Beşiktaş Forum  ( 1903 - 2013 ) Taraftarın Sesi


Geri git   Beşiktaş Forum ( 1903 - 2013 ) Taraftarın Sesi > Taraftar > Gündem Dışı > Hayvanlar Alemi

Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Stil
Alt 13-02-2007, 19:36   #1
iLHAN-MANSiZ
Guest
 
iLHAN-MANSiZ - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Arrow Karınca

KARINCALAR
Yeryüzünde en kalabalık nüfusa sahip olan canlılar, karıncalardır. Her yeni doğan 40 insana karşılık, 700 milyon karınca dünyaya gelir. Ve bu canlılar hakkında öğrenebileceğimiz çok fazla bilgi vardır.
Böcek türlerinin en "sosyal"lerinden biri olan karıncalar, son derece iyi "örgütlenmiş" bir düzen içinde, "koloniler" denen topluluklar halinde yaşarlar. Örgütlenmeleri öyle gelişmiş bir düzen içindedir ki, bu açıdan insanlarınkine benzer bir uygarlığa sahip oldukları bile söylenebilir.
Karıncalar besinlerini üretip depolarken, yavrularını gözetir, kolonilerini korur ve savaşırlar. Hatta "terzilik" yapıp, "tarım"la uğraşan, "hayvan yetiştiren" koloniler bile vardır. Aralarında çok güçlü bir iletişim ağı bulunan bu hayvanlar, toplumsal örgütlenme ve uzmanlaşma açısından bakıldığında, hiçbir canlı ile kıyaslanamayacak üstünlüktedirler.
Günümüzde toplumsal örgütlenmeleri sağlamak, sosyo-ekonomik sorunlara kalıcı çözümler bulabilmek için kurulan "düşünce grupları"nda (think-tankler), üstün zeka ve eğitim düzeyine sahip araştırmacılar geceli gündüzlü çalışmalar yapmaktadırlar. İdeologlar asırlardır sosyal modeller üretmektedirler. Bunca yoğun çabaya rağmen dünya geneline baktığımızda, henüz ideal bir sosyo-ekonomik toplum düzenine ulaşılabilmiş değildir. İnsan toplulukları içinde daima rekabete ve kişisel çıkarlara dayalı bir düzen anlayışı olduğundan, kurulan düzenlerin kusursuz olması hiçbir zaman mümkün olamamaktadır. Oysa karıncalar kendileri açısından en ideal olan sosyal sistemi milyonlarca sene öncesinden günümüze kadar hiçbir aksaklığa meydan vermeden sürdüregelmişlerdir.
Click the image to open in full size.Karınca Grupları Arasında Bilgi Alış-Verişi
Yeni keşfedilen bir besin kaynağına ilk önce öncü karıncalar gider. Daha sonra, feromen denen ve iç salgı bezlerinde salgıladıkları bir sıvı sayesinde diğer karıncaları da çağırırlar. Yiyeceğin üzerindeki kitle kalabalıklaşınca işçilere, yine bu feromen salgısı vasıtasıyla bir sınır konur. Bulunan besin çok küçük veya uzakta ise, öncüler sinyal vererek besine ulaşmaya çalışan karıncaların sayısında ayarlama yaparlar. Eğer güzel bir besin bulunmuşsa karıncalar daha çok iz bırakmaya çaba sarfederler, böylece yuvadan daha fazla karınca avcılara yardım etmeye gelir. Her ne olursa olsun, besinin kullanılıp yuvaya taşınmasında hiç bir aksaklık çıkmaz. Çünkü ortada tam bir "ekip çalışması" vardır.
Başka bir örnek, bir yuvadan başka bir yuvaya göç eden kaşif karıncalarla ilgilidir. Bu karıncalar, buldukları yeni yuvadan eski yuvaya doğru iz bırakarak ilerlerler. Diğer işçiler yeni yuvayı incelerler ve ikna olurlarsa, onlar da kendi feromenlerini (kimyasal izlerini) eski izin üstüne eklerler. Böylece iki yuva arasında gidip gelen karıncaların sayısı artar ve bunlar yuvayı hazırlarlar. Bu çalışmalar esnasında, işçi karıncalar da boş durmaz, aralarında belli bir organizasyon ve işbölümü yaparlar. Yeni yuvayı belirleyen karıncaların görev paylaşımı şöyledir:
(1) Yeni bölgede toplayıcı görevi üstlenen karıncalar bulunur.
(2) Yeni bölgeye gelip nöbet tutan bir grup vardır.
(3) Toplanma talimatını almak için nöbetçi karıncaları izleyen karıncalar vardır.
(4) Bir grup da bölgede detaylı araştırma yapar.

Kuşkusuz bu kusursuz hareket planının karıncalar tarafından ilk var oldukları günden bu yana uygulanabiliyor olmasını hiç sorgulamadan kabullenemeyiz. Çünkü böyle bir planın gerektirdiği işbölümünün, yalnızca kendi yaşamını ve çıkarlarını düşünen bireyler tarafından uygulanması da imkansızdır. O halde akla şu soru gelmektedir: "Bu planı karıncalara milyonlarca seneden beri kim ilham etmektedir ve uygulamalarını kim sağlamaktadır?" Bu hareket planının gerektirdiği son derece üstün grup iletişiminin işleyebilmesi için elbette büyük bir akıl ve güç sahibine ihtiyaç duyulmaktadır.
Beslenme ve avlanma
Her canlı, beslenme ihtiyacını gidermek için değişik metodlar kullanır. Bu bölümde, karıncaların yiyecek ararken uyguladıkları taktikleri, birbirleriyle haberleşmelerini, besini ele geçirmek için aralarında oluşan rekabeti okuyacaksınız. Bu denli küçük yaratılmış bir canlının, yiyeceğini elde etmek için denediği taktiklerin hepsi, bize onları yaratanın , gücünü göstermektedir.
Yüzbinlerce Nüfuslu Bir "Aile" Nasıl Beslenir?
Karınca kolonilerinde, her karıncanın yerine getirmesi gereken bir takım sorumlulukları vardır. Ama koloninin yaşaması için en önemli işlerden biri, elbetteki beslenme sorununun çözümlenmesidir.
Karıncalar beslenme sorununun çözümünde, yaşantılarının tüm diğer konularında olduğu gibi çok sistemli bir çalışma yürütmektedirler. Yüzbinlerce nüfusa sahip (kimi zaman milyonları bulabilen) koloniye beslenme kaynakları bulabilmek için yaşlı işçi karıncalar, birer kaşif olarak yuvanın etrafındaki araziyi incelemek üzere gönderilirler. Kaşif karıncalar bir besin kaynağı ile karşılaştıklarında, bu kaynağın büyüklüğüne ve zenginliğine göre yuva arkadaşlarını besinin çevresine toplarlar. Kısacası beslenme konusunu da, çok iyi bir iletişim ağı ve asla "yalnızca ben" demeyen fedakarlıkları sayesinde hallederler.

Birbirlerini Besleyen Karıncalar
Değişik türlerdeki karıncalar besin ararken birbirlerinin yoluna çıkmamayı tercih ederler. Her biri besin kaynağına ulaşabilmek için kendine bir yol belirler. Eğer yiyecek ararken yanlışlıkla başka bir koloninin bölgesine girerlerse, bu bir tür savaş ilanı olur. Böyle bir durumda kaşif karıncalar hemen yuvaya dönerek yuvanın girişini kaparlar ve tehlikeye karşı kolonilerini savunmak için bütün koloni üyeleri biraraya gelirler.
Peki yuvaya yiyecek getirme imkanına sahip olmadıkları bu mücadele süresince karıncalar nasıl beslenirler?
İşte bu noktada, karıncaları pek çok açıdan diğer canlılardan ayıran bir özellikleri ortaya çıkar. Besin arama imkanı bulamadıkları bu süre boyunca tüm koloni üyeleri, genç işçilerin kursaklarında depo edilmiş olan besinleri kullanarak beslenme ihtiyaçlarını giderirler.
Aslında bu paylaşma metodu sadece özel zamanlarda değil, hayatlarının tüm dönemlerinde uyguladıkları bir metoddur. Karıncalar vücutlarında depo ettikleri besin damlalarını yalnızca taşımakla kalmaz, ağızdan ağıza geçirerek birbirlerini beslerler. Bir avcı sıvı besinle yüklü olarak yuvaya geldikten sonra, kısa bir süre yuva arkadaşlarının ilgisini çekmek için başını sağa sola sallayarak sabit durur ya da doğrudan arkadaşlarına giderek sonuna kadar açık çene kemiğindeki besin damlasını onlara sunar.84 Çok hızlı bir şekilde besinin koloniye dağıtılmasını sağlayan ve kursaktan geri çıkarmak suretiyle yapılan bu sıvı besin değişimi, gerçekten çok etkileyici bir paylaşma örneğidir.
Ayrıca yuvaya getirilen avlar ve tohumlar da ortak olarak tüketilir. Böylece tüm koloninin beslenme ihtiyacı hiç problem çıkmadan giderilmiş olur.
Anlatılan bu sistem, insanları, doğanın oluşumunda akıl sahibi bir tasarımcının varlığını kabule mecbur bırakan olaylardandır. Bir tesadüfler zincirinin, böylesine kompleks ve fedakarane bir depolama sistemi oluşturamayacağı bir gerçektir. Üstelik her karınca dünyaya bu sistemi bilerek gelmektedir. Yani yiyeceğini paylaşması gerektiği kendisine doğduktan sonra değil, dünyaya gelişinden önce öğretilmiştir. Ayrıca sadece bu fedakarlık ilham edilmekle kalmamış, vücut yapısı da bu paylaşmaya olanak sağlayacak şekilde dizayn edilmiştir. Çünkü kursağında biriktirdiği bir besini sonradan geri çıkarıp başka karıncalara sunabilmesi için özel bir mekanizma gereklidir. Karınca kolonileri içinde gerçekleşen bu paylaşma olayı, hem meydana getiriliş tarzı, hem de burada ortaya çıkan fedakarlık hissi açısından şüphesiz "tesadüf" kelimesini bir kez daha yetersiz hatta yersiz hale getirmektedir. Daha önce de bir çok kez vurguladığımız gibi, evrim teorisi, tüm canlılar arasında kıyasıya bir rekabet ve yaşam mücadelesinin var olduğunu öngörür. Bu yüzden de türler arasındaki fedakarlık örnekleri, açıklamakta en çok zorlanılan davranışlardır. Karıncaların besinlerini paylaşmaya dayalı bir beslenme sistemi yaşıyor olmaları ise, evrim teorisinin öngördüğü biçimde hareket etmediklerinin kanıtıdır. Kesinlikle başıboş bir "yaşam mücadelesi" sürmemekte, aksine, her biri kendine verilen (Kuran'a göre "ilham edilen") görevi yerine getirmekte ve bu sayede de yüzbinlerce hatta milyonlarca üyeli kolonilerini gerçek birer uygarlığa dönüştürebilmektedirler.
Besin Taşımada Akılcı Teknikler
Bilinen yaklaşık 8800 karınca türünün ihtiyaç duydukları besin kaynaklarını keşfetmeleri ve bunları yuvalarına taşımaları çok değişik yollardan gerçekleşir. Bazı türlerde karıncalar tek başlarına avlanır ve tek başlarına besini yuvalarına taşırlar. Bazıları ise grup olarak avlanır, savunma yapar ve besinlerini topluca taşırlar.
Buldukları besin şayet kendi ölçülerine uygunsa, karıncalar genellikle bunu tek başlarına taşırlar. Eğer yiyecek, bir tek karıncanın taşıyamayacağı kadar iri veya küçük küçük kümeler halinde ve belirli bölgede ise, başkalarının yemeklerini almasını engellemek için bu bölgenin çevresine zehirli bir salgı yayarlar. Sonra gidip büyük ve küçük diğer işçileri besini taşımak için yardıma çağırırlar.
Karıncaların tüm yaşamına hakim olan kusursuz işbölümü burada da kendini gösterir. Büyük karıncalar besini parçalar ve yabancılara karşı savunurlar, küçük olanları ise parçaları yuvaya taşımakla ilgilenirler. Bir işçi besini taşımak için çene kemiği ile kaldırır ve yuvasına dönerken onu önünde tutar. Grup olduklarında, taşıyabilecekleri madde daha büyük ölçülerde olur. Bir veya iki ayaklarını kullanarak besini kaldırırlar. Aynı zamanda çene kemiklerini açıp besini ısırırlar. İşçiler konumlarına ve gidiş yönlerine göre değişik yöntemler izlerler. Ön kısımdakiler besini çekerek geri geri yürürler. Arkadakiler ileri doğru yürüyerek besini iterlerken, yan taraflardaki karıncalar destek verirler. Bu yöntemle tek bir karıncanın taşıyacağı ağırlıktan kat kat fazlasını taşımak mümkündür. Hatta tek bir işçinin taşıyacağı ağırlığın 5000 katını taşıdıkları gözlenmiştir. 100 karınca, büyük bir solucanı yer seviyesinde saniyede 0.4 cm ilerleyerek taşıyabilmektedir.
Click the image to open in full size.
Besin kaynağı bulan bir karınca vücudunun arka kısmında bulunan iğnesi ile zeminde kimyasal bir iz bırakır. Bu iz sayesinde yuva arkadaşları besin kaynağına ulaşabilirler.


Karıncalar Ve Koku İzleri
İz iletişimi (koku izlerinin takibi), karıncalarda çok kullanılan bir metodtur. Konuyla ilgili pek çok ilginç örnek vardır:
Amerika çöllerinde yaşayan bir tür karınca, ölü bir böcek bulduğunda onu taşımak ya da sürüklemek isterken çok geniş ve ağır olduğunu fark ederse, havaya zehir kesesinde üretilmiş bir koku salgılar. Uzaktaki yuva arkadaşları kokuyu algılar ve kokunun kaynağına doğru gelmeye başlarlar. Kurbanın etrafında onu taşıyabilecek yeterli sayıda karınca birikince, onu hep beraber yuvaya doğru taşırlar.
Ateş karıncaları ise besin aramak amacıyla yuvalarını terk ettiklerinde, kısa bir süre koku izini takip ederler, sonra birbirlerinden ayrılır ve tek başlarına araştırma yaparlar. Besin kaynağını buldukları, karıncaların davranışlarından belli olur. Ateş karıncası besin keşfettiğinde yuvasına daha yavaş döner. Vücudu zemine iyice yakındır. Belirli aralıklarla iğnesini çıkarır ve iğnenin ucu, kalemin ince bir çizgi çizmesi gibi zemine değer. Böylece ardında besine doğru ilerleyen bir iz bırakmış olur.
Pusula Görevi Gören Karıncalar
Yiyecek arayan karıncalar, açıklanması çok zor bir faaliyeti gerçekleştirirler. Yiyecek kaynağına kıvrımlı, büklümlü bir yoldan giderler, ancak yuvalarına kestirme ve düz bir yoldan geri dönerler. Peki sadece bir kaç santimetre ötelerini görebilecek durumda olan karıncalar, nasıl olup da böylesine düz bir yol oluşturabilmektedirler?
Richard Feynman adlı bir araştırmacı bu soruya yanıt bulabilmek için bir banyo tüpünün dibine şeker yerleştirdi ve bir karıncanın gelip bunu bulması için bekledi. Bir kaşif karınca bu şekeri bulup yuvasına ziyafet haberini vermek için döndüğünde, Feynman renkli bir kalemle karıncanın izlediği zigzaglı yolu takip etti. Daha sonra bu izleri takip eden her karıncanın geçtiği yeri de işaretledi. İlginç bir sonuca vardı: Karıncalar izleri takip ederek ilerlememişlerdi. Bundan daha iyisini yaparak izleri düz bir çizgi haline getirmişler ve bu düz çizginin üzerinde yürümüşlerdi.
Daha sonra bir bilgisayar bilimcisi Alfred Bruckstein, Feynman'dan esinlenerek, karıncaların zigzaglı bir yolu düz bir yola matematiksel olarak nasıl dönüştürdüklerini inceledi. Vardığı sonuç aynıydı: Belli sayıdaki karıncadan sonra, yolun uzunluğu en minimum değerine ulaşmakta, iki nokta arasında olabilecek en kısa mesafeye yani düz bir çizgiye dönüşmekteydi. Karınca biyologların kısa bir süredir gözlemledikleri bu durum, matematiksel olarak da ispatlandı.
Yukarıda anlatılan, elbette büyük ustalık isteyen bir iştir. Çünkü bir insan, kendi boyutuna uyarlanmış böyle bir uzaklık için mutlaka pusula, saat ve hatta kimi zaman çok daha karmaşık aletler kullanmalı ve mükemmel bir matematik bilgisine sahip olmalıdır. Tek başına keşfe çıkan bir karıncanın ise rehberi güneş, pusulası da dalların ve diğer işaretlerin konumudur. Daha sonra bunların şekillerini karıncalar hatırlarlar ve bu sayede de yuvalarına giden en kısa yolu hiç tanımadıkları halde bulabilirler.
Bunu söylemesi kolaydır belki, ama açıklaması çok zordur! Bir beyne sahip olmayan, düşünme ve muhakeme yeteneğinden yoksun bu küçücük canlılar nasıl olup da böyle bir hesap yapabilmektedirler?...
Bir insanın tanımadığı bir ormana bırakıldığını düşünün. Gitmesi gereken yönü biliyor dahi olsa, yolunu bulmakta epey zorlanacaktır ve hatta büyük ihtimalle de kaybolacaktır. Bu arada etrafını dikkatle izleyerek hangi yöne gitmesinin daha uygun olacağını uzun uzun düşünmesi gerekecektir. Karıncalar ise, yol bulma konusunda adeta kodlanmış gibidirler. Sabah besin bulmak için izledikleri yolu, akşam her türlü şart değişmiş olsa bile rahatlıkla bulup izleyerek evlerine dönebilmektedirler.
Mükemmel Av Taktiği
Bazı karınca türleri dişlerini, örümcek yumurtalarını, kırkayakları, böcekleri ve termitleri yemek için kullanırlar. Birçok karınca (örneğin Dacetine), özellikle kanatsız böcekler üzerinde uzmanlaşmıştır. Bu böcekler toprakta ve çürümüş yapraklar içinde sürüler halinde yaşarlar. Çok ihtiyatlı olan böceklerin vücutlarının altında, katlanmış çatal şeklinde uzantılar vardır. Sallanarak doğrulduklarında bu organ onları sanki minyatür bir kanguru gibi havaya ve ileri doğru sıçratır. Dacetine karıncaları ise, bu çok etkili manevrası karşısında çenelerini adeta bir hayvan yakalama tuzağı olarak kullanırlar. Yiyecek arayan karınca, antenleriyle bir böceğin kokusunu aldığında çenesini 180 derece açarak bekler. Çenelerdeki küçük dişlerini, ağzının üst damağına geçirerek kitler. Devamlı olarak antenlerini ileriye doğru atarak onlarla etrafını kolaçan eder. Karınca yavaş yavaş böceğe doğru yaklaşır. Antenleri ona dokunduğunda, artık küçük böcek alt çene dişlerinin ulaşabileceği mesafededir. Karınca damağını indirdiğinde, çenesi birden kapanır ve böcek bir kazığa saplanır gibi dişlerin arasına sıkışır.
Sözkonusu karıncalar avlarını hemen hiç kaçırmazlar, çünkü dünyada refleksi en hızlı olan çeneye sahiptirler.
Gözümüzü kırpma hızımız, tuzakçı karıncanın ısırma süratinin yanında oldukça yavaş kalır. Gözkapağının, kapanması ve açılması saniyenin 1/3'i kadar bir süre alırken, bu karıncaların (Odontomachus bawi) çenesi bunun neredeyse 100 katı hızda çalışır. Gözlenen en hızlı vuruşları 0,33 milisaniyede gerçekleşir.
Tuzakçı karıncaların çene yapıları yaklaşık 1.8 milimetre uzunluğundadır. İç kısımlarında soluk borusuna bağlı içi havayla dolu bir kese bulunur. Bu sistem, dişin çok hızlı hareket etmesini sağlar. Çeneleri minyatür bir fare kapanı gibi işler. Avlanırken, çene tamamen açıktır ve her an kapanmaya hazırdır. Isırma hızı, ısırma işleminin sonuna yakın yavaşlar: Dişlerin birbirine hızla çarpmasını önlemek için, özel kas sistemi ile çene hareketi yavaşlatılır.
Evrim yoluyla, yani bilinçli bir tasarım olmadan ve tesadüfler sonucunda, böyle kusursuz bir avlanma mekanizmasının gelişebilmesi ihtimal dışıdır.
SONUÇ
Tüm bu yaratılış harikaları, insanların günlük hayatın akışı içerisinde, akıllarına dahi getirmedikleri yahut da görüp geçtikleri Allahin mucizelerdir
  Alıntı ile Cevapla
Alt 13-02-2007, 20:09   #2
Dişi Kartal
 
NuraN - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

çalışkan hayvan karıncaa
__________________
Gönlümle baş başa düşündüm demin;
Artık bir sihirsiz nefes gibisin.
Şimdi tâ içinde bomboş kalbimin
Akisleri sönen bir ses gibisin.

Mâziye karışıp sevda yeminim,
Bir anda unuttum seni, eminim .
Kalbimde kalbine yok bile kinim .
Bence artık sen de herkes gibisin.

Eylül 2008


NuraN Ofline   Alıntı ile Cevapla
Alt 13-02-2007, 23:36   #3
Banned
 
Norton - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

emektar karincalar
__________________
ADALET OLMADIKCA ISYAN BITMEZZZ
Norton Ofline   Alıntı ile Cevapla
Alt 14-02-2007, 00:10   #4
 
eagles_03_bjk - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

tşkk..ler paylaşımın için
eagles_03_bjk Ofline   Alıntı ile Cevapla
Alt 14-02-2007, 12:21   #5
Banned
 
pancu38 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

güzel paylasim sagol
__________________
Hayat ne kadar uzun ama sana olan aşk o kadar sonsuz çünkü biz hakiki beşiktaş lıyıız......

pancu38 Ofline   Alıntı ile Cevapla
Alt 14-02-2007, 12:38   #6
Yardımcı Admin
 
Meric - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

teşekkürler
__________________


http://img81.imageshack.us/img81/9771/topmain8dd3mg5.jpg
Meric Ofline   Alıntı ile Cevapla
Alt 19-02-2007, 18:44   #7
Banned
 
Besiktasim_1903 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

Severim Karıncaları
__________________
Vicdanı Tertemizdi, Çünkü Onu Hiç Kullanmamıştı...
Besiktasim_1903 Ofline   Alıntı ile Cevapla
Alt 19-02-2007, 18:48   #8
 
onurgulcemal - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

tşkler..
__________________
http://img246.imageshack.us/img246/6780/onurglcemal4jj2gr7.jpg
SiYah&BeYaZ
onurgulcemal Ofline   Alıntı ile Cevapla
Alt 19-02-2007, 18:51   #9
Dişi Kartal
 
JuLiet - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

karıncalar dahil olmak üzre bu küçük hayvanlara karşı bi sempatim var...

çok şirin şeyler yaa
__________________
Gerçek Aşkın Savaşçı Kraliçesi ...
Serseri Mayın Gibiyim .. Heran Heryerde Patlamaya Hazır ...
RoMeo
JuLiet Ofline   Alıntı ile Cevapla
Alt 19-02-2007, 19:05   #10
вℓα¢кєαgℓє
 
5 i K T A S - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

sağolasın.emeğine sağlık.
BeşiktAŞK aşkı adama doğayı bile öğretir
atom karınca rıza yı da analım bu vesileyle
__________________
Click the image to open in full size.
5 i K T A S Ofline   Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Bu konuyu arkadaşlarınızla paylaşın


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
You may not post new threads
You may not post replies
You may not post attachments
You may not edit your posts

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-KodlarıKapalı
Trackbacks are Açık
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık




Türkiye`de Saat: 11:51 .

Powered by vBulletin® Copyright ©2000 - 2008, Jelsoft Enterprises Ltd.
SEO by vBSEO 3.3.2

Sitemiz CSS Standartlarına uygundur. Sitemiz XHTML Standartlarına uygundur

Oracle DBA | Kadife | Oracle Danışmanlık



1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147 148 149 150 151 152 153 154 155 156 157 158 159 160 161 162 163 164 165 166 167 168 169 170 171 172 173 174 175 176 177 178 179 180 181 182 183 184 185 186 187 188 189 190 191 192 193 194 195 196 197 198 199 200 201 202 203 204 205 206 207 208 209 210 211 212 213 214 215 216 217 218 219 220 221 222 223 224 225 226 227 228 229 230 231 232 233 234 235 236 237 238 239 240 241 242 243 244 245 246 247 248 249 250 251 252 253 254 255 256 257 258 259 260 261 262 263 264 265 266 267 268 269 270 271 272 273 274 275 276 277 278 279 280 281 282 283 284 285 286 287 288 289 290 291 292 293 294 295 296 297 298 299 300 301 302 303 304 305 306 307 308 309 310 311 312 313 314 315 316 317 318 319 320 321 322 323 324 325 326 327 328 329 330 331 332 333 334 335 336 337 338 339 340 341 342 343 344 345 346 347 348 349 350 351 352 353 354 355 356 357 358 359 360 361 362 363 364 365 366 367 368 369 370 371 372 373 374 375 376 377 378 379 380 381 382 383 384 385 386 387 388 389 390 391 392 393 394 395 396 397 398 399 400 401 402 403 404 405 406 407 408 409 410 411 412 413 414 415 416 417 418 419 420 421 422 423 424 425 426 427 428 429 430 431 432 433 434 435 436 437 438 439 440 441 442 443 444 445 446 447 448 449 450 451 452 453 454 455 456 457 458 459 460 461 462 463 464 465 466 467 468 469 470 471 472 473 474 475 476 477 478 479 480 481 482 483 484 485 486 487 488 489 490 491 492 493 494 495 496 497 498 499 500 501 502 503 504 505 506 507 508 509 510 511 512 513 514 515 516 517 518 519 520 521 522 523 524 525 526 527 528 529 530 531 532 533 534 535 536 537 538 539 540 541 542 543 544 545 546 547 548 549 550 551 552 553 554 555 556 557 558 559 560 561 562 563 564 565 566 567 568 569 570 571 572 573 574 575 576 577 578 579 580