Beşiktaş Forum  ( 1903 - 2013 ) Taraftarın Sesi


Geri git   Beşiktaş Forum ( 1903 - 2013 ) Taraftarın Sesi > Beşiktaş > Futbol

Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Stil
Alt 31-05-2009, 13:26   #1
 
1ßeN - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Çarşı neden herşeye karşı(uzun ama okumakta fayda var)

Beşiktaş'ın dünyaca ünlü taraftar grubu neden herşeye karşı. işte cevabı...!

Türkiye’de "Ne sağcıyız ne solcu, futbolcuyuz futbolcu" klişesini yıkan, toplumsal konulara duyarlı bir taraftar grubu var: Beşiktaşlı Çarşı Grubu. Tribüne ünlü devrimci Che posteri de asıyorlar; 1 Mayıs’ta Taksim’e de yürüyorlar. Nükleer santrallara da, ırkçılığa da karşılar. Son Galatasaray maçında açtıkları "Türkan Saylan onurumuzdur" pankartı ise polis engeline takıldı. Peki Çarşı niye devrimci? Bu tavırları hangi siyasal hareketten miras kaldı?
YIL: 1902.Yer: İstanbul-Beşiktaş Serencebey Mahallesi’nde bir konak.Konağın bahçesinde devrin ileri gelenlerinin genç çocukları spor yapıyorlardı.
Kimi jimnastik hareketleri yapıyor, kimi güreşiyor, kimi de halter kaldırıyordu.
Devir, Sultan II. Abdülhamid devri; bırakın idman yapmayı-sporu; iki kişiden fazla insanın yan yana gelmesine kuşkuyla bakılan bir dönemdi.
Her yanda hafiyeler dolaşıyordu. Saraya jurnal mektupları yağıyordu.
Böylesine bir ortamda, Yıldız Sarayı’nın hemen yanındaki Serencebey’deki bir konakta gençlerin bir araya gelmesi kuşkusuz hemen ihbar edilmişti.
Sporcu gençler; Nazım Nazif (Ander), Ahmed Fetgeri (Aşeni), Mehmed Ali Fetgeri (Aşeni), Hüseyin (Bereket) Cemil, (Tayyareci) Fehmi, Mehmed Şamil, Haydar, Şevket gibi gençler gözaltına alınıp Yedi-Sekiz Hasan Paşa komutasında ünlenmiş Beşiktaş Karakolu’na götürüldüler.
Gençler karakolda bir köşede korkudan titriyorlardı.
İçlerinde bahriyeli Ahmed Fetgeri gibi askeri öğrenciler de vardı.
Karakol görevlileri ise şaşkındı. İhbar edilen gençlerin hemen hepsi eski saraya yakın ailelerin çocuklarıydı.
Örneğin, basılan konağın sahibi Medine Muhafız Komutanı Ferik Osman Paşa’ydı. Oğlu Mehmed Şamil ve yeğeni Hüseyin (Bereket) gözaltına alınanlar arasındaydı.
Keza Fetgeriler, Gürcistan tahtına kadar yükselmiş, daha sonra İstanbul’a göç etmiş, saraya yakın durmuş bir ailenin çocuklarıydı.
Neyse ki iş sonunda anlaşıldı. Gençler sadece beden hareketleri yapıyorlardı; o dönem kötü gözle bakılan futbol bile oynamıyorlardı! Seryaver Mehmed Paşa’nın çabalarıyla gençler sürgüne gitmekten kurtuldular. Padişah affetmişti. Üstelik...
Saray, gençlerin beden hareketleri yapmasına izin vermişti. Korktukları olmamıştı.
Hatta o günden sonra, Sultan Abdülmecid’in oğlu Abdulhalim Efendi ve Sultan Mehmed Reşad’ın oğlu Ömer Hilmi Efendi de gençleri destekledi; sık sık onları ziyaret etti.
Sarayın desteğini alan gençler, 1903 Mart’ında Bereket Jimnastik Kulübü’nü kurdular.
İlk başkan da konağın sahibi Ferik Osman Paşa’nın oğlu Osman Şamil oldu.
O yıllar; Recaizade Mahmud Ekrem’in ölümsüz eseri "Araba Sevdası" romanında yazdığı gibi Batı özentili davranışların moda olduğu dönemdi. Bu dönemin gösteriş sembolü ise atlı arabalardı.
Bereket Jimnastik Kulübü’ne gençler arabayla gidip geldikleri için halk bunlara "arabalılar takımı" adını verdi.
Bereket Jimnastik Kulübü’nün kuruluş öyküsü böyleydi.
Takımın kaderini 31 Mart 1909 gerici ayaklanması değiştirecekti.
İlerici Hareket Ordusu’nun takımı
1908 Temmuz Devrimi’ne (II. Meşrutiyet) karşı çıkan yobazlar, İstanbul’da ayaklandı.
İsyanı bastırmak için (aralarında Mustafa Kemal’in de bulunduğu) Hareket Ordusu, Selanik’ten yola çıktı.
Osmanlı aydınlanmasının simgesi Hareket Ordusu’na Edirne’de de subaylar katıldı.
Bunlardan ikisi, Fuat (Balkan) ve Mazhar (Kazancı) adlı subaylardı.
İkisi de sporcuydu.
Fuat (Balkan) eskrim yapıyordu; Mazhar (Kazancı) ise güreş ve halterle ilgileniyordu.
İstanbul’daki gerici ayaklanma bastırıldıktan sonra bu ilerici subaylar, Bereket Jimnastik Kulübü’ndeki gençlerle tanıştılar. Onlara birlikte spor yapma fikrini götürdüler.
Sarayın "arabalılar takımı" teklifi kabul etti.
Ancak...
Devrimci subayların teklifiyle Bereket Jimnastik Kulübü’nün adı Beşiktaş Jimnastik Kulübü olarak değiştirildi.
Fuat’ın (Balkan) Beşiktaş Ihlamur’daki evinin altındaki yer, yeni kulüp binası oldu.
Zamanla sporcu sayısı arttı; Ihlamur’dan Akaretler’deki 49 numaraya gelindi. Bir müddet sonra da 84 numaraya taşınıldı. Gençler bu binaların arkalarındaki bahçelerde jimnastik, eskrim, güreş, halter, boks yaptılar. (Bu bahçelerin bazıları günümüzde İstanbul’un en gözde lokantalarına ev sahipliği yapıyor.)
Fuat’ın (Balkan) kulübe getirdiği ilerici subaylar arasında Dolmabahçe güvenliğinden sorumlu, eskrimci Yüzbaşı Şeref de vardı. BJK’nın eskrim takımının kaptanıydı.
Kardelenlerin manevi annesi Türkan Saylan için "onurumuzdur" pankartını açan Çarşı Grubu, kuşkusuz Yüzbaşı Şeref’i iyi tanıyordu.
Çarşı, duyarlı duruşunu/tavrını Yüzbaşı Şeref’ten/Şerefler’den miras almıştı. Nasıl mı?
Kurtuluşun simgesi Kardelen
Savaş kaybedilmiş ve İstanbul işgal edilmişti.
Yüzbaşı Şeref, Mondros Ateşkes Antlaşması gereği Dolmabahçe önünde 120 askeriyle birlikte silahlarını teslim etti.
Silahını teslim etmek Yüzbaşı Şeref’e çok ağır geldi. Ne yapacağını bilememenin çaresizliğiyle birkaç gün İstanbul sokaklarında dolaşıp durdu.
Bir gün...
Beşiktaş’ta balıkçı kahvesinde otururken yanına bir balıkçı geldi, okuma yazması olup olmadığını sordu. Teknesinin adını yazdırmak istiyordu.
Yüzbaşı Şeref, balıkçının elindeki boyayı aldı ve sordu: Teknenin adını ne?
Balıkçı gülen gözleriyle, "Kardelen" dedi!
Yüzbaşı Şeref’in, Harp Okulu’nda öğrendiği "hat" ile yazdığı "Kardelen" ismi, balıkçının çok hoşuna gitti. "Ağam sana bir borcum var" dedi.
Yüzbaşı Şeref işini bitirince divan kurulu üyesi olduğu Beşiktaş Jimnastik Kulübü’ne gitti.
Morali düzelmemişti; işe yaramaz olduğuna karar verip intihar etmeye karar verdi; kulübün tavan arasına sakladığı baba yadigárı tabancasına sahibi olduğu tek mermiyi sürdü.
Tabancayı şakağına dayadı. Tam sıkacakken Bahriye Subayı Ahmed Fetgeri (Aşeni) odaya daldı.
Hemen silahı Yüzbaşı Şeref’in elinden kaptı. Arkadaşının koltuğunun altına girip alt kata indirdi; çay ikram etti.
Arkadaşının bu çaresizliğini yok edecek bilgiyi verdi: Mustafa Kemal ve arkadaşları Samsun’a gitmişlerdi. Umut Anadolu’dan doğuyordu.
Yüzbaşı Şeref bu sözlerle kendine geldi. Ahmed Fetgeri Bey’e sarıldı; son mermisini düşmana karşı kullanacağına dair söz verdi. Anadolu’ya gidecekti.
Aklına Kardelen adlı tekne geldi. Balıkçı İneboluluydu, Rum meyhanelerine balık getirmişti ve ertesi sabah memleketine dönecekti.
Yüzbaşı Şeref hemen hazırlanmaya başladı. Tabancasını beline sokup tam kulüpten çıkacakken Ahmed Fetgeri elinde küçük bir torbayla karşısına çıktı. "Bunu da al" dedi. "Ama söz ver, Anadolu’ya gidinceye kadar içine bakmayacaksın..."
Yüzbaşı Şeref, küçük Kardelen Teknesi’ne binip yüzlerce subay gibi gizlice Anadolu’ya gitti; Kurtuluş Savaşı’na katıldı. Gazi oldu.
Torbada ne mi vardı?
İstanbul’da azınlıkların futbol takımları Pazar Ligi maçları oynardı. Beşiktaş futbol takımı bu lige kabul edilmek için ısrarla başvurmuş ama hep reddedilmişti. Sonunda Beşiktaş, "Türk İdman Birliği" adı altında Türk takımlarının mücadele ettiği bir lig kurdu. 1919’da bu ligin ilk şampiyonu oldu. Ödülü ise "Ertolhd" marka bir futbol topuydu.
Yüzbaşı Şeref’in torbasında işte bu futbol topu vardı!..
Ahmed Fetgeri, Beşiktaş’ın ilk kupa ödülünü Anadolu’ya göndermişti.
Bitmedi; olayın diğer kahramanı Ahmed Fetgeri iki dönem BJK başkanlığı yaptı. Ve; 19 Mayıs’ın "Gençlik ve Spor Bayramı" olarak kutlanılmasını ilk öneren isim oldu.
Tüm bunlar rastlantı mı?
Beşiktaş taraftarı, bu devrimci tarihinden koparılıp toplumsal sorunlara sırtını dönen bir seyirci haline getirilebilir mi?
İşte Çarşı, bu mirasa sahip çıkmaktadır...
19 Mayıs Bayramı yalanı
Bugünlerde sıkça söylenir-yazılır oldu; "19 Mayıs Bayramı’na ne gerek varmış; çocuklar çile çekiyormuş; zaten Atatürk’ün yaşamının son yılında biraz da zorlamayla bayram ilan edilmiş" vs. vs.
Bunları iddia edenler, kendi yaşadıkları toprağın ne kültürünü ne de tarihini biliyor.
Bir anımı anlatmalıyım:
Yıllar önce CNN TÜRK haber toplantısında, lise öğrencilerinin 19 Mayıs’ta çile çektikleri ve bu nedenle bu ulusal bayrama gerek olup olmadığı tartışıldı.
Bayrama karşı çıkanlar, İstanbul’un iyi okullarında okuyan öğrencilerdi. Ve ne yazık ki CNN TÜRK editörleri arasında aynı görüşü paylaşan meslektaşlarımız vardı.
Hiç unutmam dedim ki: "19 Mayıs’ın bırakın ülkemiz tarihini, sömürgelikten kurtulmaya çalışan milletler için ne kadar önemli olduğu konusuna yabancılaşmış olabilirsiniz. Ancak: Erzurum’da, Trabzon’da, Yozgat’ta, Van’da ve nice bölgelerde bir genç kızın yaşamı boyunca ilk kez renkli-canlı giysiler giyip, arkadaşının elini tutarak, dans ederek şölen havasında kutlama yaptığını biliyor musunuz?"
Hayır, hiç böyle düşünmemişlerdi. Onların kafasındaki Türkiye, Nişantaşı-Bebek vs. idi.
Yoksa böylesine anlamlı bir ulusal bayrama insan neden karşı çıkar? Yobazları, Cumhuriyet devrimleri karşıtlarını anlayabiliyorsunuz. Ya bunları?
Zaten bunlar değil midir; mahalle baskısının olmadığını söyleyenler!
Neyse, asıl yazmak istediğim bunlar değil, 19 Mayıs’ın bayram ilan edilmesiyle ilgili yalan yanlış bilgiler verenlerdir; bunlara sorgusuz sualsiz inananlardır.
Ve görünen o ki, bu çevrelerin hiçbiri tarihimizi bilmiyor.
En azından 19 Mayıs Bayramı törenlerinde gençlerin neden beden eğitimiyle ilgili gösteriler yaptıklarını bile düşünmüyorlar!
Tarih, 12 Mayıs 1916.
Kadıköy İttihatspor (bugünkü Fenerbahçe) sahasında Darülmuallimin (Erkek Öğretmen Okulu) öğrencileri, öğretmenleri Selim Sırrı (Tarcan) nezaretinde Osmanlı tarihinde ilk kez toplu halde beden terbiyesi gösterisi yaptı.
"Jimnastik Şenlikleri" adı verilen bu tören öğrencilerin yürüyüşüyle başladı. En önde bayrağı taşıyan öğrenci Ruşen Eşref (Ünaydın) idi.
Gösterilere katılan öğrenciler arasında, Münir Hayri Egeli, Hıfzırrahman Raşid Öymen, Nizameddin Kırşan, Aziz Berker, İsmail Hakkı Tonguç, Hayri Ardıç, Hamid Koşay gibi ileriki yılların ünlü isimleri vardı.
Bu tarihten sonra Selim Sırrı Bey’in yurda tanıttığı "İsveç Jimnastiği" hızla diğer okullara da yayıldı. Ve her yıl bu gösteriler mayıs ayının üçüncü cuma günü, "Jimnastik Şenlikleri", "Mektepliler Bayramı", "İdman Bayramı", "Jimnastik Bayramı" adı altında düzenlendi.
Gösteriler Cumhuriyet’in ilanından sonra da sürdü.
Günü değişmekle birlikte hep mayıs ayı içinde yapıldı.
1936 yılında "İdman Bayramı" şenlikleri ilk kez 19 Mayıs gününe denk geldi.
20 Haziran 1938 tarihli "ulusal bayram ve genel tatiller hakkında 2739 sayılı kanuna ek kanun"la, Gazi Mustafa Kemal’in Samsun’a çıktığı 19 Mayıs (1919) günü Gençlik ve Spor Bayramı olarak ilan edildi.
Yani... 19 Mayıs Bayramı değişik isimlerle 22 yıldır yapılıyordu.
Yazdım: 19 Mayıs şenliklerinin gençliğe mal edilmesi için, spor kongresinde "Gençlik ve Spor Bayramı" teklifini ilk kez Beşiktaşlı Ahmed Fetgeri Aşeni verdi.
Çarşı, 19 Mayıs Bayramı’nı da her yıl büyük bir coşkuyla kutlamalıdır.
Çünkü onun bayramıdır...
İki büyük saptırma
BUGÜN sayfayı düzeltmelere ayırdık gibi...
27 Mayıs 1960 askeri müdahalesinin üzerinden 49 yıl geçti.
Bu yıl da her siyasal çevre kendi ideolojik safına göre tavır takındı; ona göre yazdı; ona göre konuştu.
Fakat bu arada yine tarihsel maddi hatalar yapıldı.
Son dönemde özellikle TV ekranlarında sık sık, "Dünyanın hiçbir yerinde böyle bir uygulama yok" genellemesiyle karşılaşıyorum.
Örneğin; deniyor ki, "Hiçbir demokratik ülkede başbakan idam edilmedi.".
Halbuki demokrasinin beşiği sayılan Fransa’da bile başbakan idam edildi.
15 Ekim 1945’te Başbakan Pierre Laval iki haftalık jet bir yargılamayla kurşuna dizildi.
Suçu?
Vichy Hükümeti’nin Başbakanı Laval, II. Dünya Savaşı’nda Almanya’yla işbirliği yapmıştı.
Savaş bitince Laval, vatan hainliği iddiasıyla 4 Ekim’de Yüce Divan önüne çıkarıldı.
Yani Yüce Divan kararıyla sadece Başbakan Adnan Menderes idam edilmemişti.
Hatta ne yazık ki Menderes ile Laval arasında benzerlikler de vardı.
Mesela, Türkiye’de Menderes’in idamı sırasında askerler iktidarda olduğu gibi Fransa’da da General De Gaulle’nin iktidarı vardı.
Örneğin, her iki mahkeme de yıllar sonra önyargılı olmakla suçlandı.
Keza... Laval, idamdan az önce hap içerek intihara kalkışmış; doktorlar eski başbakanı kurtardıktan sonra bir manga askerin karşısına çıkarmışlardı.
Bu durum rahmetli Adnan Menderes’in son günlerine benzemekteydi. Menderes de bilindiği gibi idamdan az önce hap içip intihara kalkışmış; kurtarıldıktan sonra idam sehpasına çıkarılmıştı.
Tıpkı Yassıada mahkemesi kararları gibi, Laval davası da Fransa’da haksız yargılama olduğu gerekçesiyle hálá tartışılmaktadır.
Yani ne yazık ki uygarlığın beşiği sayılan Avrupa ülkelerinde bile başbakanlar idam edilmişti.
Bu nedenle genelleme yaparken dikkatli olmak gerekir; tabii bilinçli olarak kamuoyunu yanıltılmak, yönlendirilmek istenmiyorsa...
Gelelim ikinci saptırmaya...
Türkiye’de ilköğretim öğrencilerine her sabah hep bir ağızdan "Andımız"ı okutma uygulaması yine gündeme getirildi. Bu kez Milli Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu, katıldığı televizyon programında bir üniversite öğrencisinin sorusu üzerine, "Toplum tartışabilir, herkes tartışabilir" dedi.
Bu söz üzerine bazı yandaş medya yazarları hemen tartışmaya atladılar.
"İstemezük" dediler. "Andımız çocuklara işkence gibi geliyor, söylenmesin."
Ve eklediler: "Zaten dünyanın neresinde böyle bir uygulama var?"
Oysa vardı...
Üstelik "demokrasi kıblesi" ABD’de.
Amerika’da ilköğretim öğrencileri ant içiyordu:
"I pledge allegiance to the flag of the United States of America, and to the Republic for which it stands: one Nation under God, indivisible, with Liberty and Justice for all."
Yani mealen diyorlar ki:
"Amerika Birleşik Devletleri’nin bayrağına ve o bayrağın simgelediği cumhuriyete; bağlılık için ant içiyorum. Herkes için özgürlük ve adalete, Allah’ın gözetiminde, bölünmez tek vatana inanıyorum."
Peki yandaş medya bu ABD andını bilmiyor mu?
Umut ederiz bilmiyorlardır!
Bilip de yazıyorlarsa, asıl ıstırap duymamız gereken bu yalancı halleridir.
__________________
1ßeN Ofline   Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Bu konuyu arkadaşlarınızla paylaşın


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
You may not post new threads
You may not post replies
You may not post attachments
You may not edit your posts

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-KodlarıKapalı
Trackbacks are Açık
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık




Türkiye`de Saat: 18:49 .

Powered by vBulletin® Copyright ©2000 - 2008, Jelsoft Enterprises Ltd.
SEO by vBSEO 3.3.2

Sitemiz CSS Standartlarına uygundur. Sitemiz XHTML Standartlarına uygundur

Oracle DBA | Kadife | Oracle Danışmanlık



1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147 148 149 150 151 152 153 154 155 156 157 158 159 160 161 162 163 164 165 166 167 168 169 170 171 172 173 174 175 176 177 178 179 180 181 182 183 184 185 186 187 188 189 190 191 192 193 194 195 196 197 198 199 200 201 202 203 204 205 206 207 208 209 210 211 212 213 214 215 216 217 218 219 220 221 222 223 224 225 226 227 228 229 230 231 232 233 234 235 236 237 238 239 240 241 242 243 244 245 246 247 248 249 250 251 252 253 254 255 256 257 258 259 260 261 262 263 264 265 266 267 268 269 270 271 272 273 274 275 276 277 278 279 280 281 282 283 284 285 286 287 288 289 290 291 292 293 294 295 296 297 298 299 300 301 302 303 304 305 306 307 308 309 310 311 312 313 314 315 316 317 318 319 320 321 322 323 324 325 326 327 328 329 330 331 332 333 334 335 336 337 338 339 340 341 342 343 344 345 346 347 348 349 350 351 352 353 354 355 356 357 358 359 360 361 362 363 364 365 366 367 368 369 370 371 372 373 374 375 376 377 378 379 380 381 382 383 384 385 386 387 388 389 390 391 392 393 394 395 396 397 398 399 400 401 402 403 404 405 406 407 408 409 410 411 412 413 414 415 416 417 418 419 420 421 422 423 424 425 426 427 428 429 430 431 432 433 434 435 436 437 438 439 440 441 442 443 444 445 446 447 448 449 450 451 452 453 454 455 456 457 458 459 460 461 462 463 464 465 466 467 468 469 470 471 472 473 474 475 476 477 478 479 480 481 482 483 484 485 486 487 488 489 490 491 492 493 494 495 496 497 498 499 500 501 502 503 504 505 506 507 508 509 510 511 512 513 514 515 516 517 518 519 520 521 522 523 524 525 526 527 528 529 530 531 532 533 534 535 536 537 538 539 540 541 542 543 544 545 546 547 548 549 550 551 552 553 554 555 556 557 558 559 560 561 562 563 564 565 566 567 568 569 570 571 572 573 574 575 576 577 578 579 580