Beşiktaş Forum  ( 1903 - 2013 ) Taraftarın Sesi


Geri git   Beşiktaş Forum ( 1903 - 2013 ) Taraftarın Sesi > Taraftar > Gündem Dışı > Aşk-Sevgi-Romantizm

Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Stil
Alt 03-06-2009, 19:17   #1
 
Mehmet - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Farazi Düş. .

Ben şimdi bu dağ başı ıssızlığında ayın kendinden meçhul ve karanlıktan mesul ziyasını yazmazsam, anamdan emdiğim süt kadar ağlayacağım. Ağlarken gün beyazı parmaklarına dokunmadan karanlık basacak şakağımın sağ yanına.

Sadık uykulardan nöbetleşe kaçıyoruz yüreğim ve ben. Göğüne kan ektiğim kentin uğursuz sokaklarından geçiyorum, arkamda dipsiz şubat. Kimliği belirsiz cinayetlere karışıp gidiyorum gölgemsiz ve yüreğimsiz. Tetiği çekilmiş gecenin. Karanlıkta ölüm vardiyamı bekliyorum. Kapılardan geçilmiyor. Eşikleri tutmuş uyur-gezer aşkların bekçileri. Kör gözüm, yutulmuş avazım ve rüzgârsız saçlarımla nasıl geçerim şarkılardan sevgilim? Açık pencerelerden gözyaşını savur. Düşüne yatılmamış ellerini koy yanağımın ıslaklığına. Uyut tenimdeki azgın yarayı. Ne bileyim bir şeyler yap işte. Yoksa bu aşk da ölüm dağıtıcılardan sonra öleceğim. Sonra örtmeyecek toprak beni. Mezarsızlığımda karlar üşütecek bedenimi. Ateş havzalarında peşin hüsranlarla eriyeceğim. Kulağımda yaylım ateş uğultusu. Kefenimin beyazlığına yakışmayacak yüzüm. Ne olur yak şu yasadışı şehrin ışıklarını sevgilim. Geldiğim gibi; aydınlıklar içinde, göğsüme bir dağ oturmuşken seveyim seni.


Yalnızlıktan korkma bu kadar. Korku ayazdır, gün görmemiş evlerin ve fuhuş lekeli yatakların aklığına. Böyle ölümcül gülüyorsun ya, adamın ölesi geliyor durduk yere. Her şey aksın; dağ, tepe, yıldızlar, harita eğimleri, kan ve ölüm. Biz kalalım aşkın içinde serserice ve sen gülümse yaraları parlatırcısına.


Gözaltında kalbim. Kanayanlar hücresinde içimi tuzluyorum. Boy veren fidanlar yeşermeden, okyanuslar akmadan dünyanın gövdesine ve dürülmeden kıyametin ipuçları acıma mühlet veriyorum: Aşk bir gidiş-dönüş biletinden daha mı ucuz? Gözlerim, düşlerim, aynalarım ve aşklarım kalabalık. Hiç mi tenha bir yer yok bu yalnızlıkta Allah aşkına? Hiç kimse terk etmedi mi kimseyi hâlâ? Kendi derinimde kazılmamış mezarlar saklıyorum. Her oyunda ebeyim, her oyunda sobeyim. Kurtar beni bu azabın şirazesinden sevgilim. Kim olduğumu ve neden ölümlülük cezasına çarptırıldığımı bileyim. Gün olur açılırsa gökyüzünün kapıları ve gün olur geçit verirse mevsimin karlı yolları, bana güneşi getir. Getir ki, Tur Dağı’ndan Nur Dağı’na uzanan ayrılıkta dirhem dirhem eriyeyim.


Kuşlar maviden griye dönen göğün arkasına doğru kanat çırpıyor resmi geçit törenlerinde. Henüz ıslanmayan kentin surlarına koşuyorum yalın ayak. Üşüyerek, küfrederek ve ağzımdaki kekremsilikle koşuyorum. Sırtımda Üsküdar-Kız Kulesi ağırlığı. Beynime kıvrılıp uyuyan narkoz niyetli acılara gülümsüyorum. Kasıla kasıla yürürken kenti meydanında ayaklarıma horlayan cesetler takılıyor. Gel de uyuma şimdi! Aşkın ve umudun olanca sancısına rağmen yağmurun kuraklığına inat nasıl inanılır ki yokluğuna? Olmadığını söylese de yalancı kâhinler, inanmıyorum varlığının rivayetten ibaret olduğuna. Onlar nereden bilecekler düşle gelenin kırıklarla dirildiğini?


Zehirli nefeslere gebeyken ömrün kalanı, kalanın harabeliğini görmüyor aşkın görgü tanıkları. Az kaldı vuslata sevgilim. Bir kucak dolusu ayrılıkla sana geliyorum. Aç kollarını, sarıl sıkıca yalnızlık dokunuşlu üzgünlüklere. Olmasak bile birbirimizde, büzülme serçe misali gözlerimin hayat hattında.



Bir unutma seansında unuttuğum her neyse güllerin kıyısına bırakıp sabahın şafağına yürüyorum. Bir devrimci kadar asi, insan hâlim kadar uysalım. İçime dert olan yaralardan ortak bir kader yaratma uğraşımız nafile. Biz hiç birbirimizin omzunda sarsılarak ağlayamadık ki yitirdiğimiz hayatlara. Yalnızca kalakaldık aşkın dudak kenarında ve hüznün deprem sarsıntılarında. Birlikte ölecek kadar yeminli değildik bize sevmediğim sevgilim. İyi günde kalabalıktık, kötü günde uzaktan akraba.


Özlememenin yanık kokusuna bulanmışken, seni özlerken buluyorum kendimi ansızın. Kırılıyor cesaretim hamal yüzlü hasretin palazlanışından yana. Tren istasyonlarından kasvetli çığlıklarla yürütünce trenler, bir şeyler eksiliyor ekmeğe ve ekmeğin yanına katık edemediğim umuda dair. Hep çoğalıyor ruhumun şair ağlaması. Dur durak bilmeden koşuyorum yolunda tozların ayaklandığı ve çiçeklerin açmadan solduğu ülkeye. Korku ayinlerinde baykuşların dillendiği o ülkeye. Oraya…


Bir ağustos ikindisi gibi yüzün ve hüznün sevgilim. Kirli, telaşlı, yanık ve terli… Kirpiklerimin üstüne çarşaf gibi serdiğin parmakların da olmasa inanmayacağım, yağmurun sesinin neminden yaratıldığını. Öyle uykusuz üşüyorsun ki; şubat sonunun gece yarısında yitiriyorum rüyalarımı. O perişan maviden çekip getirdiğin gülüşün ruhuma salıncak. Sallandıkça, kanımda biriken alkol kokulu seviler tepetaklak oluyor. Az varmış, çok azalmış yüreklerin dalgalar boyu çatırdayan nefesini taşıyorum gözyaşı denizimde. Kudurdukça denizin derinliği, canını yalvarttığım cesetler su yüzüne çıkıyor. Delirdiğim kadarsa aşk, Molla Cünun’un kapısında aç yatmayı bilirim. Öyle bir isyansın ki sen, ellerim her temmuzda sıcaklığından oluyor.


Akşamlardan kalkıp gecelere göçüyor fikrimin solan gülü. En önde cesetler ve tabutlar. En önde aşkın kontrgerillaları. En sondayım: Parmaklarım ve saçlarım donuyor. Loş ışıkta ateşe sevdalı pervaneler ölüyor. Gayrı meşru kelimelerle savaşılmazsa kim gül takacak zihninin çengeline? Esneyerek geçmesin aşk aklımın pencere önlerinden: Duvarda nem, insanda gam ve döşümde o Vanlı kızın kahve gözlerindeki bulut kalıyor. Hayata karışmayan uzak ihtimallerin dahilinde kalsa da yorgunluklar, ben hep yağmura yakalanıyorum ahmak masalında.


Senin hiç kimsenin öpmesine izin vermediğin karların var sevgilim. Omuz başlarına tüneyen, cinnetin sol şeridinde cennetteymiş gibi gezinen ve seni en yorgun yanlarından ihbar eden kışların var. Boğazında kızıl hıçkırıklar düğümleniyor. Ağlasan da kurtulamıyorsun hıçkırıklarının kırıklarından. Bu kentin varoşlarında her gece tazelenen acılarla yürüyorsun. Gözlerindeki yıkıntı kederi bir ben görüyorum bir de köprü altı çocukları. Olgunlaşmış harabeliğine rağmen köprü altı çocuklarının tiner kokan ellerine karanfiller tutuşturuyorsun, erken ölmesinler diye. Kendinden kaçmışlığının yükünü aşka yüklüyorsun. İpini koparmış ayrılıklarla dönüyorsun yüzüme hep. Sesindeki işgal tonlamasından anlıyorum tekrar gideceğini. Gidip kendine sığınacak bir mezar bulamadan geri döneceğini omuzlarındaki karları silkelemeyişinden biliyorum. Sen verdiğin geçici rahatsızlıktan ötürü sensizlikten özür dilerken, tütün efkârına sardığım hayalindir aşkın doğururken çığlık çığlığa kaldığı. İçimde gözlerinin yurt edindiği yerler acırken sürükleniyorum peşin sıra. Ben şimdi sanıkken aşkının yokluğundan, gülüşünü özetleyecek bir aşk arıyorum dokunduğun yerlerimde. Epi topu kasırga. Epi topu giderken kentin duldasına bıraktığın kokun aslında.


Geçtiğim sonbaharın yollarını figüran zemheriler tutuyor. Keşfedilmemiş mevsimlerden yeni yağmurlarla dönüyorum. Buğusu çalınsa da camların kenarlarda kalıyor yüzümün aykırı nemi. Sürgün coğrafyaların tutsak yıldızları altında hayal kurmak da neyin nesi? Hadi gidelim sevgilim. Bu tuzsuz sular, bu dünü çalınmış yarınlar ve bu vurdumduymaz aşk taşıyamaz ömürlerimizi. Tek ses ve tek nefes kalsak bile gidelim; oraya. Çürüyen arzuların cehennem gibi üstümüze kükrediği, deşilmemiş yara derinliğinin cennetten daha beter sevildiği oraya. Cennet ve cehennem ülkesine… Hadi sevgilim!
__________________
Besiktasforum.NET

KayıpKentinYakışıklısı.
Mehmet Ofline   Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Bu konuyu arkadaşlarınızla paylaşın


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
You may not post new threads
You may not post replies
You may not post attachments
You may not edit your posts

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-KodlarıKapalı
Trackbacks are Açık
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık




Türkiye`de Saat: 03:32 .

Powered by vBulletin® Copyright ©2000 - 2008, Jelsoft Enterprises Ltd.
SEO by vBSEO 3.3.2

Sitemiz CSS Standartlarına uygundur. Sitemiz XHTML Standartlarına uygundur

Oracle DBA | Kadife | Oracle Danışmanlık



1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147 148 149 150 151 152 153 154 155 156 157 158 159 160 161 162 163 164 165 166 167 168 169 170 171 172 173 174 175 176 177 178 179 180 181 182 183 184 185 186 187 188 189 190 191 192 193 194 195 196 197 198 199 200 201 202 203 204 205 206 207 208 209 210 211 212 213 214 215 216 217 218 219 220 221 222 223 224 225 226 227 228 229 230 231 232 233 234 235 236 237 238 239 240 241 242 243 244 245 246 247 248 249 250 251 252 253 254 255 256 257 258 259 260 261 262 263 264 265 266 267 268 269 270 271 272 273 274 275 276 277 278 279 280 281 282 283 284 285 286 287 288 289 290 291 292 293 294 295 296 297 298 299 300 301 302 303 304 305 306 307 308 309 310 311 312 313 314 315 316 317 318 319 320 321 322 323 324 325 326 327 328 329 330 331 332 333 334 335 336 337 338 339 340 341 342 343 344 345 346 347 348 349 350 351 352 353 354 355 356 357 358 359 360 361 362 363 364 365 366 367 368 369 370 371 372 373 374 375 376 377 378 379 380 381 382 383 384 385 386 387 388 389 390 391 392 393 394 395 396 397 398 399 400 401 402 403 404 405 406 407 408 409 410 411 412 413 414 415 416 417 418 419 420 421 422 423 424 425 426 427 428 429 430 431 432 433 434 435 436 437 438 439 440 441 442 443 444 445 446 447 448 449 450 451 452 453 454 455 456 457 458 459 460 461 462 463 464 465 466 467 468 469 470 471 472 473 474 475 476 477 478 479 480 481 482 483 484 485 486 487 488 489 490 491 492 493 494 495 496 497 498 499 500 501 502 503 504 505 506 507 508 509 510 511 512 513 514 515 516 517 518 519 520 521 522 523 524 525 526 527 528 529 530 531 532 533 534 535 536 537 538 539 540 541 542 543 544 545 546 547 548 549 550 551 552 553 554 555 556 557 558 559 560 561 562 563 564 565 566 567 568 569 570 571 572 573 574 575 576 577 578 579 580