|
Ana Sayfa | Kayıt ol | Yardım | Oyun Alanı | Ajanda | Arama | Bugünkü Mesajlar | Forumları Okundu Kabul Et XML | RSS | |
|
11-02-2007, 11:22 | #2 | ||
Banned Üyelik tarihi: Jun 2006 Yaş: 39
Mesajlar: 4.250
Tecrübe Puanı: 0 | ROCK VE HEAVY METAL’İN DÜNÜ BUGÜNÜ 1800′lerin sonunda Afrika’dan kopartılarak, başka kıtalara köle olarak getirilen topluluklar, bundan sonraki yaşamlarının devamında birde kökenleri etnik öğelere dayanan müzik türü oluşturdu. Blues adı verilen bu müzik geniş bir zenci kitlesi tarafından üretilip yorumlanmaya başladı. Temelde metal müziğinin alt yapısı gibi davul, bass gitar ve gitardan oluşan tapıya sahipken, sound daha elastik, daha anlaşılır ve temizdi. Sözlerde ise genelde bir tanrıya yakarış ve kabulleniş söz konusuydu. Zaman içerisinde zencilerin hakim olduğu bu müziğe beyazlarda yöneldi. Ama hiçbir zaman bir zenci blues sanatçısı kadar başarılı olamadılar. Beyaz insanların blues’la buluşması ve onların esarette olmayan yaşamsal rahatlığı müziği farklı formlara sürüklemeye başladı. Daha çok beyaz insanın yaptığı ve daha neşeli, hareketli bir sounda sahip olan rock’n roll ile blues’un eşleşmesiyle karşımıza hala çok kişi tarafından kabul gören Rhythm And Blues’u çıkardı. Tüm bu dönemlere baktığımızda Blues’dan Rock’n Roll’a Rock’n Roll’dan Rhythm And Blues’a albümleri hala çok kişi tarafından alıcı bulan John Mayell, B.B. King, Chuck Berry, Bill Haley, Jerry Lee Lewis, Bo Diddey, Muddy Waters gibi efsane sanatçılar karşımıza çıkmakta. Bu dönemin peşinden ortaya çıkan bir müzikal oluşum vardı ki pop’un yumuşak ve ticari yapısından uzak, blues’un yakarışlarından farklı bir sounddu. Hard Rock denilen bu müzikal yapı 60′lı yıllarda büyük bir kabul gördü. Cream, MC5 gibi çok ünlü gruplar ortaya çıktı. Bu dönemde sıra dışı ve tepkici gençlik, muhafazakar kiliseler ve kilise üyeleri tarafından dışlandı. Kilise tarafından metal müzik aforoz edildi. Bu aforoz ve lanetleme daha sonra metal’in şeytan müziği olarak sıfatlanmasına neden olacaktı. Standart bir tapı isteyenler bu gençliğin sıra dışı olmasını istemiyor ve onları toplumdan soyutluyordu. İşte metal ve rock’un şeytani olduğunun vurgulanması da böylece ortaya çıktı. DÖNEMLERE ŞÖYLE BİR GÖZ ATALIM: TARİH/METAL MÜZİK/İDEOLOJİ 1.Dönem: 1960-1983 Savaş sonrası dönemde “süpergüç” kullanılan Vietnam’daki hataları ve diğer devlet çöküşlerini görüyoruz. Tüm dünyada uluslar aniden “Vatandaşlar” olarak yardımlaşma sorunu ile karşılaştılar; çevrelerindeki canlıları reddetmeye başladılar. 60′lar ve 70′lerin başı biterken barış ve umut kıpırtıları bile derhal taklit içinde çamurlandı ve öldü. Onun yokluğunda ideolojik yapısı olmayan bir teknoloji ile futurizm geldi. Ve ne kadar asi olduğuna bakmaksızın her şeyi kendi ticari sistemine uyduran bir hal aldı ve bu uydurulmuşluğu sistem haline getirdi. Bu futurizm 80′lere gelindiğinde yabancılaşmanın bir dert olmadığı ama sistemin bir şartı olduğunu ortaya serdi. Aynı Dönemde Metal Müzik: Metal, Black Sabbath ile başladı. Bu blues topluluğu modern yaşamın dehşetini vurgulamak için heavy rock’a yöneldi. Aynı dönemde çıkan Led Zeppelin, blues-rock bir yapıya sahipken her iki grup proto-metal’in mimarları sayıldı. Bu 60′lı yıllarda ortaya çıkan Hard Rock soundunun daha sert ve daha kompleks yapılara bürünmüş haliydi. Bu dönemde ideoloji: 60′ların çocukları; dünyanın algılarını şekillendirdiğini gördüler ve LSD, ideoloji ve göreneksel makinaların yaygın hatalarının katliyamında parçalandılar. Sonuçta onların yabancılaşması, yeni değerler yaratılmasından çok eski değerlerin takibinin bir kritiği formunu aldı. Onların hareketli toplumla karşılaştıkça ve yaşlanan yapışıklıklar çözüldükçe 60′ların reformcu yapısı zamanın futuristliği içinde hoş bir ilericilik aldanması haline geldi. Bunlarda o günlerdeki her şey gibi ya iflas etti yada daha en başta düşünce bazında çürüdü. Bir çöpçünün leşe gelmesi gibi 1980′lwer ticari ihtirasın parlak kıyımı içinde yuvarlandı ve bu da bir inkar dalgasına ve yeni korkulara yol açtı: İlaçlar, teknolojik savaş, hastalıklar. Ticari sosyal doktrin homurtulu nevrozun altında ümitsiz korkulu bir dönem ortaya çıktı. Tüm sosyal çabaların baştan yanlışlığının fark edilmesi şiddetli ahlak seferlerini yarattı. 2.Dönem: 1983-1988 O döneme tarihsel açıdan bakıldığında, soğuk savaş zirveye ulaşmış ve yatışmıştı. Ancak bu temelleri yeniden oynattı ve güç el değiştirdi. Dünyanın yeni nesilleri sonuçsuz yıllara ve belirsiz politik ikonlara alıştı. Toplumdan geri çekildiler fakat bu protesto, değerlerinin uygulanışına olmaktan ziyade değer olmayışınaydı. İnsan davranışının ve medeniyetinin gizli yönleri toplumun ilgili üyelerince tartışıldı. Ancak dışarıda uyku devam ediyordu ve çürüyen dünyada “inkar” önem kazandıkça durum kötüleşiyordu. Metal Müzik: Bu dönemnin birkaç yıl gerisinde oluşan bir İngiliz istilası başladı. Black Sabbath, Jethro Tull, Budgie, Judas Priest, Motorhead, Def Leppard ve UFO gibi gruplarla başlayan dönem Iron Maiden, Saxon, Venom, Angel Witch, Samson, Tygers of Pantang, Raven gibi bir çok grupla devam etti. Bu dönem dünyada birçok insanı etkisi altına aldı ve bu döneme “New Wave of British Heavy Metal” denildi. Bu tarzda çift gitar uyumu, anlaşılır melodik yapı, düz ama agresif vokal yorumları, gizemli dünyadan politik eleştirilere kadar uzanan konularla birleştirildi. Öyle bir dönemdi ki, Spider ve Samson’un heavy rock’undan Warface’ın death-black metaline kadar bir köprü kuruyordu. Peşinden speed metalin geleneksel ton yapısı nihilistik, kromatik bir hal aldı. Böylece o dönemde yine ortalıkta olan punk rock’tan doğan bir sentezle death metal’e uzanıldı. Slayer’in çıkışıyla modern metal oluştu ve hemen ardından birçok grup (kromatik, progresive, acemie ve hızlı, ambrent riflerle) death metal’i kişiselleştirdi. Bu dönemde punk’ın hızını ödünç alan bir tür de ortaya çıktı ve bu tütün adı da Thrash Metal’di ve gerçekten kırbaçlarcasınaydı. Müzikal yapıda Twin-Pedal bir zorunluluk haline geldi ama dürt nala giden bir at gibi kullanılmalıydı. Çoğunlukla da kullanılan davulun üst kısmıydı (altolar). İyi bir gitaristin görevi de müziği kısa lead gitar partisyonlarıyla ve doğru zamanda sololarla renklendirmekti. Thrash metal’in kötü özelliği ise kısır bir yapıya sahip olmasıydı. Bundan dolayı çok grup müziklerine klasik yapının (davul-gitar ve bass gitar) yanısıra değişik “Power metal” unsurlarını da kattılar. Bunlar, vokaldeki çığlık yorumları, klavyeler gibi şeylerdi. Diğer bir müzikal yöneliş ise tüm bu eklemeleri reddedenlerdi ki onlarda da değişim vokal yorumunda ağırlıklı oldu. Anlaşılır ama agresif thrash vokalinden, zor anlaşılan brutal bir vokal yorumuna yönelindi. Birçok müzik dinleyicisi bunu kabullendi ve death metal ortaya çıktı. Thrash ve Death metal’de konular genellikle gelişen modern toplumun teknolojik zararları, yani nükleer tehlike, politik yaşamdaki olumsuzluklardı. Bu nükleer zararların eleştirilmesiyle karşımıza onu temsil eden iskelet, kurukafa, eriyen suratlar gibi sürrealist figürleri de çıkardı. Bunlar zaman içerisinde t-shirt’leri süsledi. Burada vurgulanmak istenen nükleer tehlike ile yok olmak istenmemesiydi. O yüzden iskelet figürleri bir başkaldırıyı temsil etti. Tabii bunlar zamanla albüm kapakları olarak karşımıza çıktı bu müziğe alışamayan toplumlarda anlaşılamamaktan dolayı tepki aldı. Mesela “Megadeath” parçalarında politika, nazi katliyamlarına olan tepki ve nükleer tehlikeyi ele aldı. Zaten grubun isminin anlamı da, bir nükleer patlamadan sonra ortaya çıkan ölü sayısı veya dünyayı yok eden nükleer patlamada kişi başına düşen nükleer etkiyi simgeliyordu. Bu Dönemde İdeoloji: 80′lerde iş, gelecek, emeklilik planları ve yabancı savaşların krallığında uygunluk arayan bir tüketici toplumu hakimdi. Yeni teknoloji, yaşamı kolaylaştırdıkça banel hale geldi ve dahası pek çok insanı makinalaştırdı. Sonuç olarak muhalefet doktrinlerde rasyonalistti ve büyük bir makinayı programlamışcasına katıca hesaplanmıştı. Tüm ideolojilerde şiddet ve saldırganlık hakimdi. Dünyada ilişkiler gerginleşti ve yaklaşan ölümünü oluşturmak üzere noktadan koptu. Toplumun resmi ideolojisi “ideolojisizlik” oldu. Zıt fikirlerin farkı, bu değer boşluğunu kapatmak için kucaklaştı. 3.Dönem: 1988′den Günümüze Soğuk savaş sonrası sebatsızlık ve sosyal sıkıntılar nihilistik ve hatta tek kullanımlık bir toplum yarattı. Çocuklar hayatlarını değersiz saydılar ve anlamsız emek milyonların vaktini alırken, tapınma intiharları gerçekleşti. Müzik yarı gönüllülükle uygunsuz ideallere tam kölelik arasında sürüklenip durdu. Toplumun yaşandıkça 80′lerin cahil ticari şehvetini kaybetti ve kendi estetikten yoksunluğundan habersiz 70′lerin optimizmini geri canlandırmaya kalkıştı. Duygusal nihilizm ön plana çıktı ve öfkeli ruhlar yaşamak için bir sebep yada ölümün anlamını bulmaya çalıştı. Metal Müzik: Death metal 1988-1992 arasında duygusal ve temel bir müzik üretti. Sonra ticari basitliğe ve doğmatiğe yada underground yapıya doğru olmak üzere inişe geçti. 1993 müzik ve lirik/filozik alanlarda değişikliklerle geldi. Black metal, duygulu, acılı, gergin ve yıkıma iten psikotik dürüstlüğüyle ortaya çıktı. Metalin romantik çizgisi pek çok yıkıcı işle yinelendi. 1995′te şaşırtıcı derecede hızlı bir şekilde Black metal rağbet gördü. Undergruond’a inişe geçen birçokları eski tekniklerini düzeltip artistik açıdan da uzmanlaşınca Death metal sahneye geri döndü. Black metal, Heavy metal ve Thrash metal melodilerinin üzerine mistik, karabüyü gibi konuları söz alarak yerleştirip ortaya çıktı. Zaman içerisinde, gitarda teller biraz daha gerginleşti. Vokal çığlığa yöneldi. Nefret ve öfke dolu sözler içeriyordu ve bunu çığlıkla anlatıyordu. Bazı black metal grupları davul yapısında aslen farklı bir tarz olan New Wave’den esinlenip yoğun klavye desteği ile yeni Black metal’i oluşturdu. İdeoloji: Death metal bir ritmik senkronlar, nihilistik tonsuzluk, dehşetli lirik yapıları ve ölümsüzlük konusunda vahşi bir ısrar… gibi şeylerle vardı ve en iyileri Morbid Angel, Deicide ve Possessed gibi gruplarla anlatılabilir. Death metal’in betimleyici, yıkıcı saldırıyı haklı çıkaran silahı mantığıydı. Bu bir thrash-speed grubu olan Slayer’in hayattaki herşeyin karanlık olduğunu söylemesini hatırlatır. Karanlık, günah, yıkma isteği, bunlar kendi dünyalarını yansıtmayı sağladı. Müzikleri baştan çıkmış sert ve kromatikti. Dünyanın kötü gidişine karşı, şiddete dayanan bir mantık sağlamak için katı ritimler ve iç senkronite kullanılıyordu. Çarpık vokaller ise bireylerin nevrotik kulaklarına her zaman aklı başında, lüzumlu mesajlar veren ticari toplumun antidotuydu (panzehiriydi). Death metal çoğu kez delice ruh ahli karanlıklara sürükleyen ritimlerle çarpılmış ve dışlanmış gamlardan oluşur. Kirli, yıkıcı, bozucu, bulaştırıcı, istila eden ve dialektik çatışmalarla dolu yapısı dünyaya vahşi uyumu yansıtır. Yeni dünya düzeninde death metal daha nihilistti ve yaşamak için speed metal, grındcore ve diğer türlerden izler taşıyordu. Black metal’dekinden daha az olan organik yapısal bileşimleriyle death metal, metal ağacının önemli bir dalıydı. Yeni Black metal; sadece Hellhammer/Celtic Frost, Sodom, Bathory ve eski devirlerin diğer karanlık ve ilk gruplarının modernizasyonuydu. Death metal’e analık yapan diğer gruplar (Bathory, Sodom…) 1991′e kadar artistik ustalığa ulaşamayan yeni black metalcileri ürün olarak verdiler ve onları kayıp nesil akımlarının ortasında bıraktılar. İdeolojileri daha filozofikti (ve bazen politikti). İnsanlardan kaçan, yıkıcı, yabancılaşmış düşünceleri yaratıcı, oldukça şiddetli ve kompleks ama güzel bir müzik oluşturuyordu. Müzikte ve fikirlerdeki paradoks üzerindeki ısrar black metal’i oluşturdu. Ama cahil kafaların, black metal’in sahtesini yapmanın ve bunu satmanın ne kadar kolay olduğunu anlamasıyla derhal harcandı. Dolayısıyla devamlı gelişen günümüz black metal’i mümkün olduğunca çok dinleyiciyi yabancılaştırmak için anlaşılması güç ve yıkıcıdır. Metalin tüm lirik cazibesinde bulunan karamsarlık black metal’de kendini bireysel gerçeklik kavramlarında gizler ve bu yolla yıkıcılık ama daha çok yaratıcılık olarak yansır. Black metal nihilizmden karmaşıklığa olan evrimdir. Metal dinlemeyen çoğu kişi metalin korkunç bir şey olduğunu düşünür. Bu insanlar hiç araştırmadan bir tek duydukları dedikodulara yani: “bu grubun bunu yaptığı yada şu grubun şunu yaptığı” gibi şeylere inanırlar. Metal çirkin gerçeklerin dışa vurumudur. Günümüzde birçok kişi bu korku düşüncesini bir sıra dışılık olarak kabul etmiş varlığını hissettirmek için fantastik konuşmalar ve düşüncelere yönelmiştir. Halbuki bu düşüncelerin müzikle değil kişinin varlık sorunuyla ilgisi vardır. Kullanılmak istenen imaj, metal müziğe zaten karşı çıkan toplumlarda yeni bir karşı çıkış ve dışlama ortaya çıkarmıştır. Kişilerin farklı olma ve varlığını hissetme duygularını bu yöndeki eylem ve imajlara yapması sadece ve sadece metal ve rock müziğe zarar verir. Bilinmesi gerekir ki müziğin bu tip şeylerle alakası yoktur. Sorun kişinin psikolojik yaşamındadır. Mesela geçtiğimiz günlerde yaşanan bir olayda üç kişinin işlediği cinayet, rock müzik dinleyicisine yansıtılmıştır. Hiçbir şeyden haberi olmayan sadece okuluna/işini gidip gelen ve boş zamanlarında rock dinleyen ve müzik üreten insanlar, birden suçlamalarla karşı karşıya kalmıştır. Çok genç yaştaki bu topluluk ki sayısı bilinmez. Belli bir zan altında bırakılıp toplum dışına itilmeye çalışılmıştır. Oysa ki, çoksesli ve zengin bir müzik olan rock/metal’i dinleyen ve genelde kültürel olarak gelişmiş veya gelişmekte olan o insanların konu ile ilgisi olmamıştır. Cinayet çarpık bir şeydir. Bunu kılığı kıyafeti, şekli şemali rock müzik dinleyen veya siyah giyinip saç uzatan gibi bir tanımlaması olamaz. Bu tür suçlama veya karalamalar, o tip insanların şüpheci ve paranoya bir yaşama sürüklenmesine neden olur. Bu da toplumsal ve bireysel gelişim için zararlıdır. Bu tip şeylerle rock/metal müziğin birebir tanımlanması yanlıştır. Heleki toplumumuzda bu müziği dinleyenlerin genç ve kültürlü bir kesimi olduğuna dikkat edilirse bu tamamen yanlıştır. Kişileri zan altında bırakıp, ailesiyle, arkadaşlarıyla ve çevresiyle olan bağlarını koparmamak gerekir. Eğer bir kişinin sorunu var ise ona ilk yardımcı olacak kişiler ailesidir. Anlamak, dinlemek gibi şeylerle başlayan eğitim iyi sonuçlar verecektir. Çocuklardan çoğu şu an beni kimse anlamıyor, dinlemiyor diye çığlık atmakta. Bir süre sonra kimse beni anlamadı diye içe dönük, bastırılmış, sorunlu bir kişiliğe yönelecektir. Biraz daha sınırları yıkalım, çocuğun bir sorunu varsa dinleyelim. Bu reddetme sadece toplumdan ve çevremizden kendimizi kurtarmak gibi görünür ama aslen cehalet ve basitliktir. Rock müzik dünyada akademik bir hal almıştır. Artık bilimselleşen bu müziği bu tür alakasız şeylerle karıştırmayalım. Bir müzik türüdür bu. Eski bir türkünün dediği gibi “Telli sazdır bunun adı Şeytan bunun neresinde?” | ||
11-02-2007, 19:50 | #4 | ||
Banned Üyelik tarihi: Apr 2006 Yaş: 35
Mesajlar: 2.329
Tecrübe Puanı: 0 | eyvallah mute saolasin
__________________ Father, Father, Father, Father, Father Into your hands I commend my spirit, Father into your hands Why have you forsaken me, In your eyes forsaken me, In your thoughts forsaken me, In your heart forsaken me ... | ||
18-06-2008, 03:02 | #6 | ||
1903-1984-2008 Üyelik tarihi: Oct 2007 Yaş: 40
Mesajlar: 10.250
Tecrübe Puanı: 33 | hiç sevmem | ||
Bu konuyu arkadaşlarınızla paylaşın |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
Seçenekler | |
Stil | |
| |