![]() | |
Ana Sayfa | Kayıt ol | Yardım | Ortak Alan | Ajanda | Bugünkü Mesajlar | XML | RSS | |
![]() | #1 | ||
![]() Üyelik tarihi: Mar 2008
Mesajlar: 24
Tecrübe Puanı: 18 ![]() |
Lig sonundaki sıralamaya direkt etki edebilecek Beşiktaş-Fenerbahçe derbisinde gülen taraf sarı-lacivertliler oldu. Maç genelinde gözlenenler aslında maç öncesi de tahmin edilenlerdi. Gerek taktiksel anlayış gerekse de kadro kalitesi bakımından maçta üstün olan taraf Fenerbahçe idi. Beşiktaş kulübünü yönetenler bu takıma hizmet etmek istiyorlarsa, öncelikle bu kabulü yapmalılar. Hamasetle kulüpleri bir noktaya kadar yönetebilirsiniz ki, Beşiktaşlılar açısından o nokta Fenerbahçe karşılaşması oldu. Alex De Souza Fenerbahçe formasıyla çıktığı 176 maçta 90 gol ve 81 asist gibi bir istatistiğe imza atarken, Beşiktaş’taki meslektaşı Delgado sorumluluk almayı çalım atmak ve topla üç kişinin arasına dalmak zannediyor. Kanatlar deseniz aynı. Gökhan-Colin Kazım ve Vederson-Uğur Boral ikililerine karşı stoperden bozma İbrahim Toraman ile emektar İbrahim Üzülmez tek başlarına direnmeye çalışıyorlar. İleri uçta her ne kadar ülkemizde bekleneni veremese de Kezman bir marka. Semih de yedek kulübesinde. Bu mevkide Beşiktaş Nobre-Holosko ikilisiyle bir parça dengeyi sağlıyor. Totale vuracak olsak, tarafsız her gözün tespit edebileceği gibi Fenerbahçe kadro kalitesi ile Beşiktaş’ı maç öncesi yeniyor. Peki, bilhassa büyük maçlar söz konusu olduğunda sadece kadro kalitesiyle galip gelmek mümkün müdür? Elbette ki, daha kaliteli futbolculara sahip olmak büyük avantaj olsa da kesin sonuç anlamına gelmez. Sonuca giden süreçte etken faktörler arasında moral değerler ile taktik düşünce de mutlak sayılmalıdır. Fenerbahçe önünde siyah-beyazlılar belki istekliydiler ancak taktik tahtasındaki oyun felsefesi asla Fenerbahçe özelinde düşünülmüş bir planı yansıtmıyordu. Kanatları etkin kullanan ve orta sahada kurduğu üstünlükle pas trafiğini, maçın temposunu ayarlayan Fenerbahçe’ye karşı baklava dizilişinde ısrar etmek her şeyden önce “bu maçın patronu ben olmayacağım” anlamına geliyordu. Ertuğrul Sağlam da hiç gocunmadan bunu yaptı. Orta sahayı rakibine bırakan siyah-beyazlılarda; Delgado takım savunmasında hiç olmayınca, üstelik Tello ve Serdar da hem ortayı hem kanatları kontrol edeyim derken bocalayınca Fenerbahçe kendi oyununu sahaya yansıtmakta zorlanmadı. Beşiktaş açısından kolay çözüm geriden top şişirmekti onu da bolca yaptılar. Üstelik neye hizmet ettiğini düşünmeden. Bu topları toplayan Fenerbahçe müdafaasına her pozisyonda Aurelio-Maldonado ikilisinden biri mutlaka yaklaştı ve oyunun defanstan başlayarak kurulmasına yardımcı oldu. Zaten skor üstünlüğünü kısa zamanda elde eden Fenerbahçe’nin oyunu uzun süre domine etmesine gerek kalmadı. Fenerbahçe’ye Chelsea önünde başarılar dilemekten başka eklenecek bir şey yok. Takım düzeni tıkır tıkır işliyor. Beşiktaş ise boşa ve hovardaca yaptığı transferlerin bedelini bu sezon da ödüyor. Bakalım ne zaman akıllanacaklar? Sezon başında Beşiktaş kulübünün yapacağı transferlere milli olma zorunluluğu getirilse hiç fena olmaz. Tabii bir de sepetteki çürük elmaları ayıklamak gerek. Sözün özü, Beşiktaş’ta Baki’ler baki kalmamalı. | ||
![]() | ![]() |
Bu konuyu arkadaşlarınızla paylaşın |
![]() LinkBack to this Thread: http://besiktasforum.net/forum/futbol/57828-kalite-farki/ | ||||
Mesaj Yazan | For | Type | Tarih | |
Untitled document | This thread | Refback | 30-03-2008 12:55 |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
| |
![]() | ![]() |