Nötr teknolojik gelişmenin sermaye yoğun mal üreten ithalata dayalı sektörde gerçekleşmesi durumunda ise sermayenin fiyatı artarken emek fiyatı azalacak, emek yoğun ihraç malı kesiminden, sermaye yoğun ithalata rakip kesime hem sermaye hem emek transferi olacak ithalata rakip kesimde maliyetlet düşecek, bunların sonucunda ihraç malı üretimi azalırken ithalata rakıp mal üretimi artacaktır. Bu üretim etkisinin ticareti azaltıcı yönde olduğu görülmektedir 1.2.1.1.3.2. Emek Tasarruf Edici Teknolojik Gelişme Emek tasarruf edici teknolojik gelişme emek yoğun bir sektörde meydana gelmiş ise, bu sektörde emek/sermaye oranı azalır ve emek faktöründen bir miktar açığa çıkar maliyetler azalır. Maliyetlerdekı düşme sonucu üretim kaynakları sermaye yoğun ithalata rakip sektörden, emek yoğun ihracat sektörüne kayar, bununla birlikte açığa çıkan işgücü de emek yoğun sektöre doğru hareket eder. Böylece ihracat sektöründe üretim artarken ithalat sektöründe üretim azalacaktır. Bu azalma nötr teknolojik gelişme sonrası azalmaya göre çok daha fazla olacaktır. Yani, ekonomik büyüme sonrası meydana gelen emek tasamıf edici teknolojik gelişmenin emek yoğun sektörde ortaya çıkması sonucu üretim etkisi aşırı ticaret artırıcı yönde olacaktır. Emek tasarruf edici teknolojik gelişme sermaye yoğun sektörde ortaya çıkmış ise, burada iki farklı durum SÖ7 konusudur. İlk olarak normal bir süreç işlemektedir. Şöyle ki, sermaye yoğun sektörde ortaya çıkan emek tasarruf edici teknolojik gelişme sonrası bu sektörde maliyetler düşecek, emek yoğun sektörden sermaye yoğun sektöre faktör akışı olacaktır. Sermaye yoğun sektörde üretim artışı olacak ve ekonomik büyüme sonrası meydana gelen emek tasarruf edici teknolojik gelişmenin üretim etkisi ticareti azaltıcı yönde olacaktır. Olabilecek ikinci bır durum ise, emek tasarruf edici teknolojik gelişme yine sermaye yoğun sektördedir. Ancak ıııaliyetlerdeki düşme sonucu ortaya çıkan faktör tasarrufu maliyet düşüşünden daha fazladır. Böyle olunca faktör tasarrufu sonucu açığa çıkan emek beklendiği gibi teknolojik gelişmenin yaşandığı sermaye yoğun ithalata rakip kesime değil ihracata yönelik emek yoğun kesime doğru kayacak ve üretim bu kesimden daha fazla artacaktır., dolayısıyla sermaye yoğun sektörde yaşanan emek tasarruf edici teknolojik gelişme ihracata yönelik emek yoğun mal üretimini arttırırken üretim etkisi de ticareti artırıcı yönde olacaktır. |
1.2.1.1.3.3. Sermaye Tasarruf Edici Teknolojik Gelişme Sermaye tasarruf edici teknolojik gelişmenin sermaye yoğun kesimde ortaya çıkması sonucu bu kesimde düşen maliyetler ile diğer sektörden bu sektöre faktör transferi gerçekleşecek ve üretim artacaktır bunun sonucunda teknolojik gelişmenin üretim etkisi ticaret azaltıcı yönde olacaktır. Bu azalma nötr teknolojik gelişmeye göre daha fazla olacaktır. Eğer sermaye tasarruf edici teknolojik gelişme emek yoğun sektörde ortaya çıkmış ise yukarıda sermaye yoğun sektörde emek tasarruf edici teknolojik gelişmenin sonuçlarını benzer sonuçlar ortaya çıkar. Yani, böyle bir durumda üretim etkisi maliyetlerdeki düşme ve faktör tasarrufu sağlama etkilerinin karşılıklı ağırlığına göre ticaret artırıcı yada ticaret azaltıcı yönlü olabilir. 1.2.1.2.1. Yansız Tüketim Etkisi İthal ve ihraç mallarının talep gelir esnekliği bire eşit (e 1) ise, her iki malın talebi aynı oranda artacak ve mallar arasındaki fiyat oranında bır değişiklik olmayacaktır. Buna yansız tüketim etkisi denir. 1.2.1.2.2. Ticareti Arttırıcı Yönlü Tüketim Etkisi İhraç malı talep esnekliği birden küçük (e < 1) , ithal malı talep gelir esnekliği birden büyük (e > 1) ise, bu durumda ithal malı talebi ihraç malı talebinden daha fazla artacak ve ekonomik büyümenin tüketim etkisi ticareti arttırıcı yönde olacaktır. İthal ve ihraç malları arasındaki fiyat oranı ihraç malı aleyhine bozulur. |
1.2.1.2.3. Ticareti Azaitıcı Yönlü Tüketim Etkisi İhraç malı talep gelir esnekliği birden büyük (e > 1) ve ithal malı talep gelir esneklıği birden küçük (e < 1) ise, ihraç malı talebi ithal malı talebinden daha büyük olur. Böyle bir etkiye ticareti azaltıcı yönlü tüketim etkisi denir. Mallar arasındaki fiyat oranı ihraç malı lehine bozulur. 1.2.1.2.4. Ticareti Aşırı Arttırıcı Yönlü Tüketim Etkisi Gelir arttığında talep azalıyor, gelir azaldığında talep artıyorsa bu malın talep gelir esnekliği sıfırdan küçüktür (e < 0). Eğer ihraç malı böyle bir mal ise ve gelir artınca ihraç malı talebi azalıyor buna karşılık ithal malı talebi artıyorsa buna ticareti aşırı arttırıcı yönlü tüketim etkisi denir. Mal fiyatları arasındaki oran büyüme sonrası daha fazla ihraç malı aleyhine bozulur. 1.2.1.2.5. Ticareti Aşırı Azaltıcı Yönlü Tüketim Etkisi Eğer ithal mal düşük bir mal ise, bu durumda gelir artışı sonrası ithal malı talebi azalırken, ihraç malı talebi artar ve mallar arsındaki fiyat oranı ithal malı fiyatı aleyhine bozulur. Buna ticareti aşırı azaltıcı yönlü tüketim etkısi denir. |
1.2.1.3. Ekonomik Büyümenin Üretim ve Tüketim Etkilerinin Dış Ticaret Hadleri Uzerindeki Sonuçları Üretim ve tüketim etkilerinin her ikisi de aynı yönlü veya biri yansız iken diğeri farklı etki doğuruyorsa, çıkarılacak ortak sonuç daha kolaydır. Her iki etkinin de yansız olması durumunda çıkacak ortak etki de yansız olacaktır. Bu durumda ithal edilebilir malların üretimi ve tüketimi toplam üretimle aynı oranda artacaktır. Böylece dış ticaret hadleri dış ticarete bağımlılığı fazla olan ülke aleyhine gelişir. Ekonomik büyüme sonrası ortaya çıkan etkilerden biri yansız iken diğeri ticareti arttırıcı yönlü ise, çıkacak ortak etki de ticareti arttırıcı yönlü olur. Böylece ithalattaki artış yansız etki durumuna göre daha fazla olacak ve ülkenin dış ticarete bağımlılığı artarken dış ticaret hadleri ülke aleyhinde hareket edecektır. Her iki etki de ticareti azaltıcı yönlü ise çıkacak ortak sonuç ticareti azaltıcı yada aşırı ticareti azaltıcı yönde olur. Bu durumda ülkenin dış ticarete bağımlılığı azaldığından ticaret hadleri lehe döner. Aynı şekilde üretimde aşırı ticaret azaltıcı etki varsa, tüketim etkisi ne olursa olsun toplam etkide aşırı ticaret azaltıcı yönlü olur ve dışarıya bağımlılığı azaltan ülkenin dış ticaret hadleri ülke lehine döner. Eğer üretim etkisi aşırı ticaret arttırıcı yönlü ise, tüketim etkisine bağlı olarak ortak etki aşırı ticareti arttırıcı yönlü, ticaret arttırıcı yönlü yada ticareti azaltıcı yönlü olabilir. Her iki etkide aşırı ticareti arttırıcı yönlü ise bu durumda hem tüketim etkisi, hem de üretim etkisi ithalat üzerinde pozitif etkide bulunduğu için ithalat talebi milli gelir artışından daha fazla olacaktır. Böylece üretim ve tüketimin ortak etkisi aşırı tıcareti arttırıcı yönlü olacaktır. Bu durum dış ticaret hadlerinin en fazla ülke aleyhinde olduğu durumdur. |
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM DIŞ TİCARET HADLERİ İLE İLGİLİ TEORİK TARTIŞMALAR 1. Klasik Görüş Malthus, ekonomik büyümenin ticaret hadleri üzerindeki etkileri konusunda görüş bildirmiştir (BLOOMFİELD, 1984; 188). Malthus’un görüşüne göre, mamül malların üretiminde teknolojik ilerleme sonucu sağlanan verimlilik artışlan, bu mallara olan talepte bir artış olmadığı sürece gelişen ülkenin ticaret hadlerinde bozulmaya yol açmaktadır. Daha sonra ise W.Ellis (1825), W.Sleeman (1829), G.P.Scrope (1831), J.Pennigton (1840) ve R.Torrens (1835) teknolojik gelişmelere bağlı olarak, mamül mallarda sağlanan verimlilik artışlarının, ticaret hadlerini yeniliği bulan ülke aleyhine bozacağını, olaya farklı açılardan yaklaşarak ifade etmeye çalışmışlardır (BLOOMFİELD, 1984; 187-193). Mill’den önce, bazı iktisatçıların teknolojik ilerleme ve/veya faktör arzındaki artışlar sonucunda sağlanan ekonomik büyümenin ticaret hadlerine büyüyen ülke aleyhine bozacağını çeşitli şekillerde ifade ettikleri bilinmektedir (BLOOMFİELD, 1984; 187-193’).Bu iktisatçılar teknolojik değişmenin ortaya çıktığı ülkede ihracatı uyarma etkisi yaratacağını savunmuşlardır. |
Sözü edilen iktisatçıların analizlerinde teknolojik ilerleme ticaret hadlerindeki bozulmanın temel nedeni olarak kabul edilmiştir. Yine bu analizlerde, teknik değişmenin, ülkenin ihracat endüstrilerinde ortaya çıktığı varsayılmakta ve ithalata rakip endüstrilerde sağlanabilecek verimlilik artışları dikkate alınmaktadır (BLOOMFİELD, 1981; 101). Genel olarak iktisatçılar, analizlerinde reel ka\ramlar kullanmışlar ve sadece mal ticaret hadleri ile ilgilenmişlerdir. Ayrıca, klasik iktisatçıların ticaret hadlerine olan ilgileri, ekonomik büyüme çerçevesi içinde kalmıştır. Maliyet azaltıcı teknik yeniliklerin faktör ticaret hadleri üzerindeki etkilerine de oldukça dar bir çerçeve içinde ele almışlardır. 2.J.S. Miii ve Neoklasik Görüşün Evrimi Neo klasik ekonomik teoriye göre, rekahetçı bir ortamda toplam faktör verimliliğinin artmasını sağlayan teknolojik yenilikler ürün fiyatlarının düşmesine sebep olmaktadır (COLMAN ve NİXSON, 1986 ; 147). Teknolojik yeniliklerin gelişmiş ülkelerde mamül mallar kesiminde ortaya çıkması da, neo klasik iktisatçılann mamül malların fiyatlarının düşeceğini ve ticaret hadlerinin mamül mallar aleyhine döneceğini savunmalarına sebep olmuştur. Ricardo, ticaret hadlerinin ülkelerin yurt içı maliyet oranları ile saptandığını ileri sürmüştür. John S. Miil ise, karşılıklı arz ve talep kanunu ile ticaret hadleri teorisine önemli bir katkıda bulunmuştur (FİNDLAY, 1980; 426). Mill, iki-mal, iki-ülkeli bir model geliştirmiş ve bu model çerçevesinde iki ülke arasındaki firsat maliyetleri oranındaki farklılıkların, tıcaretten elde edilen toplam kazançların bir endeksini oluşturduğunu ileri sürmüştür (BALDWtN, 1955; 260). |
Dış ticaretten elde edilen kazançların ölçülmesine yönelik bir teori geliştirmek isteyen Mill, “karşılıklı talep kanunu” olarak bilinen analizinde. yeni bir mal üreten bir ülkenin malına olan yabancı talepteki artışın ticaret hadlerini o ülkenin lehine çevireceğini, ancak mevcut ihraç malının üretim maliyetini düşüren bir teknolojik yenilik durumunda ticaret hadlerinin teknik ilerlemeyi sağlayan ülke aleyhine döneceğini savunmuştur (BLOOMFİELD, 1984; 187). Mill’ın bu analiz ile vardığı sonuç, “mamül malların değişim değerlerinin tarımsal ürünler ve ham maddelerle karşılaştırıldığında nii fus ve endüstrinin gelişmesiyle belirgin ve kararlı bir düşme eğilimi içinde olacağı” şeklinde özetlenmiştir (SARKAR, 1986; 34). Aralarında Mill, Marshall, Edgeworth, Keynes ve Robertson’un da bulunduğu birçok iktisatçı, uzun dönemde birincil mal olarak nitelenen tarımsal ürünler ve hammaddelerin mamül mallar karşısındaki ticaret hadlerinin iyileşeceğini düşünmüşlerdir. Sözü geçen iktisatçılar bu görüşlerinin genel olarak tarımda azalan verimler ile sanayide artan verimler kanununa dayandırmışlar ve teknolojik ilerlemenin daha çok mamül mallar kesiminde ortaya çıkacağını, bu kesimde sağlanan teknolojik yeniliklerın üretimi artıracağını ve mamül malların fiyatlarını nisbi olarak gerileteceğini savunmuşlardır. 3. Bozulan Ticaret Hadleri Hipotezi Bozulan ticaret hadleri hipotezi yada yaygın olarak bilinen diğer bir adı ile . Singer Prebisch tezi temel olarak, uzun dönemde birincil nıalların mamül mallar karşısındaki nisbi fiyatlarının sürekli olarak bozulmakta olduğu ve gelişmekte olan ülkelerinde dış ticaret yapıları bakımından genel olarak birincil mal ihracatçısı ve mamül mal ithalatçısı konumunda bulundukları gerçeğinden hareketle, dış ticaret hadlerinin bu ülkeler aleyhine gelişim gösterdiği görüşü ile tanım lanabilmektedir. |
3.1. Singer-Prebisch Tezi Raul Prebisch ve Hans Singer’in tüm çalışmalarının ortak sonucu, gelişmekte olan bir ülkenin daha önce ithal ettiği kadar mali ithal edebilmesi için her seferinde daha çok ihracat yapması gerektiğidir. Çünkü gelişmekte olan ülkelerin ticaret hadleri uzun dönemde ülke aleyhine dönmektedir (HOGENDORN,1992; 439). Gelişmekte olan ülkeler gelişmiş ülkelere genellikle hammadde, gıda maddeleri ve maden gibi birincil mallar ihraç ederek, karşılığında ekonomik kalkınmaları için gerekli olan yatırım ve ara malları ithal etmektedirler. Birincil malların uzun dönemde uluslararası piyasalarda, marnLil mallar karşısındaki nisbi fiyatlarının sürekli olarak düşecek olması, gelişmekte olan ülkelerin uzun dönemde ihraç ettiklerı belirli hacimdeki birincil mallar karşılığında giderek azalan miktarlarda mamül mallar ithal etmelerinin zorunlu kılmaktadır. Bu durumda uzun dönemde birincil ve mamül mallar arasındaki ticaret hadleri birincil mallar aleyhine değişmektedir ve gelişmekte olan ülke ekonomilerinin dış ticaret hadleri bozulma göstermektedir (SEYİDOĞLU, 1996; 706). |
ÖDEVLERE DEVAM KARDEŞİM TEBRİKLER VALLAAAA |
Singer- Prebisch Tezi ‘nin Teorik Açıklamaları Singer 1985 yılında yaptığı bir çalışmada Singer- Prebisch tezi’nin dayanaklarını dört noktada özetlernektedir (EVANS, 1990; 234). • Biri neil mallara olan talebin fiyat esnekliği marnül mallara nazaran daha düşüktür. • Birincil mallara olan talebin gelir esnekliği de mamül mallara göre daha düşüktür.Engel Kanunu olarak bu duruma göre, gelir seviyeleri arttıkça birincil mallara olan talep fazla değişmemekte, ancak sanayi mallarına olan talep artmaktadır. • Teknolojik yeniliklerin ve icatların çoğu zaman sanayileşmiş ülkelerde ortaya çıkmasından dolayı, sanayıleşmiş ülkeler teknoloji açısından gelişmekte olan ülkelerden daha üst konumda bulunmaktadır. Teknik gelişmelerde üstün durumda olan gelişmiş ülkeler tarım mallarının da sentetik ikamelerini üreterek, gelişmekte olan ülkelerin ürettiği doğal hammadde ve tarımsal ürünlere olan talebin düşmesine sebep olmaktadır. • Gelişmiş ülkelerde gelişmekte olan ülkelerdeki mal ve iş gücü piyasaları yapısal olarak birbirinden farklıdır. Gelişmiş ülkeler, güçlü ticaret organizasyonları ve tekelci piyasa yapıları ile bu yapısal farklılıktan ve teknik gelişmeden kaynaklanan tüm faydaları elde dönemde ülke aleyhine dönmektedir (HOGENDORN, 1992; etmektedirler. Diğer taraftan, gelişmekte olan ülkelerdeki işgücü fazlası teknik gelişmenin faydalarının sanayileşmiş ülkelerdeki tüketicilere aktarılmasına sebep olmaktadır (EVANS, 1990; 234). R. Prebish, çalışmalarında öncelikli olarak teknolojik gelişmenin önemine değinmiş ve teknolojik gelişme konusunda birincil mal üretici ve ihracatçılarıyla, mamül mal üretici ve ihracatçıları arasında eşitlik olmadığını belirtmiştir ( PREBİSH, 1984; 176). 1950 yılındaki çalışmasında, gelişmiş ve gelişmekte ol an ülkelerin talep elastikiyetlerindeki farklılıklara değinerek, dış ticaret hadlerinin birincil mal ihraç eden gelişmekte olan ülkeler için bozulduğunu ileri süren Prebish, gelişmiş ülkeleri “merkez” ülkeler, gelişmekte olan ülkeleri ise “çevre” ülkeler olarak adlandırılmıştır. Prebish’e göre, “Teknolojik gelişmelerin merkez ülkelerde ortaya çıkması sebebiyle, sanayileşmiş ülkeler sistemi kendi çıkarlarına hizmet edecek şekilde organize etmişlerdir. Ara mallar ve ihraç eden gelişmekte olan ülkeler ise, merkez ülkelerin doğal kaynağı olarak sistemde yerlerini alrnışlardır”. |
Türkiye`de Saat: 03:44 . |
Powered by: vBulletin Version 3.8.1
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
SEO by vBSEO 3.3.2