Beşiktaş Forum  ( 1903 - 2013 ) Taraftarın Sesi


Geri git   Beşiktaş Forum ( 1903 - 2013 ) Taraftarın Sesi > Taraftar > Gündem Dışı

Gündem Dışı Genel internet Geyik vs muhabbetleri.

Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Stil
Alt 29-02-2008, 00:01   #1
A S T U T E
 
astute - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Post Neden aşk acısı çekiyoruz?

Aşk acısı çekenler, “içim acıyor” derler. “Aşk acısı başka hiçbir acıya benzemiyor, çok kötüyüm...” Fakat, acısız da aşk olmaz, daha doğrusu ilişki olmaz! Neden aşk acısı çektiğimizin bütün detaylarını Psikoterapist Ferhan Özenen ile tartıştık.

Aşk ilişkisi hepimizin hayatının vazgeçilmez bir parçası... Hayranlık duygusuyla başlayan, gün geçtikçe, karşınızdakinden daha fazla bir şeyler beklediğimiz, daha çok bir şeyler vermek istediğimiz; yüreğimizi pır pır ettiren, aklımızı çelen karışık süreç... Ve “istediğimiz gibi” gelişmediğinde de bizi acılara boğan... Fakat sanırım, aşk ve aşk acısına dair soru işaretlerinizi bu röportaj cevaplayacak... Ha, bir de unutmadan; “Her ilişki bir alışveriştir ve pazarlığa tabiidir.” Pazarlığınızı iyi yapın!

- Önce, aşkın tanımını yaparak başlayalım mı?
Danışanlarımla çalışırken de farkediyorum; aşk ve sevgi tanımları Türk dilinde birbirlerinden ayrılıyor. Oysa, başka dillerde aynlmıyor. Bizdeki tanımına göre sevgi, biraz daha durmuş oturmuş bir şey; aşk ise insana heyecan veren, yüreğini hoplatan bir duygu... Öte yandan Eric Fromm, “Olgun olan sevgiyle, olgun olmayan sevgi” arasında çok büyük fark var, der. Sanki bizim, ergen aşkı dediğimiz, olgun olmayan şeye toplumumuzda aşk deniyor. Yani, birine duyulan heyecana, gizeme, bilinmezliğe ve cinsel olarak ten çekimine aşk deniyor.


- Ten çekimi nedir ki? Sürekli kimyasal olduğu söyleniyor; tenim çekti, tenim çekmedi deniyor.
Ten çekimi kimyasal olabilir, işin o tarafını bilmiyorum, organikçi değilim. Ama çalıştıkça farkedivorum ki, insanın teninin çekmediği insanlar, her zaman gerçekten teninin çekmediği insanlar olmuyor! İlişki kurmaya korkan insanlar, karşıdaki insanda gerçekten ilişki kurma potansiyeli buldukları zamanlarda bunu, “Tenim çekmedi” şeklinde açıklayabiliyorlar. Onun için, bunlar hep çok karışık kavramlar...


- Aşk acısı da çok karışık bir kavram aslında...
Evet, mesela aşk, birine karşı duyduğun aşırı heyecan ve gizem mi? Çünkü aşkta, aşık olunacak kişide şu özellikler olmalı şeklinde, kafanda kurduğun özellikleri karşı tarafa pro-jekte etme, yansıtma var. Örneğin; çok güzel birini mi istiyorsun, onun çok güzel olduğunu düşünüyorsun... Ama olgun sevgi başka bir şey. Bu noktada söz edilen, aşk acısı mı, ayrılık acısı mı? Çünkü ikisi arasında çok fark var. Aşk acısında, özlem ve ulaşamama var. Sanki bizim, “mazohizm” dediğimiz şey var. Özellikle Türk kültüründe... Veya kadın olmanın getirdiği bir şey. Çünkü özellikle kadınları, aşk acısı çekerken görüyoruz. Ya da erkekler bunu daha az itiraf ediyorlar. Sonuçta, elle tutulmayan, gözle görülmeyen, ilişki haline gelmemiş bir aşkı, daha çok kadınların yaşadıklarını gözlüyorum. Dolayısıyla, aşk acısında birini beğenmek ama onu elde edememek, ulaşamamak var. Oysa, buna hiçbir şekilde aşk denilemez! Ancak kişinin kendi kafasındaki şeyin acısıdır bu...


ACILAR ANCAK YASLA BİTER!

- Aşk acısı nedir? Aşk acısı için, ortada bir ilişki olması ve bu ilişkinin bir şekilde bitmesi, yani ayrılık acısı olması gerektiğini söylüyorsunuz?..
Aslında aşk, sevgi acısı dediğimiz şey, yaşanmışlığın acısıdır. Birini beğenip, olmayınca da onun acısını çekmek değil; bu kadar irrasyonel bir acı olamaz. Öte yandan sevdiğimiz kişiyi kaybettiğimizde de acı çekmeden olmaz! Herkes bunu değişik şekillerde yaşar. Ama, yaşanmışlık olmadan, karşındaki insanla bir ilişkin, bir alıpverdiğin olmadan, bunun acısını çekmek, olacak şey değil. Aksi taktirde bu, acı çekmekten zevk almak anlamına geliyor. Ya da hırs olabilir, başarısızlığın acısı olabilir. Yoksa, ortada bir ilişki olmadan ya da 2-3 aylık bir ilişkinin bitmesiyle duyulan acıyı, ayrılık acısı olarak açıklamak bizim bilimimizde mümkün değil.


- Bu taktirde, ayrılık acısını biraz daha açalım...
Ayrılık acısı, nesne kaybıdır. Kayıp da her zaman acı verir, travma getirir. Ve yaşanan kayıbın arkasından muhakkak yas tutulması gerekir. Bu da tedaviyle birlikte 1,5 - 2 sene gibi bir süreyi kapsar. Tedavisiz... Bilemiyorum süresini... Ama yas tutulmadığı zaman, gerçek anlamda başka ilişkilere geçilemiyor. Çünkü acılar ancak yasla biter.


- Bu noktada, yas döneminde ilişkiyi kafada halletmiş olmak, ilişkiyle ilgili pazarlığımızı da yapmış olmak var değil mi?
Tabii... Ama herkes bunu yapamayabilir. Yaşanan ilişkinin, geçmişte hangi ilişkiye tekabül ettiğini bulmuş olmayabilir. Yine de en azından, o insanın senin için ne anlama geldiğini, onu kaybetmekle ne kaybetmiş olduğunu; kayıp duygusundaki esas nedeninin o kişiyi kaybetmek mi, yoksa sana yakın olan herhangi bir nesneyi kaybetmek mi olduğunun cevapları verilirse iyi olur. Yani, acı çekmenin nedeni, "Yalnızlıktan korkuyor olmak mı, yoksa o kişinin hayatındaki değeri mi?" gibi sorular cevaplanmalı.


KAÇINCI DERECEDEN AŞK ACISI?

- Ayrılık acısı sanıp da çektiğimiz acı ya da acılar gerçekte neler? Ayrılık acılarının da dereceleri var mı?
Var. Çünkü her türlü ayrılık bir travma. Örneğin, ilk ayrılık doğumla gerçekleşiyor. Sonra ilk 2 yaştan sonra, bireyselleşmeyle birlikte anneden uzaklaşma var ki, bu noktada anneyle ilişkimizin ne kadar güvenli olduğu çok önemli. Yani, çocuk arkasını dönüp baktığında anne orada mı, güven ilişkisi sağlanmış mı? (İkinci ergenlik döneminde bu kriz tekrarlanır.) Aynca, ailede babanın rolü önemli; erkek çocuk için de kız çocuk için de. Anne babayı ne kadar önemsiyor? Anne, bir erkekle (babayla) tamamlanmak ihtiyacını duyan bir anne mi? Çünkü böyle bir ihtiyaç duymadığı zaman, sağlıksız ilişkiler ortaya çıkıyor. Ve bu tür sağlıksız ilişkiler içinde yetişen kişiler, flörtlerinde elde etme hırsı içinde olan, elde ettiği anda da karşısındakini değersiz bulan kişiler oluyor. Dolayısıyla, 0-2 yaş arasında kurduğumuz ilişkiler, hayat boyu kurduğumuz ve kuramadığımız tüm ilişkileri; ayrılıklarımızı, kayıplarımızda duyduğumuz acının derecesini etkiliyor.


- Bir de, yine aşkın kimyası teorisine göre, aşk-evlilik 3 senede biter deniyor. Bu taktirde, en en geç 3 senede bir yeni aşklar mı yaşamak durumundayız?
Hayır, aslında tam tersi, sevgi gün geçtikçe çoğalması, yeşermesi gereken bir şey. Çünkü sevgide tamamlanma ve tamamen bir bilinçaltı seçim var. Hiçbir karşı cins seçimi tesadüf değil! Yani, seçtiğin insan, mutlaka senin birtakım bilinçaltı ihtiyaçlarına karşılık veren bir insandır. Bu, erkek için de böyle, kadın için de böyle. Onun için de sevgi, birliktelik gittikçe yeşermesi, hoşlaşması, gittikçe artan olması gereken bir süreç. Sevgi, aşk nasıl 3 senede biter?..
Fakat psikolojide “attaehment (sevgiyle bağlı) teorisi” var. Ve bu teori; “Çocuk 3 sene içinde annesine güvenmeyi öğrenir” diyor. 3 sene sonra, eğer çocuk annesiyle güvenli bir ilişki kurabilmişse, çıkıp gider; yani anneye bağımlı olmaz, bağlı olur. Ama o 3 sene boyunca da hep, “Anneye güveneyim mi, güvenmeyeyim mi?” tereddütünü yaşar, “Bırakır mı, acaba beni bırakmaz mı?” gibi... Sanırım, aşkın kimyası 3 senede bitiyor, diye ortaya atılan da bu 3 sene... Çünkü aşk ilişkisinde de ilk 3 sene, yüreği pır pır ettiren, soru işaretlerinin bol olduğu bir dönemdir.


GERÇEK AŞK; 3 SENE SONRA BAŞLAR!

Peki, ya 3 sene sonra, aşk ilişkisinde de tıpkı anne-çocuk ilişkisinde olduğu gibi rahatlıyor muyuz ?
Eğer güven ilişkisi kurabilirsek evet... Karşımızdaki insanın sevgisine, ilgisine güvenirsek, o pır pır hali bitiyor. Ve bize de, sanki aşkımız sona ermiş gibi geliyor.


- Oysa, tam da bu sırada gerçek anlamda ilişki başlıyor?..
Kesinlikle... Bazı teorisyenlerin “ikinci dönem” diye adlandırdıkları, ilişki başlıyor. Ve ilişkilerin esas zamanı ikinci dönemdir. Çünkü insanlar birbirlerinin gerçeklerini görürler; projeksiyonlar, heyecanlar, bırakır mı, bırakmaz durumları biter. Gerçek bir sevgi ilişkisi ve gerçek bir alışveriş başlar. Çünkü artık, karşındakini olumlu ve olumsuz yönleriyle olduğu gibi kabul etme vardır. Fakat, sadece ikinci döneme geçip, tamam aşk bitti deyip, ayrılmalar yaşanmıyor. Karşındakinin olumsuz yönlerini gördüğünde de gitmeler oluyor. Hiçbir insan mükemmel değil. Ya da gerçek ilişki, gerçek sevgi, gerçek güven istemiyorlar; ondan ayrılıyorlar sevgililerinden ikinci döneme geçildiğinde... Ama tabii o anda, bunun pek farkında olmayabilirler. Gerçek sevgiyi bilmiyor, ilişki içinde olmaya katlanamıyor veya sevilmeyi hakettiklerini düşünmüyor da olabilirler.


- Aşkta ikinci döneme geçildiğinde ve “Artık aşkım bitti” deyip ayrılmalarda, bilmediğimiz bir şeyi yaşayamamak durumu var mı ? Üstelik, sonunda acı çekeceğimizi bile bile...
Tabii ki... İnsanlar çocukluklarında neyle motive olmuşlarsa, hayatları boyunca ona devam ederler. Ama kaybedilen nesneye karşı mutlaka acı yaşanır. Acı, bazen çok ağır depresyonlara neden olur. Fakat bu şekilde yaşanan ağır depresyonların temelinde, tamamen çocukluk döneminde yaşanan ilişkiler vardır. Yani, olay ayrılık acısını aşar, geçmişe döner... Ne kadar acı çektiğimiz, ilişkide nasıl davrandığımıza da bağlıdır. İlişki isteyip istemememiz, ilişkiyi hak ettiğimizi görmememiz, seçtiğimiz insan... Bunlar tamamen çocukluğumuzda yaşadığımız tecrübelerle bağlantılı...


“DELER DE GEÇER!”

Ayrılık acısı nasıl geçer?
Geçmez! Ya da, “Deler de geçer” diyeyim. Nietzsche'nin bir lafı vardır: “Acılar insanı büyütür, ölmezsek büyürüz.” Ama çaresi yok, doğum acıyla-travmayla başlıyor ve ondan sonra hayat boyu çok çeşitli travmalar, acılar yaşıyoruz. Bir yerde, büyümek için acıyı da tecrübe olarak yaşamamız gerekiyor. Acı yetmez... Ayrılık acısında da, çocukken hiç elimizde olmayan tecrübeye bağlı olarak; gerek yataklara düşüren depresyonlar halinde, gerekse daha hafif acılar yaşıyoruz. Bu nedenle, acıyı geçirmeye çalışmaktansa, acıyı yaşamak
gerekiyor. İlişki sonrası yaşanan acı, iki sene içinde geçer, diyebilirim.


- Sürekli aşk acısı çekmeyi bir başkaldırı olarak yaşamaya ne diyorsunuz peki?
Acı çekmeyi seviyor olmak... Aşk acısı çekmeyi bir başkaldırı olarak göremiyorum. Gerçek anlamda bir ilişki kurmayı, başkaldırı olarak görüyorum.


- İlişki içinde de aşk acısı çekilir mi?
İlişki içinde aşk acısı yaşayan insan çok fazla. Bir kere sürekli kaybetme korkusu var, panik var, bağımlılık var, başkalarına duyduğun kızgınlıkları o kişiye projekte etme var, ilişki içinde olmaktan korkma var (ki bu da ilişkinin sona ermesinden korkmadır), ilişkiyi hak etmediğini düşünerek ilişkiyi sabote etme var; bütün bunlar hep acı, ilişki acısı...


ERKEK KAÇAN KADIN SEVMEZ(!)

- İlişki içinde acı çekmemeleri için çiftlere neler öneriyorsunuz?
Eş terapilerinde yaptığımız, iletişimlerini düzeltmek. İletişimde de, açıklık önemli. Doğru bir iletişim kurabilmek için, önce kendini tanımak, kendine karşı samimi olmak gerekiyor. Bir de çiftler oyundan bahsediyor. İlişkiler, sürekli bir oyun içinde yürütülmeye çalışılıyor. Fakat, bir ilişkide oyun olduğu sürece, o ilişki bitmeye mahkumdur! Yanlış bir kanı da, sanki kendini teslim etmezsen, sevdiğini söylemezsen, kendini açık etmezsen, karşındaki peşinde koşar şeklinde... Doğru koşar, fakat o insanla ilişki kurulmaz! Karşınızdaki, kaçma-kovalama oyunu peşindeyse sürekli kaçmak zorundasın, çünkü yakalandığın anda olay biter. Sürekli kaçmak istiyorsan, böyle bir ilişkiye girersin. Örneğin, erkekler kaçan kadın sever, denir. Hayır! Kovalamayı seven erkek, kaçan kadın sever! Gerçek bir ilişki isteyen insan, tam tersine karşısındaki insanın kendisini sevmesini, teslim olmasını, ona güvenmeyi ister.


- Öyleyse, olgun sevginin, gerçek bir ilişkinin tanımı nedir?
Olgun sevgi için cinsel heyecanın yanı sıra, şefkat gerekiyor, özdeşleşme yani empati kurmak gerekiyor. İlişkiye ve sevilen kişiye kendini adamak gerekiyor. Kendini adama, köle olma anlamında değil; kendini sunmak, teslim olmak anlamında... İdealizasyon gerekiyor; onu idealize etmek ama olgun formda (çünkü idealizasvonun çok çeşitli formları var). Onu görmeden idealize etmek değil. Kişiyi her yönüyle, olumsuzluklarını da bilerek idealize etmek; yani onun bir şeyine hayran olmak. Ve karşımızdakini özgür bir birey olarak kabul etmek... Sonuçta, günlük hayatta yapılan klasik sevgi tanımıyla, olgun sevgi tanımı birbirinden çok farklı. Sağlıklı ve mutlu bir ilişki için, olgun sevgi şart.
__________________
Kara topraga Beyaz Kefenle gömülürken yanibasimiza konacak SIYaH-BEYaZ atkinin hayaliyle yasiyoruz
astute Ofline   Alıntı ile Cevapla
Alt 29-02-2008, 00:12   #2
Banned
 
|RespecT Me| - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

ERKEK KAÇAN KADIN SEVMEZ(!)

- İlişki içinde acı çekmemeleri için çiftlere neler öneriyorsunuz?
Eş terapilerinde yaptığımız, iletişimlerini düzeltmek. İletişimde de, açıklık önemli. Doğru bir iletişim kurabilmek için, önce kendini tanımak, kendine karşı samimi olmak gerekiyor. Bir de çiftler oyundan bahsediyor. İlişkiler, sürekli bir oyun içinde yürütülmeye çalışılıyor. Fakat, bir ilişkide oyun olduğu sürece, o ilişki bitmeye mahkumdur! Yanlış bir kanı da, sanki kendini teslim etmezsen, sevdiğini söylemezsen, kendini açık etmezsen, karşındaki peşinde koşar şeklinde... Doğru koşar, fakat o insanla ilişki kurulmaz! Karşınızdaki, kaçma-kovalama oyunu peşindeyse sürekli kaçmak zorundasın, çünkü yakalandığın anda olay biter. Sürekli kaçmak istiyorsan, böyle bir ilişkiye girersin. Örneğin, erkekler kaçan kadın sever, denir. Hayır! Kovalamayı seven erkek, kaçan kadın sever! Gerçek bir ilişki isteyen insan, tam tersine karşısındaki insanın kendisini sevmesini, teslim olmasını, ona güvenmeyi ister.




budur soru ve cevap
__________________
ARKADAŞLAR SİZLERİ SALAK YERİNE KOYMAYA ÇALIŞTIM ANCAK BAŞARILI OLAMADIM. FORUM YÖNETİMİNİ ENAYİ YERİNE KOYMAYA ÇALIŞTIM ANCAK BAŞARAMADIM. SİZDEN DİLENEREK ALDIĞIM REPLERİ FORUM YÖNETİMİ SİLDİ. ŞİMDİ İSE BEN BUNA İSYAN EDİYORUM. BEN BİR MALIM!
Click the image to open in full size.
|RespecT Me| Ofline   Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Bu konuyu arkadaşlarınızla paylaşın


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
You may not post new threads
You may not post replies
You may not post attachments
You may not edit your posts

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-KodlarıKapalı
Trackbacks are Açık
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık




Türkiye`de Saat: 23:21 .

Powered by vBulletin® Copyright ©2000 - 2008, Jelsoft Enterprises Ltd.
SEO by vBSEO 3.3.2

Sitemiz CSS Standartlarına uygundur. Sitemiz XHTML Standartlarına uygundur

Oracle DBA | Kadife | Oracle Danışmanlık



1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147 148 149 150 151 152 153 154 155 156 157 158 159 160 161 162 163 164 165 166 167 168 169 170 171 172 173 174 175 176 177 178 179 180 181 182 183 184 185 186 187 188 189 190 191 192 193 194 195 196 197 198 199 200 201 202 203 204 205 206 207 208 209 210 211 212 213 214 215 216 217 218 219 220 221 222 223 224 225 226 227 228 229 230 231 232 233 234 235 236 237 238 239 240 241 242 243 244 245 246 247 248 249 250 251 252 253 254 255 256 257 258 259 260 261 262 263 264 265 266 267 268 269 270 271 272 273 274 275 276 277 278 279 280 281 282 283 284 285 286 287 288 289 290 291 292 293 294 295 296 297 298 299 300 301 302 303 304 305 306 307 308 309 310 311 312 313 314 315 316 317 318 319 320 321 322 323 324 325 326 327 328 329 330 331 332 333 334 335 336 337 338 339 340 341 342 343 344 345 346 347 348 349 350 351 352 353 354 355 356 357 358 359 360 361 362 363 364 365 366 367 368 369 370 371 372 373 374 375 376 377 378 379 380 381 382 383 384 385 386 387 388 389 390 391 392 393 394 395 396 397 398 399 400 401 402 403 404 405 406 407 408 409 410 411 412 413 414 415 416 417 418 419 420 421 422 423 424 425 426 427 428 429 430 431 432 433 434 435 436 437 438 439 440 441 442 443 444 445 446 447 448 449 450 451 452 453 454 455 456 457 458 459 460 461 462 463 464 465 466 467 468 469 470 471 472 473 474 475 476 477 478 479 480 481 482 483 484 485 486 487 488 489 490 491 492 493 494 495 496 497 498 499 500 501 502 503 504 505 506 507 508 509 510 511 512 513 514 515 516 517 518 519 520 521 522 523 524 525 526 527 528 529 530 531 532 533 534 535 536 537 538 539 540 541 542 543 544 545 546 547 548 549 550 551 552 553 554 555 556 557 558 559 560 561 562 563 564 565 566 567 568 569 570 571 572 573 574 575 576 577 578 579 580