![]() | |
Ana Sayfa | Kayıt ol | Yardım | Oyun Alanı | Ajanda | Arama | Bugünkü Mesajlar | Forumları Okundu Kabul Et XML | RSS | |
![]() | #171 | ||
Dişi Kartal ![]() Üyelik tarihi: Jul 2006
Mesajlar: 15.053
Tecrübe Puanı: 35 ![]() | Dikkat eksikliği hiperaktif çocuk Çocuklarda Dikkat Eksikliği Dikkat eksikligi ve hiperaktivite bozuklugu (DEHB) için teshis ölçütleri: Aşağıdaki (1) veya (2) maddelerinden en az birinin karşılanması gerekir. 1-Aşağıdaki dikkatsizlikle ilgili maddelerden en az altısının , en az 6 ay boyunca, çocuğun gelişim düzeyiyle uyumlu olmayarak ve çocuğun uyumunu bozacak şekilde varolması gerekmektedir. a- Genellikle ayrıntılara dikkat edemeyip, iş, okul ve diğer aktivitelerde dikkatsizce hatalar yapmak. b- Genellikle oyunlarda ya da verilen görevlerde dikkati sürdürmekte zorlluk çekmek. c- Kendisiyle karşılıklı olarak konuşulduğunda, dinliyor izlenimi alınmaması . d- Genellikle kendisine öğretilip,gösterilmesine karşın, bunlları uygulayamayıp, okul ödevleri, işyerindeki görevler ve ev işlerini tamamlayamamak. e- Çoğunlukla yapacağı aktiviteler ve planları sıralayıp, düzene koyamamak. f- Beyin gücü gerektiren görevlerden ( ders yapmak gibi) kaçınma, hoşlanmama , ya da bunları yapmaya isteksiz olma. g- Çeşitli aktiviteler için gerekli oyuncak, ders araç ve gereçleri gibi şeyleri sıkça kaybetmek. h- Konu dışı çevresel bir uyaran tarafından kolayca dikkatin dağılması. i- Günlük olağan aktivitelere karşı da unutkanlık hali. 2-Aşağıdaki aşırı haraket ve dürtüsellik belirtilerinden en az altısının, en az 6 ay boyunca , çocuğun gelişim düzeyiyle uyumlu olmayarak ve çocuğun uyumunu bozacak şekilde varolması gerekmektedir. Aşırı hareketlilik ile ilgili özellikler: a-Sürekli olarak el ya da ayaklarını hareket ettirmek, yerinde oturamayıp,oturduğu yerde kıpırdanmak. b-Oturmasının beklendiği ve gerekli olduğu ortamlarda (sınıfta ders esnasında olduğu gibi) yerini terkedip dolaşmak. c-Uygunsuz olmayan ortamlarda ( sınıf, kalabalık mekanlar gibi) koşmak, bir yerlere tırmanmaya çalışmak gibi davranışlar sergilemek. d- Oyun oynarken ya da boş vakit aktivitelerinde sessiz bir şekilde davranamama, gürültü çıkararak birşeylerle oyalanabilmek. e-Daima ‘sanki bir motor tarafından çalıştırılıyor’ şeklinde hareket halinde bulunmak. f-Sıklıkla aşırı ölçüde konuşmak. Dürtüsellikle ilgili özellikler: g-Kendisine sorulmakta olan soru tam olarak tamamlanmadan, yanıtlamaya çalışmak. h-kendisine herhangi bir şey için sıra gelmesini bekleyememek. i-Çevresindekilerinin iznini almadan , aniden konuşma ya da oyunlarına katılımak, müdahale etmek. B-Bu şekilde kişide sorunlara yol açan yakınmaların 7 yaş öncesinde başlaması gerekmektdir. C-Sorunlara yolaçan yakınmaların en az 2 farklı alanda kendini göstermesi gerkmektedir ( okulda, işte ya da evde gibi). D-Toplumsal alan, okul hayatı ya da iş ortamında kişinin işlevselliğinde belirgin bozulmanin varlığı. E- Rahatsızlığa ait yakınmalar başka bir psikiyatrik bozukluğa bağlı olmamalıdır. Dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu, aşırı hareketlilik, dikkat eksikliği ve impulsivite olarak sınıflandırılabilen üç temel belirti kümesinden oluşur. __________________
__________________ Gönlümle baş başa düşündüm demin; Artık bir sihirsiz nefes gibisin. Şimdi tâ içinde bomboş kalbimin Akisleri sönen bir ses gibisin. Mâziye karışıp sevda yeminim, Bir anda unuttum seni, eminim . Kalbimde kalbine yok bile kinim . Bence artık sen de herkes gibisin. Eylül 2008 | ||
![]() | ![]() |
|
![]() | #172 | ||
Dişi Kartal ![]() Üyelik tarihi: Jul 2006
Mesajlar: 15.053
Tecrübe Puanı: 35 ![]() | Direk kırıkları Çocuklar yüksek fiziksel aktivite nedeniyle sık sık düşerler. Özellikle kol düzken el üzerine düşme sıklıkla dirsek kırığı ile sonlanır. Bu kırıklar tüm çocuk kırıklarının % 10 unu oluşturur. Kırık tipleri Dirsekte değişik tiplerde kırıklar meydana gelebilir. Dirsek üstü (suprakondiler) kırıklar- Üst kol kemiği (humerus) dirseğin hemen üstünden kırılmıştır. Genellikle 8 yaş altında görülür. En sık ve en ciddi kırıktır. Çünkü sinir hasarına ve dolaşım bozukluğuna neden olabilir. Dirsek makarası (kondiler) kırıklar- Bu kırıklarda üst kol kemiğinin dirsek eklemini oluşturan makarasının bir parçası kırılmıştır. Bu kırıkların dikkatli tedavsii çok önemlidir . Aksi halde dirsekteki büyüme plağı zedelenerek büyümeyle ortaya çıkan dirsek eğrilikleri görülebilir. Dirsek çıkıntısı (epikondiler)kırıkları- Dirsek makarasının iki yanındaki epikondil denilen çıkıntıların kırığıdır. 9-14 yaşlarında ve iç taraftakinde sıktır. Büyüme plağı kırıkları- Üst kol ve ön kol kemiklerinin büyüme plakları dirseğe yakın kemik uçlarındadır. Bu plaklardaki kırıklarda büyümenin bozulması veya asimetrik olması en önemli komplikasyondur. Bu nedenle çok dikkatli tedavi edilmeleri gerekir. Çok iyi tedavi edilenlerinde bile daha nadir de olsa büyüme plağı kökenli büyüme problemleri görülebilir. Önkol kırıkları- Bir dirsek zorlanmasında önkolun başparmak tarafındaki kemiğinin (radius) başı kırığı veya ezilmesi görülebilir. Bazen bu kırığa dirsek çıkığı da eklenebilir. Dirsek ucu (olecranon) veya diğer önkol kemiğinin (ulna) kırığı nadirdir. Belirti ve şikayetler Tüm tip kırıklarda benzer yakınmalar vardır. Ani ağrı Hassasiyet Şişme (hafif veya şiddetli olabilir) Hareket kısıtlılığı Tanı ve tedavi Düşme sonucu çocuğunuzun dirseğimde bir problemle karşılaştıysanız zaman geçirmeden doktora başvurunuz. Doktorunuz öncelikle bir damar ve sinir hasarı olup olmadığına bakacaktır. Sonra röntgen incelemesi yapılır. Bazen her iki dirseğin karşılaştırmalı röntgeni gerekebilir. Tedavi kırığın yerine ve derecesine göre değişir. Kaymamış veya bazı çok az kaymış kırıklarda 3-5 hafta tam veya yarım alçı uygulaması yeterli olabilir. Bu süre içinde zaman zaman kontrol röntgenleri ile kırığın kayıp kaymadığının kontrolü gerekebilir. Kırık kaymışsa onu yerleştirmek gerekir. Bazen yerleştirme işlemi cerrahiye gerek kalmadan elle yapılabilir. Bu işlemin genel anestezi altında yapılması idealdir. Ancak kaymış dirsek kırıklarının çoğu cerrahi gerektirir. Bazı tip kırıklarda elle düzeltmeye çalışmak sakıncalı olduğundan doktorunuz direkt cerrahi önerecektir. İyi bir cerrahi sonunda dirsek tamamen normale döner. __________________
__________________ Gönlümle baş başa düşündüm demin; Artık bir sihirsiz nefes gibisin. Şimdi tâ içinde bomboş kalbimin Akisleri sönen bir ses gibisin. Mâziye karışıp sevda yeminim, Bir anda unuttum seni, eminim . Kalbimde kalbine yok bile kinim . Bence artık sen de herkes gibisin. Eylül 2008 | ||
![]() | ![]() |
![]() | #173 | ||
Dişi Kartal ![]() Üyelik tarihi: Jul 2006
Mesajlar: 15.053
Tecrübe Puanı: 35 ![]() | Dissosiyatif Bozukluk Dissosiyatif amnezi: Kişilerin önemli kişisel bilgilerini hatırlayamama halidir. Bu durumda sadece belli bir takım hatıra, duygu ve düşünceler değil (evlilik , mezuniyet törenleri gibi),daha uzun yaşantılar(çocukluk çağlarına ait dönemler ya da ilkokul yılları gibi ) hatırlanamayabilir. Bu belli bir konuya has olabileceği gibi o döneme ait her anıyı da içine alabilir. Gün içinde tekrarlayan unutkanlık dönemleri ile de seyredebilir. Yaygın görülmektedir. Travmatik hatıraların kişiyi etkilemesini önlemek için vücudun bilinçdışı olarak kullandığı bir savunma şeklidir. Dissosiyatif fug: Kişinin aniden kendisini nasıl geldiğinden habersiz olduğu bir yerde bulması, geçen sürede yaptıklarından habersiz olduğu , farklı bir kişi gibi davrandığı dönemlerdir. Bu dönemlerde kişilerin seyahatler yapabildiği, kişiliklerinden farklı davranışlar sergileyebildikleri gözlenmiştir. Tek başına görülmesinden ziyade ,dissosiyatif kimlik bozukluğu içinde bir öğe olarak bulunmaktadır. Depersonalizasyon bozukluğu Kişinin vücudunun tümü ya da bir kısmına yabancılaşması ( gerçek dışılık hissi ,vücudu,kol ve bacaklarının değiştiği hissi, kendini dışarıdan film izler gibi seyrediyor olma,bedeninden ruhunun ayrılıyor olduğu hissi,sanki bir sis perdesi ardından etrafına bakıyor gibi olma vb.) şeklinde daha farklı bir algılayış içine girilmesidir . Bazen etrafını, yaşadığı ortamı da yabancı veya daha farklı hissetme hali (derealizasyon) ile birlikte olabilir. Histerik psikoz: Kişi için çok önemli , üzücü ani bir durum ya da ağır bir gerilimli süreç sonrasında ,olmayan sesler duyma, görüntüler görebilme, düşünce bozuklukları, kendi ve etrafına yabancılaşma, çocuksu ve normal dışı davranışlar, ağlayıp-gülme gibi duygusal görünümde ani ve aşırı değişiklikler ya da tepkisizlik hali ile kendini gösterir.İlerleyici değildir. Bir kaç saat ,bazen de bir kaç hafta sürebilir. Halk arasında" cinnet geçirdi" denilen durumdur. Hastaneye yatış gereklidir. Bu durumun altında dissosiyatif kimlik bozukluğu olabileceğinden ,olayı bir buzdağının üstü gibi düşünerek görünmeyen kısma yönelik tedavi başlatılmalıdır
__________________ Gönlümle baş başa düşündüm demin; Artık bir sihirsiz nefes gibisin. Şimdi tâ içinde bomboş kalbimin Akisleri sönen bir ses gibisin. Mâziye karışıp sevda yeminim, Bir anda unuttum seni, eminim . Kalbimde kalbine yok bile kinim . Bence artık sen de herkes gibisin. Eylül 2008 | ||
![]() | ![]() |
![]() | #174 | ||
Dişi Kartal ![]() Üyelik tarihi: Jul 2006
Mesajlar: 15.053
Tecrübe Puanı: 35 ![]() | Divertiküler Hastalık DİVERTİKÜL NEDİR? Kalınbarsakların çeperinde yıllar içinde oluşan küçük baloncuklara divertikül adı verilir. 40 yaşından sonra genelde ortaya çıkarlar. Birkaç taneden yüzlerce adede kadar sayılara ulaşabilir. DİVERTİKÜL OLMASI HASTALIK MIDIR? Barsaklardaki bu baloncukların oluşması tek başına bir hastalık değildir. Ülkemizde kesin istatistikler olmamakla birlikte gelişmiş ülkelerde, örneğin Amerika Birleşik Devletleri’nde, 60 yaş civarı insanların yarısında divertiküller mevcuttur. Divertikül içine sert dışkının takılıp kalması ile bu bölgede iltihabi bir hadise başlayınca Divertikülit gelişir. Divertiküllerin boynundaki kan damarlarından dışkı tahrişi ile kanama olursa Divertikül kanaması belirir. Divertikülit ve kanama Divertiküler Hastalık grubunu oluşturur. DİVERTİKÜLER HASTALIK GELİŞMESİNE YOL AÇAN FAKTÖRLER Posadan fakir beslenme, düzensiz ve sert dışkılama alışkanlığı divertiküler hastalık gelişmesine zemin hazırlar. DİVERTİKÜLİT NE GİBİ ŞİKAYETLERE YOL AÇAR? Karında genellikle solda, bazen sağda ağrı ve hassasiyet, ateş yükselmesi genelde ilk şikayetlerdir. Nadiren iltihabi hadisenin süratle ilerlemesi durumunda genel durum bozukluğu ve şok görülebilir. TANI Divertikülit sırasında muayene, kan tetkikleri ve batın tomografisi ile teşhis rahatlıkla konur. İltihabi durum geçtikten sonra hastaya mutlaka kolonoskopi adı verilen endoskopik tetkik yapılmalıdır. Bu yöntemle kalın barsağın tamamının içi ayrıntısı ile görülür. Yaşanan hadisenin divertiküllere bağlı olup olmadığı kesin olarak anlaşılır. DİVERTİKÜLİT TEDAVİSİ Hafif vakalarda antibiyotik tedavisi ve ağızdan gıda alımının azaltılması veya kesilmesi ile durum düzelir. Ağır vakalarda hastanede damardan antibiyotik tedavisi ve damar yolu ile beslenme gerekebilir. İltihabi sürecin barsak delinmesine yol açtığı az sayıda vakada acil cerrahi müdahale gerekebilir. DİVERTİKÜL KANAMASI Dışkılama sırasında vişne rengi veya kırmızı renkte kanamaya yol açar. 60 yaş üzeri kanamaların en sık nedenlerinden biridir. Hastaneye yatırılmayı gerektirmekle beraber genellikle ağır bir tabloya yol açmaz. DİVERTİKÜLER HASTALIK ENGELLENEBİLİR Mİ? Kalın barsakta divertikül adı verilen baloncuklar bir kez oluşunca herhangi bir tedavi ile kaybolması sağlanamaz. Ancak oluşan divertiküllerin divertikülit (iltihap) ve kanama yapma ihtimalini azaltmak özel beslenme rejimi ile mümkündür. Burada amaçlanan yumuşak, ancak şekilli, bir dışkı oluşmasını sağlayacak kadar posadan zengin bir beslenme tarzına geçmektir. Gündelik en az 30-35 gram posa ve bol miktarda, 1.5-2 litre, sıvı alımı ile düzenli barsak alışkanlığı oluşturulmalıdır. Bu sayede dışkının barsakta uzun süre kalıp sertleşmesine ve divertiküllere takılıp iltihap ve kanama oluşturmasına engel olunabilir. DİVERTİKÜLER HASTALIKTA CERRAHİ Divertikülit veya kanama gibi komplikasyonlar önlemlere rağmen tekrarlıyorsa barsağın yoğun olarak divertikülleri içeren bölümünün çıkartılması gerekir. Divertiküller içinde iltihaplanma hızla ilerleyip barsak delinmesine yol açması durumunda hastanın acilen ameliyata alınması nadir olarak da gerekebilir. DİVERTİKÜLER HASTALIK KANSERE DÖNÜŞÜR MÜ? Hayır. Divertiküllerin kansere dönüşmesi söz konusu değildir. Ancak divertiküllere bağlı olduğu düşünülen durumun tam olarak aydınlatılması için hastalık arazları yatıştıktan sonra barsakların kolonoskopi adı verilen endoskopik yöntemle tetkik edilmesi gerekir. Bu sayede kalın barsağın içi ayrıntılı olarak görülür ve kişideki şikayetleri ortaya çıkaran başka bir durum olup olmadığı kesin olarak anlaşılır. ÖZET Divertiküller kalın barsakların çeperinde yıllar içinde oluşan baloncuklardır. Bunların iltihaplanması ile divertikülit veya buradaki damarların tahrişi ile divertikül kanaması gelişebilir. Posadan zengin beslenme ve düzenli barsak alışkanlığının oluşturulması ile iltihaplanma ve kanama ihtimali azaltılabilir. Tekrarlayan iltihap ve kanama hecmeleri cerrahi müdahaleyi gerektirir. Hastalık arazları yatıştıktan bir süre sonra kolonoskopi adı verilen endoskopik yöntemle tüm kalın barsağın içi ayrıntısıyla tetkik edilmelidir. __________________
__________________ Gönlümle baş başa düşündüm demin; Artık bir sihirsiz nefes gibisin. Şimdi tâ içinde bomboş kalbimin Akisleri sönen bir ses gibisin. Mâziye karışıp sevda yeminim, Bir anda unuttum seni, eminim . Kalbimde kalbine yok bile kinim . Bence artık sen de herkes gibisin. Eylül 2008 | ||
![]() | ![]() |
![]() | #175 | ||
Dişi Kartal ![]() Üyelik tarihi: Jul 2006
Mesajlar: 15.053
Tecrübe Puanı: 35 ![]() | Diyabetli hastalarda şeker hastalarında diş problemleri Diyabetlilerde ortaya çıkabilecek ağız ve diş problemleri nelerdir? Diyabetlilerde görülebilen ağız ve diş sorunları şunlardır: 1. Periodontal hastalıklar yani dişeti hastalıkları 2. Diş çürükleri 3. Ağız içinde mantar infeksiyonları, pamukçuluk 4. Ağız kuruluğu Diyabetlilerde diş ve dişeti problemleri neden daha sık görülür? Şeker içeren ortamlar bakterilerin çoğalmalarına neden olur. Özellikle kan şekeri kontrolsüz seyreden diyabetlilerde tükrükteki yüksek şeker miktarları bakterileri davet eder ve kolaylıkla dişeti iltihapları ve çürükler ortaya çıkar. Dişeti iltihabı, yani periodontitis, dişetlerinin dişlerden ayrılmasına neden olur. Zaman içinde diş ile dişeti arasında oluşan küçük cepler yeni bakteri odaklarının gelişmesini sağlar ve olay diş kayıplarına kadar ilerler. Otonom nöropatisi olan diyabetlilerde tükrük salgısı koyulaşır ve miktarı azalır. Bunun sonucunda ağızın tükrükle yıkanması ve temizlenme süreci kesintiye uğrar. Bunların yanısıra, diyabet zaman içinde küçük damarları etkiler ve bu damarların suladığı alanlarda beslenme bozukluklarına neden olabilir. İyi beslenemeyen dişetlerinde iltihap oluşumu kolaylaşır ve zor iyileşir. Kan şekeri yüksekliği bakterilere karşı savunmayı ve iyileşmeyi güçleştiren bir diğer faktördür. Sonuçta diyabetlilerde ağız içinde çeşitli sorunların ortaya çıkmasına neden olur birden fazla faktör bulunur ve zamamında müdahale edilmeyen dişeti iltihapları ciddi sonuçlara yol açabilir. Ağız içindeki infeksiyonlar şeker kontrolünü güçleştirir ve olay bir kısır döngü halini alır. İlerlemiş bir dişeti iltihabı ancak cerrahi müdahale ile iyileşebilir. Diyabetlilerde diş ve dişeti problemleri nasıl önlenebilir? Dişeti hastalıkları önlenmesi için herşeyden önce iyi bir şeker kontrolünün sağlanması ve düzenli ağız bakımı gereklidir. Dişlerinizin bakımında aşağıdaki kurallara uyunuz: 1. Dişlerinizi her yemekten sonra, günde en az iki defa fırçalayınız. Fırçalama süresi 2 dakikadan kısa olmamalı. Fırça yumuşak ve dairesel hareketlerle tüm diş yüzeylerinin üzerinde gezdirilmeli. Uçları yuvarlatılmış yumuşak ve naylon fırça kullanılmalı. Fırça dişeti ile arasındaki açı yaklaşık 45 derece olacak şekilde tutulmalı. 2. Dilinizin üzerini de fırçalayınız. 3. Diş aralarındaki bakterileri uzaklaştırmak için günde en az bir defa diş ipi kullanınız. 4. Diş hekiminizi diş temizliği ve kontrolü için en az 6 ayda bir düzenli olarak ziyaret ediniz. Eğer aşağıdaki durumlardan herhangi biriyle karşılaştıysanız hemen diş hekimine başvurunuz. 1. Fırçalama veya yemek esnasında ortaya çıkan dişeti kanamaları 2. Dişetinde kızarıklık, ağrı, hassasiyet, şişlik 3. Dişetlerinde çekilmeler 4. Diş taşları 5. Dişlerde hassasiyet 6. Dişlerde pozisyon değişiklikleri ve sallanmalar 7. Ağızda kötü koku ve tad 8. Çürükler Diyabet diş ve dişeti tedavilerine bir engel oluşturur mu? Diş tedavisi için anestezi uygulanacak olan diyabetlilerde epinefrin içeren anestezik ilaçlardan kaçınılmalıdır. Eğer nöropati varsa bu grup ilaçlar çarpıntı ve kalpte ritm bozukluklarına yol açabilir. Kötü kontrollü diyabetlilerde ciddi diş müdahalelerinden önce sağlık kontrolü yapılması gereklidir. Eğer mümkünse tedavi iyi şeker kontrolü sağlanana kadar geciktirilebilir. Ancak diyabetin kendisi ve insülin kullanımı, ağız içi müdahaleler için kesinlikle bir engel ya da tehlike oluşturmaz. Benzer şekilde, diyabetliler eğer gerekiyorsa antibiotik tedavisini de rahatlıkla uygulayabilirler. Ağız içi sorunlarının diyabet tedavisini güçleştireceği ve şeker ayarını bozacağı da gözönüne alınarak bu sorunlarla vakit geçirmeksizin mücadele edilmelidir. __________________
__________________ Gönlümle baş başa düşündüm demin; Artık bir sihirsiz nefes gibisin. Şimdi tâ içinde bomboş kalbimin Akisleri sönen bir ses gibisin. Mâziye karışıp sevda yeminim, Bir anda unuttum seni, eminim . Kalbimde kalbine yok bile kinim . Bence artık sen de herkes gibisin. Eylül 2008 | ||
![]() | ![]() |
![]() | #176 | ||
Dişi Kartal ![]() Üyelik tarihi: Jul 2006
Mesajlar: 15.053
Tecrübe Puanı: 35 ![]() | diyaliz dializ hemodiyaliz periton diyalizi HEMODİYALİZ NEDİR? Hemodiyaliz vücudunuzda biriken su ve atık maddeleri atmaktadır. Bu atık maddeler ve sıvı yiyip içtiklerinizden gelmektedir. Normalde bu atıklar böbrekler ile uzaklaştırılmaktadır. Böbrekleriniz çalışmazsa bu atık maddeler ve sıvı vücudunuzda birikip şunlara neden olacaktır: - Uyku bozukluğu - Halsizlik - Kaşıntı - Geceleri kramp - Şişmeler - Sıkıntılı soluma - Bulantı - İştahsızlık - Hıçkırık - Kilo kaybı - Anormal kanama - Kansızlık Diyaliz bu belirtileri ortadan kaldırır. Fakat eğer yeterli miktarda diyaliz olamıyorsanız bunların bir kısmı kalır. Yeterli Miktarda Diyaliz ne Demektir ? Yeterli miktarda diyaliz olmanız önemlidir : - Kendinizi iyi hissettirir - Diyalizde uzun süre yaşamanızı sağlar - Diyalizdeki hayat kalitenizi yükseltir - Hastane bakımından uzak tutar Araştırmalar yeterli miktarda diyaliz alanların daha iyi ve uzun yaşadığını göstermiştir. Daha önce belirttiğimiz şikayetlerinizin olmaması bile yeterli dozda diyaliz aldığınızı göstermez. Yeterli diyaliz alıp almadığınızın en güvenilir yolu diyaliz ekibinizin bunu hesaplamasıdır. Bu onlara bir atık madde olan ürenin vücudunuzdan ne kadar temizlendiğini gösterir. Sizin yeterli dozda diyaliz aldığınızı gösteren hesaplar Kt/V, URR veya üre azalma oranıdır. Diyaliz ekibiniz ayda bir kez kanınızı alıp bu ölçümleri yapar. Bazen idrar toplamanız da istenebilir. Sizin diyaliz merkeziniz Kt/V veya URR değerleri ile yeterli dozu hesaplayabilir. Yeterli diyaliz aldığınızdan emin olmak için Kt/ v değerinin en az l,2, URR değerinin de en az %65 olması gerektiğini bilmeniz gerekir. Bu değerleri normale getirecek kadar diyaliz almanız gerekir. Hemodiyaliz genellikle haftada 3 kez uygulanır. Yine genellikle her seans 3-4 saat sürer, fakat bazen bu miktarlardan daha uzun diyaliz olmanız gerekebilir. Değerlerinizi Nasıl Mukayese Edeceksiniz: Eğer ölçülen değerleriniz istenen düzeyde değilse diyaliz ekibinize ne yapmanız gerektiğini sorun. Eğer Kt/V veya URR, hedefin altında ise diyaliz ekibiniz aşağıdaki hususları kontrol edecektir. - Damar yolunuz çalışıyor mu ? - Diyalizör size uygun mu ? - Kan ve diyalizat hızı çok düşük mü ? - Kan örnekleriniz usûlüne uygun mu ? - Tam tedavide misiniz ? - Herhangi bir tedaviyi kaçırmamalısınız ! Eğer Yeteri Kadar Diyaliz Olamıyorsanız: Eğer yeteri kadar diyaliz olamıyorsanız o zaman vücudunuzda fazladan sıvı ve atık maddeler kalacaktır. Zamanla bu sizin kendinizi iyi hissetmenizi ve hayat sürenizi olumsuz etkileyecektir. Diyalizinizin Programlanması: Diyaliz ekibiniz sadece size özel planlanmış bir program yapacaktır. Bu planın hedefi normal Kt/V veya URR değerine erişebilmenizi sağlamaktır. Bu program size: - Ne tip ve büyüklükte diyalizöre ihtiyacınız olduğunu - Tedaviniz esnasında kan ve diyalizatın ne hızda dolaşması gerektiğini - Haftada kaç kez ve her tedavinin kaç saat olması gerektiğini saptar. Size Verilen Diyaliz Dozunun Hesaplanması: Size yeterli diyaliz dozunu hesaplamada en doğru ve en sık kullanılan metod "üre kinetik model veya UKM" dir. Bunu yapmak için diyalizinize bakan ekip diyaliz esnasında kan örnekleri alır. İdrar toplamanız da söylenebilir. Bu tetkiklerle diyalizinizin kanınızdaki üreyi ne kadar azalttığı hesaplanır. Göz önüne alınması gereken diğer bir önemli kriter de diyaliz öncesi ve sonrası kilonuzdur. Tüm bilgiler bilgisayara yüklenerek Kt/V hesaplanır. Bu metodla hesaplanan verilmesi gerekli diyaliz dozu diyaliz ekibinize şu konularda yardımcı olacaktır : - Tedavinizi daha iyi planlayabilmek - Hedeflenen diyaliz dozuna ulaşmada hatayı ortadan kaldırmak - Diyaliz merkeziniz doz ayarlamakta URR'yi de kullanabilir. Bu diyaliz öncesi ve sonrası kan üre düzeyini mukayese edilerek hesaplanır.
__________________ Gönlümle baş başa düşündüm demin; Artık bir sihirsiz nefes gibisin. Şimdi tâ içinde bomboş kalbimin Akisleri sönen bir ses gibisin. Mâziye karışıp sevda yeminim, Bir anda unuttum seni, eminim . Kalbimde kalbine yok bile kinim . Bence artık sen de herkes gibisin. Eylül 2008 | ||
![]() | ![]() |
![]() | #177 | ||
Dişi Kartal ![]() Üyelik tarihi: Jul 2006
Mesajlar: 15.053
Tecrübe Puanı: 35 ![]() | Diyaliz Takip Kartınız nedir? Kt/V ve URR'nin yanı sıra diyaliz bakım ekibiniz her ay tedavinizin planlanmasında yardımcı olacak başka kan ve idrar tahlilleri de yapmaktadır. Aynı zamanda onlar diyaliz öncesi, sonrası ve diyaliz esnasında kilo ve tansiyonunuzu da takip etmektedir. Önemli test sonuçlarınızın kopyasını isteyip kendi takip kartınızı aşağıdaki örnek gibi tutabilirsiniz. Tedavinizin Rahat Geçmesi İçin: Diyaliz ekibiniz sizi diyaliz boyunca rahat ettirecektir. Diyaliz süresince kramp, bulantı, başağrısı ve baş dönmesi olmazsa tedavinizi rahatça tamamlayabileceksiniz. Bu belirtiler her zaman olmaz ama bunlardan herhangi birisi olursa diyaliz ekibinize aşağıdaki değişikliklere gerek olup olmadığını sorun: - Sıvı çekimini yavaşlatmak ki bu diyaliz sürenizi uzatacaktır. - Diyalizattaki sodyum miktarını arttırmak. - Hipertansiyon ilaçlarını kontrol etmek. - Kuru kilonuzu veya hedef kilonuzu kontrol etmek. - Diyalizatı biraz soğutmak. Kendinize aynı zamanda diyetinizi kontrol ederek ve tedaviler arasında alınan sıvıyı kısıtlayarak yardımcı olmalısınız. Fazla sıvı almanız diyaliz esnasında fazla sıvı çekilmesine ve tedavi esnasında kendinizi kötü hissetmenize sebep olacaktır. PERİTON DİYALİZİ Periton diyalizi akut ve kronik böbrek yetersizliğinin tedavisinde kanı zararlı atıklardan temizlemek ve sıvı dengesini sağlamak için kullanılan bir yöntemdir. Bu yöntem artık günümüzde kronik böbrek yetersizliği gelişen hastalarda ideal tedavi seçeneği olarak önerilmektedir. Periton diyalizi tedavisinde, sağlıklı kişilerde normalde böbrekler tarafından atılan toksik maddeler ve çeşitli metabolitlerin kan dolaşımından temizlenerek atılabilmesi amacıyla periton zarı kullanılmaktadır. Periton zarı karın iç duvarını ve karın içindeki tüm organları örten yarı geçirgen bir zardır. Tedaviyi uygulamak için bir nefroloji uzmanı veya bir cerrah tarafından küçük bir operasyon ile ince, yumuşak, silikondan yapılmış bir kateter karın boşluğuna yerleştirilir. Bu işlem yetişkinlerde genellikle lokal anestezi ile kısa sürede yapılır ve bu işlem esnasında hasta herhangi bir acı duymaz. Takılan diyaliz kateterinin yerine sabitlenmesi ve periton diyalizi tedavisine başlanabilmesi için 3 hafta beklenilir. Bu kateter vasıtasıyla periton diyaliz solüsyonu karın boşluğuna verilir. Böbrek yetersizliği nedeni ile vücuttan atılamayan üre, kreatinin gibi atık ürünler ve su, kandan periton zarını geçerek bu sıvıya geçer. Bekleme süresinin sonunda yine aynı kateter vasıtasıyla boşaltılan sıvı dışarı alınarak vücuttan atılmış olur. Karın tekrar periton diyaliz solüsyonu ile doldurularak bırakılır. Bu işlem yaklaşık yarım saat kadar sürer ve gün içerisinde genellikle 4-5 kez yapılır. Karındaki solüsyonu boşaltmak ve karnı yeniden solüsyon ile doldurmak için kullanılan tüp ve torbalara yalnız değişim işlemi sırasında bağlanılır. Periton diyalizi 2 şekilde uygulanır: 1) SAPD (Sürekli ayaktan periton diyalizi) 2) APD (Aletli periton diyalizi)
__________________ Gönlümle baş başa düşündüm demin; Artık bir sihirsiz nefes gibisin. Şimdi tâ içinde bomboş kalbimin Akisleri sönen bir ses gibisin. Mâziye karışıp sevda yeminim, Bir anda unuttum seni, eminim . Kalbimde kalbine yok bile kinim . Bence artık sen de herkes gibisin. Eylül 2008 | ||
![]() | ![]() |
![]() | #178 | ||
Dişi Kartal ![]() Üyelik tarihi: Jul 2006
Mesajlar: 15.053
Tecrübe Puanı: 35 ![]() | SÜREKLİ AYAKTAN PERİTON DİYALİZİ (SAPD) Dünyada en yaygın uygulama şekli budur. Değişimler evde veya iş yerinde temiz bir ortamda hasta tarafından elle yapılır. Periton diyaliz solüsyonu karna verilmeden önce özel ısıtıcı ile (veya kışın ılık bir radyatörün üzerine konularak) hafifçe ısıtılarak karna verilir. Diyaliz solüsyonu gündüz 4-5 saat, gece 8-10 saat süre ile karında bekletilir. ALETLİ PERİTON DİYALİZİ (APD) Evde makine yardımı ile yapılır. Hasta yatmadan önce set ve solüsyon torbalarını periton diyaliz makinesine yerleştirir ve makineyi doktorun önerdiği şekilde programlanmış olarak çalıştırır. Hasta uyurken gece boyunca (8-10 saat) makine değişimleri otomatik olarak yapar. Doktorun önerisine göre sabah uyanıldığında bir miktar taze diyaliz solüsyonu karında bırakılır veya bırakılmaz
__________________ Gönlümle baş başa düşündüm demin; Artık bir sihirsiz nefes gibisin. Şimdi tâ içinde bomboş kalbimin Akisleri sönen bir ses gibisin. Mâziye karışıp sevda yeminim, Bir anda unuttum seni, eminim . Kalbimde kalbine yok bile kinim . Bence artık sen de herkes gibisin. Eylül 2008 | ||
![]() | ![]() |
![]() | #179 | ||
Dişi Kartal ![]() Üyelik tarihi: Jul 2006
Mesajlar: 15.053
Tecrübe Puanı: 35 ![]() | Diz bağı hastalıkları Diz vücudun en büyük ve harekette hayati önemde bir eklemdir. Dizin sabitliğini yan bağlar ve çapraz bağlar sağlar. Çapraz bağlar diz ekleminin içinden uyluk(femur) ve kaval(tibia) kemiğini bağlar. Bu bağlar kısa bir halat gibi bu iki kemiği sıkıca birbirine bağlar , diz bükülürken ve düzken gerekli olan sabitliği sağlarlar. Önde bulunana ön çapraz bağ (ACL), arkada olana arka çapraz bağ (PCL) denir. Yan bağlar femur ve tibia kemiklerini iç ve dıştan (dış yan bağ tibianın dış arkasında bulunan fibula kemiğine yapışarak indirekt yoldan tibia’yı sabitler) birbirlerine bağlayarak sabitler. Diz ekleminin her iki yana açılmasını engeller. Aynı zamanda bu kemiklerin dönme hareketlerini sabitlemede çapraz bağlara destek olur. Ön çapraz bağ (ACL) yaralanmaları ACL tibia’nın femur ‘a göre öne kaymasını engeller.Aynı zamanda tibia’nın dönme hareketini de engeller. Ön çapraz bağ aşağıdaki şekillerde yaralabilir; Ani yön değiştirme, diz dönmesi Koşarken, kayarken yavaşlama Zıplama sonrası yere inerken Dize direkt darbe Belirtiler Ön çapraz bağınız yaralandığında hemen bir ağrı hissetmeyebilirsiniz. Bununla beraber bir kopma sesi veya diz kontrolünün bozulduğunu genellikle hissedilir. 2-12 saat içinde diz şişer ve ayağa kalkıldığında ağrı olur. Ortopedist görene kadar buz uygulaması ve bacağın yukarı kaldırılması ağrı ve şişlik gelişimini azaltır. Ön çapraz bağ yırtığı ile yürünürse diz kıkırdağı zedelenebilir. Özellikle ayak sabitken vücud döndürüldüğü zaman, kaval kemiği (tibia) sabit kalırken uyluk kemiği (femur) döner. Bu kıkırdak üzerinde öğütücü-yaralayıcı bir etki yapar. Tanı ACL yırtıklarının temel tanı ve değerlendirme yöntemi muayenedir. Çeşitli muayene testleri vardır. Özellikle operasyon kararını verdiren stabilite testleri muayene ile yapılmaktadır. Bu tip yaralanmaları olan hastalarda başka kemik patolojilerini tesbit için direkt röntgenler, eklem içi patolojiler için MRG istenebilir. Nadiren bazı vakalarda artroskobik muayene gerekebilir. Tedavi Cerrani ve cerrahi olmayan tedavi alternatifleri vardır. ---> Cerrahi olmayan tedavi; Tam olmayan (parsiyel) yırtıklar Yaş veya genel olarak düşükfiziksel aktiviteleri olanlar Stabilite testlerinde (pivot shift testi gibi) genel stabilitesi iyi durumda olan Dizlerde cerrahi tedaviye gereksinim duyulmayabilir. Bu tür hastaların ömür boyu uyluk ön ve arka adelelerini (quadriceps ve hamstring) geliştirici düzenli çalışma yapmaları, riskli aktivitelerde özel dizlik kullanmaları önerilir. ---> Cerrahi tedavi; ACL yırtığı olan aktif ve spor yapmak isteyen hastalarda gereklidir. Zaman zaman diz dönmesine gelişen aktivitesi daha az olan kişiler de dize güveni geri getirmek ve kıkırdak hasarını engellemek için önerilmektedir. Cerrahi tedavide genellikle artroskobik olarak diz çevresindeki bir tendon (veya bir parçası) kullanılarak ön çapraz bağın orjinal anatomisine uygun bir rekonstriksiyon sağlanır. ACL rekostriksiyon ameliyatı sonrası yaklaşık 3 aylık ciddi bir fizik tedavi ve rehabilitasyon programı uygulanır. Arka çapraz bağ (PCL) yaralanmaları Arka çapraz bağ (PCL),ACL kadar sık yaralanmaz. PCL yaralanmaları genellikle aşırı gerilme çekilme ile olur. En sık nedeni dizin ön tarafına doğru bükülmesi hareketi neden olur. Bu tür hareket yalnış bir adımla olabileceği gibi, snowbord, motosiklet, futbol gibi sporlarda daha sık oluşur. PCL yaralanmasında diz sabitliğinde bozulma olur. Özellikle tibia femura göre geriye doğru kayar. Bu hareket yumuşak diz eklem kıkırdağının zedelenmesine veya incelmesine neden olabilir. Bu aşınma ileri dönemlerde kireçlenme ile sonuçlanabilir. PCL yaralanmasında belirtiler ACL yırtıklarına benzerdir. Ancak dizde dönde gibi instabilite bulguları daha nadirdir. PCL yırtığı olan kişilerin çoğu normal aktivitelerine iyi bir rehabilitasyon programı sonrası ameliyatsız dönerler. PCL’in tibia’dan bir kemik parçası ile kopuğu veya rehabilitasyona rağmen kaza öncesi performansına dönemeyen sporcularda operasyon gerekebilir. Yan bağ yaralanmaları İç yan bağdaki (MCL) küçük tam olmayan yırtıklarda cerrahi tedavi gerekmeyebilir. Bu durumda doktorunuzun kararına göre bir bandaj veya çeşitli dizlik seçeneklerinden biri kullanılabilir. Bu durumlarda günde 2-3 kez 15-20 dakika buz uygulaması , bacağı yukarıda tutma, istirahat şişlik ve ağrının daha hızlı iyileşmesine yardımcı olmaktadır. Yan bağ yaralanmalarının ilk günlerinde dizdeki şişlik ve ağrı yaralanmanın ciddiyetinin muayene ile tesbitini zorlaştırabilir. Bu durumlarda doktorunuzun anestezi altında muayene veya MR tetkiki tekliflerini ciddiye almak akıllıca olur. Dış yan bağ (LCL) ve iç yan bağın tam yırtıklarında bağın lifleri yeterince güçlü iyileşmemesi dizde stabiliteyi riske atar. Özellikle genç ve spor yapan aktif insanlarda cerrahi tedavi tercih edilir. İç ve dış yan bağ yeni yırtıklarının cerrahisi kolay bir prosedürdür ve sonuçları oldukça iyidir. Cerrahi tedavi sonrası dizin eski fonksiyonlarına dönmesi yoğun fizyoterapi gerektiren bir dönem gerektirir. Diz yan bağ yaralanmalarının yetersiz tedavisi sonucu oluşan dizin sabitliğinin bozulması spor yapmayı ve yüksek fiziksel aktiviteyi bozmakla kalmaz oluşan anormal hareket biçimi dizde erken kireçlenme gelişmesine neden olur. Bu durumda bağın rekonstriksiyon ( yeniden oluşturma) operasyonları< gerekir. Bu operasyonlar yeni yırtık operasyonlarına göre teknik açıdan daha zor ve tam iyileşme süresi daha uzun olmakla beraber iyi ellerde iyi sonuçlar vermektedir. __________________
__________________ Gönlümle baş başa düşündüm demin; Artık bir sihirsiz nefes gibisin. Şimdi tâ içinde bomboş kalbimin Akisleri sönen bir ses gibisin. Mâziye karışıp sevda yeminim, Bir anda unuttum seni, eminim . Kalbimde kalbine yok bile kinim . Bence artık sen de herkes gibisin. Eylül 2008 | ||
![]() | ![]() |
![]() | #180 | ||
Dişi Kartal ![]() Üyelik tarihi: Jul 2006
Mesajlar: 15.053
Tecrübe Puanı: 35 ![]() | Diz osteoartriti kireçlenmesi Osteoartrit nedir? Osteoartrit (kısaca OA) ya da dejeneratif eklem hastalığı, herhangi bir eklemin, üzerine yük binen yüzeyinin hasar gördüğü bir durumdur. Bu durum eklemlerin normal, ağrısız, yumuşak hareketlerini bozar ve özellikle bacakta geliştiği zaman vücudun ağırlığını taşıma yeteneğini bozabilir. Bu şekilde bir çok eklem etkilenebilir; ancak diz en sık etkilenen eklemlerimizdendir. En çok orta yaşlı ve yaşlı kişiler etkilenmektedir. OA'nın nedeni tam olarak bilinmemektedir. En basit şekilde, aynen bir kalp ya da böbrek yetersizliği gibi 'eklem yetersizliği' olarak tanımlanabilir. Osteoartrit temel olarak fiziksel bir olaydır. Eklemler 'mekaniktir'; makinelere benzer görevleri vardır. Ancak tıpkı makinalar gibi anormal bir zorlanmaya maruz kalırlarsa, bozulurlar. Diz eklemi Diz eklemi vücudumuzdaki en karmaşık eklemlerden biridir. Vücudumuzu destekleyen, yük taşıyan en önemli yapılardan biridir. Aynı zamanda, bir menteşe gibi davranır; günlük yaşamımızdaki aşırı dönme, bükülme gibi hareketlere dayanmak zorundadır. Diz eklemi iki kemiğin uç noktalarından oluşmuştur, bu uç noktalar kıkırdakla kaplanmıştır; bu yapının tümü ise bir zar ve kapsülle örtülmüştür. Diz, dört büyük bağ (ikisi içeride ve diğer ikisi eklemin birer kenarında) ve aynı zamanda güçlü uyluk kasları ile sağlamlaşır. Eklemin içinde bir yastık görevi gören menisküsler ekleminizin normal çalışmasını sağlar. Ancak her nasılsa, iş ve spor aktivitelerinde ne kadar aktif olsak ta, çoğumuzda hiçbir zaman diz osteoartriti gelişmez. Dizimiz şaşırtıcı bir şekilde dirençlidir; kendi kendini tamir etme yeteneği vardır. Kolayca aşındırmanız mümkün olmayabilir. Diz osteoartritinden kimler etkilenir? Kadınlarda erkeklere göre iki kat fazla görülür. Bu hastalıktan etkilenenlerin çoğu 50 yaşın üzerindedir. Tüm dünyada görülür; ancak bazı ırklarda daha sık olarak gözlenir. Diz OA'sı, özellikle kadınlarda, ellerde nodüllerle birlikte görülen artritle beraber olabilir. Şişman olanlarda osteoartrit hem daha sık gelişir, hem de şişmanlık hastalığın ilerlemesi için de bir risk faktörüdür. Yapılan çalışmalar şişmanlığın ortadan kaldırılmasının diz osteoartritini %50 oranında azaltacağını düşündürmektedir. Bu nedenle henüz osteoartrit gelişmemiş şişman kişiler eğer zayıflarlarsa, hastalık gelişme riski büyük oranda azalabilir. Osteoartrit gelişmiş şişman kişilerde, çok az kilo verilmesi bile şikayetleri büyük oranda geriletmektedir. Örneğin 5 kg verilmesi diz üzerindeki yükü 15-20 kg azaltmaktadır. Çünkü normal yürüyüş sırasında diziniz üzerine vücut ağırlığınızın 3.5 katı yük binmektedir. Osteoartritin nedenleri nelerdir? Bir çok hastada herhangi bir neden yoktur. Özellikle erkeklerde, kıkırdağa yönelik yapılan bir ameliyat benzeri 'mekanik' bir neden olabilir. Bazı kadınlarda ailesel bir eğilim olduğu görülebilir. Genetiğin özellikle ellerde görülen dejeneratif değişiklikte rolü vardır. Şu andaki bilgilerimiz çoğu bir çok faktörün kombinasyonunun hastalığa neden olduğunu göstermektedir. Bu faktörler şunlardır: yaşlanma, osteoartrite genel yatkınlık, eklemin iç yapısındaki dokuların yaşlanması, eklem yüzeylerini kapsayan kırıklar, eklem bağlarında yırtık, menisküs yaralanması, şişmanlık ve kişinin yaptığı ağır işlere (kömür madencileri gibi), spor aktivitelerine (profesyonel uzun mesafe koşucuları, futbolcular gibi) ve travmaya bağlı olarak diz ekleminin yıpranması. Osteoartritte eklemlere ne olmaktadır? Normal eklem ve osteoartritten etkilenen eklem arasındaki en önemli fark kemik uçlarını kaplayan kıkırdağın incelmesi ve yapısının bozulmasıdır. Bu değişiklikler eklemin iç yüzeyinde özellikle de diz kapağı altında görülür. Bu tutulum yamalı tarzdadır ve eklemin tümünü nadiren tutar. Çevreleyen kemik dokuları da bu değişikliklere reaksiyon verir ve eklemin kenarlarında mahmuz tarzında yeni kemik oluşumları gelişir. Kıkırdaktaki değişiklikler yavaş yavaş gelişir. Diz içindeki reaksiyonun çoğu vücudun, oluşan hasarı sınırlamak ve eklemi iyileştirmek için yaptığı bir girişimdir. Diz eklemi içinde bir kez osteoartrit oluştuğu zaman kendi kendine iyileşmez ancak daha fazla hasar kısıtlanabilir. Osteoartrit ne tür şikayetlere neden olur? Hastalık yıllar içinde yavaş yavaş gelişir. En önemli şikayetler ağrı, dizde şişlik ve ekleminizdeki tutukluluk hissidir. Dizinizi kullanırken duyacağınız ağrı en sık rastlanan sorundur. Ağrı en fazla bir aktivite sonrası olmaktadır. Hastalığın başlangıcında yürüyüş sırasında dizinizin hiçbir sorun çıkarmadığını, ancak birkaç dakika süreli oturmayı takiben dizinizde ağrı ve tutukluluk olduğunu farkedebilirsiniz. Eklemde tutukluluk hissi ağrıya eşlik edebilir ya da etmeyebilir. Tutukluluk hissi sabah ilk kalktığınızda ya da istirahat sonrasında görülebilir. Bu durumda dizinizi tekrar kullanabilmeniz için birkaç ağrılı dakika geçebilir. Hastalık ilerledikçe dizinizdeki ağrı basit günlük yaşam aktivitelerinde bile sorun çıkarabilir. Ağrı sadece aktivite ile değil, istirahatte de gelişmeye başlayabilir. Hastalığın daha ileri formunda ağrı sürekli olabilir, gece uyku düzeninizi bozabilir ve eklem hareket açıklığı da kısıtlanabilir; bu durumda belli bir mesafeyi yürüme ya da merdiven çıkma önemli sorun hale gelebilir. Kasların zayıflaması nedeniyle eklemde boşalma hissi olabilir. Ağrının şiddeti her zaman sabit değildir. Bir diğer deyişle, hiçbir nedene bağlı olmaksızın iyi ve kötü günleriniz hatta iyi ve kötü aylarınız olabilir. Bazıları bunu hava durumuna bağlayabilir; bazıları da ağrının daha çok fiziksel aktivite ile ilişkili olduğunu söyler. Osteoartritte muayene bulguları nelerdir? Doktorunuz sizi muayene ederken, dizinizi hareket ettirdiğinde gıcırtı tarzında bir ses çıkabilir. Diziniz etrafında özellikle iç kısmında duyarlı alanlar olabilir. Hareket kısıtlılığı olabilir ve dizinizi tamamen bükme ağrılı olabilir. Doktorunuz yeni kemik oluşumlarına ya da eklem içinde biriken sıvıya bağlı olarak dizinizde şişlik saptayabilir. Uyluk kasları ise normalden daha ince ve daha zayıftır. Osteoartrit farklı bireyleri çok farklı şekillerde etkiler. Bazılarının sadece bir dizinde çok hafif şikayeti vardır; bazılarının ise her iki dizle ilgili şikayetleri bulunur. Bazılarında ağrı en önemli şikayettir; bazıları ise oturdukları yerden kalkmakta ve hareket etmekte güçlük çekerler. Bazı kişiler yaşamları boyu hemen hemen aynı kalırlar; bazıları ise hızlı bir değişiklik yaşarlar. Kendinizi, diz osteoartriti olan bir başka kişi ile karşılaştırmanızın yararı olmayacaktır. Osteoartrit komplikasyonları nelerdir? Bazı kişilerde hiçbir komplikasyon gelişmez. Hastalıkları günlük yaşamda sıkıntı yaratmakla birlikte, hiçbir zaman felaket haline gelmez.
__________________ Gönlümle baş başa düşündüm demin; Artık bir sihirsiz nefes gibisin. Şimdi tâ içinde bomboş kalbimin Akisleri sönen bir ses gibisin. Mâziye karışıp sevda yeminim, Bir anda unuttum seni, eminim . Kalbimde kalbine yok bile kinim . Bence artık sen de herkes gibisin. Eylül 2008 | ||
![]() | ![]() |
![]() |
Bu konuyu arkadaşlarınızla paylaşın |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
Seçenekler | |
Stil | |
| |
![]() | ![]() |