Vardar: Bu yönetim futboldan anlamıyor - Beşiktaş Forum ( 1903

13-01-2007, 08:28

Vardar: Bu yönetim futboldan anlamıyor

Beşiktaş'ın sivri dilli yöneticisi, "Futbolu bilmeyen insanlar kulübü yönetiyor. İstikrar için Başkan'la bir dönem daha devam edilmeli" diye konuştu.

Yeni dönemde yönetimde yer almayacağını açıklayan Sinan Vardar'ın sözleri çok konuşulacağa benziyor. Başkan Demirören'in futboldan anlamayan kişilere itabar etmesinin Beşiktaş'ta yapılan en büyük yanlış olduğunu söyleyen Vardar, "Ben inşaat mühendisliğinden anlamam. Çünkü genç yaştan beri futbolla iç içeyim. Bana futbol sorulmalı" ifadesini kullandı.

Kaynak:Takvim

***Meric*** · 13-01-2007, 08:53

yönetime girmeyecek ya,çok konusur daha bu adam

**özgür_1903** · 13-01-2007, 09:08

Haddinden fazla konuşmaya başladı ama söyledikleri de gerçek maalesef.

**bjk19.03** · 13-01-2007, 10:13

haddini aşmış ama doğru söylemiş

**özgür_1903** · 13-01-2007, 10:21

Beşiktaş'ta kıskançlık iması

Beşiktaş'ın ismi altyapıyla özdeşleşen yöneticisi Sinan Vardar'dan Ligtv.com.tr'ye çarpıcı açıklamalar. Siyah beyazlı yönetime veda etmeye hazırlanan Vardar, geride kalan 2.5 senedeki icraatlarıyla kıskanıldığını öne sürdü.
Kıskanıldığını bir fıkrayla dile getiren, "Biz Türklerde inanılmaz bir şekilde başarıya karşı bir şey var. Artık tepki mi diyeyim haset mi diyeyim." sözleriyle ve artık yöneticilik yapmayacak olmasının sebebini "Bakın Türkiye’nin en büyük sıkıntısı kıskançlık." diye açıklayan Vardar, yeni yönetimde yer alma şartını da söyledi:
"Beşiktaş'a CEO yaparlasa kalırım"
İşte Sinan Vardar'ın Ligtv.com.tr Genel Yayın Yönetmeni Cem Kurel ve Haber Müdürü Erdem Erol'a yaptığı açıklamalar:

"KALBİM BEŞİKTAŞ'TA YÖNETİCİ OLMAKTAN YANA"
-Sayın Vardar ne kadar zamandır Beşiktaş Yönetim Kurulu’nda görev yapıyorsunuz?
2.5 senedir.
-Beşiktaş Kulübü’nün önünde bir Olağan Seçimli Genel Kurul var. Yönetimde yer alacak mısınız?
Şimdi benim kalbim yönetici kalmaktan, hem de tuttuğum takımın yöneticisi olmaktan yana. Beşiktaş, benim rahmetli babamdan kalan miras diyebilirim. Benim hayatım 2 şeyle geçti. Biri turizm, diğeri futbol. İkisini hep beraber götürdüm. İkisi de bana büyük bir sosyal derinlik kazandırdı. Çevre zenginliği kazandırdı. Turizmde ben bütün hedeflerime ulaştım. Türkiye’ye en fazla turisti ben getirdim. 3-4 milyar dolar döviz getirdim.
-Beşiktaş’ta hedeflerinize ulaştınız mı?
Dediğim gibi futbolda insanların kendi tuttuğu takımda yönetici olması büyük bir haz. Bu 2.5 senelik süreç içerisinde tabii ki çok zevkli anlarımız da olmadı. Yani aldığımız neticeler olsun, bir çok kaoslar yaşadık. Ben daha önce bir gazetede köşe yazısı yazıyordum ve bugünleri görmüştüm. Demiştim ki “Beşiktaş, 101. yıldaki Rizespor maçı, Samsun maçından sonraki gelişmelerde şeyi yitirdi.
DEL BOSQUE'YE ÖNERİLDİ Mİ ÖNERİLMEDİ Mİ?
-Neyi yitirdi?
Bu takımın tamamen, hatta malzemeci dahil Beşiktaş’ta herşeyin değişmesi lazım. Ve Beşiktaş’ın da profesyonel bir şekilde yönetilmesi lazım. Daha doğrusu futbolu futbol adamlarının yönetmesi lazım. Kulüp yönetimlerinde bu şekilde bir sistem kurduktan sonra bunun doğru olacağını zaten ben biliyordum ama bu 2.5 sene zarfında yaşadıklarımız dediğim gibi yeni bir takım yaratmak. İbrahim Üzülmez hariç o takımdan kalan kimse yok. Yani bu sene yapılan transferlerle Beşiktaş bu devrimin başlangıcını yaptı diye düşünebilirim. Biz Del Bosque gibi bir kıymeti kaybettik. Ve ben bunu yönetimde de açıkca söylemiştm. Bosque’ye geniş yetkiler verelim, bir CEO olarak düşünelim ve altına da 2 tane Beşiktaşlı antrenörü verelim demiştim. Eğer böyle olsaydı mükemmel olurdu.
-Del Bosque’nin ilk sezonunda Tuğrul Yenidoğan’ın geniş katılımlı bir TV programına konuk olduk hep birlikte. Orada ben kendi fikirlerimi söylerken ki o programda belki de en fazla konuşanlardan biriydim ve sizlerden tepkiler almıştım; ben bu dediklerinizi dile getirmiştim ama diğer yönetici arkadaşlarınızla birlikte bana karşı çıkmıştınız. Belki politik olmanız gerekiyordu ama ben sizin bu görüşlerinizi biliyordum. Siz o zaman bu konuyu yönetimde dile getirdiniz mi?
Ben açık söylüyorum, getirdim. Çünkü doğru buydu. Del Bosque gibi bir insandan ne kadar faydalandığımız maalesef ortada. Giderken de gitmesi gerekiyordu.
-Siz Del Bosque ile 2 Türk antrenörü konusunu konuştunuz değil mi?
Evet, o sene yine Antalya’da takımla beraber kampta ben vardım. 2 saatlik bir konuşmamız oldu kendisine ben bunu sordum. “Size teklif gelseydi yanınıza 2 tane yerli hoca alsaydınız iyi olurdu” diye. “Bana böyle bir teklif yapılmadı” dedi. Bu da beni şaşırtan unsurlardan biriydi.
"FUTBOLDAN SORUMLU ARKADAŞIMIZA HAYRET ETTİM"
-Niye şaşırdınız?
Çünkü Del Bosque’nin yerli antrenör istemediğiyle ilgili bize bir duyum gelmişti. Böyle bir açıklama da olmuştu. “Hoca yerli hoca istemiyor” denmişti. Yine o zamanki futboldan sorumlu arkadaşımızı (Kıvanç Oktay’ı kastediyor) Ligtv’de açık oturumda dikkatle izliyordum. Yani bakın bugünki duruma nasıl gelindi? O zaman dinlerken ben hayret etmiştim. Düşündüklerimiz de başımıza geldi. “Bu kadar futbolcu alındı, bu kadar mali yatırım yapıldı ama birçok futbolcudan verim alınmadı. Bunların paralarını tartıştınız mı?” dendi. Yönetici arkadaşımız şöyle cevap vermişti: “Zaten ben mali işlere bakmıyorum”. Ben de O’na hayret etmiştim!.. “Bunu yönetimde ayrı bir birim yapıyor benim bu konuda bilgim yok”. 4-5 milyon euroluk transfer yapılırken mali durumla ilgili hiçbir bilginiz olmadan yapılıyorsa işte bu son divanda açıklanan borç miktarının da nasıl olduğunun apaçık göstergesiydi. Herkes tepeden bakıyor, menajerlerin getirdiği futbolcularla seçim yapılıyor. Ben alt yapıya geldiğim ilk sene sabah 9.00’dan akşam 18.00’e kadar kulüpteydim. Orada bir proje ürettik 50 bin futbolcu işledik.
-Nasıl Türk futbolunda kanayan bir yaradır, Beşitaş’ta da birşeyler doğru yapılmadı o zaaman. Bunu ortaya çıkıyor.
Türk futbolunun genelinde bu böyle.
"KALBİM İSTİYOR, BEYNİM İSTEMİYOR"
-Beşiktaşlı olduğunuz ve yönetici olduğunuz için ben Beşiktaş’ı göstererek soruyorum. Ben röportajın başında sorduğum ama cevabını net olarak alamadığım soruyu tekrarlamak istiyorum. Yeni yönetimde yer alacak mısınız?
Kesinlikle almayacağım. Kalbim istiyor ama beynim istemiyor.
-Neden?
Ben mesela genel kaptanlık müessesesine en karşı olanlardan biriyim. Yani profesyonel insan olmalı. Kendi işi olan ama aynı zamanda genel kaptan olan kişilerle Türk futbolunun buraya geldiğini hepimiz kabul ediyoruz. Çünkü sorun, o insanın işi olması. Ben ilk yönetici olduğumda Gündüz Tekin Onay ismini ortaya attım ve “CEO olarak göreve getirelim ve hiçirimiz de karışmayalım” dedim.
-Bu fikirleriniz neden kabul bulmadı? Karar mekanizması başkan ve 1-2 ismin etrafında mı dönüyor?
Her kulüpte böyle. Zaten sıkıntı da burada.
"KULÜPTE CEO OLMAM LAZIM"
-Bu sıkıntıdan dolayı mı yönetimde yer almayı istemiyorsunuz?
Açık ve net olarak söylüyorum. Benim bu kulüpte CEO olmam lazım. Futbol bilgimle ve ekonomist olduğum için ekonomi bilgimle.
-CEO derken profesyonel yöneticiliği kastediyorsunuz.
Gayet tabii ki. Bana böyle bir teklif gelse, ama yönetici olarak değil CEO olarak, ben Beşiktaş kulübünde olmak isterim. Açık ve net olarak söylüyorum.
KISKANÇLIK FIKRASI
-Yönetim Kurulu’nda olmak değil ama.
Değil tabii ki. Bakın Türkiye’nin en büyük sıkıntısı kıskançlık. Bir fıkra anlatayım size. Avrupa’da bir mezarlık ve mezarların başında da birer zebani. Soruyorlar “Bu zebaniler niye var?” diye. Diyorlar ki “Aşağıdakiler yukarıya çıkmak istiyor zebani bunlara vuruyor”. Sonra soruyorlar “Peki Türk mezarlığında niye zebani yok?”. Cevap şu: “Türklere zebani gerekmez, aşağıdakiler zaten yukarı çıkmaya çalışanları ayaklarından aşağıya çekiyorlar”
Bu kadar işte. Ben yönetici arkadaşların hepsini çok seviyorum bakın açık ve net söylüyorum hepsi değerli arkadaşlarımız ama benim yöneticiliğimin ilk 1 senesinde kendimi ispatlamam gerekiyordu. 8 tane kulüpte başkanlık yapmışım, o kulüplerin ekonomilerini de yönetmişim. Hiç zarar etmemişim, hepsini kara geçirmişim.
-Küskün müsünüz?
Yok hayır kesinlikle yok. Çünkü Türkiye’nin insan mozaiği bu. Sistem böyle işliyor.
-Üzüntülüsünüz ama.
Tabii ki, çünkü Beşiktaş’a verebileceğimin % 1’ini vermedim: Bunu açık ve net olarak söylüyorum.
-Bu bir isyan mı?
Türk futbolu adına bir isyan.
BAŞKAN DEMİRÖREN'DEN ONORE EDEN SÖZLER
-Beşiktaş yönetimindeki eksiklikleri dile getiriyorsuuz. Bu eksiklikleri Yönetim Kurulu toplantılarında veya başkana zaman zaman bire birde dile getirdiğinizi de söylüyorsunuz. Neden bunları gördüğünüzde ve işlerin düzelmeyeceğini anladığınızda istifa etmediniz o zaman? Bu açıklamalarınızdan sonra bu size sorulacak çünkü. O zaman şimdi cevap verin.
Onu çok düşündüm. Bir de bu işin hep eksi tarafı değil. Yönetime seçildik başkan altyapıyı kayıtsız şartsız bana verdi. İşime hiçbir zaman müdahale etmedi. Orada çok başarılı işler yaptık. Ama yukarıda birşeyler iyi gitmeyince; ben diyordum genel kaptanlığa karşıyım. Şimdi de diyorum ki Beşiktaş’ta CEO olmam lazım. Ve başarı getireceğim de kesin. Biliyorum çünkü sorunları. Bakın bir ay evvel biz bir toplantı yaptık, beni onore eden bir şey oldu. Başkanım “Sinan abi sen Beşiktaş’ın tarihinin en iyi altyapısını yaptın” dedi. “Bu benim onore olmamdır, çok güzel birşey, teşekkür ediyorum” dedim.
"BEŞİKTAŞ'IN ALT YAPISI AJAX'INKİNE EŞİT"
-Ama A takım her zaman vitrinde ve başarı-başarısızlıklarda...
Şimdi bakın şirketlerde insanlar işe girer, başarılı olduktan sonra terfi bekler. Eğer ben üst düzeyde bir yönetici olmayacaksam o zaman da bu kararı almam doğal. Bakın bundan bir ay evvel bir programda Gündüz Tekin Onay, “Beşiktaş alt yapısı Ajax’ınkiyle eşit” dedi. Çok da doğru dedi. Şu anda 17 tane milli oyuncumuz var yönetime geldiğimizde 2 taneydi. 4 tane futbol okulumuz vardı şimdi 47 tane var. Beşiktaş’ın altyapı gelirleri ve giderleri eşit duruma geldi.
-Bir taraftan bu serzenişlerinizi dile getiriyorsunuz. Ama bir taraftan da destek veriyorsunuz.
Evet yine veriyorum desteğimi. Bakın Beşiktaş kulübü sadece bir altyapı değil. Başkan, kulübe 25 milyon dolara yakın bir kaynak aktardı. Kendi şirketinden, kendisinden. Yıldırım beyin 3 senelik bir başkanlığı var. Ben 2. dönem için hakikaten kamuoyunu, kongre üyelerimizi tatmin edecek bir yönetim yapmasını tavsiye ediyorum. Yani vizyonu olan kişilerden. İlla 1 kişi 1 milyon dolar 3 kişi 3 milyon dolar versin üye olsun değil. Bu bütçeyle 3 milyon doların ne önemi var? Ama düşünceleri değiştirecek, kulübe vizyon getirecek, artı katkılar getirecek isimlerden yönetim oluşmalı. Radikal kararlar vermek lazım. Artık deniz bitti. Ben burada ne söylüyorsam Yönetim Kurulu toplantılarında da aynen söylüyorum.
-Belki çok daha fazlasını söylüyorsunuz.
Hatta bir sene evvel, kendi evindeki bir toplantımızda “Ben Sinan abiyi dinleseydim bu kulüp çok daha iyi durumda olurdu. Böyle de olmazdı” demişti başkan.
TEPKİ Mİ VAR HASET Mİ?
-Siz, yapmış olduğunuz çalışmalarla kıskanıldığınızı mı dile getiriyorsunuz?
Bu, iş hayatında böyledir. Başarılı olursanız bir şey olur. Türk insanında bu daha fazla. Zülfü Livaneli’nin bir yazısı vardı, hatta benim işyerimde vardır bu yazı. Padişah bile kendi çocuğunu kesmiş. Biz Türklerde inanılmaz bir şekilde başarıya karşı bir şey var. Artık tepki mi diyeyim haset mi diyeyim.
-Bir fıkra anlattınız. Net soruyorum ve net, açık olarak cevap vermenizi istiyorum. Anlattığınız fıkradaki olayla Beşiktaş yönetiminin bir benzerliği var mı?
Ben açık söylüyorum. Bugün Sanlı, Vedat, Şansal bey, bütün futbol otoriteleri söylüyor. “Sinan Vardar” diyorlar.
-Ama demek ki arkadaşlarınız tarafından bir engelleme oluyor, bu çıkıyor ortaya.
E yani öyle.
"GENÇLERBİRLİĞİ'NİN TEKLİFİ HEYECANLANDIRIYOR"
-Bir teklif var size. Sayın İlhan Cavcav’ın açıklamasını hepimiz biliyoruz. Beşiktaş’ta bu isteğiniz gerçekleşmezse Gençlerbirliği Kulübü’nün bu profesyonel teklifini kabul edecek misiniz?
Bir kere Allah’a bin şükür ekonomimiz çok iyi. Kendi şirketim Jolly Tour, Türkiye’de ilk 3’ün içinde. Torunum var. Şimdi Ankara’ya gidip yerleşmek biraz canımı sıkıyor ama Gençlerbirliği gibi bir takım beni heyecanlandırıyor. Bunu zamana bırakmak lazım ama önümüzdeki günlerde İlhan abiyle oturup bir yemek yiyeceğim.
-2.5 yılın kendi adınıza bir muhasebesini çıkardınız. Peki geriye dönüp baktığınızda bunu yapmamalıydım dediğiniz hatanız var mı?
Yani biraz fazla medyaya çıktım diye düşünüyorum. Ama o belki de bir isyandı. Ben kendime göre doğru bildiğim şeyleri söyledim. Futbol otoritelerine göre de doğru olanları konuştum. Orada Sinan Vardar’dan daha fazla faydalanmak mümkün müydü? Bence mümkündü, Beşiktaş için de çok iyi olurdu diye düşünüyorum. Zaten bu fikir ayrılıkları yani bu yönetim tarzıyla ilgili fikir ayrılıkları beni bu noktaya getirdi. Sayın başkanımız kongreden önce kalan veya giden yöneticilere bir konuşma yapacak ama benim tavrım değişmeyecek.
"BİRİLERİ, BİRİNİ AŞAĞIYA ÇEKMEYE ÇALIŞIR"
-Son olarak şunu sorayım. Türkiye’de kulüp yöneticileri teslimiyetçi mi? Masaya yumruk vurabiliyorlar mı yoksa koltuklarını doldurmakla mı yetiniyorlar?
Bakın kulübe yönetici olarak seçilen kişilerin hepsi futbolla ilgilenmek ister. Önce Genel Kaptanlıkla ilgili bir kaos başlar. Biri seçilir öbürleri onu aşağıya çekmeye çalışır. Açık ve net. Bugün bakın alın Adnan Polat’la ilgili yaşananlar. Peki niye Fatih Terim zamanında böyle şeyler yoktu? Çünkü Fatih Terim’in yanında futbol şube sorumlusu yoktu. Al işte 4 sene şampiyonluk ve Avrupa Şampiynluğu var. Milli Takım’a bakın, Dünya 3.’sü olan Milli Takım’da 8 tane oyuncusu vardı. Demek ki orada yetkiler bu işi bilen, kendini ispatlamş birine bırakılmıştı. Gençlerbirliği bunun iyi bir örneğidir, İlhan abi otoriter bir başkan, profesyonel kadroları kurmuş, istikrar var. Metin Diyadin diye bir arkadaşla OFTAŞ’ı alıyorlar, 4 senedir aynı çocuklarla oynuyorlar, şimdi de Süper Lig’e çıkıyorlar. Ne kadar yer alıyor medyada? Bu inanılmaz bir başarıdır. Benzeri yok. Belki 2 takımla ligde oynayacak Gençlerbirliği.
[email protected]
[email protected]