hayatımdan soğumak...

[hololoy112]

şimdi yazacaklarım belki bazıalrınızı çok kızdıracak. belki bazılarınız ne halin warsa gör diyecek. bazılarda benimle aynı görüşte olduğunu söyleceyek. bunlar tamamen kafamdan geçipte arkadaş sohbetlerimde söylediğim ve siz BEŞİKTAŞlı kardeşlerimle paylaşmak istediğim kişisel görüşlerimdir. bunları yazmamda amaç ortamı germek ikilik yaratmak yada başka birşey değişle sadece BEŞİKTAŞımla, yani hayatımla ilgili mutsuzlklarım üzüntülerimi sizlerle paylaşmaktır...

Ankadara yaşayan 24 yaşındai ayrıca Bilkentlikartallar grubununda yönetim kurulu üyelerinden birisiyim. kendimi bildim bileli BEŞİKTAŞlıyım; hayatım, yolum, kalbim siyah beyaz. taraftar olarak yeri geldi ağladım yeri geldi güldüm, sözdeki gibi "sewinmek için sewmedim". eminim hepinizde benim gibisiniz. başarılı olmak başarısız olmak sorun değil. biz cefakar taraftarız. sineye çeker gider tribünde marşlarımızı söyler görewimizi yaparız. gençlik yıllarında sadece bir kere şampiyonluk turu atabilmek, her sene kadıköydeki fenerbahçe maçından bi sonraki seneki maça kadar kadar övünücek birşey yaşamamak beni üzmez. tekerlekli basketbol takımımızla gurur duymak yeter bana. anlatmaya çalıştığım şey BEŞİKTAŞtan beklediğim şey başarı değil. ama artık son 2 3 yıldır yaşadığımız tüm olaylar artık beni klübümden okadar soğuttuki siz dostlarla paylaşmak istedim.

sonuçta sewgi daha çok futbol odaklı olduğundan türkiyede futbol takımlarının başarılarının yada bu takımların içindeki olayların gündemde yer alması son derece doğal. fakat son 3 5 seneye dönüp baktığınızda klübümüz daha çok hangi tür olaylarla gündemde olmuş dersem nedemek istediğimi anlarsınız. dediğim gibi başarı zaten olur yada olmaz sorun değil. ama ilkelerden ödün werilir, söylenen şeyler bir sonraki sene unutulursa; taraftar, kamuoyu göz göre göre kandırılmaya çalışırsa, kısacası BEŞEKTAŞlılık ayaklar altına alınmaya çalışılırsa işte orada ben itiraz ederim. Hele bunu yapanlar klübün kongre üyeleri, divan üyeleri, divan başkanları, eski yeni başkanları olursada en sonunda dayanamayıp kalkıp bu yazıyı yazarım.

Yüksel Günay'ı tanıyanınız warmı? İrfan Aktar'ı tanırmısınız? Şeref Nasır desem? Heralde hepiniz sonuncyu tanıyor bitek. bu arada tanıma nedenimiz BEŞİKTAŞlı oluşumuzda deil. FB veGS taraftarı arkadaşlarımada sorduğumda ilk iki ismi değilde sadece üçüncü ismi tanıyor olmaları sanırım bizim için işaret olarak değerlendirilebilecek bir konu. Her fırsatta (son dönemde durulmuş olsada) televizyonlara bağlanan gazetelere çıkan sayın başkan, bugün nedense klübünün kontratlı bir sporcusu, şikecilik, şerfsizlik ve haysiyetsizlikle suçlarnırken, yazılı bir açıklama dahi yapma gereği duymuyor. Kendisiyle ilgili her açıklamaya anında tepki veren sayın başkan oyuncuyu sawunma gereği duymuyor.

Tabi aynı şey yönetim kurulumuz ve sayın başkanımız içinde geçerli. Türkiye ve avrupada her transfer dönemi gidip en kalitesiz oyuncuları bulup beşiktaşa getiren yönetim elindeki nadir kaliteli oyuncu (ve İNSAN)lardan birisinin göz göre göre namusyla oynanmasına sessiz kalıyor. Hatta okadar acınacak bir hale geliyorlarki, devre arasında gidip teknik direktöre bu oyuncuyu çıkarmasını bile söylüyorlar. Tabi maçtan sonra gene en ufak sözlü yazılı açıklama yok. Türkiye kupasıyla sabahlara kadar röportaj verenler bu konuda edilecek iki üç cümleyi çok görüyorlar. Maçtan önce GS şampiyon olsun diyen başkan, bu maçı satanın anasını... diye bağıran taraftar, hiç kimse çıkıp bu forma için 4 yıldır ter damlatan adamı sawunmayı düşünmüyor. takım arkadaşına falçata atanlar, yıllardır birbirlerinin yüzüne bakmayanlar, hocasıyla kawga edenler hala klüpteyken 4 yıldır sayısız maç kurtaran hatalı yedirdiği golde10u geçmeyen bi adam hatalı (bana göre değil)bir degaj yaptı diye şikeci oluyor..

her maç nerdeyse bi bi saat küfür ediyoruz. ben küfüre karşı bi insan değilim. telefonun ekinler melodisiyle çalıyor. kupa maçından sonra msnde adımın yanına azize ettiğim küfürümü yazdım. biz türküz. küfür bizimkültürümüzün bi parçası. küfürsüz olmaz. ama arkadaşlar her maç dakikalarca herşeye küfür etmek bize yakışıyomu? ben bu sene artık rahatsız oldum gerçekten bu olaydan. küfür edilir. bir edilir iki edilir. ama bütün maç edilmez. BAŞİKTAŞLILIK BUMUDUR?BEŞİKTAŞLI BÖYLEMİ DAWRANMALIDIR?

Çok sewip yere göğe sığdıramadığımız sinan abimizin çakıcı olayı sanırım unutulmamıştır. beşiktaşımızın adına düşen leke türk toplumunun hazfızasının zayıflığı nedeniyle allahtan unutulmuşturki bugün sinan abimiz hala televizyona çıkıpta beraber çalıştığı bir insana telefonla fblilerle konuşmuş ihbar geldi diyebilmektedir. hemde mevcut olan kendi mafya babalarıyla yaptığı konuşma bantlarını hiçe sayarcasına.

aslında daha yazılması gerek çok şey war ama yarın sınawım war sat 2ye geliyo.yatıp uyumak lazım. dewamını editleyip eklerim bi ara.

şunu söylemek istedim, artık eskiden o herkesin imrenerek özenerk baktığı BEŞİKTAŞ değiliz. bunu taşıyabilecek ne genel kurulumz war, ne divanımız, ne yönetimimiz nede başkanımız war. futbol takımımızn hali içler acısı (ve korkum o ki seneye dahada kötü olucak). tribünde gerçekten artık beni bile rahatsız eder hale geldi, kimbilirr iyce sağduyulular nası deliriyodur. kim nederse desin ben takımımdan camiamdan arkadaşlarımdan soğudum. bidaha düzelirmiyimde bilmiyorum ama olay şu ki tüm birimlerimizle acilen düzelmeye ihtiyacımız war. böyle giderse çünkü sıradan bi takımdan hiçbi farkımız kalmıycak. BEŞİKTAŞ GİTGİDE SIRADANLAŞIYOR. benim gibi düşünenler warsa (yada düşünmeyenler) fikirlerini öğrenmek isterim. çünkü artık bizlerde bişey yapmaya çalışmaksak elde bi SİYAH kalıcak. oscarın laneti dönüp dolaşıp nasılsa bizi vurucaktır bigün. bari hiç olmazsa beyazı kaybetmeyelim.