|
Ana Sayfa | Kayıt ol | Yardım | Ortak Alan | Ajanda | Bugünkü Mesajlar | XML | RSS | |
20-10-2007, 18:30 | #1 | ||
Üyelik tarihi: Jun 2007 Yaş: 43
Mesajlar: 8.401
Tecrübe Puanı: 25 |
Sağlam'ın koltuğa gömüldüğü an! Beşiktaş'ın genç teknik direktörü Ertuğrul Sağlam, sorular açık yüreklilikle yanıtlar verdi. 20 Ekim 2007 09:29 Teknik direktörlük kariyerinin daha çok başında... 2004 yılında giydiği hocalık gömleği ile üç yılda çok mesafe kat etti. Samsun- spor'da başladığı sağlam yürüyüşüne Kayserispor'da yükselerek devam etti. Futbolcuyken şampiyonluk yaşadığı, birçok başarıya imza attığı, gözyaşlarıyla ayrıldığı; ama hiçbir zaman gönül bağını koparmadığı Beşiktaş'ıyla şimdi güzel ve güneşli günlerin hayalini kuruyor. Ertuğrul Sağlam, Şampiyonlar Ligi resmî dergisi tarafından gelecek vaat eden 20 teknik adam arasında gösterilirken bunun sadece Kayserispor'la elde ettiği saha sonuçlarına dayandırılmadığı aşikar. Kişiliği, bilgi birikimi, takımını yönetmedeki kabiliyeti, ortaya koyduğu yenilikçi bakış, futbolcu tercihlerindeki isabet ve elindeki oyuncuları en iyi şekilde kullanma becerisi onu öne çıkaran özellikleri. Sorularımıza cevap verirken de günü kurtarmayı düşünmediğini, vahşi futbol arenasında var olabilmek için yeni şeyler üretmek gerektiğini vurguladı. Türk teknik adamlığı sizinle yeni bir vizyon mu kazanıyor? Samsunspor'da teknik direktörlüğe ilk adımımızı atarken Türk futboluna yeni bir soluk getirelim istedik. Spor kamuoyunun yerli teknik adamlara bakışı değişsin istedik. Kulüplerimizde devamlılık olsun, teknik adamlar daha uzun süre kulüplerle çalışma imkanı bulsun istedik. Türk çalıştırıcılar, Avrupa'da, dünyada saygın bir yere gelsin diye bu işe soyunduk. Sizi Mourinho ile kıyaslayanlar oldu... İşte fark burada ortaya çıkıyor. Ben diyorum ki; bizi kimseyle kıyaslamasınlar. Ertuğrul Sağlam ve diğer Türk teknik adamlar, kendi sistemlerini ortaya çıkarsın, oyun anlayışlarını sahaya yansıtsın ve dünya futbolunda bir yer edinelim. Böylece futbolumuz gelişir, futbolcularımız daha istikrarlı bir çizgi yakalar, futbolda ekol olan ülkeler arasında yer alabiliriz. Örnek aldığınız teknik adam var mı? Beşiktaş'ta futbolcuyken üst düzey teknik adamlarla çalıştım. Onlardan etkilendiğim ve bir şeyler aldığım da oldu. Ama kimseyi örnek almadım ve taklit etmedim. Kendime bir yol belirleyip onu takip ettim. Çünkü her teknik adamın çalışma metodu ve elindeki oyuncu kalitesi farklı. Kendi oyuncularım farklı. Bazen benden program isteyen antrenör arkadaşlar oluyor. Ben de onlara, "Size kendi programımı yazarsam takımınız buna uyum sağlayamaz." diyorum. Gelişinizle Beşiktaş'ta ne değişti? Beşiktaş'ta önce futbola bakışı değiştirmek istedik. 100 yıllık büyük bir kulübüz, büyük bir camiayız ve büyük bir taraftar kitlemiz var. Biz her maçımızı kazanmak için oynamalıyız. Ben futbolcu olarak da bu kulübün içinde yer aldım. Hep kazanmaya oynadık. Geldiğimizde istedik ki, kazanmak için sahaya çıkalım, güzel futbol ortaya koyalım, yenilsek de herkes bizi alkışlasın istedik. Avrupa arenasında da, ligde de kendi futbolunu oynamaya çalışan bir takım olduk. Gençlerden istediğiniz verimi alabiliyor musunuz? Kadro yapımıza baktığınızda genç isimlerden kurulu olduğunu görürsünüz. Bizim öncelikli görevimiz bu oyuncuları en iyi şekilde kullanmak. Avrupa'da 20 yaşındaki gençler bakıyorsunuz, takımlarını kurtarıyorlar. Başarılarında pay sahibi oluyorlar. Bizimkiler hâlâ çocuk gibi davranıyor, hatta teknik adamlar da onlara çocuk gözüyle bakıyor. Sorumluluk vermeye çekiniyor. Beşiktaş'ta oyuncuların gelişimi nasıl? Elimizde çok yetenekli oyuncular var. Bobo, Delgado, Ricardinho, Serdar, Burak, kaleci Hakan, İbrahim Toraman, Zan gibi... Ne kadar yetenekli olurlarsa olsunlar hepsi takım oyununa katkı yapmak zorunda. Ben inanıyorum ki; bir yıl sonra bütün oyuncularımız mesafe kat etmiş olacak. Milli Takım'a vereceğimiz oyuncu sayısı artacak. Belki elimizdeki bütün oyuncuları çeşitli kademelerdeki milli takımlara göndereceğiz. Serdar Özkan da sizinle beraber kendini buldu Serdar Özkan'a torpil olsun diye 'hadi çık oyna' demedik. Avusturya kampının en iyilerindendi. Çok çalıştı. Hazırlık maçlarında verdiğimiz fırsatları iyi değerlendirdi. Ben ona güvendim, o da futboluyla bizi mahcup etmedi. Yani bizde kimsenin forması garanti değil; çalışan, mücadele eden, fırsatları iyi değerlendiren formayı giyiyor. Delgado ve Nobre'nin tavırları için ne söyleyeceksiniz? Bütün oyuncularımız şunu iyi bilmeli; bizim takımda her şeyden önce disiplin gelir. Bu konuda da kimseye taviz vermeyiz. Disiplinin olmadığı yerde başarı olmaz. Delgado, yaptığı hareket sonrası benimle konuşmak istedi, kabul etmedim. Olayı iyice düşünsün istedim. Bir gün sonra geldi, ona gazeteleri gösterdim ve herkesin, aldığımız galibiyetten çok yaptığı hareketi konuştuğunu anlattım. Yaptığı hareketin başkaları tarafından nasıl algılandığının önemli olduğunu söyledim. Ve bana hak verdi. Nobre'de de durum aynı. Gerekli cezayı aldı. Hatasını anladı ve geri döndü. Denizli maçında da ilk 11'de sahadaydı. Mesela Cisse, gördüğü gereksiz kırmızı kartın cezasını hem maddi hem de manevi olarak çekti. Galatasaray derbisinde oynamamak her futbolcu için üzücüdür. Bütün oyuncularımızı bu konuda uyarıyoruz. Ligin ilk derbisi için ne düşünüyorsunuz? Biz kazanmak için sahaya çıkacağız ve oyun anlayışımızı da bunun üzerine kuracağız. Sistemimizden taviz vermemiz söz konusu değil. Rakibimizde de çok kaliteli oyuncular var. Lincoln ya da diğer oyuncular için bir önlem almayacağız. O zaman kendi oyun sistemimizin dışına çıkmış oluruz. Maçın seyircisiz olması iki takımı da olumsuz olarak etkileyecektir. Rakibimiz, taraftarsız oynadığı maçlarda galip geldi. Onlar için bir dezavantaj olmayabilir. Galibiyet için oynayacağız. Gollü ve keyifli bir maç olur. Transferlerle ilgili eleştiriler için ne düşünüyorsunuz? Bizim de mutlaka hatalarımız oluyordu. Kimse bizi eleştirmesin demiyoruz. Ama eleştiri yapılırken bize faydası olsun. Onlardan ders çıkartalım diyoruz. Diatta ve Higuain transferlerini yaparken çok düşündük. Hem kulüp bütçesine uygun hem de bize faydalı olacak oyuncuları aradık. Higuain, genç ve Bobo gibi gelecek vaat eden bir oyuncu. Bir de bizim takımda Higuain tarzında bir oyuncu yok. Hızlı ve defansın arkasına sarkan bir oyuncu, dar alanda çabuk adam eksiltiyor. Zaman vermek gerekiyor. Diatta'nın tecrübesi ise ortada. Hâlâ Senegal Milli Takımı'nda oynuyor. Sağ bek ve stoper olarak görev yapabiliyor. İşte Gökhan Zan sakatlandı, Diatta yerini doldurdu. Hedeflerimiz tuttu, tek istisna Marsilya Sezon başı hedeflerinize ulaştığınızı düşünüyor musunuz? Beşiktaş'ın başına geldiğimizde hemen oturup bir program yaptık. Elimizdeki oyuncuların durumlarını belirledik. Kimden nasıl faydalanabileceğimizi ortaya koyduk. Günübirlik hiç hareket etmedik. Zaten takımdan bir tek o dönemde Ali Güneş ayrıldı. Bütün oyuncularımızı gördük ve ilk hedef olarak Şampiyonlar Ligi'ne kalmayı belirledik. Sonra lige iyi bir başlangıç yapıp zirvede kalmayı hedefledik. Geriye dönüp baktığımızda hedeflerimizi tutturmuşuz. Ligde 6 maçta 14 puan toplamışız. Şampiyonlar Ligi'ne kalmışız. Sadece Marsilya maçında istemediğimiz bir skor aldık. Onun dışında hedeflerimizi tutturduk diyebiliriz. Şampiyonlar Ligi'nde beklentiniz nedir? Marsilya karşısına galibiyet düşüncesiyle çıkmıştık. Mücadele olarak rakibimizin gole kadar da pozisyonu yoktu. Maç 0-0'a bağlanmış gibi gözüküyordu. Bir hata oyunun gidişatını değiştirdi. Buradan çıkarmamız gereken dersler var. Grubun ve Şampiyonlar Ligi'nin en iyi takımı olarak Liverpool'u görüyorum. Umarım Porto karşısında oldukları gibi bize karşı da kötü olurlar. Gruptan 8-9 puan alan takımın bir üst tura çıkabileceğini düşünüyorum. Toshack stoper oynatmasaydı Beşiktaş'ın başında olmazdım... Toshack, sizi stoper yapmıştı. Bu durum sizi nasıl etkilemişti? Toshack dönemine baktığınızda bir futbolcu için pek hoşlanacağı durum söz konusu değil. Forvet oynarken bir anda defansa alınıyorsunuz. Verilen görevi en iyi şekilde yapmaya çalışıyorsunuz; ama sizin öncelikli göreviniz gol atmakken gol attırmamak için çaba gösteriyorsunuz. O dönemde biraz içerlemiştim. Belki defansta oynamasaydım daha uzun süre futbol hayatım devam eder, teknik direktörlüğe geç başlardık. Bir şekilde kader sizi yönlendiriyor. Şimdi teknik direktör olarak hem hücum hem de defansı biliyorum. Toshack'ın böyle bir faydası oldu diye düşünüyorum. Feldkamp ile bir dönem çalıştınız, bunun faydası olacak mı? Feldkamp, benim eski hocam. Futbolcu-teknik adam münasebetimiz oldu. Ondan çok şey öğrendim. İleri yaşta olmasına rağmen birçok defa zihnen ne kadar yeni olduğuna şahit oldum. Hatta onunla bir araya geldiğimizde bana bir öğüt verdi. O zaman Beşiktaş'ın başında değildim, o da Galatasaray'ın başında değildi. Bana en son verdiği öğüt, "Başarılıysan zirvede bırakmasını bil." şeklindeydi. 'Ya Trabzon'a gel ya da futbolu bırak' Futbolculuk dönemimde en çok Trabzonspor'a gol attım. Hemen her maç gol atıyordum. Beşiktaş'tan Samsunspor'a gittiğim yıl Trabzon ile oynadığımız maçı attığım golle berabere bitirdik. Biraz da olaylı oldu maç. Ertesi gün de Trabzon'da hastanede işimiz var. Maç sonrası babamlarla Trabzon'a gidince, biraz tedirgin oldum. Arabadan inmeden hatta biraz da koltuğa gömüldüm ki, kimse beni tanımasın diye. Tam o sırada 40-45 yaşlarında bir adam beni tanıdı ve yaklaşmaya başladı. 'Tamam' dedim 'tanıdı, şimdi hır çıkacak'. Arabanın camına iki defa vurdu, eliyle de camı indirmemi işaret etti. Camı hafif indirdim, adam Karadeniz şivesiyle, "Erduğrul" dedi. Ben kafayı salladım nasıl bir tepki verecek diye bekliyorum. Adam, "Bana bak uşağum ya fitbolu birak ya da Trabzon'a gel, ne bu senden çektiğimiz." dedi
__________________ | ||
|
20-10-2007, 22:34 | #5 | ||
Üyelik tarihi: Oct 2007 Yaş: 39
Mesajlar: 4.096
Tecrübe Puanı: 21 | sağlam hocanın her zaman arkasındayız..
__________________ KIZLARIN GÖZÜ HEP YÜKSEKLERDE ZENGİN PARALI ŞIK ERKEKLERDE BİZİM ONLARDAN NE FARKIMIZ VAR BEŞİKTAŞLIYIZ ! İŞTE O KADAR.. | ||
Bu konuyu arkadaşlarınızla paylaşın |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
| |