|
Ana Sayfa | Kayıt ol | Yardım | Ortak Alan | Ajanda | Bugünkü Mesajlar | XML | RSS | |
02-05-2006, 21:33 | #1 | ||
Üyelik tarihi: Jan 2006 Yaş: 34
Mesajlar: 2.842
Tecrübe Puanı: 22 |
26 Nisan tarihli Guardian gazetesinde Joseph Harker, 'Futboldaki Ahlaki Leke' başlığıyla yazdığı yazıda, Chelsea'ya akıtılan paraların 90'lı yıllarda Rus halkının sömürülmesiyle elde edildiğini belirterek, bu türden adaletsizliklere parmak basılmaksızın hepimizin ahlaken iflas etmiş sayılacağımızı belirtti. Harker'ın yazısı, bu türden yazıların ilki değil. Chelsea'nin, Rus petrol şirketi Sibneft'in işçilerinin kandırılarak ele geçirilen hisselerinden gelen parayla, önce İngiltere'de sonra da, Avrupa'nın sayılı kulüplerinden biri haline gelmesi, hemen geçiştirilebilecek bir olay değil. Zaman zaman bu satırların yazarı da dahil olmak üzere, Chelsea'yi, oynadığı futbolu, kadrosunun işlevselliği konusunda övgü düzen insanların, dönüp, Harker'ın işaret ettiği gerçeğe bakması gerekiyor. Üstelik, burada sadece ahlaki bir sorun yok, aynı zamanda, mesela Manchester United'ın birçoklarına futbol kültürü açısından sorunlu gelen tümüyle futbolun içinden veya üzerinden kazandığı paraya da dikkat çekilmeli. United çünkü, merchandising, reklam ve TV gelirleri, ayrıca da gişe hasılatı gibi denetlenebilir kanallardan gelen parayla döndürülüyor. Üstelik 20 yıl aynı hocayla çalışmak, altyapıdan gelen gençlere kadroyu açık tutmak, taraftar bağlılığı gibi geleneksel futbol değerleri de asla ihmal edilmeden. Chelski ikilemi Geçtiğimiz cumartesi, Chelsea sahasında Manchester United'ı net bir skorla mağlup ederek, iki yılda ikinci kez şampiyonluğunu kesinleştirdi. Maç içerisinde Chelsea'li futbolcular, özellikle kaptan Terry, sakatlanmasına rağmen oyunda kalmayı tercih ederek, takım Chelsea olmasa, futbolseverleri mutlu edecek bir azim ve kararlılık içerisindeydiler. Üstüne üstlük, maç bitmeden Mourinho, kendisine gelinmesini beklemeyerek, Manchester United yedek kulubesine gidip, başta Ferguson olmak üzere teknik ekibin elini sıkmak inceliğini göstermişti. Maçı kötü yöneten hakemin, Dünya Kupası'ndan önce İngizlerin yüreğini ağzına getiren bir şekilde Rooney'in sakatlanmasına yol açması Terry ve Lampard'ı üzmüş olsa bile, oyun başlar başlamaz gol için tekrar karşı kaleye saldırmaları profesyonelliğin bu kadarı da biraz fazla diye düşündürmedi değil insanı. Ancak gerçeği söylemek gerekirse, sahada, aynı durumda bir Barça ya da Real Madrid maçında görebileceğimiz arogansın onda 1'ini bile göremedik. Manchester United ise zamanında yere göğe sığdırılamayan ancak ikisi de giderek kâzip şöhretler haline gelen Saha ve Ronaldo'nun etkisiz kalmalarıyla maçı baştan kaybetmişti zaten. Doğrusu sahadaki futbolcuların hal ve tavırları, hatta kenarda bir Rus için fazla güleç sayılabilecek Roman Abramovich'in varlığı bile, bir para şımarıklığıyla ilgisiz durmaktaydı. Yine de maç bittikten sonra Harker'ın makalesini hatırlamakta gecikmedim. Bu nedenle Chelsea'yi, futbolcuları, Mourinho'yu tebrik etmek içimden gelmiyor. Tamam da ne yapılabilir? Uzun yıllar Manchester United fazla paragöz sayılmış, futbolu ticarileştirdiği ileri sürülmüştü. Oysa şimdi, United neredeyse tek olumlu örnek gibi duruyor. Arada, Madrid Belediyesi'nin himmetiyle kurtulan Real Madrid gibi başka sakıncalı örnekler de var çünkü. Futbol ve sermaye ilişkisini yeni baştan düşünmek gerekiyor. Chelsea olayı, salt bu açıdan başlıbaşına anlamlı. Ahmet Çiğdem / Radikal | ||
|
Bu konuyu arkadaşlarınızla paylaşın |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
| |