|
Ana Sayfa | Kayıt ol | Yardım | Oyun Alanı | Ajanda | Arama | Bugünkü Mesajlar | Forumları Okundu Kabul Et XML | RSS | |
03-04-2010, 00:32 | #1 | ||
Üyelik tarihi: Jan 2009
Mesajlar: 13.850
Tecrübe Puanı: 51 |
Bundan 10 yıl evvel, gençliğin verdiği heyecanla hayatımızı sunardık, kimi anlamsızlıklara. Nereye, ne için gittiğimizi hesaplamaz sadece giderdik, arkamıza bakmadan. Ailelerimizi bile terk etmek zorunda kaldık ve olmayan sevdalarımızı da onlarda bizi terk etmek zorunda kaldı. Değer yargılarımızın hepsi korkusuz olmak üzerine kurulu olmasına karşın, bacaklarımızın titrediği anlarda olmadı değil fakat cesaret baskın çıkmalıydı; delikanlılığın raconu böyleydi. Komşularımız dostlarımız bize hep serseri bir bakış açısı sunar bizde kendi çelişkilerimizle utanır ve lafı fazla uzatmadan kapatmaya çalışırdık. Memleket meselelerini tartışan; ölçüyü kaçırmadan, medyanın tuzağına düşmeden, farklı düşünceleri zenginlik olarak görürdük. Yukarıda yaşanan konuların dışında aklımızda kalan tek şey her şeye rağmen saygılı olmaya çalışmaktı. “Saygısız bir insana saygı duyulmaz” BEŞİKTAŞ taraftarının bu kadar saygın olmasının ve gündemi işgal etmesinin temel nedenlerinden bir kaçı da budur. Toplumsal duyarlılıklar insan ilişkilerimizde hiçbir zaman ret edilemez bir yere sahipti. Bugün yaşananlar ile kıyasladığımızda; Nereye, ne için gittiğini bilmeyen; Ailesine saygı duymayan; Korkudan karşısındaki insana zarar veren, Garibanları ezerek isim yapmayan çalışan, Memleket meselelerini medyanın yansıttığı gibi algılayan, farklı düşüncelere yaşam hakkı tanımayan, kerhen hiç düşünemeyen, Sonra da yan gelip yatarak insanlar üzerinde “korku temelli saygın” bir yere sahip olmanın hazzı ile sahte ve mutlu yaşamı seçen, Yani kısaca, sevgisiz yeni bir nesil maalesef geliyor. Hatta buna bilimsel olarak ta “şizofren yada antisosyal” gençlik denilebilir. Bize düşen; Bizi yönetenler, kendi sorunları ile boğuştukları için bu konularla ilgilenmiyor. Hatta kimi zaman gündemi işgal etmemiz işlerine bile geliyor. Kendi ayıplarını bizim yaptıklarımızla kapamaya çalışıyor. Bizim üzerimizden politika yaparak daha da nemalanıyorlar. Sorumlular şöyle demiş, rakipler böyle demiş, kulüp başkanı şuna işaret etmiş. Bunların ne kadarının doğru olduğunu kendileri dahi bilmemektedir. Oysa, bizim kendi gerçekliğimiz var. Ancak biz bu işleri çözebiliriz. Madem bu kadar güçlü olduğumuza inanıyoruz artık insiyatif koymanın zamanı gelmiştir. Özelde BEŞİKTAŞ genelde tüm dünyaya karşı zarar getirici faaliyette olanlara tepki göstermek zorundayız. İşi oluruna bırakırsak, bu süreç bizi de boğar. Bir ağacı izleyeceksin. Şöyle sırtını yerde tutarak Ve gölgesinde yatarak Bir ağacı seveceksin. Yaprakların ışıkla dansını Işığın gözüne yansımasını Kuşların dallarda zıplamasını Seveceksin. İnsanları izleyeceksin Şöyle dalgın dalgın bakarak Ve yerden usulca kalkarak İnsanları seveceksin. İnönü de kuyrukta beklemeyi Hatta soğukta titremeyi Bağırarak sesini yitirmeyi Seveceksin…. Biraz, Nazım Ustaya çağrışım yapsa da sevmekde sevilmekde güzeldir. Kendinizi mahrum bırakmayın. Saygılarımla.
__________________ Besiktasforum.NET KayıpKentinYakışıklısı. | ||
|
Bu konuyu arkadaşlarınızla paylaşın |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
Seçenekler | |
Stil | |
| |