|
Ana Sayfa | Kayıt ol | Yardım | Ortak Alan | Ajanda | Bugünkü Mesajlar | XML | RSS | |
03-01-2008, 22:12 | #1 | ||
Üyelik tarihi: Nov 2007 Yaş: 36
Mesajlar: 418
Tecrübe Puanı: 17 |
Bundan 20 yıl evvel, gençliğin verdiği heyecanla hayatımızı sunardık, kimi anlamsızlıklara. Nereye, ne için gittiğimizi hesaplamaz sadece giderdik, arkamıza bakmadan. Ailelerimizi bile terk etmek zorunda kaldık ve olmayan sevdalarımızı da onlarda bizi terk etmek zorunda kaldı. Değer yargılarımızın hepsi korkusuz olmak üzerine kurulu olmasına karşın, bacaklarımızın titrediği anlarda olmadı değil fakat cesaret baskın çıkmalıydı; delikanlılığın raconu böyleydi. Komşularımız dostlarımız bize hep serseri bir bakış açısı sunar bizde kendi çelişkilerimizle utanır ve lafı fazla uzatmadan kapatmaya çalışırdık. Memleket meselelerini tartışan; ölçüyü kaçırmadan, medyanın tuzağına düşmeden, farklı düşünceleri zenginlik olarak görürdük. Yukarıda yaşanan konuların dışında aklımızda kalan tek şey her şeye rağmen saygılı olmaya çalışmaktı. Ne kadar hızlı olsak ta “Saygısız bir insana saygı duyulmayacağını” az çok biliyorduk. BEŞİKTAŞ taraftarının bu kadar saygın olmasının ve gündemi işgal etmesinin temel nedenlerinden bir kaçı da budur. Toplumsal duyarlılıklar insan ilişkilerimizde hiçbir zaman red edilemez bir yere sahipti. Bugün yaşananlar ile kıyasladığımızda; Nereye, ne için gittiğini bilmeyen; Ailesine ve çevresine saygı duymayan; Korkudan karşısındaki insana zarar veren, Garibanları ezerek isim yapmayan çalışan, Memleket meselelerini medyanın yansıttığı gibi algılayan, farklı düşüncelere yaşam hakkı tanımayan, kerhen hiç düşünemeyen, Sonra da yan gelip yatarak insanlar üzerinde “korku temelli saygın” bir yere sahip olmanın hazzı ile sahte mutluluğu seçen, Yani kısaca, sevgisiz yeni bir nesil maalesef geliyor. Hatta buna bilimsel olarak “şizofren yada antisosyal” gençlik denilebilir. Bizi yönetenler, kendi sorunları ile boğuştukları için bu konularla ilgilenmiyor. Hatta kimi zaman gündemi işgal etmemiz işlerine bile geliyor. Kendi ayıplarını bizim yaptıklarımızla kapamaya çalışıyor. Bizim üzerimizden politika yaparak daha da nemalanıyorlar. Sorumlular şöyle demiş, rakipler böyle demiş, kulüp başkanı şuna işaret etmiş. Bunların ne kadarının doğru olduğunu kendileri dahi bilmemektedir. Oysa, bizim kendi gerçekliğimiz var. Ancak biz bu işleri çözebiliriz. Madem bu kadar güçlü olduğumuza inanıyoruz artık insiyatif koymanın zamanı gelmiştir. Bize düşen; Özelde BEŞİKTAŞ genelde tüm insanlığa karşı zarar getirici faaliyette olanlara tepki göstermektir. İşi oluruna bırakırsak, bu süreç bizi de boğar. Bir ağacı izleyeceksin. Şöyle sırtını yerde tutarak Ve gölgesinde yatarak Bir ağacı seveceksin… Yaprakların ışıkla dansını Işığın gözüne yansımasını Kuşların dallarda zıplamasını Seveceksin. İnsanları izleyeceksin Şöyle dalgın dalgın bakarak Ve yerden usulca kalkarak İnsanları seveceksin. İnönü de kuyrukta beklemeyi Hatta soğukta titremeyi Bağırarak sesini yitirmeyi, Mabetten, BEŞİKTAŞ’a yürümeyi… Seveceksin…. (Yaşanan son sürecin değerlendirmesidir aslında bu yazı ve yaklaşık 2 ay evvel yazılmış ve yayınlanmıştır.) | ||
|
04-01-2008, 03:29 | #2 | ||
Optik bArikAtı Üyelik tarihi: Oct 2006
Mesajlar: 1.729
Tecrübe Puanı: 20 | | ||
04-01-2008, 03:32 | #3 | ||
Incirli Kartalı Üyelik tarihi: Oct 2007 Yaş: 41
Mesajlar: 1.070
Tecrübe Puanı: 18 | İnsanları seveceksin. İnönü de kuyrukta beklemeyi Hatta soğukta titremeyi Bağırarak sesini yitirmeyi, Mabetten, BEŞİKTAŞ’a yürümeyi… Seveceksin…. tuttum bunu
__________________ Ölümle Yaşamın Arasında Deplasmanda Kapalıda ÇARŞIANKARA | ||
Bu konuyu arkadaşlarınızla paylaşın |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
| |