|
Ana Sayfa | Kayıt ol | Yardım | Oyun Alanı | Ajanda | Arama | Bugünkü Mesajlar | Forumları Okundu Kabul Et XML | RSS | |
28-03-2008, 21:42 | #1 | ||
Üyelik tarihi: Mar 2008
Mesajlar: 24
Tecrübe Puanı: 17 |
Göçebe toplum düzeninden, yerleşik düzene geç adım atan, Osmanlı Dönemi’nde de din ve iktisat motifli karşı çıkışlarla ‘matbaa’yı yurda sokmamakta direnen, Endüstri Devrimi’ni ıskalayarak ‘yazı’nın yanından pas geçen ülke insanımızın, ‘yazılı kültüre’ alışması epeyce zaman almıştır. Hemen tüm edebiyat türlerinin gecikmeli olarak semalarımızda gözükmesi, “kişi başına düşen okunan kitap sayısı” sıralamasında, dünya liginde kümede kalma mücadelesinde olmamız, gazete ve dergi okumak yerine resimlerine bakma güdümüz işte bu nedenlerle ortaya çıkmıştır. Okumadan şiir yazdığını zanneden, kitap okumamakla övünerek politika yapan, bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olmaktan gocunmayan ‘biz’lerin yaşadığı bu coğrafyanın, futbol konusunda da farklı bir tutum içerisinde olması elbette düşünülemez. Bu nedenledir ki, ülkemizdeki “Mecnun’un Leyla’ya olan aşkını” kıskandıracak yoğunluktaki futbol aşkına rağmen, uzun soluklu bir ‘basılı futbol yayınına’ rastlanılmaz, bin bir zorluk ve özveriyle kurulan dergiler ve gazete ekleri ‘reklam yokluğundan’ tarihteki yerlerini kısa zaman içinde alırlar, futbol kitapları diye bir bölümle birkaç büyük kitapçı hariç yurt sathında yüz yüze gelinemez. Futbol coğrafyası bu konuda o kadar kısırdır ki; bir futbolcu yanlışlıkla uçakta eline bir kitap alsa, ‘kitap kurdu’ olarak nam salabilir, teknik adamlardan biri ufak bir alıntıyla ‘entelektüellik tespit sınavı’ndan başarıyla ayrılabilir. Futbol ailesinin diğer bireylerinden gazetecinin, taraftarın, hakemin ve yöneticinin durumları o kadar standart altıdır ki bir kitap okumakla fark yaratabilir, kurduğunuz düzgün bir cümleyle kişisel saygınlık seviyenizi yükseltebilirsiniz. Tuttuğu takım için ‘Kurtlar Vadisi’nden esintiler sergilemekten imtina etmeyen taraftar profili, kendi takımı hakkında yazılmış kapsamlı bir kitabı okumaz, okumayı düşünmez dahi. Gazeteden çıkan ‘futbol eki’ne iddia bülteni muamelesi yapar en iyi ihtimalle. Karşılaşma öncesi dağıtılan maç bülteni ise çoğu stadyum müdaviminin ilgisine mazhar olamadan, koridorlarda zayi olur. Futbol; hemen herkesin hakkında ahkam kestiği, kendisini en iyi bilene danışman olacak kadar yetkin gördüğü bir alanken, konu okumak olunca bu denli itici olabiliyor ne yazık ki. Bu kalite doğuran etkileşimin, irtifa kaybetmemesi adına yazar nasıl ki okur müdahalelerini kendi filtrelemesine dahil etmeli ise, okur da en azından ‘okumalı’dır. Başlığa ya da kişisel görüşlerine göre yapacağı nitelemelerin ve müdahalelerin ne yorumlarına ne de beraberce sahip olduğumuz bu mecranın kalitesine olumlu anlamda bir etkisi olmayacaktır. ‘Saçma sapan’ konular ile ‘manasız yazıların’ bile en azından bir kez okunduktan sonra yorumlanması ve eleştirilmesi ‘birbirimize olan saygımızın gerekliliği’ değil midir? | ||
|
Bu konuyu arkadaşlarınızla paylaşın |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
Seçenekler | |
Stil | |
| |