|
Ana Sayfa | Kayıt ol | Yardım | Ortak Alan | Ajanda | Bugünkü Mesajlar | XML | RSS | |
07-05-2008, 21:52 | #1 | ||
DiYaRıN KaRTaLı Üyelik tarihi: Jun 2006 Yaş: 40
Mesajlar: 2.047
Tecrübe Puanı: 20 |
Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde, deve tellal, pire berber iken ben babamın beşiğini tıngır mıngır sallar iken, bağdan üzüm bekler, derede odun yüklerken; alem uykuda ben pusudayken, çok uzak diyarlarda bir imparatorluk varmış. Tarihi ile övünen bu ülke, o topraklar üzerinde kurulmuş en eski imparatorlukmuş. Halkı çalışmayı çok sever, siyasetten ve savaştan nefret edermiş. Dünyada eşi benzeri olmayan, bu halkın en büyük eğlence kaynağı ise her yıl düzenlenen ülkeler arası spor müsabakaları imiş. Ülkenin halkı sporcularını sürekli bağrına basar, aktif olarak onlar ile beraber yarışmasalar da, sporcuları arenaya çıktıkları zaman onlara verdikleri müthiş destek ile nice devleri devirirler, nice başarılara uzanırlarmış. Namları yedi düveli aşmış bu ülkenin halkı, “biz sizleri sevinmek için sevmedik” mantığını benimsemiş olduklarından, başarı sürekli gelmese de desteklerini hiç zaman sporcularından esirgemezlermiş. Onların tek isteği, arması ve ülkesi için terinin son damlasına kadar savaşacak sporcularmış. Centilmenlikleri ile ünlü bu ülkenin adı, hiçbir zaman karanlık işlerde geçmez, hak edilmeden gelecek başarıları halk kesinlikle istemezmiş. Günün birinde ülkenin bu spor ekibinin başına, ülkede büyük bir işadamı olan bir tüccarın oğlu gelmiş. Babanın asıl amacı, beceriksiz olan oğlunu şirket işlerinden uzaklaştırmak, şirketine biraz nefes aldırmakmış. Bu sayede hem oğlunu üzmeyecek, hem de işlerinin yoluna girmesini sağlayacakmış, ama işler bir türlü babanın istediği gibi olmamış. Çocuk şirketin işlerine karışmaz olmuş ama ülkenin gurur kaynağı olan spor ekibi bir türlü başarı kazanamaz olmuş. Babası oğlunun başarılı olabilmesi için, tüccarlıktan kazandıklarının bir kısmını oğlunun başında bulunduğu ülkenin spor ekibine aktarıyormuş ama sadece para ile başarı bir türlü gelmiyormuş. Halkın her geçen sene umudu tükeniyormuş ama her zaman olduğu gibi sürekli takımlarının yanındalarmış. Tüccarın oğlunun verdiği hatalı kararlar sonrası, takımın uluslar arası anlamda ismine sürekli leke sürülüyormuş. Yabancı ülkelerden oyuncu ve idareci almak serbestmiş serbest olmasına da, en son, tüccarın oğlu tarafından kovularak gönderilen dünyaca ünlü teknik adam, takımı şikayet edince, takıma yabancılar kötü gözle bakar olmuş. Takımın hem adı kötüye çıkmış, hem de tazminat olarak yüklüce altınlar kaybedilmiş. Bugüne kadar bu tip maddi sorunlar yaşamayan takımda, onca başarısızlığın üstüne bir ekonomik sorunlar eklenmiş. Halk en sonunda ayaklanmış, yıkılıp yerine yenisinin yapılacağı açıklanan arenada yapılan son müsabakada, tüccarın oğlunun görevi bırakması için çok büyük baskı yapmış. Tüccarın oğlu babasına ve onun paralarına çok güvendiği için halkın bu isyanı, onun bir kulağında girip diğer kulağından çıkıyormuş. Müsabaka öncesinde yapılan yürüyüşler, ozanların yaptığı “ istila etme, istifa et” besteleri bile onu etkilemiyormuş. Ne de olsa cebinde babasın paraları varmış ve o her istediğini yapabilirmiş. Müsabaka sonunda babasına da güvenerek, ben görevimin başındayım diye bir konuşma yapıyormuş ama kafasını geriye doğru çevirdiğinde arenanın bir anda üstüne doğru yıkıldığını fark etmiş. Taşlar üzerine üzerine doğru geliyor, kaçacak bir delik bile bulamıyormuş. Bu sırada derinden gelen bir ses irkilmiş; -Beni yıkabilirsin ama bu takımı yıkmana izin veremem ! diyen bu ses arenadan geliyormuş. Ülkenin en güzel arenalarından biri olan bu bina dile gelmiş konuşuyormuş. Çocuk iyice irkilmiş, gözleri babasını arıyormuş, son bir gayret ile babasına seslenmiş. O sırada arenanın dışına çıkmış olan baba, ağlamaklı gözler ile oğluna bakmış ve demiş ki; - Bobo’yu satanı , babası bile satar. Çocuk babasının dediklerine bir anlam verememiş, Bobo kimmiş, nereye satılıyormuş, kim satıyormuş diye düşünürken büyük bir gürültü ile yıkılan arenanın altında kalıp can vermiş. Gökten üç elma düşmüş; biri bana, biri dinleyenlere, diğeri de tüm gerçek Beşiktaş’lılara… | ||
|
07-05-2008, 21:54 | #2 | ||
DiYaRıN KaRTaLı Üyelik tarihi: Jun 2006 Yaş: 40
Mesajlar: 2.047
Tecrübe Puanı: 20 | bunu herkez biliyor bir tel yönetim bilmiyor yazıklar olsun | ||
Bu konuyu arkadaşlarınızla paylaşın |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
| |