|
Ana Sayfa | Kayıt ol | Yardım | Oyun Alanı | Ajanda | Arama | Bugünkü Mesajlar | Forumları Okundu Kabul Et XML | RSS | |
18-01-2007, 15:55 | #1 | ||
Guest
Mesajlar: n/a
|
ALBERT EİNSTEİN Albert Einstein ,14 Mart 1879 tarihinde Güney Almanya’da dünyaya geldi.Alman yasaları gereğince ,Albert evde dinsel eğitim aldı.Einstein ailesi,Yahudiydi.Bu nedenle inançlarını çok belirgin bi biçimde sergilemiyorlardı.Aile 1894 yılında İtalya’ya göç etmek zorunda kaldı.17 yaşına kadar Almanyada kalması durumunda askere gitmek zorunda olacağı için endişeleniyordu.Şiddetten nefret ediyordu.Savaşın insanlara sadece zarar getirdiğini düşünüyor ve mecbur kaldığı için bir insanı öldürme fikrinden tiksiniyordu.Bu nedenle Münih’ten ayrılarak eğitimine İsviçre’de devam etti. Albert Einstein ,14 Mart 1879 tarihinde Güney Almanya’da dünyaya geldi. Buraya kadar kısaca dünyayı sarsan teorinin mimarı Einstein’in hakkında kısa bir bilgi aktarımında bulunduk .Şimdi ise onun sansasyonel hayatına ve o müthiş teorisine göz atalım. Son yıllara kadar görecelik kuramının yaratıcısı Albert Einstein konusunda gizliden gizliye bir kuşku vardı.Bazı bilim adamları açık açık olmasa da ,onun genel görecelik kuramının formüllerini ünlü Alman matematikçi David Hilbert ten çaldığını söylüyorlardı.son günlerdeki yeni kanıtlar Einstein’i tamamiyle aklıyor.Ve dünyayı değiştiren teorinin babası olduğunu kanıtlıyor.O 1919 yılının soğuk 6 Kasım günü ,insanlık tarihinin en önemeli dönemeçlerinden biriydi...Lonra Kraliyet Topluluğunun başkanı ünlü İngiliz fizikçi Joseph John Thomson,günün olağan üstü toplantısı yer çekimi kuramının yaratıcısı Newton’un dev portresi altında açtığında ,tıklım tıklım salondan ses çıkmıyordu.Başkan kalın ve etkili sesiyle ,İngiliz astronom Arthur Stanley Eddington’un 29 Mart 1919 Gine’de çektiği Güneş tutulmasına ilişkin ,fotoğraflarını Profesör albert Einstein 4 yıl önce yayımladığı genel görecelik teorisinin doğruladığını söyledi.Çünkü ışık ışınları gezegenimizin yanından geçerken bükülmüşlerdi. Başkan Joseph John Thomson sözlerini ‘bu keşif Newtonun yer çekimi kanunundan sonraki en büyük keşiftir ‘diyerek tamamladı.Times gazetesinin ertesi günkü başlığı tüm İngilizleri şaşırtmıştı. ‘’Bir bilimsel devrim...Evrenin yeni teorisi...Newton aşıldı’’. Genel görecelik kuramı sadece yer çekimi kuramını çürütmüyor;Evrenle ilgili. o güne kadar bilinen her şeyi altüst ediyor ;zaman ,mekan , madde konusundaki bilgileri aşıyordu.O günden sonra o ana kadar zaten bazı arkadaşlarının dahi diye hitap ettiği Einstein bilima damlığından efsaneliğe terfi etmişti.ancak başarı ve deha ,aynı zamanda kıskançlıkları, nefretleri ve kumpasları da beraberinde getiriyordu.Onun ulaştığı noktayı hazmedemeyen bazı bilim adamlarıkulaktan kulağa teorinin Einstein’a ait olup olmadığını doğruluğunun tartışılır olduğunu yaymaya başladılar. Bu eleştirilerin bir çoğu bugünkü bilim adamları tarafından çürütülmüş bulunuyor.Ancak bir kuşku varlığını son yıllara kadar korumuştu Einstein’in teorideki bazı denklemleri matematikçi David Hilbert’ten çaldığı suçlaması tüm zaman ve çabalara direnmişti. Ne var ki ,bundan 6 ve ya 7 ay önce yapılan araştırmalar ve incelemeler Einstein’i bir kez daha akladı çünkü araştırmalara göre David Hilbert denklemleri Einstein’den daha sonra tamamlamıştı.Bu araştırmada bugüne kadar hiç bilinmeyen belgeler gün yüzüne çıkartıldı.bu belgelerden biride David Hilbertin çalışma odasında bulunan belgelerden biri idi.Bu belgede açıkça görülüyordu ki Hilbert ‘in denklemlerinde açıklar vardı ve büyük bir olasılıkla bu eksikleri Einstein’in teoriyi açıklamasından sonra tamamlamıştı ve sonuçları Göttingen akademisi’ne yollamıştı .Bunlar 1916 yılının Nisan ayında yayınlanmıştı .Böylece genel görecelik kuramının denklamlerinin Einstein tarafından tam atmına 1907 yılında formüle ettiği,matematikçi Hilbert’in ise bu sonuçlara çok daha geç ulaştığı kesinlik kazandı. Peki ama bu iddia nasıl oluyor da diğer iddia diğer iddialara arasından böylesine sıyrılıp sivrilebiliyor.Bunun sebebini bulabilmek için 1905 tarihine Einstein’in Bern Teminat bürosundaki küçük mühendis olarak çalıştığı günlere geri dönmek gerikiyor. 26 yaşındaki Albert o dönem bir dergide üç makale birden yayınlıyordu nlardan biri kuantum fiziğiyle ilgili ikincisi atomların hareketi üçüncüsü ise özel görecelik kuramı idi.Einstein sınırlı görecelik kuramına dönemin fiziğinin en büyük karışıklıklarından birini çözerek ulaştı:Elektromanyetik kuramda ,ışığın hızı,kaynağı ve onu izleyen kişinin hareketi ne olursa olsun sabit bir değer olarak kabul ediliyordu.Oysa bu görüş.Galile ve Newton mekaniği ile çelişkiliydi.Einstein bu paradoksu.hızın bileşkelerinin yasalarını değiştirerek çözümledi.Ona göre ışığın hızı değişmeden kalıyordu;yani aşılamıyorduçünkü ona hiçbirşey ilave edilemiyordu. Bu yeniliğin bedeli,o güne kadar zaman ve mekan konusundaki tüm klasik düşüncelerin terkedilmesi zorunluluğuydu.Bundan böyle iki kavram birbirinden bağımsız ele alınmayacak zaman-mekan kavramı çerçevesinde göreceli bir nitelik kazanacaktı.Çok hızlı hareket eden bir sistemde ,biri diğerine göre değerlendirilecekti.Zaman büyüyüp genişlerken ,mekan büzülüp daralacaktı. Bu kuramdan etkilenen Max Planckve paul Ehrenfest gibi ünlü fizikçiler,Kasım 1907 de artık zürih üniversitesinde öğretim görevine başlayan Alber Einstein’dan görecelik ilkesinin sentezine ilişkin bir makale yapmasını istemişlerdi..işte bu makale üzerinde Einstein kendi özel görecelik kanununu eleştirebilmiş ve bunu aşabilmişti.Bu çalışma esnasında Galile ‘nin üç asır önce ortaya attığı görecelik ilkesini yeniden ele almıştır.Fizik biliminin bu temel ilkesişöyle özetleniyordu:İster hareketsiz ister düzgün doğrusal hareken,yani hızlanmayan bir hareket söz konusu ise fizik kuralları her zaman aynıdır.Yni küçük bir taş parçasını ister hareket halindeki trenin içine yere bırakın,mutlaka ayklarınızın dibine düşecektir.Başka bir deyişle ,kesinbir nokta yoktur ve hareket ile hareketsizlik sadece göreceli kavramlardır. Ancak bu görecelik o ana kadar sadece düzgün doğrusal hareketler ,yani hızlanmayan hareketler için geçerliydi.Oysa bu göreceliğin sınırları Einstein'i çok rahatsız ediyordu.Öyle ki,bu hareketlerin tek şekilliliğinin neye göre belirlendiğini araştırmaya başlamıştı.Eğer bir şeye göre belirleniyorsa ,o zaman kesin bir noktadan söz edilirdi ki,bu ona göre evrenin merkezinin dünya olduğunu iddia eden Aristo mantığından farklı değildi.Özel görecelik kuramının bir başka zorluğu daha vardı:Bu kuramda ,hareketin denklemlerini yer çekimine göre uygulamak imkansızdı.Poincare ve Minkowski gibi büyük matematikçiler bu sorunu çözmeye çalışmışlar ama başarılı olamamışlardı.Einstein bu sorunu çözebilmek için yer çekiminin başka bir özelliğine eğilmek zorunda kaldı.Başlangıç kütlesi ile yer çekimi kütlesi arasındaki eşitliği araştırmaya başlamıştı.Bir nesnenin başlangıç kütlesi,kendi hareketine direniyordu;yani nesne ne kadar ağır olursa,onu hareket ettirmek için daha fazla güç gerekiyordu.Bir nesnenin yer çekimi kütlesi ise o nesnenin üzerindeki yer çekimi gücüydü. Başlangıç gücü ile yer çekimi gücünün birbirine eşit olduğu biliniyordu.Newton dinamik bilimin yasalarını koyarken bu noktaya işaret etmiş.ama bunu açıklayamamıştı.Ondan sonra da başkaları bu konu üzerinde fazla kafa yormamışlardı.Einstein için se bu eşitlik basit bir raslantı değildi ve çok derin anlamları vardı.Einstein 1907 kasımında kafasını meşgul eden bu sorunu büyük bir raslantı sonucu Bern kentindeki ofisinde çalışırken keşfetti.Dha sonra o günü hayatının en mutlu günü olarak tanımlamıştı.Sandalyede otururken aklına gelen düşünce şuydu:İnsan serbest düşüş anında kendiağırlığını hissetmiyordu.Bu olay Einstein’ı genel görecelik kuramına götürecekti.Çünkü serbest düşüş anındaki bu olay ,kütlelerin başlangıç ağırlığı ile yer çekimi ağırlığının eşit olduğunu kanıtlıyordu.Başka bir deyişle ,yerçekiminin etkisiyle ,değişmeyen ivmeli bir hareketin etkisine tabi olmak özünde aynı şeydi. Einstein bu düşüncesiyle yerçekiminin kaynaklarıyla ilgilenmiyor ,onun zaman ve mekan üzerindeki etkilere ağırlık veriyordu.Böylece yerçekimi olayını geometrik bir kavrama dönüştürmüştü.Einstein kendisinden istenen sentez makalesini 1907 yılının Aralık ayında tamamlayabildi. Makalenin görecelik ve yer çekimi ilkesi adını taşıyan son bölümübir anlamda genel görecelik kuramının ana hatlarını içeriyordu.Einstein kuramının yar çekimi alanındaki ışığın eğimi gibi bazı sonuçları matematiksel olarak hesaplamayı bile başarmıştı.Ancak kuramın büyük bir bölümü düşünce düzeyindeydi.Düşünceler ise çağdaş fizikçiler için bir kuram oluşturmuyordu.Bunları formüllerle kalıcı ilkeler haline getirmesi gerekiyordu.Ancak bu dönemde bunun için yeterli matematik bilgisine sahip değildi. İşte bu matematiksel yetersizlik Einsteini çalışmalarından tam 3 yıl uzak tuttu.1911 yılında Prag niversitesinde profesör ünvanını alınca tekrar cuantum fiziğine eğildi ve kuramını denklemler üzerine oturtmaya karar verdi.Ancak tam 2000 yıldır geçerli olan Öklid geometrisiylebir sonuca varması olanaksızdı.Çünkü mekan ve zaman artık kesin ve sabit veriler değillerdi;çekim alanları mekan-zaman kavramını deforme ediyordu.Öklid geometrisiyle işin altından kalkamayacağını gören Einstein ,o dönemde Zürih Politeknik okulundan arkadaşı matematikçi Marcel Grossmana şöyle yazmıştı:Grossman bana yardım etmek zorundasın,yoksa kafayı yiyeceğim... Einstein bu eski dostunun yardımını istemişti çünkü Marcel Grossman o günlerde Öklid ötesi geometri ile ilgileniyordu.Einstein 12 Temmuz 1912 tarihinde Zürihe geri döndüğünde eski dostlar tekrar sıkı bir çalışmaya koyuldular ve görecelik kuramı artık basit bir matematik probleminden başka bir şey değildi. EİNSTEİN’E İLŞKİN 10 TUHAF GERÇEK... *Einstein’in beyni 1955 te otopsisini yapmış olan pataloğun evinde,karton kutu içinde korunuyor.Çok ufak birkaç parçası ise dehanın kökeni üzerinde çalışan bazı araştırmacılara gönderilmişti. *Gözleri New Jerseyde ölümünden sonra onları saklamak isteyerek çıkartan göz doktoru Henry Abrahamsta bulunuyor. *Einstein sürekli deldiği için ,çözümü hiç çorap giyimemekte bulmuştu.Bu bilgiden ,bu büyük adamın tırnaklarını düzenli olarak kesme fikrine zaman kaybı olarak baktığı açıkça anlaşılıyor. *Kadınlar üzerinde olağan üstü bir etkiye sahipti.Hiç tanımadığı kadınlardan gelen ısrarlı evlenme teklifleri ve onun çocuklarını doğurduğunu iddia eden sayısız kadın ,son yıllarında bile onu rahat bırakmadı. *Einsteinin ilk çocuğu olan Lieserl,ilk evlilğinden iki yıl önce dünyaya gelmişti.Lieserlin kimden olduğu ,yaşamı boyunca esrarını korudu.Lieserl yaşasaydı,bugün 96 yaşında olacaktı. *İlk kariyerini patent memuru olarak yapan Einstein ,bu süre içinde birçok patentli buluş yaptı.Bunlardan biri de sessiz çalışan buz dolabı idi. *1944 te -ateşli bir barış taraftarıolarak-Einstein ,Amerikan savaş girişimlerine karşı kaynak elde etmek amacıyla özel görecelik konusundaki makalesini çoğaltarak sattı. Kendi el yazısıyla yazdığı makale müzayede de 6 milyon dolara satıldı. *Dokuz yaşına gelene kadar konuşmada zorluk çekmesi ana – babasının oğullarının zekasından şüphe etmesine neden olmuştu.Bu olayların nasıl tam tersine dönebileceği açıklamak açısından ideal bir paradoks örneği olmuştur. *1934’te çocuk öldürmek suçundan hapishanede bulunan Amerikalı Nathan Leopold Einsteine hapishaneden bir mektup yazdı ve teorik fizik konusunda bilgi sahibi olmak istediğini söyledi.Einsteinde Leopoılde bu konuda yararlanabileceği kaynakların bir listesini gönderdi. | ||
|
18-01-2007, 17:13 | #2 | ||
Yardımcı Admin Üyelik tarihi: Mar 2006 Yaş: 40
Mesajlar: 23.645
Tecrübe Puanı: 10 | *Einstein’in beyni 1955 te otopsisini yapmış olan pataloğun evinde,karton kutu içinde korunuyor.Çok ufak birkaç parçası ise dehanın kökeni üzerinde çalışan bazı araştırmacılara gönderilmişti. *Gözleri New Jerseyde ölümünden sonra onları saklamak isteyerek çıkartan göz doktoru Henry Abrahamsta bulunuyor.
__________________ | ||
18-01-2007, 17:13 | #3 | ||
Dişi Kartal Üyelik tarihi: Jul 2006
Mesajlar: 15.053
Tecrübe Puanı: 34 | vay bee
__________________ Gönlümle baş başa düşündüm demin; Artık bir sihirsiz nefes gibisin. Şimdi tâ içinde bomboş kalbimin Akisleri sönen bir ses gibisin. Mâziye karışıp sevda yeminim, Bir anda unuttum seni, eminim . Kalbimde kalbine yok bile kinim . Bence artık sen de herkes gibisin. Eylül 2008 | ||
14-06-2007, 19:27 | #6 | ||
Banned Üyelik tarihi: Mar 2007 Yaş: 42
Mesajlar: 38
Tecrübe Puanı: 0 | Beyninden bir parçada bana gönderselerdi ya tuh kaçırdık ne yapalım bizde Stephen W. Hawking in ölmesini bekleriz beyni benim kimseye vermem
__________________ Do more than exist, live Do more than touch, feel Do more than look, observe Do more than read, absorb Do more than hear, listen Do more than listen, understand Do more than think, ponder Do more than talk, say something [SIGPIC][/SIGPIC] | ||
14-06-2007, 23:29 | #8 | ||
Banned Üyelik tarihi: Mar 2007 Yaş: 42
Mesajlar: 38
Tecrübe Puanı: 0 | istersen sanada veririm yabancı değilsin verim mi birazını hı? hannibal gibi yeriz olmazsa kan yapar haha söle kuzen istermisin
__________________ Do more than exist, live Do more than touch, feel Do more than look, observe Do more than read, absorb Do more than hear, listen Do more than listen, understand Do more than think, ponder Do more than talk, say something [SIGPIC][/SIGPIC] | ||
14-06-2007, 23:32 | #9 | ||
Dişi Kartal Üyelik tarihi: Sep 2006
Mesajlar: 633
Tecrübe Puanı: 19 | | ||
14-06-2007, 23:37 | #10 | |||
Banned Üyelik tarihi: Mar 2007 Yaş: 42
Mesajlar: 38
Tecrübe Puanı: 0 | Alıntı:
Konuyla ilgili olarak E=m.c^2
__________________ Do more than exist, live Do more than touch, feel Do more than look, observe Do more than read, absorb Do more than hear, listen Do more than listen, understand Do more than think, ponder Do more than talk, say something [SIGPIC][/SIGPIC] | |||
Bu konuyu arkadaşlarınızla paylaşın |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
Seçenekler | |
Stil | |
| |