|
Ana Sayfa | Kayıt ol | Yardım | Ortak Alan | Ajanda | Bugünkü Mesajlar | XML | RSS | |
12-02-2007, 22:25 | #1 | ||
Dişi Kartal Üyelik tarihi: Jul 2006
Mesajlar: 15.053
Tecrübe Puanı: 33 |
Dünyada ekonomik büyümeye paralel olarak yeni markalara yer açıldığını belirten Fransa Haute Couture Hazır Giyim ve Moda Tasarımcıları Federasyonu Başkanı Didier Grumbach "Bu büyüme fırsatını değerlendirirseniz global Türk markaları yaratabilirsiniz" dedi. Grumbach yetenekli tasarımcaların önemini de vurguladı. MODANIN patronu Fransa’nın moda ve hazır giyim alanındaki en tepe örgütü Fransa Haute Couture, Hazır Giyim ve Moda Tasarımcıları Federasyonu’nun Başkanı Didier Grumbach, dünyada ekonomik büyüme yaşandıkça yeni markalara yer açıldığını belirterek, global büyümeden faydalanarak Türk markalarının global bir görünüm kazanabileceğini söyledi. Fransız teknoloji firması Lectra’nın, yeni ürünlerinin tanıtıldığı toplantıda sorularımızı yanıtlayan Grumbach, "Eğer ekonomik daralma varsa, marka falan olmaz. Modaya da gerek yoktur. Çin ve Hindistan ihracatlarını artırıyorlar çünkü global bir büyüme söz konusu. Eğer global büyüme varsa yeni markalara da ihtiyaç vardır" dedi. Dünyada markaların her zaman grup içerisinde geldiğini hatırlatan Grumbach "Tek başına gelen bir marka yok. Gelişmeler, yetenekler pazarın ihtiyacına göre şekillenir. Büyüyen bir ekonomi var ve bu modayı besliyor" diye konuştu. 1962’de Cacharel, Jean Lois Scherer, Yves Saint Laurent, Christian Bally gibi markaların aynı anda çıktığını dile getiren Grumbach, 1978’de Issey Miayeke, Jean Paul Gaultier, Thierry Mugler’in aynı anda Paris’te başladığını söyledi. YETENEK YARATAMAZSINIZ: Aynı anda 10-12 markanın çıkabildiği bir dönem yaşandığına dikkat çeken Grumbach, Türkiye’nin daha öncekiler gibi bir akım oluşturması için markalar yaratması gerektiğini söyledi. Grumbach "Markaları yetenekler ortaya çıkarır ama yeteneği yaratamazsınız. Hüseyin Çağlayan bir yetenektir. Bu yetenek ya vardır ya yoktur" dedi. Hüseyin Çağlayan ve Dice Kayek’e övgüler yağdıran Grumbach şunları söyledi: "Türkiye’de şu an az sayıda yetenek ve sanatçı var. Hüseyin Çağlayan bunlardan biri. Böyle bir yetenek 10 yılda bir karşınıza çıkar ve çok uzun sürmez. Bu yeteneğe sahip çıkmalısınız. Hüseyin Çağlayan ve Dice Kayek gibi tasarımcılar muhteşem. O koleksiyonları yapmak için tasarımcının Türk olması şart. Mükemmel bir moda marka yaratmak Çağlayan gibi bir yetenek için bile uzun zaman alır. Ancak 20 yılda olur. Bu süreç gerçekleşene kadar Türk tasarımcılar Fransa’da çalışabilir. Organize ve rekabetçi bir endüstriyle bağlanmazsa hayatta kalamazlar. Türk moda örgütleri, Fransa’dakilerle yakın temas kurmalı. Dünyadaki değişime ayak uydurmak için bu gerekli. Bu şimdi oluyor. Hemen olmazsa 5 yıl sonrası geç." TEK EKSİK MARKA: Türkiye’de Kuzey Afrika’dakinin tersine çok güçlü ve başarılı bir endüstri olduğunu vurgulayan Grumbach şöyle konuştu: "İhtiyaç olan tek şey tüm dünyada bilinen markalara sahip olmak. Türk tasarımcılar başarılı olmak için tasarımlarını Amerika’ya ve Asya’ya ihraç etmeli. Uluslararası rekabet daha zor. Bir kravata Hermes olduğu için çok para ödenir. Türkiye’de yaşanacak markalaşma birkaç yıldır gündemde ama gerçekleşmedi. Türkiye, gelişen tasarımcıları destekleyecek iyi bir üretim altyapısına sahip. Pahalı Fransız ürünlerinin satıldığı kanallarda satılabilir tamamlayıcı ürünler geliştirilebilir. Türkiye’de deri gibi bazı alanlarda da ciddi uzmanlaşma ve çok az rastlanır kalite var. Elinizi çabuk tutun. Hindistan ve Çin pahalı markalar ihraç etmeye başlayacak." Türk modası diye bir şey olmayacak "HEPİMİZ milliyetçiyiz hepimiz kendi markalarımız olsun isteriz" diyen Didier Grumbach fakat bunun mümkün olmadığını söyledi. Fransız modası, Çin; İtalyan modası diye bir şey olmadığını, Türk modası diye bir şey de olmayacağını vurgulayan Grumbach şunları söyledi: "Global moda var. Ona uygun olunmalı. İyi organize değilseniz, paranız yoksa ve Amerika’ya ihracat yapabiliyorsanız bu iyi olduğunuz anlamına gelir. Çünkü orası en zor pazardır. Bazı yerlere ihracat yapmaya devam ediyorsanız bu sadece eşsiz ürününüz olduğu içindir. 2008’de artık daha fazla kota olmayacak. Bunu beklemeden işbirliği yapmak daha iyi. Bu kurallar (kotalar) saygın değil. Çine karşı ne yaparsak yapalım onlar en sonunda teslimatı yapar. Çünkü Çin satmıyor biz satın alıyoruz. Çok pahalı olsanız bile, gerekli işbirliği ve ilişkiler olduğu sürece Türkiye’den alırız. Chanel pahalıdır ama Çin’e de ihracat yapıyor. Endüstriniz kaliteli ve bu biliniyor. Evet daha pahalısınız, fakat daha iyisini yapıyorsunuz." Meksika gerekli önlemleri alıyor DÜNYA Hazır Giyim Federasyonu (IAF) eski başkanı Meksikalı Alejandro Faes ise bir zamanlar ABD’nin tekstil ve hazır giyimde en büyük ihracatcısı iken Meksika’nın, şu anda Çin’in ardından ikinciye sıraya düştüğünü belirterek, "9-10 milyar dolar ihracat yapıyoruz bunun 20 milyar dolara çıkarmayı hedefliyoruz. Hükümetimiz ve yetkililer sektörün yaşatılması gerektiğini biliyor. Bunun için gerekli önlemleri alıyor" dedi. Çin rekabeti niteliğe kaydırdı LECTRA Çin temsilcisi Harvey Tzeng, Çin’de pek çok şeyin değiştiğine, şirketlerin kendilerini kaliteli ve katma değeri üretime adapte ettiğine değinerek "2005’in ikinci yarısından sonra Çinli şirketler daha kárlı ürünlere yöneldi. Agresif bir şekilde ihracat yapmaya başlayan Çinli şirketler yeniden kota getirilmesiyle çok ciddi darbe aldı. Bu da sektörü fiyatla değil daha nitelikli ürünlerle rekabete yöneltti" dedi. 36 ideal manken bedeni DIDIER Grumbach çok tartışılan sıfır bedenle ilgili olarak şöyle konuştu: "Bazı insanlar çok zayıftır ama sağlıklıdır. Bazıları da iridir ama hastalıklı. Mankenlerin bedenini moda federasyonları değil, manken ajansları birliği organize etmeli. Ülkelere göre değişiyor. Fransa’da bu konuda çok fazla düzenleme var. 16 yaşından küçükler mankenlik yapamaz. Sadece sağlık yetkilileri gözetiminde yapabilirler. Bence modellerin ideal bedeni 36."
__________________ Gönlümle baş başa düşündüm demin; Artık bir sihirsiz nefes gibisin. Şimdi tâ içinde bomboş kalbimin Akisleri sönen bir ses gibisin. Mâziye karışıp sevda yeminim, Bir anda unuttum seni, eminim . Kalbimde kalbine yok bile kinim . Bence artık sen de herkes gibisin. Eylül 2008 | ||
|
Bu konuyu arkadaşlarınızla paylaşın |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
| |