|
Ana Sayfa | Kayıt ol | Yardım | Ortak Alan | Ajanda | Bugünkü Mesajlar | XML | RSS | |
|
Dersler - Ödevler - Tezler - Konular Ders ödevlerini , dönem ödevlerini , tezleri bulabilir paylaşabilirsiniz |
| LinkBack | Seçenekler | Stil |
31-05-2009, 17:10 | #11 | |||
ยŦยк Üyelik tarihi: Jan 2007
Mesajlar: 11.262
Tecrübe Puanı: 41 | Alıntı:
Şöyle bir içeriğine baktım tavuk yumurta vs birşeyler geçiyordu içinde ama Biraz daha araştırma yaparım.. | |||
|
31-05-2009, 17:15 | #12 | ||
ยŦยк Üyelik tarihi: Jan 2007
Mesajlar: 11.262
Tecrübe Puanı: 41 | Yumurta Tavukçuluğu Türkiye Yumurta Üreticileri Merkez Birliği Başkanı Derya Pala'nın açıklaması ; Bilindiği üzere 2006 yılında yaşanan Kuş gribi krizi, yumurta sektörü için pek çok açıdan milat olmuştur. Yaşanan sorunun büyüklüğü sektöre birlikte hareket etmenin gerekliliğini göstermiş, böylelikle kısa süre içinde Birlikler kurulmuş ve Birlik üyesi olsun olmasın tüm üreticiler Merkez Birliği çatısı altında toplanmıştır. Kuş gribi krizi 2006 yılının ortalarına doğru sıcak etkisini kaybetmiş olmasına rağmen tüketicinin değişen talebi, markalaşma, ambalajlı satışlara geçiş pazarlamada da sorunların başlamasına sebep olmuştur. Ayrıca 2006 Ağustos ayından itibaren Irak'ın yumurta talebinin başlamasıyla birlikte Birlikler ve şirketler ihracat için organizasyona girişmişlerdir. Hepinizin bildiği gibi 2006 yılında gerek ekonomik ömrünü tamamlamış tavukların itlafların yapılmış olması, gerekse çok fazla kapasite artışına gidilmemesi, üretimde azalmaya sebep olmuş ve bu yılda yaklaşık 8,3 milyar yumurta üretimi gerçekleşmiştir. Yumurta tavukçuluğu açısından 2007 yılı ise hem bir önceki yıl üretimdeki azalma, hem de son derece düzenli şekilde yapılan ihracat sayesinde (yaklaşık 780.000.000 adet) yumurta fiyatlarının genelde maliyetlerin üzerinde seyrettiği bir yıl olmuştur. Grafik 1: Aylık Yumurta Maliyeti ile Satış Fiyatlarının Karşılaştırması (2007) Tablo 1: Aylık Yumurta Maliyeti ve Satış Fiyatları (2007) ORT.YEM MALİYETİ(KG) ORT.YUMURTA MALİYETİ(YTL) ORT.YUMURTA SATIŞ FİYATI(YTL) OCAK 0,482 0,092 0,144 ŞUBAT 0,480 0,092 0,109 MART 0,468 0,090 0,108 NİSAN0,482 0,092 0,107 MAYIS 0,492 0,094 0,084 HAZİRAN 0,477 0,092 0,091 TEMMUZ 0,481 0,092 0,095 AĞUSTOS 0,490 0,093 0,123 EYLÜL 0,490 0,093 0,126 EKİM 0,504 0,096 0,108 KASIM 0,512 0,097 0,119 ARALIK 0,538 0,100 0,131 Tablo 2: Ortalama Yumurta Maliyeti ve Satış Fiyatı (2007) 2007 YILI ORTALAMA YEM MALİYET İ (Ton) 491 Y TL ORTALAMA YUMURTA MALİYETİ (Adet) 0,093 YTL ORTALAMA YUMURTA SATIŞ FİYATI (Adet) 0,112 YTL KARLILIK (%) 19,78 Yukarıdaki Tablo 2'de görüldüğü üzere 2007 yılında yumurta maliyeti ortalama 0,0935 YTL iken yumurta satış ortalaması 0,112 YTL olmuştur. Bu da 2007 yılında yaklaşık olarak %20 karla üretim yaptığımızı göstermektedir. Bu karlılık özellikle 2007 yılının 2. yarısından itibaren üreticileri yatırıma sevk etmiştir. 2007 yılında yumurta üretimi %27 artarak, 10.5 milyar adet üretim gerçekleşmiştir. Bu artışla birlikte 2008 yılı başında Türkiye'de yaklaşık 45-50 milyon tavuğun olduğu tahmin edilmektedir. Üretimdeki bu artış 2008 yılı Ocak sonunda ihracatın sekteye uğraması ve genel piyasalardaki ekonomik sıkıntılarla da birleşince yumurta fiyatlarında düşüş görülmeye başlanmıştır. Maalesef bu fiyat düşüşünün yanı sıra daha da kötüsü 2007 yılı Eylül ayında önce soya ve ayçiçeği, daha sonra DCP, vitamin, gluten, methionin fiyatlarındaki artış, son aylarda da mısırda yaşanan darboğaza bağlı fiyat artışları maliyetleri hiç görülmediği kadar arttırmıştır. Ne yazık ki 2008 yılı Şubat ayından bu yana satış fiyatları maliyetlerin altına düşmüştür. Grafik 2 : Hammadde Fiyatları (2007-2008) Grafik 3 :Aylık Yumurta Maliyeti ile Satış Fiyatlarının Karşılaştırması (2008) Tablo 3: Aylık Yumurta Maliyeti ve Satış Fiyatı (2008) ORT.YEM MALİYETİ (YTL) ORT.YUMURTA MALİYETİ(YTL) ORT.YUMURTA SATIŞ FİYATI(YTL) OCAK 0,558 0,109 0,111 ŞUBAT 0,588 0,114 0,111 MART 0,610 0,117 0,103 NİSAN 0,630 0,120 0,092 MAYIS 0,648 0,122 0,080 Tablo 4: Ortalama Yumurta Maliyeti ve Satış Fiyatı (2008) 2008-NİSAN ORTALAMA YEM MALİYETİ 0,606 ORTALAMA YUMURTA MALİYETİ 0,116 ORTALAMA YUMURTA SATIŞ FİYATI 0,099 ZARAR -14,6 Yukarıdaki tabloda da görüldüğü üzere 2008 yılı Nisan sonu itibariyle yumurta maliyeti ortalama 0,116 YTL iken yumurta satış ortalaması 0,099 YTL olmuştur. Bu da 2008 yılı için şu ana kadar yaklaşık olarak %14,6 zarar ettiğimizi göstermektedir. Bir süredir ülkemizdeki Kuş gribi hastalığı nedeniyle Habur sınır kapısının kapalı olmasından dolayı ihracat Suriye üstünden yapılmış, ancak bu yolla da ihracat hızında azalma yaşanmıştır. Nisan ayı sonu itibariyle Habur sınır kapısı açılmış olmasına rağmen Kuzey Irak tarafından ihracatta yumurtaların üzerine tarih damgalama zorunluluğu getirildiğinden bu seferde beklenen ihracat yapılamamaktadır. İhracatımız 2007 yılı ilk 4 ay ile kıyaslandığında ihracat miktarı %20 artmıştır, ancak üretimdeki artış %27 olduğu için içerde üretim fazlası oluşmaktadır. Tablo 5: Aylık Yumurta İhracatı (2007-2008) 2007 2008 YUMURTA İHRACAT MİKTARI(KG) YUMURTA İHRACAT MİKTARI(KG) OCAK 2007 4.145.903 2008 4.264.613 ŞUBAT2007 2.630.560 2008 3.369.344 MART 2007 3.847.554 2008 2.531.927 NİSAN 2007 2.097.135 2008 4.742.985 MAYIS 2007 3.179.647 HAZİRAN 2007 2.085.459 TEMMUZ 2007 3.059.532 AĞUSTOS 2007 3.812.286 EYLÜL 2007 3.798.857 EKİM 2007 4.678.277 KASIM 2007 5.573.197 ARALIK 2007 3.557.448 Grafik 4 : Yumurta İhracatı Karşılaştırması (2007-2008) Yumurta fiyatlarının iyice düştüğü bu günlerde gelecek kaygısı yaşamayan üretici yoktur. Mevcut verilerle geleceğe dönük bir projeksiyon yapmak ve buna göre hareket etmenin gerekliliği de ortadadır. Habur sınır kapısının açılması üreticilerde bir umut yaratmış, planlanan kesimler iptal edilmiştir. Ancak ihracattan beklenen gerçekleşmemiştir. 2007 yılına baktığımızda Mayıs, Haziran ve Temmuz'un ilk yarısı ihracatın en düşük miktar ve fiyatla seyrettiği aylardır ( bu aylarda fiyatlar 23 dolara kadar gerilemiştir). Yurt içinde de Mayıs ve Haziran ayları tüketimin en düşük seyrettiği, fiyatlarda düşüşün yaşandığı aylardır. Dolayısıyla önümüzdeki 2,5- 3 ay içerisinde yumurtada bir hareket beklemek yanlış olacaktır. Diğer taraftan hasat zamanına kadar TMO'nun yapacağı ithalatın da yetersiz kalacağı, fonun sıfırlanması söz konusu olmazsa mısırda daha da fiyat artışı olacağı aşikardır. Fiyatlar düşerken maliyetlerin artması zararımızı daha da arttıracaktır. Diğer taraftan artan üretimle birlikte gelen pazarlama sorununa genel ekonomideki problemler ve piyasalardaki nakit sıkıntısı eklenince rekabet iyice sertleşmektedir. 2009 yılı başından itibaren uygulanmaya başlanacak olan yumurta kabuğuna damga basılması da hem maliyetleri arttıracak hem de pazarlama da farklı sorunlar getirecektir. Merkez Birliği olarak; gerek ihracatta yaşanan sorunların, gerek mısır darboğazının gerekse de pazarlamayla ilgili sorunların çözümü için en önemlisi de üretim planlamasının yapılabilmesi hususlarında Bakanlıklara ve yetkili mercilere gerekli girişimlerde bulunulmaktadır ve de bulunulacaktır. Ancak bizlerinde üreticiler olarak payımıza düşeni yapmamız gerekmektedir. Üreticiler olarak; gerek üretimde gerekse pazarlamada maliyet- kar hesaplarımızı çok iyi yapmamız, yatırımlarımızı doğru planlamamız gerekmektedir. Bundan sonra yatırım yapılması gereken alan üretim miktarını arttırmaya yönelik değil üretim kalitesini arttırmaya ve pazarlamamızı geliştirmeye yönelik olmalıdır. Bu doğrultuda herkesin payına düşeni yapması gerekmektedir zira bugün elimizi altına koymaktan kaçındığımız taş yarın hepimizin yolunu tıkayacaktır. | ||
01-06-2009, 15:36 | #15 | ||
Üyelik tarihi: Jan 2009
Mesajlar: 13.850
Tecrübe Puanı: 51 | Tavuk Yetiştiriciliği - Hayvancılıkta Tavukçuluğun Yeri ve Önemi - BAHCESELFORUM Gap ' ta Hayvansal Üretimin Yeri ve Önemi - Hanemiz.Com Burdaki Link'lerden Bakabilirsiniz.
__________________ Besiktasforum.NET KayıpKentinYakışıklısı. | ||
01-06-2009, 15:39 | #17 | ||
Üyelik tarihi: Jan 2009
Mesajlar: 13.850
Tecrübe Puanı: 51 | GAP-BKİ 1. GİRİŞTarım Koordinatörü A. Mekin TÜZÜN GAP-BKİ Uzman Ruhsar YENİGÜN Hayvancılık; Türkiye’nin hem ulusal beslenme ve hem de ulusal kalkınmasında, dış satımın arttırılmasında, sanayiye hammadde sağlanmasında, bölgesel ve sektörler arası dengeli kalkınma ve kalkınmanın istikrar içinde başarılmasında, kırsal alanda gizli işsizliğin önlenmesinde sanayi ve hizmetler sektörlerinde yeni istihdam olanaklarının yaratılmasında ve kalkınma finansmanının öz kaynaklara dayandırılmasında önemli bir potansiyele sahiptir. Bugün, temel olarak hayvancılığa dayalı; yem sanayii, et ve mamulleri sanayii, süt ve mamulleri sanayii, dericilik ve tekstil sanayileri, veteriner ilaçları ve hayvancılık ekipman sanayileri yeni istihdam alanları yaratmakta, hayvancılığa girdi sağlamakta ve hayvansal ürünlerin işlenmesiyle katma değer artışına neden olmaktadır. Ayrıca, hayvancılık doğayı sömürmeyip bilinçli ve bitkisel üretimle birlikte yapıldığında her türlü gelişme çabalarının bugün en önemli unsurlarından biri olarak sürdürülebilir kalkınmanın da; ekolojik, çevresel ve ekonomik boyutlarından dolayı ideal bir modeldir. Çünkü hayvancılık, ekolojik dengeyi bozmaz, doğayı tahrip etmez, uygun şartlar yaratıldığında kırsal kesimdeki dar gelirli üretici için ekonomik bir uğraş olabilir, en önemlisi de ülkenin hayvansal protein açığını kapatarak sağlıklı toplum oluşmasına katkıda bulunur. Yıllardan beri bitkisel kökenli gıdalarla, boş kalori kaynakları ile beslenen ve yeterli hayvansal protein tüketemeyerek biyolojik geri kalmışlık içinde olan ülkemiz insanlarının hayvansal ve bitkisel ürün tüketim miktarlarını incelediğimizde ülkemizde niceliksel bir açlık olmadığı hatta normalden fazla bitkisel protein tükettiğimizi görürüz. Ülkemizde kişi başına yıllık bitkisel un tüketimi 300-325 kg iken Avrupa ortalaması 85 kg, gelişmiş ülkelerde ise 70-110 kg arasında değişmektedir. Bitkisel ürün tüketiminde gelişmiş ülkelerin en az üç katı olan tüketim, hayvansal ürünler dikkate alındığında 3-5 kat azdır. Yetersiz ve dengesiz beslenmeden dolayı daha ana karnından başlamak üzere zihinsel gelişmesini sağlayamayan insanlar, temeldeki bazı ihtiyaçlar tam karşılanamadığından kültür ve bilgi yaratamıyor entelektüel faaliyette bulunamıyorlar. Bu da bilgi çağında, bilgi yaratamayan bir toplumun uluslar arasındaki hayat kavgasının en önemli silahından mahrum olması demektir. 2. HAYVANCILIĞIN ÜLKE EKONOMİSİNDEKİ YERİ Ulusal ekonomi, kendisini oluşturan sektörlerin bir bütünü olup, sektörlerde ekonominin temel yapı taşı olan işletmelerden oluşmaktadır. Kırsal ekonomik yapıyı oluşturan tarım; işletmelerin gerek yapısı, gerek üretim süreçleri ve gerekse kuruluş yerleri, toprağa ve doğaya bağımlılıkları açısından önemli farklılıklar arz etmektedir. Bu ekonomik gerçeklerin ülkemizde dikkate alınmayışı, hem bitkisel hem de hayvansal üretime zarar vermektedir. 1991 yılı Tarım sayımı sonuçlarına göre; Tarım sektöründeki işletme sayısı 4.068 milyona ulaşmıştır. Bu işletmelerin % 86’sı bitkisel ve hayvansal üretimi birlikte gerçekleştirmekte, % 11’i bitkisel, % 3 de hayvansal üretim yapmaktadır. Yine bu tarım işletmelerinin hayvan varlıklarına göre işletme büyüklükleri; 1-4 büyük baş hayvana sahip işletmelerin oranı % 71.85, 5-9 Büyük başa sahip işletme oranı % 20.08 ve 10-19 büyük baş hayvana sahip işletme oranı ise % 6.57 dir. İşletmelerin sahip oldukları küçük baş hayvan sayıları dikkate alındığında 50-100 küçük baş hayvana sahip işletme oranı % 33.06, 20-49 küçükbaş hayvana sahip işletme oranı % 26.39, 1-19 küçük baş hayvana sahip işletme oranı % 31.55 ve 100 küçük baştan fazla hayvana sahip olan işletmelerin oranı ise % 8.90 dır. Bitkisel ve hayvansal üretimi birlikte yapan işletmelerde mevcut hayvan varlığının % 70.87’si büyük baş, % 28’i küçük baş ve % 1.13’ü kümes hayvanıdır. Bu işletmelerin toplam aktif sermayeleri içinde hayvan sermayesi ortalama % 9.26 dır. Bu oranın % 25 olması gerekmekte bu da işletme sonuçlarını olumsuz yönde etkilemektedir. Bu işletmelerde elde edilen toplam üretim değeri içinde hayvansal üretim değerinin payı ortalama % 31.04’tür. Diğer taraftan bitkisel ve hayvansal üretimi birlikte yürüten işletmelerde mevcut işgücünün % 38.08’i atıl kalmaktadır. Dolayısıyla bitkisel üretimde olduğu gibi rekolte tipi bir üretim yapısı göstermeyen ve tüm yıla yayılan dinamik bir üretim sürecine sahip olan hayvancılığın bu tip işletmelerde geliştirilmesiyle mevcut işgücü daha etkin değerlendirilecek, böylece hem hayvansal hem de bitkisel üretimden sağlanan gelir hem de işletmelerin toplam geliri artacaktır. Sadece hayvancılığa yer veren ihtisaslaşmış işletmelerin analizinde hayvan varlığı değerinin % 84.56’sı büyük baş hayvan, % 14.25’i küçük baş hayvan ve % 1.19’u kümes hayvanlarından oluşmaktadır. İşletmelerin aktif sermayeleri içinde hayvan sermayesi oranı % 32.15, elde edilen toplam üretim değerinin % 87.50’si hayvancılıktan elde edilmektedir. Bu işletmeler daha çok kıyı bölgeleri ile büyük tüketim merkezleri etrafında yoğunlaşmış olup yüksek verimli kültür ırkları ve bunların melezleri ile süt sığırcılığı, besi sığırcılığı, et ve yumurta tavukçuluğu yapmaktadırlar. Gelişmiş ülkelerde toplam tarımsal gelirler içinde hayvancılıktan elde edilen pay % 60-80 dolayında iken Türkiye’de ise % 32-38 dolayındadır. 3. GAP BÖLGESİ GENEL DURUMU 3.1. GAP Bölgesinde Hayvancılığın Mevcut Durumu: GAP Bölgesi’nin hayvan varlığını tablo 1’den incelediğimizde; Kıl keçisi 1.637.080 adet ile Türkiye kıl keçisi varlığının % 19.87’sini, Koyun 4.736.540 adet ile Türkiye koyun varlığının % 14.3’ünü, Tiftik keçisi 48.740 adet ile Türkiye tiftik keçisi varlığının % 6.87’sini, sığır 736.140 adet ile Türkiye sığır varlığının % 6.19’unu, horoz tavuk 3.251.100 adet ile Türkiye Tavuk ve horoz varlığının % 2.13’ünü ve hindi 636.900 adet ile Türkiye hindi varlığının % 20.79’unu oluşturmaktadır. Tablo 1: GAP illeri ve Türkiye Hayvan Varlığı (1996) İl Adı AdıyamanKoyun Kıl keçi Tiftik Keçi Sığır Horoz Tavuk Hindi 310.800 Batman186.140 -- 88.170 445.800 23.200 340.600 D.bakır140.790 2.450 33.560 179.200 65.400 1.005.790 G.antep333.560 -- 211.490 453.000 155.900 341.410 Kilis188.470 -- 48.540 518.500 46.300 91.200 Mardin58.900 -- 3.230 105.000 4.000 419.220 Siirt214.680 16.690 53.930 439.700 103.200 354.300 Şanlıurfa164.040 14.170 25.980 133.700 25.000 1.615.760 Şırnak209.970 -- 117.840 899.600 204.900 257.460 GAP İlleri Toplamı140.530 15.430 153.350 76.700 9.000 4.736.540 Türkiye Toplamı1.637.080 48.740 736.140 3.251.100 636.900 33.072.000 GAP illeri Payı %8.242.000 709.000 11.886.000 152.956.970 3.063.540 14.32 Kaynak: DİE, GAP İl İstatistikleri, 1954 - 1996.19.87 6.87 6.19 2.13 20.79 Tablo 2‘de de GAP Bölgesi’nde kesilen ve sağılan hayvan sayıları ile bunlardan elde edilen et, süt ve deri üretimleri verilmiştir. Tablo 2 : GAP Bölgesi’nde Kesilen Hayvan Sayısı, Et, Deri ve Süt Üretimi (1996) Ürünler Kesilen HayvanKoyun Kıl Keçisi Tiftik Keçisi Sığır 861.820 Et Üretimi (ton)123.140 750 69.280 17.480 Deri (adet)2.095 15 8.380 947.560 Sağılan Hayvan135.220 820 76.200 2.646.570 Süt Üretimi (ton)929.330 28.240 424.380 159.370 Kaynak: DİE, GAP İl İstatistikleri, 1954 - 1996.56.920 490 476.940 Tablo 3 incelendiğinde; Bölge’nin en önemli hayvansal zenginliğini koyunların oluşturduğu gözlenmektedir. Daha sonra bunu kıl keçisi ve sığır izlemektedir. Tablo 3: Hayvan Varlığının Irklara Göre Dağılımı İLLER AdıyamanKoyun Keçi Sığır Tavuk Hindi Yerli Kıl Keçisi Tiftik Kültür Melez Yerli Et Yumurta 310.800 186.140 - 9.540 25.810 50.870 - 551.800 Batman26.115 340.600 D.Bakır140.790 2.450 230 2.970 33.870 5.200 175.800 67.150 1.005.790 333.560 - 4.680 G.Antep9.530 202.090 1.100.348 533.695 157.822 341.410 188.470 - 7.080 Mardin23.080 18.520 163.000 584.648 52.228 419.220 214.680 16.690 1.510 2.617 51.160 - 408.218 Kilis119.662 91.200 58.900 - 830 Siirt1.990 430 88.000 95.000 4.600 354.300 164.040 14.170 1.270 2.240 21.690 - 134.350 Ş.Urfa26.230 1.615.760 209.970 - 5.160 35.450 75.070 - 880.955 Şırnak203.050 257.460 140.530 15.430 530 50 50.040 - 835.000 Toplam11.050 4.736.540 Kaynak: Tarım ve Köyişleri Bakanlığı 1996.1.637.080 48.740 30.830 103.737 503.740 1.356.548 3.447.966 667.907 GAP Bölgesi’ndeki koyun popülasyonunun % 75’inin Akkaramanlardan, % 25’inin ise İvesi ırkından olduğu tahmin edilmektedir. Kıl keçileri bölgenin her tarafına yayılmış olmakla beraber tiftik keçisi özellikle Siirt, Şırnak ve Mardin illeri çevresinde lokalize olmuştur. Ayrıca Gaziantep yöresinde lokal olarak yüksek süt verimli Kilis keçileri de yetiştirilmektedir. Bölgede sığır varlığı dikkate alındığında yerli ırkların yoğunlukta olduğu bunları melez ve az sayıda kültür ırkı sığırların izlediği görülmektedir. Yerli ırklar arasında Doğu Anadolu Kırmızısı, Güneydoğu Anadolu Sarısı ve Kırmızısı, Yerli kara ve Kilis sığırı yer almaktadır. Melezler daha çok Siyah-Beyaz melezi, Karacabey Esmeri, Simmenthal ve Holştayn melezleridir. Kültür ırkı olarak Holştayn ve Simmenthal ırkları bulunmaktadır. Sığır Yetiştiriciliği: GAP’ta bulunan yerli ırklar, populasyonun yaklaşık % 95’ini oluşturmaktadır. Egzotik sütçü ırklar Siyah beyaz alaca, esmer ve simmenthal olup bunlara daha çok Adıyaman ve Gaziantep’te rastlanılmaktadır. Saf sütçü ırklar ve melezleri daha çok büyük yerleşim alanları ve halen sulanmakta olan yerlerde yoğunlaşmıştır. Yerli ırklar ekstansif koşullarda, Güneydoğu Anadolu sarısı ve kırmızısı ile Kilis varyetesi ve melezler yarı entansif koşullarda, saf egzotik ırklar ise entansif koşullarda bakım ve beslenmeye tabi tutulmaktadırlar. GAP illerinde ortalama sürü büyüklüğü 10 baştır. Her işletmede 4 inek, 2 düve, 1 dana ve 3 buzağı bulunmakta, genel olarak 2-4 baş inek sağılmaktadır. Bölgede hayvan başına 662.4 kg kaba yem, 787.2 kg kesif yem verilmektedir. Kaba yemin % 87’si buğday samanı, geri kalanı mercimek samanıdır. Sığırcılıkta kullanılan iş gücünün hemen tamamı aile işgücüdür. Bitkisel üretime uygun olmayan alanlarda ekstansif sığır yetiştiriciliği hakimdir, burada ortalama süt verimi 448.7 kg olarak bulunmuş ve Türkiye ortalamasının (675.68 kg) altındadır buda bölgedeki yerli ırkların düşük süt verimine sahip olduğunu göstermektedir. Bölgede hayvanlar 7.5 saat/gün meralanmaktadır. Kesif yem olarakta arpa % 92 ile başı çekmektedir. Sulu tarım yapılan yörelerde yarı entansif sığır besiciliği yapılmaktadır. Daha çok siyah-alaca melezleri ve Kilis sığırı varyeteleri yarı entansif sığır besisinde kullanılmaktadır. Melez sığırlar sıcağa, parazitlere ve hastalıklara dirençlerini Güney Anadolu sığırlarından, yüksek süt verimlerini siyah alacalardan almıştır. Kilis sığırları ise köken aldıkları Şam sığırının hastalıklara, parazitlere ve sıcağa dirençliliği, sağlam tırnak yapısı, kötü beslenme koşullarına tölerans ve yüksek süt verimi özelliklerini yansıtmaktadırlar. Yarı entansif sığırcılık yapılan yörelerde ortalama süt verimi 1766.2 kg ile oldukça iyi düzeydedir. Entansif sığırcılık ise, yüksek verimli saf ve G1 ve G2 gibi yüksek dereceli melezlere ihtiyaç duymaktadır. Bölgede çok az sayıda saf siyah alaca, İsviçre esmeri ve Simmenthal vardır. Bölgede entansif sığırcılıkta ortalama süt üretimi 3,292 kg bulunmuştur. Bölgede, besi sığırcılığı Diyarbakır ve Gaziantep illeri civarında yoğunlaşmıştır ve meraya bağlı olarak yapılmaktadır. Besi materyali olarak melezler tercih edilmekte ve besi süresi 4-6 ay olmaktadır. Beside günlük canlı ağırlık artışı 800-1000 gr. dolayındadır. Başlangıçta 180-200 kg dolayında olan besi materyali, besi sonunda 350-4000 kg canlı ağırlığa ulaşmaktadır. Koyun Yetiştiriciliği: Koyunculuk, ülkemizde en yaygın hayvansal üretim uğraşısı olup, verimsiz kuru alanlarda, zayıf çayır ve meralarda yapılmaktadır. Yüzyıllar boyunca oluşan ırklar, küçük yapılı ve düşük verimli olmasına karşın çok dayanıklıdır. GAP bölgesinde olduğu gibi tüm Türkiye’de de koyunculuk ekstansif sistemde yapılmakta, çayır-mera ve anıza bağlı olarak beslenmektedir. Ekstansif koyunculuk, aşağıda özetle sıralanan avantajları dolayısıyla tercih edilmektedir;
Bölgede, Haziran ve Ekim aylarında yapılan serbest koç katımından sonra, Aralık Mart aylarında kuzulama gerçekleşmektedir. Kuzular 2-2.5 ay süt emdikten sonra sütten kesilerek meraya dayalı büyütmeye tabi tutulurlar. Mera dönüşü kuzular ya besicilere satılır yada kışlatılarak ertesi bahar meralamasından sonra satılırlar. Süt üretimi, çiftçilerin nakit gelirleri için önemlidir. Elde edilen sütten peynir veya sadeyağ yapılarak satılır. Ortalama süt verimi 52.3 kg kadardır. Sütten kesilmiş kuzu besisi 5-7 aylık kuzuların veya toklu besisi şeklinde kuzu besiciliği yaygındır. Kuzu besileri Şanlıurfa ve Gaziantep civarındaki mağaralarda yapılmaktadır. Kuzu besiciliğinde ortalama günlük canlı ağırlık artışı 175-200 g olmaktadır. Keçi Yetiştiriciliği: Bölgede 1.637.080 baş kıl keçisi ve 48.740 baş tiftik keçisi bulunmakta ve bunlar sırasıyla Türkiye keçi varlığının % 19.87 ve % 6.87’sini oluşturmaktadırlar. Gaziantep yöresinde lokal olarak ülkemizin yegane süt keçisi olan Kilis keçileri bulunmaktadır. Bölgede keçicilik de koyunculuk gibi ekstansif koşullarda yapılmakta ve daha çok dağlık ve engebeli yerlerde yoğunlaşmıştır. Her koyun sürüsünde 10-20 baş keçi bulunmaktadır. Koyunlar sütten kesildikten sonra keçiler ekim ayına kadar sağılmakta böylece yetiştiricilerin yazın ve erken sonbaharda süt ihtiyacını karşılamaktadır. Keçilerin koyun sürüleri içinde yer almalarının nedeni laktasyon dönemlerinin uzun olmasıdır. Kıl keçileri ekstansif koşullarda 40-50 kg süt, 1 oğlak ve 0.5 kg kıl verimine sahiptirler. Küçük Evcil Hayvan (Kümes hayvanları) Yetiştiriciliği: Bölgede genel olarak köy tavukçuluğu yaygın bir yetiştiricilik şeklidir. Tavuk varlığı 152.956.970 baş ile Türkiye tavuk ve horoz varlığının % 2.13’ünü, hindi varlığı 3.063.540 baş ile Türkiye hindi varlığının % 20.79’unu oluşturmaktadır. Bölgede yapılan köy tavukçuluğu, 1-50 tavukluk aile işletmesi şeklinde olup, karışık ilkel ırklardan ve belirsiz ırklardan oluşan karma bir yapıya sahiptir. Geceleri soğuk ve yırtıcı hayvanlardan korumak amacıyla barındırılırlar ve ailede iş gücü olarak yararlanılamayan yaşlı ve çocuklar tarafından beslenirler. Et ve yumurta tavukçuluğu; büyük yerleşim merkezlerinden gelen talep üzerine başlamıştır. Bölgede modern tavukçuluk TKV’nin özellikle Diyarbakır'da desteklemesiyle 4000-5000 başlık kümeslerde yapılmaktadır. TKV yetiştiriciye barınak, civciv, yem, sağlık hizmetleri, teknik bilgi ve pazarlama hizmetleri sağlayarak, modern tavukçuluğu yaygınlaştırmaya çalışmaktadır. Diyarbakır ve Şanlıurfa’da 20-30.000 kapasiteli yumurta tavuğu işletmeleri 260-280 yumurta/yıl üretim yapmaktadırlar. Türkiye Hindi varlığının % 20.79’unu elinde tutan bölgede, daha çok Adıyaman,Diyarbakır ve Şanlıurfa’da ekstansif koşullarda meraya dayalı olarak yapılmaktadır. Ergin erkek hindilerde ağırlık ortalama 6-7 kg, dişilerde 4-5 kg kadardır ve yılbaşına yakın pazarlanmaktadır. Arıcılık ve İpek Böcekçiliği: Arıcılık toprağa bağlı olmadan, küçük sermaye ve az masrafla yapılan, kısa zamanda gelir getiren tarımsal bir uğraştır. Arılar, çiçeklerin tozlaşmasını sağlayarak bol ve kaliteli ürün elde edilmesine neden olurlar. Arı populasyonunun az olduğu yerlerde polinasyon zayıf olacağından üretim azalmakta ürünler farklı zamanlarda olgunlaşmakta hasatın gecikmesi ile hastalık ve zararlılardan daha çok etkilenmektedir. Arıcılık aynı zamanda topraksız ve az topraklı çiftçilere ek gelir yaratması, orman içi ve kenar köylerde yaşayanların gelir düzeyini artırarak köylerden kente göçü yavaşlatmaktadır. Türkiye uygun ekolojisi, koloni varlığı işgücü olanakları ile büyük arıcılık potansiyeline sahiptir. GAP bölgesi, coğrafi konum, iklim ve sulamadan sonra oluşacak uygun florası ile arıcılığa en uygun yerlerden birisi olacaktır. Bölgede halen, 85.729 adet arı kovanı 867 ton bal, 42 ton balmumu üretmektedir. Arıcılıkla uğraşan köy sayısı 1.047’dir. Bölgede arıcılığın gelişememesinin nedenleri;
İpek böcekçiliği, ülkemizde küçük aile işletmeleri şeklinde yardımcı bir tarımsal faaliyet olarak, dutun yetiştirildiği yerlerde yapılmaktadır. GAP bölgesinde Gaziantep, Diyarbakır, Adıyaman ve Siirt illeri ipekböcekçiliği ve dut yetiştiriciliğine uygun bir yapıdadır. İpekböcekçiliği 35-40 gün gibi kısa sürede yapılabilmekte, yaşlı, sakat ve çocuk gibi emeği diğer tarımsal faaliyetlerde değerlendirilemeyen aile fertlerince yapılabilmesi, kırsal alanda gizli işsizliğin önlenmesi ve kısa zamanda gelir sağlanması gibi sosyo-ekonomik bir öneme sahiptir. Bölgede, 16 köyde toplam 200 adet tohum kutusu üretilmiş, 4 ton Japon kozası elde edilmiştir. Bölgede koza üretiminin düşük olmasının nedeni, ipekböceği larvalarının yaprak verim kalitesinin düşük olması, dezenfeksiyon ve temizliğin yetersizliği, kullanılan pestisitlerin kalıntıları, toplu ölümler, tohumların uygun olmayan ortamlarda inficarı, teknik bilgi yetersizliği, pazarlama ve fiyatlardaki dalgalanmalardır. Su Ürünleri: GAP'ın hayata geçmesiyle bölgede toplam 217.714 ha’lık göl alanı oluşacaktır. Ayrıca, 30’un üzerinde akarsu bulunmakta, bunların toplam uzunluğu 2,235 km'yi bulmaktadır. Bölgenin kışın soğuk, yazın sıcak iklime sahip olması, yaz aylarında baraj göllerinde ortalama 20° C’lik bir su sıcaklığına ulaşılmasını sağlamaktadır. Bu rezervuarlarda oluşacak ekolojik özelliklerin soğuk ve ılıman iklim balıklarının birlikte yaşamalarına olanak sağlayacaktır. Bölgenin tatlı su ürünleri çeşidi olarak; alabalık, sazan, tatlı su kefali, kara yayın, kayabalığı, yılan balığı akarsu ve göletlerde yaşamaktadır. Bölgede 1996 yılında 1.393 ton su ürünleri elde edilmiştir. Su ürünleri üretiminin düşük olmasının nedeni bölgede yaşanan olaylar, varolan potansiyelin oldukça altında verimlilikte organize ve teknik olmayan avcılıkla gerçekleştirilmesidir. 3.2. Sulamanın Bitkisel Üretimde Getireceği Değişiklikler: Bölgede sulamaya tam geçilmesiyle 1.7 milyon hektar alanda sulu tarım yapılacağı ve buna bağlı olarak ürün deseninde değişiklikler olacağı beklenmektedir. Ürün deseninde, 2. ürün olarak daha çok hayvancılık lehine, hayvan yemi üretiminde artış olacağı öngörülmektedir. GAP Master Planına göre (2005 yılı projeksiyonu), Bölgede ana ürün arpa dahil yem bitkisi üretiminin toplam ekiliş alanı % 15 ve ikinci ürün silajlık mısır dahil yem bitkisi ekiliş alanı % 8’dir. Buna göre,toplam yem bitkisi ekiliş alanının % 23 olması beklenmektedir. Şuan Bölgede mevcut üretim % 1 civarındadır. Yem bitkileri üretiminin gelişmesi hayvancılığın gelişmesi için itici bir güçtür. 1.7 milyon hektar alan sulamaya açıldıktan sonra büyük baş hayvan yetiştiriciliğine temel oluşturacak yem bitkisi ve yoncanın ekim alanı 170.990 ha olarak tahmin edilmektedir. Şekerpancarı baş ve yaprakları da büyük baş hayvan yetiştiriciliğine ayrılırsa ha’dan 10 ton kuru yonca yada yem bitkisi kuru maddesi, ha’dan 2.5 ton pancar baş ve yaprağı kuru maddesi hesabıyla yılda 1.942.400 ton civarında kaba yem kuru maddesi elde edilecektir. Sulama ile bölgede kaba yem üretiminin 500 kat aratacağı tahmin edilmektedir. Yapılan projeksiyonlara göre (Başkanlığımız tarafından yapılan BUA raporu) 1998 yılı ortalama birim fiyatı ile; süt ineğinden yaklaşık 16.5 Trilyon TL, besi ineğinden 3 Trilyon TL, koyundan 3.5 Trilyon TL, besi tavuğundan 3 Trilyon TL olmak üzere toplam 34 Trilyon TL bölge ve ülke ekonomisine katma değer sağlanması beklenmektedir. Ayrıca, hayvancılık sektöründe düz işçi, çoban, hayvan bakıcısı, hayvan sağlık teknisyeni ve veteriner olarak süt inekçiliğinde 131.977, besi ineği yetiştiriciliğinde 154.680, koyun yetiştiriciliğinde 109.593, besi tavukçuluğunda 72.202 ve yumurta tavuğu üretiminde 7.872 kişi istihdam edilecek olup toplam 476.323 kişi iş olanağına kavuşturulacaktır. 3.3. Hayvansal Üretimde Beklenen Değişiklikler: Bölgede hayvansal üretimdeki temel sorun verim düşüklüğüdür. Ayrıca bölgenin ekonomik açıdan geri kalmışlığı ve özellikle hayvansal üretimin kapalı ekonomi içinde yer alması hayvancılığın gelişmesini sınırlayan diğer etkenlerdir. GAP’ın uygulamaya girmesiyle farklılaşacak olan ürün deseni ve kapasitesi, nüfus artışına ve yatırımların bölgeye gelmesine neden olacaktır. Bunlara paralel olarak tarımda çalışan nüfus azalacak, tarımsal işletmeler açık pazar ekonomisine tabi olacak, halkın yaşam standardı yükselecektir. Bu unsurlarda olacak değişiklikler bölgenin hayvansal ürünlere olan talebini ve ihtiyacını artıracaktır. Entansif tarıma geçilmesiyle bölgenin hayvansal üretiminde oldukça önemli yeri olan koyun ve keçi bugünkü önemini yitirecektir. Çünkü koyun ve keçide birim başına verim az, mer’aya bağımlılık fazladır. Sulama ile birlikte mer’a alanları azalacak, hayvancılık entansif şekle dönecek, bunun sonucunda da koyun ve keçinin yerini birim başına verimi yüksek sığır alacaktır. Sulamaya açılacak 1.7 milyon ha arazinin % 15’inde yem bitkilerine yer verilmesi, sığır yetiştiriciliğinin gelişmesi için önemli miktarlarda kaba yem üretimi mümkün olacaktır. Sığır yetiştiriciliği bölgede öncelikle yonca, melez mısır, sudan otu, sorgum, hayvan pancarı, korunga, fiğ gibi yem bitkilerinin bol miktarda üretilmesine bağlıdır. Süt sığırı yetiştiriciliğinde hayvanların canlı vücut ağırlıklarının % 2’si kadar kaba yem kuru maddesi tüketmesi arzu edilir. 4. GAP BÖLGE KALKINMA İDARESİ BAŞKANLIĞI TARAFINDAN GAP BÖLGESİNDE HAYVANCILIK KONUSUNDA YAPILAN VE YAPILACAK ÇALIŞMALAR Yapılan Çalışmalar GAP Bölge Kalkınma İdaresi Başkanlığı olarak, GAP Bölgesi'nde hayvancılığı geliştirmek amacıyla, Çukurova Üniversitesi Ziraat Fakültesi'ne bitkisel ve hayvansal üretim ve yetiştirme tekniklerini içeren bir dizi proje yaptırılmıştır. Hayvancılık ile ilgili araştırmalar, TİGEM Ceylanpınar Tarım İşletmeleri Müdürlüğü çiftliğinde yürütülmüştür. Yürütülen projeler;
Planlanan Çalışmalar
Sorunlar: Hayvancılıkta birim başına verimi etkileyen genel sorunları şu ana başlıklar altında toplayabiliriz;
Hayvancılıkta Verimliliğin Artırılması
6. SONUÇ GAP Master Planı, GAP'ın tamamlanmasıyla bölgeyi tarıma dayalı İhracat üssü haline getirmeyi öngörmektedir. Sulama projelerinin devreye girmesiyle birlikte, tarımsal ürünleri değerlendirecek olan tarıma dayalı sanayilerin gelişmesi ve bölgede kurulması gerekmektedir. Hayvansal ürünler sanayi, stratejik sanayiler arasında yer almakta ve ümitvar görülmektedir. Stratejik önem taşıyan ve ana sanayi olan et işleme ve deri sanayileri, bölgede Siirt ve Batman illerinde, diğer sanayi kollarına giren hayvansal ürün sanayileri Diyarbakır ilinde öngörülmektedir. Master Plana göre, bölgede önümüzdeki yirmi yıl içinde kalkınma çabalarının yoğunlaştırılacağı altı gelişme alanı saptanmıştır. Buna göre; Diyarbakır ve Batman'da tarımsal ürünleri kurmak ve yayarak genişletmek, Siirt'te hayvancılık sanayini desteklemek, Mardin'de hayvancılık faaliyetlerini özendirmek ve çevresindeki alanlarla karşılıklı bağlantılarını güçlendirmek temel stratejiyi oluşturmaktır. GAP Bölgesel Ulaşım ve Altyapı Geliştirme çalışmasına göre, bölgede tarıma dayalı sanayiler arasında yer alan süt ürünleri işleme tesisleri mekansal olarak; Gaziantep, Diyarbakır, Şanlıurfa, Batman, Siirt, Mardin, Şırnak ve bölgenin kuzeyinde yer alan sulama alanları dışında kalan yerleşimlerde konumlanacağı ortaya çıkmıştır. Bununla birlikte GAP İdaresi'nin T.C. Ziraat Bankası ile koordineli bir şekilde yürütmüş olduğu "GAP Alanındaki Tarım İşletmelerinin Ekonomik Analizinin Kısa, Orta ve Uzun Vadedeki Kredi İhtiyacının Artırılması" projesiyle de Bölge için uygun tarımsal kredi imkanları araştırılmıştır. Bu çalışmalar ışığında GAP İdaresi'nce Bölge'de süt sığırcılığını geliştirmek ve sulu tarım alanları dışında kalan çiftçilerin gelirlerini artırmak amacı ile "GAP Bölgesi Sözleşmeli Hayvancılığı Geliştirrme" projesi ön çalışmaları yapılmaktadır. Ayrıca örgütlü tarım işletmeciliğinin ve yem bitkisi üretiminin Bölge'de desteklenmesi amacıyla 1997 yılı güz döneminde GAP İdaresi'nce yem bitkileri ekim çalışması yapılmıştır. Siirt ili Merkez ilçesine bağlı Uluköy'de kurulu süt inekçiliği kooperatifi arazisine yonca, fiğ ve korunga tohumları ve ihtiyaç duyulan miktarda gübre verilerek yem bitkisi yetiştiriciliğini geliştirmek istenmiştir. Bu çalışma başarılı olmuş ve önümüzdeki yıllarda da Bölge'de yaygınlaştırılarak devam ettirilecektir. Başkanlığımız, Organize Hayvancılık Bölgesi fikrinden hareket ile, Batman ilinde şehir merkezinde kalmış olan besicilerin, Valilik ile beraberce yapılacak ortak çalışma sonucunda, kent merkezinden çıkarılarak, altyapısı hazırlanmış bir bölgeye taşınmaları hususunda proje çalışmalarına başlayacaktır. K A Y N A K L A R
__________________ Besiktasforum.NET KayıpKentinYakışıklısı. | ||
Bu konuyu arkadaşlarınızla paylaşın |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
| |