anılar, bazı ilkbahar bereleri yüzünden yapılan yamalar, ter tüketen yazlar...Yaşananlara bir beden büyük geliyor artık hayat! Bir aşkı paylaşmak için çok geç, bir paylaşıma aşık olmak içinse erken...Beni sevda yerimden vurdu yine zaman...Şimdi sana söylenecek tek cümle: BENDE SANA YETECEK KADAR BEN KALMADI... | ||
01-11-2008, 14:21 | #10 | ||
ςǿκ کε√díκ طę ∂ط í Üyelik tarihi: Dec 2007
Mesajlar: 527
Tecrübe Puanı: 17 | Bildiğin Gibi Değil Bizi bilirsin; avuçla su içmeyi marifet biliriz, yenilmeyi bir de kendi sahamızda... bizi bilirsin; saçımızı ıslatmayı fiyaka biliriz, limonla! tesbih yaparız, düş kırıklarından.. bizi bilirsin; ağzının içinde oturmak isteriz ve rutubetin en yakıştığı yer biliriz ağzını... bizi bilirsin; yaşamak biliriz, vademiz dolduğunda avuçlarında gömülmeyi... | ||
Bu konuyu arkadaşlarınızla paylaşın |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
| |