|
Ana Sayfa | Kayıt ol | Yardım | Ortak Alan | Ajanda | Bugünkü Mesajlar | XML | RSS | |
03-01-2009, 13:33 | #1 | ||
Dişi Kartal Üyelik tarihi: Oct 2007 Yaş: 34
Mesajlar: 1.870
Tecrübe Puanı: 25 |
ABD'li bilim adamları, köpek balıkların cüsselerine göre güçsüz ağızları olduğunu tespit etti. Köpek balıklarının sadece çok keskin dişleri olduğu için kurbanlarını ısırabildikleri belirtiliyor. Köpek balıklarının milyonlarca yıl hayatta kalmalarının sebeplerinden birinin diş ve çene yapıları olduğu biliniyor. Alt ve üst çenede 4 ya da 5 sıra halinde dizilen ve sayıları türlerine göre değişen köpek balıklarının dişlerinin hemen arkasındaysa “yedek dişler”i bulunuyor. Beslenme sırasında dişler kırıldığında yerini bu dişler alıyor. Bu hızlı değişim birkaç günle birkaç hafta arasında meydana geliyor. KÖPEK BALIKLARI HAKKINDA BİLİNMEYENLER Fosil kayıtlara göre köpek balıkları yaklaşık 400 milyon yıldan beri hayatlarını sürdürüyor. Vücut yapıları kemik yerine kıkırdaktan oluşan, bu nedenle de sualtında oldukça kıvrak hareket edebilen bu hayvanların en büyük dezavantajları, kemikli balıklarda bulunan ve su içinde dengede kalmalarını sağlayan “yüzme keselerinin” olmayışıdır. Yüzmeyi bıraktıkları anda, ağır bir metal parçası gibi dibe çöken köpek balıkları sürekli hareket etmek zorundadır. Bununla beraber yüzme keselerinin olmaması, su içinde dikey yönde oldukça hızlı hareket edebilmelerini sağlar. Ayrıca, bu hayvanlarda vücudun yaklaşık yüzde 20-30'u karaciğerden oluşur. Bu çok yağlı karaciğerler, köpek balıklarına pozitif bir yüzerlilik kazandırır. Bugün dünyada 350 köpek balığı türü yaşıyor. Türkiye civarındaki denizlerde ise 27 köpek balığı türü hayatını sürdürüyor ve bunlar içinde tehlikeli olabilecek 8 tür bulunuyor. TEHLİKE YARATAMAYACAK KADAR DERİNDE YAŞARLAR En büyük tür yaklaşık 20 metrelik uzunluğuyla balina köpek balığı (Rhincodon typus), en küçüğüyse 20 cm'lik cüce kedibalığıdır (Etmopterus perryi). Balina köpek balıkları dışındaki türlerin hepsi etçildir. Balina köpek balıkları ise dev cüsselerine rağmen sadece planktonlarla (mikroskopik canlılar) beslenirler. En büyük etçilse “büyük beyaz” olarak bilinen 7,2 metrelik boyuyla, Carcharodon carcharias'tır. Ancak türlerin çoğunluğu oldukça küçük boyludur. Buna ilaveten tehlike yaratabilecek herhangi bir organları yoktur ve insanlara potansiyel bir tehlike kaynağı olamayacak kadar derinlerde yaşarlar. Köpek balıklarının doğal besinleri arasında büyük balıklar, bazı deniz memelileri, büyük mürekkep balıkları ve diğer köpek balıkları yer alır. Üreme sistemlerine baktığımızda, dişi bireylerle erkek bireyler aşağı yukarı birbirlerine benzerler. Bu hayvanlar genelde derin sularda yaşadıklarından ve akvaryumda yaşatılmaları zor olduğundan, çiftleşme davranışları iyi araştırılmamıştır. Köpek balıkları üç farklı şekilde ürer. Bazıları diğer balıklarda olduğu gibi döllenmiş yumurtayı dışarıya bırakırlar (ovipar), bazıları yavrularını vücut içinde taşır ve bizdeki göbek bağına benzeyen bir organ aracılığıyla besler (vivipar), bazılarıysa döllenmiş olan yumurtayı vücut içinde tutar ama herhangi bir şekilde yavruyu beslemez ve gelişimini tamamlayınca dışarıya bırakır (ovovivipar). Gebelik süreleri 9 ile 24 ay arasında değişir. Bir defada en az 1 en çok 100 yavru doğurabilirler. KAN KOKUSUNU 3 KM UZAKTAN ALABİLİRLER Köpek balıklarının diğer canlılara üstünlük sağlamalarına yarayan bir başka özellikleriyse duyu organları. Koku alma ve işitme duyuları iyi gelişmiş olan köpek balıkları kan kokusunu 3 km uzaktan alabilir. Çok küçük sesleri duyabilir ve geldiği yönü tayin edebilir, oysa insan sualtında sesi duyar ama geldiği yönü tayin edemez. Görme duyuları pek gelişmemiştir. Zaten genelde derin sularda yaşadıkları için, görme duyularını pek kullanmaz. Vücutlarının yan tarafında bir çizgi şeklinde bulunan ve “yanal organ” denen duyu organlarıyla manyetik alanları algılayabilir, yön tayini yapabilir (özellikle bulanık suda) ya da yaralı bir balığın çıkardığı titreşimleri saptayabilirler. Köpek balıklarının en önemli duyu organıysa “Lorenzini ampulleri” denen elektroreseptör hücreleridir. Bunlar vücudun baş kısmında bulunan ve 1 mm'lik kanallarla dışarıya açılan yapılardır. Elektriksel uyarılara karşı oldukça hassastırlar. Bu kadar hassas duyu organlarına sahip bir canlı için av bulmak ve onu avlamak çok güç olmasa gerek. Avlanmada ilk uyarılan koku alma ve işitme duyularıdır. Harekete geçen hayvan ava yaklaştıkça görme duyusu devreye girer. Avı bulduğunda etrafında daireler çizmeye başlar. Bir müddet sonra bu daireler küçülmeye ve çapraz geçişler yapmaya başlar. Iyice yaklaştığında gözleri (parçalama sırasında koruma amaçlı olarak) geriye doğru kayar ve özel bir kapakla kapanır. Bu andan sonra artık devrede sadece elektroreseptör organları çalışmaktadır ve hayvan elektrik yayan her şeye saldırır. Ağız açıldığında alt çene dışarıya doğru çıkar ve avını yakalayan hayvan üst çenesiyle avını tutar. Alt çeneyle de parçalar. Bu arada kazayla parçalanan kendi türlerini dahi yiyebilirler. Tek tek avlandıkları gibi, grup halinde de avlanabilirler. Uzmanlar dalarken ya da yüzerken saldırgan tek bir birey görüldüğünde korkulacak bir durum olmadığını ama sürüyle karşılaşıldığında durumun pek güvenilir sayılamayacağını söylüyor. ]FAYDALARI... [/size] [/b] Köpek balığı kıkırdağı başta kanser olmak üzere bazı hastalıkların tedavisinde kullanılmaktadır. Tümörler beslenebilmek, gelişebilmek, yayılabilmek ve toksinlerini kan dolaşımına aktarabilmek için kan damarlarına ihtiyaç duyarlar. Tümör oluşumundan sonra o bölgede yeni kılcal kan damarları oluşumu gözlenir. Yapılan çalışmalarda köpek balığı kıkırdağının bu yeni kılcal kan damarlarının oluşumunu baskılayan bir etkiye (anti-angiogenesis) sahip bir maddeyi içerdiği bulunmuştur. Köpek balığı kıkırdakları kullanıldığında, bu etki ile damarlaşmayı baskıladığı için tümör gelişemiyor. Tümör yok olmasa da yayılması durduğu için belirli bir bölgede sabit kalıyor ve tedavi için çok büyük bir şans doğuyor çünkü bilindiği gibi tümörün yayılması (metastaz) hastanın hayatını kaybetmesinin en büyük habercisidir. Sadece bununla da kalmıyor kıkırdağın faydaları. Eklem yaralanmalarının tedavisinde, iltihap giderici olarak, bağışıklık sisteminin kuvvetlendirilmesinde, bakteriyal, viral ve mantar (fungal) enfeksiyonlara karşı dayanıklılık sağlanmasında, artrit (mafsal iltihabı) tedavisinde, ağrı kesici olarak, sedef ve akne tedavilerinde kullanılmaktadır. Köpek balıklarının bazı türleri yaklaşık 500 m derinlikte yaşarlar. Peki hiç düşündünüz mü bu canlılar ışığın bile ulaşamadığı bu derinliklerde nasıl ya-şamlarını devam ettirebiliyorlar? Bi-limadamları bunu da araştırdılar ve köpek balığı karaciğerinde saklı olan bu sorunun cevabını buldular. 1 [/color]
__________________ Lütfen forum kurallarını okuyunuz.. Konu edaks tarafından (03-01-2009 Saat 13:44 ) değiştirilmiştir.. | ||
|
03-01-2009, 13:38 | #2 | ||
zɐʎaq ɥɐʎis Üyelik tarihi: Jun 2006 Yaş: 42
Mesajlar: 11.401
Tecrübe Puanı: 40 | Enteresan bir biçimde evrim geçirmemiş tarih öncesi dönemde de nasılsa bugüne kadar öyle gelmiş bir canlıdır. Korkmaya gerek yoktur , ülkemizde çok derin sularda olurlar genelde 50-60-70-100 metrelerde dipte yaşarlar. Ancak haziran ayında yumurta dökmeye kıyıya gelirler, bu aylarda kıyılarda görülebilirler, ancak ülkemizde kıyılarında saldırgan türlere nadiren rastlanmaktadır.
__________________ Emre - 1981 - Yeşilköy - Arh + | ||
03-01-2009, 14:35 | #3 | ||
Üyelik tarihi: Mar 2008 Yaş: 63
Mesajlar: 4.095
Tecrübe Puanı: 35 | Korkmaya gerek yoktur...yanlız,kedisi ile beraber yüzenler için tehlike arzeder..
__________________ "iki özel tutkum;İstanbul ve Beşiktaş" | ||
03-01-2009, 15:47 | #4 | ||
Üyelik tarihi: Jan 2008 Yaş: 34
Mesajlar: 17.190
Tecrübe Puanı: 56 | valla o dişleden kimse kurtulamaz | ||
Bu konuyu arkadaşlarınızla paylaşın |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
| |