|
Ana Sayfa | Kayıt ol | Yardım | Ortak Alan | Ajanda | Bugünkü Mesajlar | XML | RSS | |
13-03-2006, 19:24 | #1 | ||
Kıdemli Kartal Üyelik tarihi: Mar 2006
Mesajlar: 4.158
Tecrübe Puanı: 24 |
Beşiktaş'ın başarılı coachu Murat Didin, bjkhaber'e konuştu. Beşiktaş basketbolda şampiyonluğa koşuyor... Siyah-Beyazlı takım Efes Pilsen'in ardından Ülker'i de devirdi... Taraflı tarafsız basketbolseverler Beşiktaş'ın başarısına alkış tutuyor. Bu başarıdaki en büyük mimarlardan biri coach Murat Didin... Beşiktaş tribünlerinden gelen bir isim o... tam bir Beşiktaş ve basketbol sevdalısı... Didin'le Gaziantep günlerinden Jabari Smith'e, Unics Kazan maçı öncesindeki olaylardan Avrupa Kupası maçlarının yayın hakkının Skyturk'e verilmesine kadar bir çok konuda sohbet ettik. Arkadaşımız Engin Kehale sordu, Murat Didin yanıtladı... Engin Kehale: Sayın Didin; öncelikle bu kadar yoğun temponuz aranızda bize zaman ayırdığınız için teşekkür ederim. İlk olarak senin Beslen macerandan bahsetmek istiyorum. 1986-1990 yılları arasında çalıştırdığın Gaziantep takımı senin için nasıl bir deneyim oldu? Murat Didin: Beslen benim için gerçekten çok önemli bir deneyimdi. Oyuncularımızdan bir çoğu öğrenciydi ve bu yüzden maçlardan sonra Ankara'ya dönmeleri gerekiyordu. Bu yüzden Antep'te maçlarımızı saat 13.00'te yapardık ki çocuklar maçtan sonra erkenden uçağa yetişebilsinler diye. 3000 kişilik bir salonumuz vardı ve her maç öncesi kapılar saat 11.00'de kapanıyordu. Gaziantep maceram bana çok şey kazandırdı. E.K.: İstanbul ve Ankara dışında basketbolun diğer şehirlere yayılmasının önemli olduğunu düşünüyorum. Örneğin Banvit bu sene Bandırma'yı bir basketbol kentine dönüştürdü. Daha bir çok Gaziantep, bir çok Bandırma'yı basketboluma katmak için neler yapılmalı? M.D.: Kesinlikle haklısın. Örneğin ben İtalya'da takım çalıştırırken Birinci ve İkinci Lig'de (İkinci Lig'de 2 grup bulunuyor) toplam 54 tane takım yer alıyordu. Bu 54 takım içinde sadece Bologna kentinin iki takımı vardı, düşünebiliyor musun? Ancak bu duruma başka bir açıdan da bakmak lazım. Avrupa'da farklı şehirlere gidilse bile yaşam standartlarında çok büyük bir değişim olmuyor. Türkiye için ise durum farklı. Bazı illerimiz arasında büyük uçurumlar var ve bu da basketbolumuza yansıyor. Zaten 75 milyon insanın yaklaşık 25 milyon kadarının İstanbul ve çevresinde yaşadığını düşünürsek, bu durumu daha iyi anlayabiliriz sanıyorum. E.K.: Yavaş yavaş Beşiktaş'a geçmek istiyorum. (Bu sırada Erdem Türetken yanımızdan geçiyor ve benim aklıma uzun zamandır takılan bir soru geliyor). Erdem Türetken geçen sezon Darrüşşafaka'da çok iyi bir sezon geçirdi ve Beşiktaş'a transfer oldu. Ancak bu sezon aldığı dakikalar çok sınırlı. Bunun nedenini çok merak ediyorum. M.D.: İlk olarak Erdem geçen sene 4 numara pozisyonunda oynuyordu. Biz ise onu 2 veya 3 numaralı poziyonlarda oynatmak istiyoruz. Ancak Erdem'in şutu bu pozisyonda oynaması için biraz zayıf kalıyor. Aslında Erdem'in fiziği çok güçlü ve kendi pozisyonunda oynayan bir çok oyuncuda olmayan yeteneklere sahip. Ancak bu yeteneklerini maçlarda sahaya yansıtamıyor. E.K.: Peki Jabari Smith niye geldi . Elliot veya Kimani'den birinin gideceği tahmin ediliyordu ama sonunda ikisi de takımda kaldı, Smith tekrar evine döndü. M.D.: Jabari olayı şöyle gelişti: Chuck gidince biz onun yerine bir oyuncu arıyorduk. Bu konuda çalışmalarımızı yaparken iki oyuncudan birini almaya karar verdik. Bu oyuncu ya Jabari ya da Kimani olacaktı. Sonunda ikisini de denedik ve Ffriend'de karar kıldık. E.K.: O zaman Elliot'un gitmesi gibi bir durum hiç bir zaman söz konusu olmadı. Elliot bu konuda biraz huzursuz gibiydi. Darrüşşafaka maçında oyuna girdiği anda üstüste 5 üçlük denemesi, tedirgin olduğunun bir göstergesiydi. M.D.: Evet olabilir, bizim basınımız olayları bazen saptırabiliyor. Aslında bizim Rodney'e gönderme gibi bir düşüncemiz hiç bir zaman olmadı. Oyuncularım uyum içinde çalışıyor. E.K.: Tyrone Ellis sezona çok iyi bir başlangıç yaptı. Şu anda tekrar toparlanmış durumda ancak bir ara her maç çok fazla şut deniyor ve isabet bulamıyordu. Hatta bunun zaman zaman takıma zarar verdiği bile söylenebilir. Bunun nedeni neydi size göre? M.D.: Ellis geçen sene Skyliners'ta skorer özelliği ile ön plandaydı. Ancak bundan bahsederken takımın yapısını da göz önünde bulundurmak gerekiyor. Opel'de içeri penetre eden bir çok oyuncu vardı. Bu yüzden Ellis çok fazla boş şut imkanı buluyordu. Ayrıca o takımımın skorer bir yıldızı daha vardı. Rakipler hem ona hem de Ellis'e aynı anda çare bulamadıkları için Ellis bir çok maçta ön plana çıktı. Bizde öyle bir dönem yaşadığı doğru. Bunun sebebi Tyrone'ın kaçırdığı zaman üzerine gitmeyi seven bir oyuncu olması. Atamayınca morali bozuluyor ve girene kadar atmaya devam ediyor. E.K.: Opel'den söz açılmışken sizin geçen sezon yaptığınız bir açıklama geliyor aklıma. "Beşiktaş şampiyon olsa da, yönetim beni göndermeye karar verse bile ben sonuna kadar burada Beşiktaş'ın başındayım" demiştiniz. M.D.Bir yandan 9 yaşındaki oğlu Ahmet biraz sıkılıyor olucak ki babasının ilgisini çekmek istiyor. Sonunda kendine şeker almaya karar veriyor, biz de konuşmamıza devam ediyoruz.) Kazan maçı sonrasında Opel'e döneceğim konusunda bir çok dedikodu çıktı. Ben de bunların üzerine bir açıklama yapma gereği duydum. Olay şöyle gelişti: Skyliners yaptığı 18 maçta sadece 5 galibiyet alabilmişti. Daha kötüsü kendi sahasında hiç galibiyeti yoktu. Bu sebepten antrenör değişikliğine karar verdiler. Beni de arayıp teklif yaptılar. Ben de onlara nasıl geçen sene onları sezonun ortasında bırakmadıysam Beşiktaş'a da böyle bir şey yapmayacağımı söyledim. Daha sonra sezon sonunda beni takımlarının başında görmek istediklerini belirttiler ancak ben sözleşmemin devam ettiğini ve takımımda mutlu olduğumu, bunun çok gurur verici bir teklif olduğunu söyleyip kibar bir şekilde teklifi reddettim. E.K.: Unics Kazan maçından bahsedip Kerem Tunçeri haberinden bahsetmezsek olmaz. Bir çok şey yazıldı, çizildi ancak ben olayın aslını senden duymak istiyorum çünkü sizin de söylediğiniz gibi bazı gerçekler çok çarpıtılabiliyor. M.D.: Unics Kazan maçı Avrupa'daki son karşılaşmamızdı. Kerem o gün beni aradı ve kendini çok kötü hissettiğini, maça gelemeyeceğini söyledi. Sonra havaalanında yöneticilerimizle yaptığımız konuşmada Kerem'i Rusya deplasmanında takımda görmek istediklerini söylediler. Bu durumu çözmek de bana kaldı. Bizim gideceğimiz uçaktan sonra bir uçak daha vardı. Ben tam uçağa binmek üzereyken uçuş kartımı değiştirip Kerem'in evine gittim. Kerem gerçekten ayakta duramayacak haldeydi. Ben de yöneticilerimize durumu izah ettim. Bir sonraki uçak ile Moskova'ya gidip oradan maçın oynanacağı şehre geçecektim. Ancak hava sıcaklığının bir anda -13 dereceden eksi 55 dereeye düşmesi nedeniyle bütün uçak seferleri iptal oldu. Düşünebiliyor musun Engin, eksi 55. Bu yüzden ben maça gidemedim ve o günün akşamüstü Türkiye'ye geri döndüm. O akşam da Moskova'da Skyliners'ın maçı vardı. Gazetecelerimiz hemen bu iki olayı bağlayıp benim Frankfurt'a imza attığımı yazdı. Böyle bir şey olabilir mi? Ben bir takımın başındayken başka bir takıma ima atmak için Moskova'ya gideceğim, hem de maçımızın olduğun gün. Okuduğumda inanamadım. İşte olayın aslı böyle. E.K.: TAU Ceramica'nın Kerem'e bir teklifi oldu sanırım. Bu tekliften sonra Kerem bir düşüşe girdi ve belki de Banvit maçının kaybedilmesinin en önemli nedenlerinden biri de bu oldu. Neler gelişti tam olarak o dönemde? M.D.: Doğru, Kerem'e bir teklif vardı ve onun da kafası biraz karıştı. Sonuçta TAU Avrupa'nın en iyi takımlarından. Ancak ben ona kendisini burada hala geliştirebileceğini ve şu anda gitmesinin doğru bir karar olmadığını söyledim. Kerem de bunu anladı ve şu anda takımın başarısına büyük katkıda bulunuyor. E.K.: Ancak Türkiye'de kalınca Avrupa'ya kendisini göstermesi zor oluyor basketbolcuların. Bu söylediğim Efes ile Ülker dışında çünkü onlar Euroleague'deler. Ancak Euroleague'e katılmak kontratla olduğu için şampiyon olsan bile gidememe şansın çok yüksek . Bu açıdan bakınca bir Türk oyuncu için hangisi daha iyi bir seçim bence? M.D.: Euroleague'e kontrat ile alıyorlar ancak 2 tane de Wild Card'ları var. (Wild Card tabirinin ne olduğunu bilmeyen okuyucularımız için açıklayayım bu kartlar ULEB'in kararları doğrultusunda 2 takıma verilecek Euroleague'e katılma hakkı.) Eğer şampiyon olursak Euroleague'e girmek için elimizden gelen her şeyi yapacağız. Ancak böyle bir durumda ULEB Cup maçlarındaki doluluk oranı gibi istatistiklere bakılacak. Bizim bu konuda çok başarılı olduğumuz söylenemez. Yani anlayacağın taraftarlarımız sahayı ne kadar doldurursa Beşiktaş'ın Avrupa'da ilerlemesi o kadar kolay olacak. E.K.: Avrupa Kupası maçları konusunda bir sorum var sana abi. Sizin bilgiliniz ya da onayın var mıydı bilemiyorum, ancak maçların yayın hakkı niye BJK TV yerine Skyturk'e verildi? BJK TV gerçekten zor günler geçiriyor ve bu iyi bir şans olabilirdi. Ne dersiniz? M.D.: Engin haklısın, ancak BJK TV şu anda sadece Digiturk üzerinden yayın yapıyor. Yani kablolu tv sahipleri bizim kanalımızı izleyemiyor. Biz de hiç kimsenin bizim maçlarımızdan mahrum kalmasını istemedik ve bu yüzden Skyturk'ün yayınlamasına karar verdik. E.K.: Beşiktaş'ın eskiden Efes'te olduğu gibi bir basketbol seyircisi olmaya başladı artık. Basketbol bilgisi yüksek ve her maçta takımın yanında olan bir seyirci bu. M.D.: Buna kesinlikle katılıyorum. Taraftarımız bizim için büyük bir itici güç ve biz bir şeyler başarıyorsak bunda onların büyük payı var, çünkü başarı bir bütünündür. Sadece benim ya da takımın başarısı olarak almak doğru olmaz. E.K.: şampiyonluk için neler söyleyeceksiniz? M.D.: Şampiyonluk için dha çok yolumuz var. Efes ve Ülker'i ikişer kez yenerek ne kadar iddialı olduğumuzu gösterdik. Biz şampiyonluğa inanıyoruz. Ben beşiktaş tribünlerinden gelen birisiyim. Taraftarın ne kadar önemli olduğunu biliyorum. Son Ülker maçında da taraftarımızla bütünleşerek E.K.: Çok teşekkür ederim Murat abi, hepimiz seninle gurur duyuruz. M.D.: Ben teşekkür ederim kaynak:bjkhaber | ||
|
Bu konuyu arkadaşlarınızla paylaşın |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
| |