Beşiktaş Forum  ( 1903 - 2013 ) Taraftarın Sesi


Geri git   Beşiktaş Forum ( 1903 - 2013 ) Taraftarın Sesi > Beşiktaş > Futbol

Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Stil
Alt 18-02-2008, 19:02   #1
Optik bArikAtı
 
uMuT TaCiRi - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Nilay Yılmaz’ı da yakından tanısın herkes ve teraziye koysun tüm kamuoyu kim ne ağırl

Kendi deyimiyle, kulüp yöneticilerinin ağzının içine bakan bir sürü gazetecinin olduğu bir ortamda, Beşiktaş adına yazdığı yazılarla farkını ortaya koyuyor Nilay Yılmaz. Kendisinin Beşiktaş macerası çok ufak yaşlarda başlıyor. Çocuk yaşlarda Bursa – Beşiktaş maçını seyretmek için evden kaçıp şehirlerarası yolculuk yapması ileride nasıl bir Beşiktaşlı olacağını da göstermiş aslında. Gençlik yıllarında ise arkadaşları okul sıralarına sevgililerinin ismini yazarken, O Beşiktaş’ın kadrosunu kazımış tahtalara. Nedendir bilinmez ama daha sonra “camianın içerisine girince maçlardan eski keyfi almaz oldum” diyor. Şampiyonluğu, “Bizim sevgimizin yanında hiçbir şey” olarak tanımlıyor. Eleştirdiği konuların başında ise Başkan Yıldırım Demirören ve Sinan Engin geliyor. Sorun yaratmanın yönetme kavramına dahil olmadığını dile getiren Milliyet Gazetesi Spor Yazarı Nilay Yılmaz, sorunun sadece yönetimde olmadığını şu sözlerle anlatıyor “Beşiktaş iyi yönetilmiyor. Bunu anlamak için yönetimine değil de muhalefetine bakmak bile yeterlidir. Bugün herkesin şikâyet ettiği yerde güçlü bir yönetim alternatifi bulunmuyorsa sorunu sadece yöneticilerde de aramamak gerekir.” Beşiktaş taraftarını konu alan ve Mart ayında tamamlanması planlanan “Asi Ruh” belgeselinin de proje danışmanlığını yapan Nilay Yılmaz, Serencebey’in sorularını yanıtladı.

Beşiktaşlılık aileden mi geliyor?
Babamın futbolla alakası yoktu. O yüzden de babamın takımını tutma gibi bir durumum olmadı benim. Halamın 3 oğlu var, biri Fenerli, biri Galatasaraylı, biri de Beşiktaşlı... Üçü de maçlara giderdi. Ama en fanatiği Altay Abi'mdi. Beşiktaşlı olan... Nikâh şahidi bile Süleyman Seba'ydı. Altay Abi'mden etkilendim sanırım. Hatırlıyorum, Fenerbahçe'nin şampiyon olduğu sene onların evinin balkonundan Beşiktaş bayrağı sallamıştım. Sokaktan geçen biri bana, "Fenerbahçe'nin bayrağı değil o" demişti. Ben de "Ben Beşiktaşlıyım" demiştim... Yani Beşiktaşlılığıma dair hatırladığım en eski anı bu. Tam net değil nasıl Beşiktaşlı olduğum...

Gençlik yıllarınızda Beşiktaş’a bakışınız nasıldı? Zaman içerisinde ilginizde ne gibi değişiklikler oldu?
İlk, orta, lise dönemi boyunca "hasta" diye nitelendirilecek kadar fanatiktim... Hatta 6–7 yaşlarındayken evden kaçıp şehirlerarası yolculuk yapmış ve Bursaspor-Beşiktaş maçını seyretmeye Bursa'ya gitmiştim. Eve dönünce kıyamet kopmuştu tabii... Ortaokul, lisede arkadaşlarım sıralara sevgililerinin adını kazırken, ben Beşiktaş'ın kadrosunu yazardım... Anlayın işte... Üniversite yıllarında memleketi kurtarma sevdasına yakalanınca Beşiktaş ikinci planda kaldı... Maçları izliyordum, haberleri de takip ediyordum; ama fanatikliğim gitmişti. Daha sonra bu camianın içine girince eski zevki de almaz oldum maçlardan... Buna, ilgim ve sevgim zaman içerisinde “normalleşti” demek daha doğru herhalde...

Beşiktaş’ı yönetimsel açıdan değerlendirir misiniz?
Hımm. Ciddi konulara geçtik... Yönetmeyi bilimsel açıdan ele alırsak Beşiktaş’ın yönetildiğini düşünmüyorum aslında. Yönetmek çözmektir, idare etmektir. Yönetmek sürekli sorunlarla yüzleşmektir. Sorun yaratmak, yönetme kavramına dâhil bir şey değildir. Herhangi bir amatör kulübün bile yönetimine gelen insanlar şunu unutmamalıdır: O kulübü birileri adına idare etmektedirler. Dolayısıyla kulübün maddi ve manevi değerlerini yüceltmek gibi görevleri vardır. Yüceltemedikleri noktada yerinde tutsalar bunu bile kâfi görebilirim. Beşiktaş iyi yönetilmiyor. Bunu anlamak için yönetimine değil de muhalefetine bakmak bile yeterlidir. Bugün herkesin şikâyet ettiği yerde güçlü bir yönetim alternatifi bulunmuyorsa sorunu sadece yöneticilerde de aramamak gerekir.

Sinan Engin’in tekrar göreve getirilmesi tartışmalara neden oldu. Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz?
Sinan Engin hakkında denebilecek her şeyi dediğimi düşünüyorum. Sorunu da sadece Sinan Engin’le kişileştirmemek gerekir sanırım. Sorun, Sinan Engin’in futbol dünyasında temsil ettiği kültürdedir. Sinan Engin adı bir semboldür. Yasalardan vicdanlara kadar doğru bilinen değerlerin karşısına konulan bir sembol. Sıkıntı, bu kültürün Beşiktaş’ta kurtarıcı gibi göreve getirilmesindedir. Son şampiyonluğu tamamen kendisine mal etmesi nasıl bir kültürle karşı karşıya olduğumuzu gösterdi. O şampiyonlukta o kulüpteki her çalışanın alın teri vardır. Eğer yoksa ve gerçekten Sinan Engin’in şampiyonluğuysa, o şampiyonlukta bir sorun vardır. Ve gerçekten hafızalarımızdan silmemiz gereken bir şampiyonluktur o.

Süleyman Seba dönemini sonraki yönetimlerle karşılaştırdığınızda ne gibi farklılıklar göze çarpıyor?
Seba dönemini de nostaljik bir özlemle anmıyorum ama kuşkusuz şimdiki döneme kıyasla birçok olumlu şey vardı. Seba’ya atfedilen değerlerin bir kısmının dönemin niteliğiyle de ilgili olduğunu görmemiz gerektiğini düşünüyorum. Etik değerlerin son demleriydi o günler. Seba’nın kişiliğinde somutlaşan şeyler aslında ülkenin de olumlu değerlerinin yansımaydı. Yine o zamanlar forma aşkı, kazanma hırsı, takım ruhu gibi kavramlara; modern futbolun gerekleri, endüstriyel kulüp işletmeciliğinin rasyonel kaçınılmazlıkları gibi söylemekte dahi zorlandığımızı tekerleme gibi, şatafatlı kelamlar şimdiki zamanlar kadar galebe çalamamıştı... Futbol bu denli endüstriyelleşmemişti.

Beşiktaş da buna karşı tek başına karşı koyamazdı. Futbolun endüstriyel yüzü mecburen Beşiktaş’ı da bu mecraya sokacaktı. Fakat bunun nasıl olduğu önemli. Vizyon diye tabir edilen süslü cümlelerle aslını inkâr eden ve değerlerinden giderek uzaklaşan bir kulüp haline geldi Beşiktaş. Serdar Bilgili'yle başlayan süreç Demirören'le zirve yaptı. Sonuç olarak, Seba döneminde de her şey tozpembe değildi; ancak Seba'dan sonra da bu kadar savrulmayı o çok bahsedilen Beşiktaşlı duruşuna da yakıştıramıyorum doğrusu... Velhasıl bütün takımlar hızla kirleniyordu, birinciliği Beşiktaş'a verdiler...

Beşiktaş’ın içerisinde bulunduğu riskler nelerdir ve nasıl iyileştirilebilir?
Hoca değiştirerek ayakta kalmaya çalışan, tribüne ve medyaya oynama kolaycılığıyla her yıl plansız bir sürü transfer yapan, kulübün kaynaklarını ve gelirlerini çarçur eden ve "şu kadar alacağım var" diyerek parasını kulübün tepesinde kılıç gibi sallandıran bir başkan...

Her başarısızlıkta suçu dışarıda arayan, kulübün verdiği yetkiyi kişisel amaçları için kullandığı için yargılanan ve TV ekranlarına çıkıp ne dediğini kulağı duymaz açıklamalar yapan bir menajer... Başka söze gerek var mı? Beşiktaş'ın içinde bulunduğu durum umutsuz vaka...

Umutsuz olduğu için hala Seba'nın zaman zaman adı geçiyor başkanlık için... Geçmişe büyük özlem var... Ancak şunu kabul etmeliyiz ki; ne zaman aynı zaman, ne de Beşiktaş aynı Beşiktaş...

Beşiktaş mali açıdan olduğu gibi manevi açıdan da bir çöküş içinde bence. Başarı için her yolun mubah görüldüğü bir anlayış yerleştirilmeye çalışılıyor kulübe… Beşiktaş'ın başına çöreklenmiş Demirören-Engin kliği bu süreci hızlandırmak için elinden geleni yapıyor.

Nasıl iyileştirilebilir? İbrahim Altınsay'ın dediği gibi "Tribün korkusuna teslim olmuş, basiretsiz, iradesiz ve müsrif yönetim anlayışından başlayacak bir devrime ihtiyaç var... "

Bir yazınızda “Şampiyonluk nedir?” sorusuna, Beşiktaş taraftarının “Bizim sevgimizin yanında hiçbir şey!” cevabını vereceğini belirtiyorsunuz? Beşiktaşlı olmanın farkı nedir size göre?
Beşiktaşlı olmanın diğer takım taraftarlarına göre önemli bir farkının sevinmek için sevmemek olduğunu düşünüyorum. Gerçi bu da yeni nesil taraftar kimliğiyle birlikte önemli bir erozyona uğruyor; ama bunun bir şekilde Beşiktaş taraftarının kimliğine eklemlendiğine de inanıyorum. Başarı muhakkak ki özlenen ve istenen bir şeydir ama her şey değildir. O takımı o formayı hiç şampiyon olmasa da sevebilmek, desteklemektir önemli olan. Beşiktaş taraftarının hala büyük bir kısmının böyle düşündüğüne inanıyorum. Aksi takdirde 15 yılda iki kez şampiyon olmuş bir takımı böyle büyük bir sevgiyle destekleyen bir taraftar kitlesi olamazdı. Eskiden beri anlatılan Beşiktaşlı duruşu meselesi önemli bir farktır. Bu duruş herkese göre değişiyor kuşkusuz ama bana göre hayata daha demokratik pencereden bakanların desteklediği kulüp gibi geliyor Beşiktaş.

İnönü atmosferini, taraftarı ve tabiî ki Çarşı’yı nasıl değerlendiriyorsunuz?
İnönü Stadı’nın çimlerindeki takım, kabul etmeliyiz ki Avrupa’nın en iyi futbol takımı değil; ama tribünlerindeki taraftar kitlesi sanırım Avrupa’nın en iyilerinden... Çarşı adı taraftar profilinde önemli bir marka oldu. Ben bunun sorunları da beraberinde getirdiğini düşünüyorum. Çarşı’yı anlatan “Asi Ruh” isimli belgesel filmin proje danışmanıyım. Uzun bir süredir belgesele çalışıyoruz. Çalışmalar yoğun... O yüzden bu röportaj da bu kadar gecikti ya...

Belgesel sayesinde tribün profilini daha yakından görme imkânım oldu, ama gene de tribünü değerlendirme işini ona daha fazla kafa patlatan insanlara bırakmak gerekir diye düşünüyorum. Çarşı’nın da birçok yanlışı ve eksiği oluyor. Mesela küfür meselesi. Bir ara bu sebepten maçlara gelmiyordum. Neyse ki eskiye nazaran çok azaldı... Takımı tutkuyla desteklerken birden her şey tersine de dönebiliyor ama kabul etmek gerekir ki işlerini hakkıyla yapıyorlar. Ve umuyorum ki birçok konuya duyarlı bu grup, tribüne özlediğimiz şekli vermekte emek harcayacak ve başaracaktır.

BJK – Medya ilişkisini nasıl değerlendiriyorsunuz? Kulüp, rakiplerine oranla medyada arka planda kalmaktan şikâyetçi. Haklılık payı var mı?
Aaa, Demirören haksızlık etmesin, kendilerinin kriz üretmedeki başarısı sayesinde her gün gazete manşetlerinde Beşiktaş...

Şaka bir yana da Beşiktaş basında hep üçüncü takımdır. Bu da gayet normal bence... Çünkü 3 takımı düşündüğünüzde tüketicisi en az olan takım Beşiktaş. Hal böyle olunca spor servisleri de ona göre şekilleniyor. Alıcısı çok olan Fenerbahçe dururken, niye Beşiktaş'ı manşetlere taşısınlar ki? Spor servisleri tiraj kaygısıyla oluştuğu müddetçe de bu böyle olacaktır. Ben böyle bir durumdan da rahatsızlık duymuyorum... Beşiktaş'ın az yer almasındansa, amatör branşların neredeyse hiç yer almaması bence çok daha büyük problem...

Türkiye’deki spor yazarlığını ve yayıncılığını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Kulüp yönetimleriyle bu kadar içli dışlı olan ve kulüp yöneticilerinin ağzının içine bakan bir sürü “gazeteci” olduğunu biliyorum. Ahbap-çavuş ilişkileriyle yürüyor işler. Medya, yönetimlere karşı, taraftara karşı mesafeli olmak zorunda. Ancak özellikle kulüp ve medya ilişkileri arasında karşılıklı bir manüplasyon olduğunu düşünüyorum. Demirören'in “Del Bosque'yi medya yüzünden gönderdim” demesi de bunun en açık göstergesi. Demek ki Beşiktaş Kulübü’nü Demirören değil, medya yönetiyor...

Bu dediklerimle bütün spor basınını da töhmet altında bırakmak istemiyorum tabii ki. Dürüst, değerlerinden ödün vermeyen, kalemine sahip çıkan birçok insan da var bu camiada... Zaten herkes de kimin ne olduğunu biliyor...
uMuT TaCiRi Ofline   Alıntı ile Cevapla
Alt 18-02-2008, 19:48   #2
Dişi Kartal
 
bjk48 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

taraflı basında eli sağlam kalemlerden
__________________
gidin ya d&d
bjk48 Ofline   Alıntı ile Cevapla
Alt 18-02-2008, 20:38   #3
jet Lee'm...
 
mrve_bJk - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

Nilay Yılmaz , FD gibi insanları yönetimde görmek istiyorum.
__________________
.
..
...
.....

Aslolan Hayattır. Hayatta BEŞİKTAŞ.




mrve_bJk Ofline   Alıntı ile Cevapla
Alt 19-02-2008, 03:10   #4
gurbetci kartal
 
once_biz_vardik1903 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

genel olarak dogru seyler soylemis ancak sacmaladigida cok sey var
once_biz_vardik1903 Ofline   Alıntı ile Cevapla
Alt 19-02-2008, 11:21   #5
hüngürella
 
HandaN - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

Aaa, Demirören haksızlık etmesin, kendilerinin kriz üretmedeki başarısı sayesinde her gün gazete manşetlerinde Beşiktaş...

bütün tespitler gibi bu da çok doğru
__________________
Click the image to open in full size.
HandaN Ofline   Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Bu konuyu arkadaşlarınızla paylaşın


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
You may not post new threads
You may not post replies
You may not post attachments
You may not edit your posts

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-KodlarıKapalı
Trackbacks are Açık
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık




Türkiye`de Saat: 06:23 .

Powered by vBulletin® Copyright ©2000 - 2008, Jelsoft Enterprises Ltd.
SEO by vBSEO 3.3.2

Sitemiz CSS Standartlarına uygundur. Sitemiz XHTML Standartlarına uygundur

Oracle DBA | Kadife | Oracle Danışmanlık



1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147 148 149 150 151 152 153 154 155 156 157 158 159 160 161 162 163 164 165 166 167 168 169 170 171 172 173 174 175 176 177 178 179 180 181 182 183 184 185 186 187 188 189 190 191 192 193 194 195 196 197 198 199 200 201 202 203 204 205 206 207 208 209 210 211 212 213 214 215 216 217 218 219 220 221 222 223 224 225 226 227 228 229 230 231 232 233 234 235 236 237 238 239 240 241 242 243 244 245 246 247 248 249 250 251 252 253 254 255 256 257 258 259 260 261 262 263 264 265 266 267 268 269 270 271 272 273 274 275 276 277 278 279 280 281 282 283 284 285 286 287 288 289 290 291 292 293 294 295 296 297 298 299 300 301 302 303 304 305 306 307 308 309 310 311 312 313 314 315 316 317 318 319 320 321 322 323 324 325 326 327 328 329 330 331 332 333 334 335 336 337 338 339 340 341 342 343 344 345 346 347 348 349 350 351 352 353 354 355 356 357 358 359 360 361 362 363 364 365 366 367 368 369 370 371 372 373 374 375 376 377 378 379 380 381 382 383 384 385 386 387 388 389 390 391 392 393 394 395 396 397 398 399 400 401 402 403 404 405 406 407 408 409 410 411 412 413 414 415 416 417 418 419 420 421 422 423 424 425 426 427 428 429 430 431 432 433 434 435 436 437 438 439 440 441 442 443 444 445 446 447 448 449 450 451 452 453 454 455 456 457 458 459 460 461 462 463 464 465 466 467 468 469 470 471 472 473 474 475 476 477 478 479 480 481 482 483 484 485 486 487 488 489 490 491 492 493 494 495 496 497 498 499 500 501 502 503 504 505 506 507 508 509 510 511 512 513 514 515 516 517 518 519 520 521 522 523 524 525 526 527 528 529 530 531 532 533 534 535 536 537 538 539 540 541 542 543 544 545 546 547 548 549 550 551 552 553 554 555 556 557 558 559 560 561 562 563 564 565 566 567 568 569 570 571 572 573 574 575 576 577 578 579 580