![]() | |
Ana Sayfa | Kayıt ol | Yardım | Ortak Alan | Ajanda | Bugünkü Mesajlar | XML | RSS | |
![]() | #1 | ||
![]() ![]() Üyelik tarihi: Aug 2006 Yaş: 35
Mesajlar: 6.247
Tecrübe Puanı: 26 ![]() |
Türk futbolunun Avrupa'daki son "kalesi" Fenerbahçe de havlu attı. Kayserispor, Beşiktaş, Trabzonspor, Galatasaray ve Fenerbahçe ile başlayan serüven, alıştığımız gibi erken bitti. Türk futbolunun Avrupa'daki son “kalesi” Fenerbahçe de havlu attı. Kayserispor, Beşiktaş, Trabzonspor, Galatasaray ve Fenerbahçe ile başlayan serüven, alıştığımız gibi erken bitti. Fenerbahçe’ni AZ Alkmaar’a elenmesinden sonra, doğal olarak suçlular aranmaya başlandı. 2-2'lik maçtan sonraki ilk yorumlardan çıkan görüntü ise, faturanın teknik direktör Zico’ya çıkması. Şöyle bir geriye bakıyorum da, Avrupa’da bir takimimiz elendiğinde, direkt olarak teknik direktör suçlu sayıldı. Bazen doğru, bazen yanlış ama ilk hedef her zaman teknik direktörler olmuştur. Bu bana göre kolaya kaçmaktan başka bir şey değil. Takımlarımızın Avrupa’da ısrarlı bir şekilde tel tel dökülmesinin birçok nedeni var. En önemli faktör ise, Türk Futbolu'nun ve Futbolcusu'nun mantalitesi. Örneğin Fenerbahçe’nin Alkmaar’da yakaladığı 2-0’lik avantajından sonra oynadığı futbol, anlatmak istediğime müthiş bir örnek. Beyin hücrelerini kullanmayan bir takım vardı sahada. Skoru sağlıklı bir şekilde korumak yerine, fark arayıp, show yapmak isteyen bir takım görüntüsü vardı. İlginç olan şey ise, bu mantaliteye yabancı futbolcuların da katılması. Özellikle ikinci yarıda kazanılan kornerlerde Alkmaar'ın ceza sahasında 7 taneye varan Fenerbahçe futbolcusu vardı. Defansın bel kemikleri Edu ve Lugano dahil. Ve Rakip Avrupa’nın takim halinde kontra atak yapabilen en iyi takımlarından bir tanesi. Burada hatalı olan Zico değil. Bir futbolcu, ne zaman öne çıkacağını, ne zaman kalacağını bilmeli. Bunu futbola ilk başladığı günlerde öğrenmeli, ama bunu da maalesef Türk futbolcusu bilmiyor. Yeteneğinin üzerine hiçbir şey koymuyor. Hal böyleyken de, Avrupa’da futbolun temellerini bilen takımlara karşı her yıl hüsran yaşıyoruz. Türkiye’de bu bilinçsizliğin üzerine gidilmedikçe, Galatasaray’ın aldığı kupalar, göreceğimiz son kupalar olacak. Ancak bu durumun değişeceğinden de, pek umudum yok. Bu eğitim işini eline alması gereken kişiler, kulüp yönetimleri. Alt yapıya önemli hocalar getirmek zorundalar. Gerekirse bunlar yabancı olsun. Ama bizim yöneticilerimiz basında taraftarlarını uyutmaktan başka bir şey bilmiyor. Zaten onlardan bazılarının, futbolda topun yuvarlak olması ve bir gol fazla atanın galip gelmesinden öte çok şey bildiklerini de tahmin etmiyorum. Geçen gün Lig TV’de Trabzonspor Başkanı Nuri Albayrak ile yapılan bir röportajı izledim. Sayın Albayrak, “hedefiniz nedir” sorusuna, “ya UEFA Kupası ya da Kupa Galipleri Kupası’na katılmak istiyoruz” dedi. Hani dili sürçmüştür dedim, bir daha tekrarladı, bir daha tekrarladı. "Büyük" diye kabul ettiğimiz Trabzonspor'un saygıdeğer Başkanı böyle yaparsa, ben diyecek bir şey bulamam. Hatırlarsanız gecen sezon da, tek ayaklı UEFA Kupası maçları için de, “biz bu Bolton’u orada yeneriz” diye açıklama yapan bir Beşiktaş yöneticisi vardı. Türk futbolunu yönetenler böyleyken, futboldan nasıl bir beklentiniz olabilir ki? | ||
![]() | ![]() |
|
![]() |
Bu konuyu arkadaşlarınızla paylaşın |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
| |
![]() | ![]() |