Beşiktaş Forum  ( 1903 - 2013 ) Taraftarın Sesi


Geri git   Beşiktaş Forum ( 1903 - 2013 ) Taraftarın Sesi > Beşiktaş > Futbol > Basından Haberler

Basından Haberler Basından haberler bu bölümün altına

Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Stil
Alt 27-09-2010, 09:06   #1
B3ŞİKT@ŞK
 
pascaltekin - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Icon15 "Beşiktaş Türk takımı, G.Saray Mason, F.Bahçe Rum takımı'dır"

Gazeteci-Yazar Aytunç Altındal'ın Takvim gazetesi'nden Arda Uskan'a verdiği röportajda tüm takımların gerçek kimlikleri ortaya bir kez daha çıktı

Click the image to open in full size.








İşte Aytunç Altındal'ın o röportajından bazı kesitler...

Spor tesisleri ve casusluk... Vay be! Evet, bizim Beşiktaş Kulübü de öyledir. Beşiktaş önce Jimnastik Kulübü olarak kuruluyor, aslında Anadolu'ya silah kaçırıyorlar. Benim babam da o teşkilatın içindeymiş. 1920-21 yıllarında hem Beşiktaş'ta futbol oynamış, kaptanıymış hem de Haysiyet Divanı Başkanı'ydı. Cavit Altındal... Ama esas işleri Anadolu'ya silah götürmekmiş.
Beşiktaş onun için Kuvayi Milliye'nin takımıdır.

Eee... Bizim Galatasaray ne takımı oluyor? O Mason takımı. Fenerbahçe de kopil takımıdır. Rum kopilleri takımı...

Vallahi öldürürler seni... Yok canım ben bunu televizyonda da söyledim. Zaten adamlarının stadının ismi 'Papazın Çayırı'.

Şükrü Saraçoğlu Başbakan olduğu dönemde ABD ajanıydı iddiası
II. Dünya Harbi sırasında İstanbul'da casuslar savaşı yaşanıyordu. Devrin Başbakanı Amerikalılar'a casusluk yapıyordu. Bunu bir tek Cumhurbaşkanı İnönü biliyordu..

Takvim gazetesi yazarı Arda Uskan, bugüne kadar bilinmeyen bir gerçeği ortaya çıkardı ve bugünkü köşesinde, ABD kaynaklarına göre, Şükrü Saraçoğlu'nun Başbakan olduğu dönemde ABD ajanı olduğunu yazdı..

İstanbul'un bilinmeyen gerçeklerine yönelik bir yazı dizisine başlayan Arda Uskan, yazar-araştırmacı Aytunç Altındal ile birlikte, binlerce yıllık sırları içinde barındıran bu yaşlı kentin, geçmişten bugüne kıskançlıkla kendisine sakladığı sırlarını gün ışığına çıkartacak. Daha doğrusu bu gizemli yolculukta Altındal rehber olacak, Uskan da sizler için Bizans döneminden bu yana kimi zaman efsanelerin, kimi zaman üzeri hiç açılmamış gerçeklerin izini sürecek..

Uskan, yazı dizisinin ilk gününü İstanbul'un casusluk öykülerine ayırdı..

ARDA USKAN- Sevgili Aytunç, bütün dünyanın bildiği gibi İstanbul gerçekten yüzyılları kapsayan gizemleri içeriyor. İstersen biz önce en somut olanından, İstanbul'da yaşanmış casuslar savaşından başlayalım. Yanılmıyorsam bu topraklar hala bu savaşlara tanıklık ediyor.

AYTUNÇ ALTINDAL- Evet, Türkler'in Anadolu'da ilk örgütlenmeye başladıkları günlerden beri varlar... Soğuk savaş yıllarında ise Türkiye'den en az 10 bin casus ve ajan gelmiş geçmiş...

Peki bilinen ilk casuslar kimler? Bunlar özellikle Fransız ve Cenevizli casuslar... Anadolu'yu baştan aşağı dolaşmış bu adamlar. Belgeleri ise ilk kez 2005 yılında Fransa'da yayınlandı. Bilinen ilk casus Fransız Şövalye tarikatları adına çalışan Jean le Jaune diye biri. Sarı Jan diye anılan bir casus bu. Düşün, yıl 1332...

O zaman Anadolu ne durumda? O zaman Anadolu 'Natolia' diye anılıyor. Henüz Anatolia bile değil. Natolia taşra demek. Bizans'ın taşrası... Bizanslılar, Türkler, Selçuklular birlikte yaşıyorlar. Bu Sarı Jan Anadolu'ya geldiği zaman Kuran okuyabilecek kadar iyi Arapça biliyor. Türkçe konuşup, Türk kıyafetleri giyiyor. Kimse yabancı olduğunu anlayamıyor. Böylesine iyi yetirilmişler yani.

Yani bizim bu 'yol geçen hanı' durumumuz çok eskilere dayanıyor. Öyle... Anadolu topraklarında bunlar her zaman faaliyette bulunmuşlar. İlginç olan gelenlerin hepsinin yüksek eğitimden geçmiş olması ve Müslümanlar'dan ayırt edilememesi. O zamanki şartları düşünsene...

Peki daha sonra... Önce sırada I. Dünya Savaşı dönemi var.
İstanbul ve çevresinde çok önemli casusluk faaliyetleri oluyor. Gelenlerden en ünlüsü Sidney Reily diye bir adam. Yahudi asıllı, inanılmaz maceraperest biri. O günkü standartlara göre gelmiş geçmiş en büyük ajan bu. Hatta Ian Fleming'in, James Bond'u yaratırken bu ajandan ilham alarak yazdığı söylenir. Sidney Reily ayrıca, meşhur Yavuz zırhlısı olayını yönlendirmek için özel çalışmalar yapmış biri.

Yavuz ve Midilli zırhlılarını, I. Dünya Savaşı sırasında Almanlar bize vermişler galiba... Evet ama bir şartları var. Bu zırhlılar ile Karadeniz'e çıkıp Rus donanmasını bombalayacağız! Enver Paşa'nın emriyle bu iki gemi Karadeniz'e açılacak ama içinde Almanlar var, bombalayacak olan onlar. Sonra malum, onlar Ruslar'ı bombaladılar ve dolayısıyla savaşa biz de girmiş olduk.

Bizim James Bond Sidney'in rolü ne? Adam İngiltere'nin bu işler için gönderdiği ajan! İngilizler anlaşmanın yapılmasını istemiyor.
Reily kendini İstanbul'da Rum asıllı tüccar Nico olarak tanıtıyor. İsmini hep değiştiriyor zaten.
Türkler'in bu iki zırhlıyı almalarına engel olmaya çalışıyor. Bolşevik ihtilalinden hemen sonra da Lenin'i öldürmek için Moskova'ya gidiyor, fakat orada kayboluyor. Ondan sonra da izine rastlanmıyor.

Gerçekten roman kahramanı gibi... Hem de nasıl? Mesela birçok kadınla evlenip boşanıyor, yakışıklı bir adam ve evlendiği kadınlar bile bunun kim olduğunu bilmiyorlar.
Çok büyük paralar kazanıp kumar, kadın ve uyuşturucuya harcıyor. Bir keresinde İngiltere'de zengin yaşlı bir adamın genç karısını baştan çıkarıyor. Adam kalp krizinden ölünce, kadınla evleniyor. Kocayı öldüren de bu. Adamın ölüm raporlarını, kendisini doktor olarak gösterip yine kendi imzalıyor. Meğer yaşlı adamı zehirlemiş.
Sonra kadınla evlenip paralara konuyor. Böyle bir adam işte. Artık senaryosunu yazmaya başlayabilirsin.

Başladım bile Reily'yi de sen oynarsın artık. Peki sonra... Geliyoruz II. ikinci dünya savaşına... O dönem dünyanın en ünlü casusları hem İstanbul'da hem Ankara'da cirit atıyorlar. Üstelik bunlar en üst düzey casuslar.

Hazretler bu kez hangi amaçla geliyorlar? Çünkü Türkiye II. Dünya Savaşı'na girip girmemek konusunda kararsız. Girmek istemiyor aslında. Bir tek Başbakan Refik Saydam savaşa girmekten yana. Ajanları yollayanlar Almanya ve İngiltere. Bir de o arada İstanbul'da bir Yahudi teşkilatı var. Onlar da Yahudiler'i kurtarmaya ve Filistin'e yerleştirmeye çalışıyorlar. Bunlar aslında I.Dünya Savaşı sırasında İstanbul'da kurulmuş spor kulüpleri... Mesela bugün Hapoel Hayfa diyoruz, o zamanki adı Hapoel İstanbul. Mesela ünlü Ajax Takımı'nın kurulduğu ilk yer de İstanbul. Bunlar hep Yahudilerin kurduğu teşkilatlar. Spor kulübü kisvesi altında çalışıyorlar.

Spor tesisleri ve casusluk... Vay be! Evet, bizim Beşiktaş Kulübü de öyledir. Beşiktaş önce Jimnastik Kulübü olarak kuruluyor, aslında Anadolu'ya silah kaçırıyorlar. Benim babam da o teşkilatın içindeymiş. 1920-21 yıllarında hem Beşiktaş'ta futbol oynamış, kaptanıymış hem de Haysiyet Divanı Başkanı'ydı. Cavit Altındal... Ama esas işleri Anadolu'ya silah götürmekmiş.
Beşiktaş onun için Kuvayi Milliye'nin takımıdır.


Eee... Bizim Galatasaray ne takımı oluyor? O Mason takımı. Fenerbahçe de kopil takımıdır. Rum kopilleri takımı...

Vallahi öldürürler seni... Yok canım ben bunu televizyonda da söyledim. Zaten adamlarının stadının ismi 'Papazın Çayırı'. Şimdi II. Dünya Savaşı'nda İstanbul'da başka kimler de var ona bakalım. Ludwig Moyzich mesela. O da Alman SS casusu. Knetchbull Hügesen ise hem İngiliz Büyükelçisi hem de Malta Şövalyeleri ve Saint George Şövalyeleri tarikatı üyesi. Sene 1939-1945 arası. Elçinin bir yardımcısı var, Arnavut asıllı bir Türk vatandaşı. Kod adı; Çiçero...

O meşhur Çiçero? Evet. Şimdi bu Çiçero, İngiltere Büyükelçisi Knetchbull Hügesen'den İngiltere'ye ait bütün gizli belgeleri çalıyor ve Almanya'ya satıyor.
Düşünsene adam onun yardımcısı...

Casusun hakkından casus gelir... Aynen. İngiliz casusunun asistanı Çiçero. Almanlar'ın casusu aslında. Almanlar Çiçero'ya bunun karşılığında 500 bin mark ödeyecekler. Ödüyorlar ama sahte mark olarak. Sonunda Çiçero, Fransa'da kapıcılık yaparak beş parasız ölüyor. Bu arada bir de Frankfurther Algemeine gazetesi adına gönderilen Alman gazeteciler var. Bunlar 'uyuyan ajan' olarak Türkiye'ye sokuluyor.
Buraya yerleşiyorlar. Şayet savaş kaybedilirse ondan sonrasında neler yapılacağını planlayacaklar. Geldikleri yıl 1943.

Savaş bitmeden 2 yıl önce... O sırada Almanların Türkiye için gizli bir projesi var. Bu projenin kod adı; Gertrude. Bu proje çerçevesinde Almanlar bizi sanat ve kültür aracılığı ile etkileyecek ve Alman hayranlığını yayacaklar. O günlerde en ünlü besteciler, yazarlar, ressamlar getiriliyor Türkiye'ye. Ve bu organizasyonun Türkiye ayağında ise birinin adı geçiyor; Zeki Ülkütay.

Organizatör yani... Dahası... Sanki ortada Zeki Ülkütay diye birisi varmış ve bu adam dünyaca ünlü herkesle ahbap, herkesi tanıyor, bütün işleri o ayarlıyor. Almanlar adına çalıştığı söyleniyor. Ama gerçekte Zeki Ülkütay diye bir şahıs yok! Hiçbir zaman da bulunamıyor zaten ve kim olduğu bir sır olarak kalıyor. Şimdi yıllar sonra Alman Deuche Bank'ın gizli belgeleri, hesapları yayınlandı. Onlara bakıyorum...

Hocam Deuche Bank'ın gizli belgesinden sana ne? Neden bakıyorsun?
Önemli. Bak oradan ne çıktı! Uzun yıllar sonra 1999 senesinde İsrail, Türkiye'den savaş tazminatı istedi. Dediler ki, 'Siz, II. dünya savaşı sırasında Almanlar'a krom sattınız. Satmasaydınız Almanlar savaşa devam edemeyecekti, dolayısıyla savaş daha erken bitecekti ve bu kadar Yahudi ölmeyecekti! Daha önemlisi, Almanlar sizden aldıkları krom karşılığında, size Yahudiler'den gasp ettikleri altınlarla ödeme yapmışlardır!'

Şu 'Alman altınları söylentisi' bu herhalde...
Bu altın hikayesi Türkiye'nin önüne getirildiği dönem, 2003 yılı ve Ecevit'in hükümet olduğu dönem. Dışişleri Bakanı da Şükrü Sina Gürel.
Şükrü Bey bunu araştırmak için bir grup oluşturdu. İlber Ortaylı, ben ve büyükelçi Nuri Bey... Biz üçümüz bu tazminattan kurtarabilmek için belgeleri araştıracağız. İsrail 625 milyar dolar istiyor bu arada. Alman bizden krom almış, karşılığını ödemiş. Bizi ne ilgilendirir bu Alman altını mıdır, Yahudi altını mıdır, değil mi? Bu nedenle o araştırma sonunda Deuche Bank belgelerine baktım. 'Zeki' ismini biliyordum, bu isme orada rastlayınca bağlantıyı kurdum. İşte o belgelerdeki kişi Zeki Ülkütay'dı. Yaklaşık 1600 Napolyon altını onun adına bankada kayıtlı. Ama paralar adamın değil. Alman istihbaratı tarafından Türkiye'ye ödenmesi için uydurulan bir isimden ibaretti bizim Zeki Ülkütay efendi. Hayali bir kişi yaratılmış ve ödemeler yapılmıştı. Ben bunu 2000 senesinde gördüm ama savaştan sonra bir tek altın bile çekilmemiş. Sadece kayıtlarda duruyor.

Ve casusluk olayları yavaş yavaş günümüze doğru geliyor...
Henüz gelmiyor. Daha 1941'lerdeyiz çünkü... O günlerde Türkiye ile Almanya arasında bir saldırmazlık paktı imzalanıyor. Ama bu anlaşmayı isteyen Stalin. O zaman Hitler ile savaşta değil, işbirliği halindeler. Bu anlaşma, bizim Başbakan Refik Saydam döneminde imzalanıyor. Malum İsmet Paşa Cumhurbaşkanı, diyor ki "Biz Almanlar'la her zaman dostuz, onlara saldırmayız." İlginç bir şey oluyor ve Refik Saydam ölüyor... Ki bu da ilginçtir, yerine Başbakan olarak Şükrü Saraçoğlu geçiyor. Bak önemli bir şey anlatıyorum, Türkiye tarihinde ilk kez sen yazmış olacaksın...

Vay canına, tüylerim diken diken oldu...
Daha saçların dikilecek haberin yok. O günlerde Amerikan gizli servisi, İsviçre'de konuşlanmış. Çünkü tarafsız bölge. Ve servisin başındaki şahsın ismi de Allen Dulles. O dönemde CIA yok, eski adı OSS ve başında da Allen Dulles bulunuyor. Bunun bir erkek kardeşi var; John Foster Dulles.

Sonra ABD dışişleri bakanı oluyor... Öyle, ağabeyi Allen Dulles aynı zamanda bankacı ve hukukçu...

Casusun da Ağababası...
Daha da öte. Dinle... Allen Dulles, İsviçre'den İstanbul'a geliyor ve bir istihbarat ağı kuruyor.

Elemanları, bütün casusluk teşkilatları gibi kod adlarıyla çalışıyorlar. Türkiye'ye de bir kod veriliyor. Türkiye'nin kodu: Yellow, yani sarı... Türkiye demiyorlar yazışmalarda sadece 'yellow' diyorlar. Bir de, çok ünlü bir Türk yöneticiye kod verilmiş, o da; 'Harem' Yazışmalarda Harem kod adlı birisi var Türkiye'de yani. Yellow'un sorumlusu Harem diye geçiyor adam...

Peki kimmiş Harem?
Başbakan Şükrü Saraçoğlu... Başbakanın ta kendisi. Bu ilk kez sizde yayınlanacak! İnönü cumhurbaşkanı, Saraçoğlu başbakan o dönemde. "Sarı'dan -yani Haremden- gelen bilgiye göre..." diyor ABD kaynakları.

Saraçoğlu bir yandan da Amerikalılar'a bilgi veriyor.
Elbette. Bunu da bir tek İnönü biliyor. Şimdi Almanlar'la bir anlaşa yaptı ya, bakıyorlar savaş başka türlü gidiyor, Amerikalılar da Pearl Harour baskınından sonra girmiş savaşa... İster misin Amerika kazansın bu işi! Biz de Alman taraftarı olarak arada kaynarız gideriz maazallah!.
Saraçoğlu, Lozan Üniversitesi mezunu bir hukukçu ve İnönü'nün en güvendiği adam. Bu yüzden önce Şükrü Kaya'yı başbakanlıktan alıp Saraçoğlu'nu getiriyor yerine. Onun müttefiklerle aramızı düzeltecek bir yol bulmasını istiyor gizliden gizliye. İşte 'Harem' o zamanki CIA yani OSS'in Saraçoğlu için kullandığı kod adı. Bütün belgeler ve bilgiler bir tek onun üzerinden Amerika'ya geçebiliyor.

Sonuçta Harem, yani Şükrü Saraçoğlu, ABD istihbaratına bilgi ulaştırıyor!
Tamamen öyle... 1942-1946 yılları arası bir işbirliği yapıldı ve bu belgeler iki yıl önce açıklandı. Ama Türkiye'de hiç duyan olmadı. Bu olay Türkiye'deki istihbarat faaliyetlerinin boyutlarını göstermesi bakımından çok



BEŞİTAŞlıysan övün; değilsen itaat et !!!
__________________
T3QİN

Konu pascaltekin tarafından (27-09-2010 Saat 13:43 ) değiştirilmiştir..
pascaltekin Ofline   Alıntı ile Cevapla
Alt 27-09-2010, 09:46   #2
ÇUKUROVA KARTALI
 
Asi Ruh - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

Kopillerin takımı fener
__________________
Click the image to open in full size.
Asi Ruh Ofline   Alıntı ile Cevapla
Alt 27-09-2010, 11:18   #3
gurbetci kartal
 
once_biz_vardik1903 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

rakiplerle alay etmek kimseye yakismaz onlarinda kurtulus savasinda sehitleri oldugunu unutmamak lazim dikkat etmek lazim
__________________
Allah(c.c) bir kulunu severse o kulun nesi yok? Allah (cc) bir kulunu sevmesse o kulun nesi var ? hz.Ali (r.a)
once_biz_vardik1903 Ofline   Alıntı ile Cevapla
Alt 27-09-2010, 11:38   #4
 
mustafahaluk - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Tabiki dikkat etmek lazım ama...

Genelkurmay Başkanlığı geçmiş zamanlarda Askeri Hastaneler tarafından verilen çürük raporlarını incelemeye başladı bunların içinde tabiki fb başkanı aziz yıldırımda dahil,illaki azizeye birşey olmayacak her maçta yanında Yaşar paşası oturuyor ne de olsa.Demem o ki bu fb kulübü bir garip stadlarının adını taşıyan şahsiyet M.K.Atatürk'e suikast girişiminden araştırılmış keza bir başkanları daha aynı şüpheden araştırılmış açıp tarihi okursak fb ile karışık,çelişkili bilgi kalabalığı ile karşılaşırsınız.Tabiki milli mücadeleye herkezin katkısı olmuş ona şüphe yok ama münferit olaylarda olmamış gibi yapmak yanlış.
__________________
Lütfen forum kurallarını okuyunuz..
mustafahaluk Ofline   Alıntı ile Cevapla
Alt 27-09-2010, 14:49   #5
çarşı ulann
 
forza_bjk34 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

yok ermeni takımı
yok mason takımı
diye ayrım yapmamak gerek
fb de gs de bu ülke için mücadele etmiştir..
__________________
Click the image to open in full size.



AŞK DENEN MERET
SİYAH BEYAZ'DAN İBARET..
forza_bjk34 Ofline   Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Bu konuyu arkadaşlarınızla paylaşın


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
You may not post new threads
You may not post replies
You may not post attachments
You may not edit your posts

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-KodlarıKapalı
Trackbacks are Açık
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık




Türkiye`de Saat: 06:17 .

Powered by vBulletin® Copyright ©2000 - 2008, Jelsoft Enterprises Ltd.
SEO by vBSEO 3.3.2

Sitemiz CSS Standartlarına uygundur. Sitemiz XHTML Standartlarına uygundur

Oracle DBA | Kadife | Oracle Danışmanlık



1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147 148 149 150 151 152 153 154 155 156 157 158 159 160 161 162 163 164 165 166 167 168 169 170 171 172 173 174 175 176 177 178 179 180 181 182 183 184 185 186 187 188 189 190 191 192 193 194 195 196 197 198 199 200 201 202 203 204 205 206 207 208 209 210 211 212 213 214 215 216 217 218 219 220 221 222 223 224 225 226 227 228 229 230 231 232 233 234 235 236 237 238 239 240 241 242 243 244 245 246 247 248 249 250 251 252 253 254 255 256 257 258 259 260 261 262 263 264 265 266 267 268 269 270 271 272 273 274 275 276 277 278 279 280 281 282 283 284 285 286 287 288 289 290 291 292 293 294 295 296 297 298 299 300 301 302 303 304 305 306 307 308 309 310 311 312 313 314 315 316 317 318 319 320 321 322 323 324 325 326 327 328 329 330 331 332 333 334 335 336 337 338 339 340 341 342 343 344 345 346 347 348 349 350 351 352 353 354 355 356 357 358 359 360 361 362 363 364 365 366 367 368 369 370 371 372 373 374 375 376 377 378 379 380 381 382 383 384 385 386 387 388 389 390 391 392 393 394 395 396 397 398 399 400 401 402 403 404 405 406 407 408 409 410 411 412 413 414 415 416 417 418 419 420 421 422 423 424 425 426 427 428 429 430 431 432 433 434 435 436 437 438 439 440 441 442 443 444 445 446 447 448 449 450 451 452 453 454 455 456 457 458 459 460 461 462 463 464 465 466 467 468 469 470 471 472 473 474 475 476 477 478 479 480 481 482 483 484 485 486 487 488 489 490 491 492 493 494 495 496 497 498 499 500 501 502 503 504 505 506 507 508 509 510 511 512 513 514 515 516 517 518 519 520 521 522 523 524 525 526 527 528 529 530 531 532 533 534 535 536 537 538 539 540 541 542 543 544 545 546 547 548 549 550 551 552 553 554 555 556 557 558 559 560 561 562 563 564 565 566 567 568 569 570 571 572 573 574 575 576 577 578 579 580