Beşiktaş Forum  ( 1903 - 2013 ) Taraftarın Sesi


Geri git   Beşiktaş Forum ( 1903 - 2013 ) Taraftarın Sesi > Taraftar > Atatürk Köşesi

Atatürk Köşesi Büyük Beşiktaşlı Mustafa Kemal Atatürk ve Atamız Hakkında Herşey.

Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Stil
Alt 04-07-2008, 08:00   #1
 
Pritt - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Latife Hanım'ın Kağıtları

İpek Çalışlar’ın Latife kitabında büyük tartışmalar koparan, Atatürk’ün Latife Hanım’ın çarşafını giyerek Topal Osman baskınında Köşk’ten kaçtığı iddialarının iç yüzünü Fatih Bayhan “Latife Hanım´ın Kağıtları” kitabında anlatıyor. Peki o baskında neler oldu? Atatürk Köşk’ten kaçtı mı? İşte o gün yaşananlar.



“Latife Hanım´ın Kağıtları” adlı Pegasus Yayınları’ndan çıkan yeni kitabıyla kısa sürede kitap reyonlarında çok satanlara giriş yapan Fatih Bayhan’a, kitabıyla ve kendisiyle ilgili çok özel sorular sorduk. Bayhan, genç bir gazeteci. Ancak adını son aylarda çıkarttığı popüler kitaplarla duyurmaya başladı. Ve şimdi de kamuoyunun en çok merak ettiği konulardan birisi olan Latife Hanım ve mektuplarıyla ilgili ciddi bir çalışma ortaya koydu.


Peki Kitap’ta neler yazıldı? Bilindik şeylerin dışında “Latife Hanım’ın Kağıtları’nda neler var? Fatih Bayhan’a Haber 7 okurları için özel olarak merak edilenleri sorduk.



- Önce şuradan başlayalım. Latife Hanım gibi bir ismi yazmak nasıl bir duygu?


- Tek kelimeyle söylememi isterseniz, heyecan verici. Kendisiyle ilgili araştırmayı yaparken “geçmiş zaman treninde yolculuk”tayım gibi hissettim. Bilgiler, belgeler masama düştükçe heyecanım arttı. Düşünsenize, genç bir kız, daha 24 yaşında, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Gazi Mustafa Kemal´le evleniyor, 2 yıl 6 ay 5 gün sonra ayrılıyorlar. Atatürk 43 yaşında, Latife Hanım 25… Ve vefat ettiği 13 Temmuz 1975 tarihine kadar tekrar evlenmiyor, kimseye konuşmuyor, demeç vermiyor, tüm röportaj taleplerini reddediyor. 50 yıl. Bir ömür. Size heyecan vermez mi? Bu genç ve alımlı kadın, “Gazi’nin hatırası üzerine hatıra eklemek istemem” diyerek evlenmiyor.

Tabi beni etkileyen sadece “derin yalnızlığı” tercih edişi değil. Latife Hanım, Türk modernleşme tarihinin “kadın” olarak sembolüdür. Bu kadar net ve açık.



ATATÜRK AŞIK DEĞİLDİ, BU EVLİLİK MANTIK EVLİLİĞİDİR. ANCAK LATİFE HANIM AŞIKTI!



- Evlilik sürecini soracağız ama, önce kitapta anlattığınız bir husus var. Siz bu evlilikle ilgili farklı konulara değiniyorsunuz ve “Aşk var mıydı?” sorusuna cevap verirken “Aşk değil, ama mantık var” diyorsunuz. Atatürk Latife Hanım’ı sevmedi mi? Yani sadece mantık evliliği miydi beraberlikleri?


- Efendim, ben bu soruya cevap ararken tabi tüm süreci bir film şeridi gibi okuyarak, soluyarak verdim. Atatürk tabiî ki Latife Hanım’dan hoşlanıyor, ama hoşlanması mı daha çok etkilenmesi mi derseniz, etkilenmesi derim. Neden etkilenmesi? Güzelliği değil, eğitimi ve kültürü. O devrin şartlarında Latife Hanım gibi bir hanımefendi’nin 5 yabancı dil bilmesi, Paris’te yüksek tahsil yapmış olması Atatürk’ü etkiliyor. İzmir’de ilk tanıştıkları günlerde 3 hafta Uşakizadeler´in konağında kalıyorlar. Ve her sabah Latife Hanım yabancı dil bilgisi olduğu için Atatürk’e tercümanlık yapıyor, gazeteleri yorumluyor, dış basını sorguluyor. O yıllarda İzmir’e kadar yabancı gazeteler geliyor.

Salih Bozok bile hatıratında bu kadar kısa süre içinde Atatürk’ün her sabah kahvesini götürdüğünü, gazeteleri özetleyip bilgi verdiğini söylüyor. Ve hoş bir detay veriyor. Bir sabah Atatürk erken uyanıyor, Salih Bozok’ta erken olunca sabah kahvesini kendisi götürüyor. Atatürk “Latife Nerede Salih?” diyor. Salih Bey şaşırıyor tabi. Hatta, “kıskandım O´nu” diyor. Çünkü Uzun yıllardır Atatürk’ün her sabah kahvesini ben götürürdüm. Bu genç kız şimdi benim tahtımı elimden aldı” diye yazıyor.

´BEN KISKANÇ BİR ERKEĞİM, ÇOK GÜZEL OLSAYDI...´



Buradaki iş beraberliği tabiî ki Gazi Mustafa Kemal’i etkiliyor. Konaktan ayrılıp Ankara’ya dönerken yolda Halide Edip’e ve yanındakilere Latife Hanım’ı nasıl bulduklarını soruyor, Latife Hanım’dan etkilendiğini gizlemiyor. Evet, etkileniyor, hoşlanıyor. Ama Latife Hanım kadar duygu yoğunluğu yok. Bir adanmışlık yok.



Atatürk’ün daha sonra Latife Hanım’ın güzelliğiyle ilgili de bir sözü var. “Ben kıskanç bir erkeğim. Zaten çok güzel bir kadın olsaydı evlilik yapamazdım” diyor. Bunu söylerken Latife Hanım’ın güzelliğini yok saymıyorum. Atatürk’ün bakış açısını ortaya koyuyorum. Aralarında sonradan gelişen bir sevgi var, ancak ayrılıklarında Atatürk’ün söylediği, “Kadın, kadındır, ne kadar eğitimli, kültürlü de olsa…” diyor. Tokat’ta yaşanan tartışmalarında, “Evliliği başaramadım” diye de itirafta bulunuyor.



- Zaten çok kısa sürüyor evlilikleri…



- Evet, 2 yıl 6 ay 5 gün. 29 Ocak 1923’te evleniyorlar. Sade bir törenle. Düğün İzmir’de yapılıyor. Ve Atatürk bazılarının dediği gibi tesadüfen değil, planlayarak, yani evlenmeyi isteyerek İzmir’e geliyor. Bunu da söylüyor. “Evliliği bu geziye göre planladık” diyor. Burada yaşananlar çok ilginçtir. Atatürk İzmir’e geliyor, annesi vefat etmiş, İzmir’de. Henüz daha mezarına da gitmemişken istasyonda trendeki odasından yaveri Salih Bozok’u çağırıyor ve, “Latife Hanım’ın babası Muammer Bey buradaysa kendilerine evlilik düşüncemizi açınız….”diyor. Salih Bey bir nevi kızı babasından burada istiyor gibidir. Tabi Muammer Bey çok seviniyor. Ve daha sonra bildik olaylar yaşanıyor, ancak burada ilginç bir nokta var.



LATİFE HANIMA KUR´AN HEDİYE EDİYOR



Bakınız Atatürk’ün Latife Hanım’a düğün hediyesinin ne olduğu pek bilinmez. Ama düğün hediyesi çok anlamlıdır. Atatürk, Latife Hanım’a “mihri muaccel olarak 10 dirhem gümüş veriyor. Kazım Karabekir de şahidi. Latife Hanım’ın Şahidi Salih Bozok. Kazım Karabekir Paşa; “Paşam ucuza kapattınız” diyor. Çünkü 10 Dirhem gümüş o yıllarda fakirlerin nikahlarında verilen bir rakam. Gülüşüyorlar. Nikah merasimi bittiğinde Atatürk, Latife Hanım’a düğün hediyesi olarak küçük bir KUR’AN-I KERİM HEDİYE EDİYOR. Ve ,”seni korusun” diyor.



LATİFE HANIM’LA EVLİLİKLERİNİN ARKASINDA ABD LOBİSİ Mİ VARDI?



- Kitabınızda anlatılan bir şey daha var. O da bu evliliğin dışarıda bazılarınca planlandığını tartışıyorsunuz ve sorular sorarak reddediyorsunuz. Ama, bir de böyle bir tartışma var. Bu evliliğin dışarıda planlandığını kim söylüyor?


- Evet, bazı kesimler Latife Hanım’ı karalayarak Atatürk’e olan sevgilerini ifade etmeye çalışırken böyle bir iddiada bulunuyorlar. İddiaya göre bu evliliğin planlayıcılarının arkasında ABD lobisi vardır. Halide Edip ve eşi bu planlamada kullanılmışlardır. Hatta Atatürk’ün yanında çok sevdiği ve değer verdiği Fikriye’nin hasta olduğu, yurt dışında tedavi görmesi gerektiğini de Halide Edip Adıvar’ın Doktor eşi Adnan Adıvar söylemiş ve Mustafa Kemal’i ikna etmiştir, diyorlar.



Böyle biraz değil ama fazlasıyla kurgu kokan, delillere ve belgelere dayanmayan bir iddia. Ancak Gazi Paşa Latife Hanım’la ayrılınca bu kesim biraz daha güçleniyor, bu iddiaya sarılanlarda, “Atatürk bunu hissetti, Halide Edip Adıvar mandacılığa yaklaştırma fikrindeydi” diyerek ilginç bir çıkarım yapıyorlar. Oysa bu evlilik her iki taraf açısından da söylüyorum, sade ve saf duygularla birbirlerinin isteği ve arzusuyla gerçekleşmiştir.



Atatürk Latife Hanım’dan etkilenmiştir ve Latife Hanım zaten daha Paris’te fotoğrafını ilk gördüğünde Fransız gazeteden kesmiş ve boynundaki kalpli madalyonun içine koyarak Gazi Paşa’ya karşı hislerini açık etmiştir. Bu süreci inceleyince görüyorsunuz ki her iki taraf içinde karşılıklı sevgi ve hürmetten başka bir şey göremiyorsunuz. Ayrılıklarında ise malum olayların etkisi çoktur. Yani Latife Hanım’ın gençliğinden kaynaklanan bazı hataları olmuştur. Atatürk bunları önce hoş görmüştür, ancak bir süre sonra bu tartışmalar büyümüştür. Ve ayrılık gerçekleşmiştir.



ATATÜRK’ÜN ANNESİNİN, LATİFE HANIM’I BEĞENMEDİĞİNİ YAZDIĞI MEKTUBUNU KİM DEĞİŞTİREREK GAZİ’Yİ YANILTTI?



- Kitabınızda anlattığınız ve tanıkları konuşturduğunuz bir yanıltmadan bahsediyorsunuz. Atatürk’ün annesi Zübeyde Hanım’ın Latife Hanım’ı beğenmediği ve bir mektup yazarak Gazi’ye durumu bildirmek istediğini ancak Annesinin vefat etmesi üzerine yaverinin bu mektubu değiştirip Atatürk’ü yanılttığını anlatıyorsunuz? Gerçekten durum nedir? Atatürk’e Annesinin yazdığı mektup neden değiştirilmiştir?


- Efendim, bu iddia değil bir defa. Bakınız olay şöyle gerçekleşiyor. Atatürk’e annesi sürekli, “Makbule’nin mürüvvetini gördüm, seninkini de görmek istiyorum” diyor. Ancak Gazi’nin evlenmeye ne vakti vardır ne de ülkenin içinde bulunduğu durum ona yüklenen misyon buna izin vermektedir. Ve Atatürk kesin olarak bu durumda evlenmemek niyetindeyken İzmir’deki bir kız onu etkilenmiş ve Ankara’ya geldiğinde akşam sofralarında adı geçmeye başlamıştır.



Zübeyde Hanım bu duruma seviniyor ve “Kim bu Sarı Paşam’ı etkileyen kız?” diye hasta halinde ısrarla kızı görmek istediğini söylüyor. O derece hasta ki ayağa kalkacak hali de yok. Ama ısrarla İzmir’e gidecek. Atatürk, gece vakti özel treni hazırlatıyor ve Annesini gönderiyor. Ancak yanındaki yaverine diyor ki, “Yolda Anneme emri hak vaki olursa Ankara’ya yakınsanız geri dönüş yapınız. Uzaktaysanız bana durumu bildiriniz, kararımı söyleyeceğim” diyor. Annesi İzmir’e bu sancılı halde geliyor.



İstasyon’da Latife Hanım karşılıyor, özel konaklarına götürüyorlar. Yaklaşık bir ay kadar burada hastalığı da ağırlaşıyor ama Latife Hanım da ona bakıcılık yapıyor. Sonunda Salih Bozok’u çağırıyor annesi ve diyor ki, “Salih, bir zamandır kalıyoruz bu kızın yanında. Bu kız Sarı Paşam’ı mesut edebilir mi? O sever Gazi Paşa’yı diyor. Durumu bir mektupla bildirmek ve hatta Ankara’ya dönmek istiyor. Ancak hastalığı ağırlaştığı için doktoru izin vermiyor. Zübeyde Hanım aslında Latife Hanım’ı pek istemiyor. Onu biraz nasıl söylenir, “malı mülkü var, şöhret meraklısı gibi” düşünüyor herhalde.

Salih Beye söylediği aynen şöyle, “Bu kız yarın Ankara’da büyük hanımefendi olacak..”diyor. Sanki bunun için ister, diyor Gazi Paşa’yı. Ancak Vefat edince Salih Bozok Zübeyde Hanım’ın kararını soran Gazi Paşa’yı yanıltıyor ve “Zübeyde Hanım Latife Hanım’ı beğendi” diyor.



Bunu nereden biliyoruz? Yine Salih Bozok’un kendi ifadelerinden. Atatürk’le Latife Hanım ayrıldıktan sonra bir akşam yemek masasında konu gündeme gelince Salih Bozok gerçeği itiraf ediyor. Bu yemek masasında olanlardan birisi de Afet İnan’dır. Kendisiyle yapılan bir röportajında da bunu ifade etmiştir. Ancak Zübeyde Hanım’ın bu kararı Gazi’yi nasıl etkilerdi? Yine de evlenir miydi? Yoksa erteler miydi? Bilemiyoruz. Şunu da eklemeliyim. Salih Bozok bu evliliği en çok isteyenlerden Gazi Paşa’nın yakın hizmetini, hayatını paylaşacak birisi olmasını onun sağlığı bakımından iyi olacağını düşünüyorlar.



ATATÜRK TOPAL OSMAN BASKININDA LATİFE HANIM’IN ÇARŞAFIYLA MI KAÇTI? TOPAL OSMAN HADİSESİ NEDİR? KAHRAMAN MI? KATİL Mİ?



- Sayın Bayhan, kitabınızda bilindik şeylerin dışında konular var. Bunlardan birisi de Topal Osman hadisesi. Geçtiğimiz yıl Latife Hanım kitabında İpek Çalışlar’ın değindiği bir konu vardı. İpek Hanım, Topal Osman baskınında Atatürk’ün Köşk´te olduğunu ve Latife Hanım’ın çarşafınıı giyerek kaçtığını” yazmıştı. Siz farklı şeyler söylüyorsunuz. Hatta Topal Osman’ın kahramanlığını da anlatıyorsunuz.



- Evet, Topal Osman gerçekten kahramandır. Bunu bir kenara yazmak lazım. Neden Kahraman? Bu adam Balkan Savaşlarında ve Rus harbinde düşmana karşı vatanı korumuş ve topal kaldığı içinde adı Topal Osman diye bilinmiştir. Vatansever bir adamdır. Ali Şükrü Bey hadisesinde onun suçlanmasıyla başlayan sürece ayrı bakmak lazım. Bakınız Gazi Mustafa Kemal, Topal Osman’a hiçbir zaman “suçlu, katil” dememiştir. Sadece “sanık” ifadesini kullanmıştır. Hatta Ali Şükrü Bey hadisesiyle ilgili suçlandığında Topal Osman’ı çağırmış ve iddiaları sormuş “sen mi yaptın?” diyerek sorguya çekmişti. Topal Osman iddiaları reddetmiştir, ancak muhalefetin baskısı ve hükümetin olayın üzerine yaklaşımı, bazı deliller Topal Osman’ın suçlu olduğunu ortaya çıkartmıştır.
Efendim, Topal Osman Kimdir? Atatürk’ün yanında 19 Mayıs’tan başlayarak yakınında kalmış, onun muhafızlığını yapmış, gerekirse 30 bin silahlı asker getiririm paşam” diyecek kadar nüfuz sahibi bir adamdır. Gazi Paşa ona çok güveniyordu. Hatta işgal yıllarında onun emrindeki eğitimsiz kişilerin eğitilmesi için Atatürk eğitmen bile göndermiştir. Sonra da yanına almış ve korumalığını vermiştir. Atatürk’ün tüm yurt gezilerinde yanında o ve adamları vardır. Bu nedenle Ali Şükrü Bey’in öldürülmesinin Topal Osman’a yıkılması Atatürk’ü de çok sarsmıştır.



Bazıları bu olayın “Emrinin Paşa’dan çıktığını” bile söylemiştir. Çünkü Ali Şükrü Bey öldürülmeden birkaç gün önce Meclis’te Gazi Paşa aleyhinde çok sert konuşma yapmıştı. Bu konuşmadan sonra ölü bulununca muhalefet bunları konuştu ve Paşa zor durumda kaldı.


Bu olaydan sonra Başbakan Rauf Orbay Meclis´te eleştirilere cevap veriyor ve durumu aynı gün Gazi Paşa’ya aktarıyor. Gazi Paşa soruyor, “ne yapacaksınız” diye. Başbakan, “Yakalanma emrini vereceğim” diyor. Bunun üzerine önce şu teklif yapılıyor. Başbakan o dönemde Gazi’nin korumalığını yapan Osman ve adamlarının yerine o gece yeni bir muhafız Alayı kuruluyor ve başına İsmail Hakkı Tece getiriliyor. Bunların hepsi büyük bir gizlilik içinde yürütülüyor.



Gazi Paşa, diyor ki “Bu değişime Topal Osman karşılık verir. Sonra ne Ankara kalır ne Meclis, muhafızlar da onun adamlarıdır. Bunlar birbirine silah çekmezler, değişikliği yapınız´ diyor. Başbakan planı yapınca sonucu bildiriyor ve Papaz’ın Bağı denilen mevkide olduğu tespit edilen Topal Osman’ın teslim edilmesi süreci başlamadan önce Gazi Paşa ve Latife Hanım gardaki eve yerleştiriliyor. Ve Papaz’ın Bağı´nda olan Topal Osman’a teslim olması için ateş açılıyor. Ancak yarım saat kadar mukavemet oluyor. Sonra da Osman yaralanarak buradan kaçıyor ve Köşk’ün kapısına dayanıyor. Ancak içerde kimse yoktur. Topal Osman burada yazılanlara göre kan kaybından ölmüştür.

Olay budur. Bazıları Köşk´te sağa sola ateş etti, dağıttı, diyor. Ama kesinlikle tüm hatıratlarda o baskında Atatürk’ün Latife Hanım’ın çarşafıyla Köşk’ten kaçtığı bilgisi yoktur. Bu konuda hazırlanmış bazı tez ve çalışmaları okudum. Orada da aynı bilgilere rastladım. Tarih Kurumu Başkanımız Sayın Halaçoğlu ile de aynı konuyu konuşmak için ziyaret ettim. Ondan da aynı şekilde bilgi aldım. Bazı yazarlar, olaya başka anlamlar yüklüyor, kimi Topal Osman’ı katil gösteriyor, kimi Atatürk’ü çarşafla kaçtı diye anlatıyor. Topal Osman hadisesi budur. Olayın sonu çok trajiktir tabi. Osman, öldürülüyor ve Ulus Meydanında asılması isteniyor. Muhalefetin sabrı taşmış, ve Ulus Meydanında ölmüş bir adam sallandırılıyor.



ATATÜRK “EŞİYLE ANADOLU’YU ZİYARET ETMEK İÇİN MÜFTÜDEN FETVA İSTİYOR!”



- Fatih Bey çok çarpıcı şeyler söylüyorsunuz. Birazda evlilik ve ayrılıklarına dair bazı sorularımız olacak. Kitabınızda Latife Hanım’la Gazi Paşa’nın Anadolu gezilerine beraber gittiklerini ve bunun içinde fetva alındığını yazıyorsunuz. Nasıl bir fetva bu?



- Efendim, Atatürk zaten evliliğini İzmir seyahatine denk getirmişti. Buradan balayı için Balıkesir’e gidiyorlar. Yaklaşık 11 gün burada kalınıyor. Ancak bu geziyi eşiyle beraber yapınca bazı muhalifler bu şekilde bir gezi “dine aykırıdır, kadının yeri evidir” diye Paşa’yı eleştiriyor. Bence Balıkesir’de Atatürk’ün hutbe vermesinde de bu eleştirilerin çok tesiri vardır. Tabi Atatürk bu eleştirileri pek ciddiye almıyor. Önce bu hutbeyle dini bilgisi ve kültürünün geniş düzeyde olduğunu herkes kabul etmiş oluyor. Hutbeden sonra eleştiriler biraz yavaşlıyor.



Ankara’ya ve oradan da Adana ve Konya seyahatine gidilince tekrar başlıyor eleştiriler. Çünkü yanında hep Latife Hanım var. Atatürk bunun üzerine Adana’ya geldiklerinde o dönemin Adana müftüsünü çağırıyor ve bir fetva istiyor. Fetva’nın konusu, “Bir kadının eşiyle beraber yurt gezisine çıkıp-çıkamayacağıdır”..Müftü efendi fetva veriyor. “Dine mugayır değildir. Bir kadın eşiyle beraber her yere gidebilir” diyor. Bu fetva basında da çıkınca eleştirilerin etkisi kayboluyor.


Aslında halkın o dönemde bir devlet başkanını eşiyle beraber yurt gezisinde görmesi pek bilindik şeyler değildir. Hiçbir Padişah, demiryolu teşkilatı olduğu halde Hanım Sultan’ı alıp Anadolu’ya açılmamıştır. Atatürk bu alanda da bir ilk yapıyor. Eşini de yanına alıyor ve böylece gittiği her ilde vali, belediye başkanı da programları eşli yapmak zorunda kalıyor. Bu ayrıntı çok önemlidir.



- Ve Mektuplar... Latife Hanım’ın mektuplarında neler var? Neden bu kadar önemli? Vefat ettiğinde de saklanma ihtiyacı duyuldu? Ne var bu mektuplarda?



- Ben şunu söylüyorum. Latife Hanım ve mektup o kadar birbiriyle özdeşleşmiştir ki, onun hayatında mektupların özel bir yeri var. her şeyi yazmış Latife Hanım, acısını, hüznünü, sevincini…Kitapta onun Salih Bozok’a, Atatürk’e yazdığı, Vasıf Çınar’a, İsmet İnönü’ye, Mevhibe İnönü’ye yazdığı özel mektupları var. Bazıları bilindik ama kitapta tam metinleriyle hepsini vererek tarihi olana sadık kaldım. Çoğu kitapta bu mektuplar kesik kesik verilmişti.



Özel sandukasında neler var? Onu kitapta yazdım. Ancak içeriğiyle ilgili neler olduğu yasak olduğu için yayınlanmadı. Fakat o mektupları 1975’te inceleyen bilirkişi var. Prof. Dr. Reşat Kaynar. Sayın Kaynar’la yapılmış bir mülakata yer vererek içeriği hakkında da okuyucuyu bilgilendirmek istedim. Özellikle son mektup çok konuşuluyor. Çünkü o mektupta çok içli cümleler var.



Gerçekten çok acıklı ve hüzünlü bir hikaye. Atatürk de çok etkileniyor bu ayrılıktan, hatta Köşk’te “Yanık bülbüle döndüm”ü dinliyor. Hüzünleniyor. Ama en çok Latife Hanım’ı etkiliyor. Önce İzmir’e dönüyor, burada fazla kalamıyorlar, bir yandan mahallenin bakışı, bir yandan babasının ticaretteki sıkıntıları onları İstanbul’a zorluyor. Latife Hanım’ın ayrıldıktan sonra Ata’yla irtibatı kesilmiyor tabi.



Kimden ayrıldığının bilincinde, kapıda askerler bekliyor, dışarı çıkması, girmesi her şey bir disiplin altında. Bir gün Latife Hanım dışarı çıktığında kendisinin takip edildiğini anlıyor ve sonra takip edeni çağırarak artık ifşa oldun, diyor. Hemen akabinde Gazi Paşa’ya telefon açarak, “Benden bir suikast mı bekleniyor ki takip ediliyorum” diye sitem ediyor. Atatürk bunun üzerine bu talimatı kimin verdiğini soruyor ve takibi kaldırtıyor.



İlginç olaylar var tabi. Süreci tümüyle kitapta anlattım. Konuyu sürecin içinde okuduğunuz zaman daha etkileyici oluyor. Kitap bu yönüyle de okuyucuyu sarıyor. Mektuplara tekrar dönecek olursak, Latife Hanım’ın bir sandukası var. Vefat ettiğinde bu sanduka açılıyor ve bir bilirkişiye veriliyor. O da rapor yazıyor “İçindeki bilgilerin açıklanması bu dönemde bazı değerlere zarar verebilir. 25 yıl sonra açılabilir” diye. Ve bu haliyle Türk Tarih kurumuna devrediliyor. Hala orada sanduka, açılacağı günü bekliyor. İçinde Türk tarihini etkileyecek neler var? Göreceğiz. Ama ne olursa olsun Atatürk hakkındaki Türk toplumunun yaklaşımına, bakışına zarar verecek şeyler olduğunu sanmıyorum. Sonuçta buradaki bilgiler onun siyasi ve askeri başarılarına gölge düşürmez.



- Peki Latife Hanım’ın ailesiyle bir temasınız oldu mu? Onlar nasıl karşıladı?



- Evet, temasımız oldu tabi. Ancak kitabın yazıldığı dönemde olmadı bu temas. Kitap çıktıktan sonra oldu. Kitabı beğendiklerini, konunun cesaretle ele alındığını söyleyerek teşekkür ettiler.



LATİFE HANIM VE ATATÜRK RÜYALARIMA GİRDİ!


- Kitabı eşinize ithaf etmişsiniz?



- Evet, eşime ithaf ettim. Çünkü burada bir Hanımefendi’nin hüzünlü bir aşk hikayesi anlatılıyor. Eşime ithaf ederek bir nevi bu aşka ortak olmak istedim. Ama hüznüne değil. Hatta şunu söylemeliyim, Vecihe İlmen’in, (Latife Hanım’ın Kız Kardeşi) Kitabı eşime ithaf ettiğim için teşekkür ettiklerini ve çok etkilendiklerini oğlu Mehmet Öke aracılığıyla öğrendim. Bu beni de çok duygulandırdı tabi. Zaten bu çalışmada çok duygular yaşadım. Kitabı yazarken Latife Hanım’ı birkaç kez rüyamda gördüm. Evet, rüyamda gördüm. Şaşırtıcı gelebilir ama, inanın hemde birkaç kez…Atatürk’le el ele tutuşmuşlardı, Atatürk, başında kalpağıyla Latife Hanım’la beraber yürüyordu. Ve çok mutluydular.

Konunun etkisiyle gördüğümü düşünüyorum bu rüyaları, bilinçaltı da olabilir. Ancak birkaç kez olunca bunu da Latife Hanım’ın bir cilvesi olarak yorumladım.



DOLMABAHÇE SARAY’INDA TANITIM KOKTEYLİ OLACAK!



- Sayın Bayhan çok teşekkür ederiz.



- Bende çok teşekkür ederim. Buradan kitaba gösterilen ilgiye gerçekten teşekkür etmeliyim. Kısa zamanda büyük ilgi gördü. Kısmet olursa konunun farklı açılardan tanıtımı için Belgesel olarak çekimini düşünüyoruz. Ama ondan daha önemlisi belki de 14 Aralık’ta Sanat, Siyaset ve Kültür insanlarımızın katılımıyla Dolmabahçe Sarayında yapılacak tanıtım kokteylinden bahsedeyim.



Burada Latife Hanım’ın Atatürk’ü gördüğü ilk zaman tiyatral bir kareyle canlandırılacak. Bazı özel sahneler gösterilecek. Güzel bir program olacak sanırım, hep beraber göreceğiz.

Alıntı
Pritt Ofline   Alıntı ile Cevapla
Alt 04-07-2008, 08:47   #2
 
gnber'K'artal - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

saol paylaşm için..
__________________
Karanlık Aydınlıktan, Yalan Doğrudan Kaçar. Güneş Yalnızda Olsa Etrafa Işık Saçar. Üzülme Doğruların Kaderidir Yalnızlık. Kargalar Sürüyle KARTALlar Yalnız Uçar.
gnber'K'artal Ofline   Alıntı ile Cevapla
Alt 04-07-2008, 12:02   #3
tılsım kraliçesi
 
Su yüzü - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

wayyy bee tarihe gidiverdim okurken bi ara
__________________
Click the image to open in full size.
Su yüzü Ofline   Alıntı ile Cevapla
Alt 04-07-2008, 14:50   #4
 
Pritt - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

Gerçekten güzel bir eser. Mutlaka okunması gerekli. Çünkü Atatür günümüz gençliğine çok yanlış anlatılıyor.
Pritt Ofline   Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Bu konuyu arkadaşlarınızla paylaşın


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 
Seçenekler
Stil

Yetkileriniz
You may not post new threads
You may not post replies
You may not post attachments
You may not edit your posts

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-KodlarıKapalı
Trackbacks are Açık
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık




Türkiye`de Saat: 11:18 .

Powered by vBulletin® Copyright ©2000 - 2008, Jelsoft Enterprises Ltd.
SEO by vBSEO 3.3.2

Sitemiz CSS Standartlarına uygundur. Sitemiz XHTML Standartlarına uygundur

Oracle DBA | Kadife | Oracle Danışmanlık



1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147 148 149 150 151 152 153 154 155 156 157 158 159 160 161 162 163 164 165 166 167 168 169 170 171 172 173 174 175 176 177 178 179 180 181 182 183 184 185 186 187 188 189 190 191 192 193 194 195 196 197 198 199 200 201 202 203 204 205 206 207 208 209 210 211 212 213 214 215 216 217 218 219 220 221 222 223 224 225 226 227 228 229 230 231 232 233 234 235 236 237 238 239 240 241 242 243 244 245 246 247 248 249 250 251 252 253 254 255 256 257 258 259 260 261 262 263 264 265 266 267 268 269 270 271 272 273 274 275 276 277 278 279 280 281 282 283 284 285 286 287 288 289 290 291 292 293 294 295 296 297 298 299 300 301 302 303 304 305 306 307 308 309 310 311 312 313 314 315 316 317 318 319 320 321 322 323 324 325 326 327 328 329 330 331 332 333 334 335 336 337 338 339 340 341 342 343 344 345 346 347 348 349 350 351 352 353 354 355 356 357 358 359 360 361 362 363 364 365 366 367 368 369 370 371 372 373 374 375 376 377 378 379 380 381 382 383 384 385 386 387 388 389 390 391 392 393 394 395 396 397 398 399 400 401 402 403 404 405 406 407 408 409 410 411 412 413 414 415 416 417 418 419 420 421 422 423 424 425 426 427 428 429 430 431 432 433 434 435 436 437 438 439 440 441 442 443 444 445 446 447 448 449 450 451 452 453 454 455 456 457 458 459 460 461 462 463 464 465 466 467 468 469 470 471 472 473 474 475 476 477 478 479 480 481 482 483 484 485 486 487 488 489 490 491 492 493 494 495 496 497 498 499 500 501 502 503 504 505 506 507 508 509 510 511 512 513 514 515 516 517 518 519 520 521 522 523 524 525 526 527 528 529 530 531 532 533 534 535 536 537 538 539 540 541 542 543 544 545 546 547 548 549 550 551 552 553 554 555 556 557 558 559 560 561 562 563 564 565 566 567 568 569 570 571 572 573 574 575 576 577 578 579 580