Beşiktaş Forum  ( 1903 - 2013 ) Taraftarın Sesi


Geri git   Beşiktaş Forum ( 1903 - 2013 ) Taraftarın Sesi > Taraftar > Dişi Kartallar > Kadın Sağlığı

Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Stil
Alt 23-01-2007, 19:12   #91
Dişi Kartal
 
NuraN - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

İyot eksikliği, zeka geriliğine neden oluyor

--------------------------------------------------------------------------------

Yozgat İl Sağlık Müdürlüğü, yazılı açıklama yaparak, zeki, çalışkan, başarılı ve guatrdan uzak bir nesil yetiştirilmesi için mutlaka iyotlu tuz tüketilmesi gerektiğini belirtti.




İyot yetersizliğinin, zeka geriliği, okul çağı çocuklarında görülen, öğrenme isteğinde azalma, algılama güçlüğü ve guatr gibi hastalıklara neden olduğu belirtilen açıklamada şu görüşlere yer verildi:
"İyot, troit hormonu yapımında kullanılan bir maddedir. Bir insanın günlük iyot ihtiyacı 150 mgr dır. İyot genel olarak yüksek miktarda deniz ürünlerinde, az miktarda süt, yumurta ve et de bulunmaktadır. İyotlu tuz kullanarak önlenebilecek sorunlarla mücadelede tüm sektörlere de görev düşmektedir. Okul döneminde hızlı büyüme ve gelişmenin yanı sıra yoğun öğrenme içinde bulunan çocuklarda yetersiz iyot alımı okul başarısını da olumsuz etkilediği görülmüştür. Bütün bu veriler iyotlu tuz kullanımının önemini göstermektedir. Bu nedenle halkın iyotlu tuz kullanmasını kullanırken de güneş ışınlarından uzak tutulması, serin kuru, koyu renkli koruma kabında muhafaza edilmesi gerekmektedir. Zeki çalışkan, başarılı ve guatrdan uzak bir nesil yetiştirilmesi için mutlaka iyotlu tuz tüketilmelidir".
__________________
Gönlümle baş başa düşündüm demin;
Artık bir sihirsiz nefes gibisin.
Şimdi tâ içinde bomboş kalbimin
Akisleri sönen bir ses gibisin.

Mâziye karışıp sevda yeminim,
Bir anda unuttum seni, eminim .
Kalbimde kalbine yok bile kinim .
Bence artık sen de herkes gibisin.

Eylül 2008


NuraN Ofline   Alıntı ile Cevapla
Alt 23-01-2007, 19:13   #92
Dişi Kartal
 
NuraN - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

Doktorunuz meyve ve sebzeler

--------------------------------------------------------------------------------

Bitkisel renk maddeleriyle ilişkili olan meyve ve sebzelerdeki fitokimyasalların insan sağlığını korumak için çalıştıkları bildirildi.
Ondokuz Mayıs Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Gıda Mühendisliği Bölümü tarafından hazırlanan broşürle, fitokimyasal üreten meyve ve sebzelerin hangi hastalıklara iyi geldiği konusunda bilgi verildi.


Bitkisel gıdalarda bugüne kadar 900'ün üzerinde farklı fitokimyasal bulunduğu öğrenilirken, bu koruyucu bitkisel bileşiklerin beslenme ve sağlık üzerine etkileri konusunda her gün yeni araştırma sonuçları veriliyor.


Günde 5-9 porsiyon meyve ve sebze, tam tahıllar, soya ve sert kabuklu meyveler tüketerek bitkisel gıdalarda bulunan tüm fitokimyasallardan ve besin öğelerinden yararlanma imkanı bulunduğuna dikkat çekiliyor. Elde edilen verilere göre, bazı meyve ve sebzelerin iyi geldiği hastalıklar şöyle:
Elma ve elma suyu, turunçgiller, kivi, siyah üzüm ve üzüm suyu, kırmızı biber, domates ve karpuz kalp hastalıklarına karşı kalbi koruyor.


Taze ve kuru kayısı, yaban mersini, kavun, havuç, üzümsü meyveler, karalahana, erik, balkabağı, kuru üzüm, ıspanak ve çilek yaşlanma sürecini yavaşlatıyor.
Taze ve kuru kayısı, böğürtlen, yaban mersini (alıç-likapa), Çin lahanası, brokoli, lahana, kavun, havuç, karnabahar, taze soğan, Brüksel lahanası, turunçgiller, kuş üzümü, sarımsak, karalahana, kivi, pırasa, soğan, balkabağı, ahududu, kara üzüm ve üzüm suyu, ıspanak, çilek, şalgam ve suteresi bazı tip kanserlere yakalanma riskini azaltıyor.


Taze ve kuru kayısı, kavun, havuç, brokoli, karalahana, balkabağı ve ıspanak akciğer fonksiyonlarını iyileştiriyor.
Ispanak, balkabağı, karalahana, havuç, kavun, brokoli, taze ve kuru kayısı diyabetle ilgili komplikasyonları azaltıyor.
Brokoli, mısır, karalahana, kivi ve ıspanak 50 yaşın üzerindeki kişilerde görme bozukluğunun başlıca nedeni olan makula dejenerasyonunun önlenmesine yardımcı oluyor.


Brokoli, üzümsü meyveler, sarımsak, kıvırcık salata, soğan, armut, kara üzüm ve üzüm suyu alerjik kökenli iltihaplanmaları azaltıyor.
Üzümsü meyveler, sarımsak, karalahana, kıvırcık salata, soğan, armut, kara üzüm, üzüm suyu baş ve boyun tümörlerinin gelişmesini durduruyor.
Sarımsak, karalahana, kıvırcık salata, soğan, armut ve üzümsü meyveler akciğerleri hava kirliliği ve sigaranın zararlı etkilerinden koruyor.
Karalahana ve ıspanak katarakt riskini azaltıyor.


Kırmızı biber, karpuz, domates ve ketçap, domates suyu, salça, makarna sosu gibi domates ürünleri prostat kanseri riskini azaltıyor.
Böğürtlen, yaban mersini, taze soğan, kuş üzümü, ahududu, çilek, pırasa ve soğan kanın kolesterol seviyesini düşürüyor.
__________________
Gönlümle baş başa düşündüm demin;
Artık bir sihirsiz nefes gibisin.
Şimdi tâ içinde bomboş kalbimin
Akisleri sönen bir ses gibisin.

Mâziye karışıp sevda yeminim,
Bir anda unuttum seni, eminim .
Kalbimde kalbine yok bile kinim .
Bence artık sen de herkes gibisin.

Eylül 2008


NuraN Ofline   Alıntı ile Cevapla
Alt 23-01-2007, 19:13   #93
Dişi Kartal
 
NuraN - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

Ihlamur deyip geçmeyin

--------------------------------------------------------------------------------

Özellikle soğuk kış günlerinde sıcak içecek olarak tüketilen ıhlamurun insan sağlığına birçok faydasının bulunduğu bildirildi.
Yurdumuzda Marmara ve Doğu Karadeniz Bölgeleri'nde bol miktarda yetişen ıhlamurun çiçek, yaprak, kabuk ve ağacından faydalanılıyor. Hoş kokulu bir bitki olan ıhlamurun aynı zamanda iyi bir ev ilacı olduğunu vurgulayan uzmanlar, "Kurutulmuş ıhlamur yaprakları, çiçekleriyle birlikte kaynatılarak hoş kokulu bir içecek elde edilir. Bu içecek sinirleri yatıştırır, bağırsak kurdunu düşürür, bağırsak sancısını giderir, öksürüğü keser, damar tıkanıklığını açar, gribi iyileştirir, hazımsızlığa karşı kullanılır, mide üşütmesini ve uykusuzluğu giderir. Ihlamur ayrıca idrar söktürücü, terletici, yatıştırıcı, göğüs yumuşatıcı özelliğe de sahiptir. Ihlamur çiçeği balla karıştırılıp içilirse mide ülserine faydalıdır. Kan dolaşımını düzenler" dedi.


Ihlamurun içinde uçucu yağ, tanen, şeker, C ve P vitamini, reçine ve enzimler bulunduğunu açıklayan uzmanlar, ıhlamurla ilgili şu bilgileri verdi:
"Mide şikayeti olanlar ıhlamuru tek başına kaynatıp içerse hazmı kolaylaştırır. Bunun yanısıra ıhlamurun içine biraz kekik, nane ve rezene katıp kaynatıp içerseniz hem mide yanmalarına, hem de kusma türü rahatsızlıklara iyi gelir. Cildinizde leke mi var? Hemen ıhlamuru suda kaynatıp sıvı sümüksü bir hal alıncaya kadar bekletin. Sonra bu sıvıyı lekelere sürün faydasını göreceksiniz. Yine aynı şekilde elde edeceğiniz ıhlamurla kırışıklıklara masaj yaparsanız iyi sonuç alacaksınız. Strese karşı ıhlamur çayı iyi gelir. İçine çok az karanfil atarsanız hem güzel bir tat elde etmiş olursunuz, hem de sizi sakinleştiren etkisini arttırırsınız. Grip ve nezle olunca ıhlamuru hiç eksik etmeyin. Bilinmelidir ki, bu tür hastalıklarda ıhlamur sadece terlemeyi sağlayarak değil, aynı zamanda vücudun direncini de artırarak tedaviye yardımcı olur.



Göz çapaklanmalarında ıhlamuru kaynatın ve süzün. Pamuk yardımı ile gözlerinize kompres yapın. Hem çapaklanmaları önleyecektir, hem de gözünüzü dinlendirecektir. Gözlerinize kompres yaparken gözünüzü kapatmayı unutmayın. Ihlamuru kaynatıp elde ettiğiniz su ile ara sıra saçlarınızı yıkayarak saçlarınızın beslenip kuvvetlenmesini sağlayabilirsiniz. Bu işlemden sonra saçınızı durulamayı ihmal etmeyin. Bunların yanında ıhlamur kan dolaşımını düzenler. Kabızlıkta da ıhlamurdan yararlanabilirsiniz. Kramplar için de ıhlamurun iyi bir ilaç olduğunu unutmamalısınız. Sabah aç karnına içilmeye devam edilen ıhlamur zayıflamak isteyenlere bu hususta yardımcı olacaktır. Ihlamurun migren için de birebir olduğu bilinir. Ancak ıhlamuru uzun süre ve fazla miktarda kullandığınızda kalbinize zarar verebileceğini unutmamalısınız."
__________________
Gönlümle baş başa düşündüm demin;
Artık bir sihirsiz nefes gibisin.
Şimdi tâ içinde bomboş kalbimin
Akisleri sönen bir ses gibisin.

Mâziye karışıp sevda yeminim,
Bir anda unuttum seni, eminim .
Kalbimde kalbine yok bile kinim .
Bence artık sen de herkes gibisin.

Eylül 2008


NuraN Ofline   Alıntı ile Cevapla
Alt 23-01-2007, 19:13   #94
Dişi Kartal
 
NuraN - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

'Karbonhidratsız diyet olmaz'

--------------------------------------------------------------------------------

ABD'li diyetisyenler, zayıflamak için uygulanan diyet formüllerinin çoğunluğunun 'çok protein az karbonhidrat' tavsiyesi sunduğunu, ancak karbonhidratın az olduğu bir diyetin sağlıksız olduğunu açıkladılar. Uzmanlar, karbonhidratın, sinir sisteminin adeta 'yakıtı' olduğunu ve karbonhidratsız bir beslenmenin sinir sisteminin sağlıklı işlemesini engelleyeceğini belirtiyorlar.


Amerikan 'CBS' televizyonunda yer alan habere göre, Amerikan Diyetisyenler Birliği'nde görevli uzmanlar, amacına uygun ve profesyonel olan diyetlerde mutlaka karbonhidratın da önemli yer tutması gerektiğinin altını çiziyorlar. Dengeli bir öğünün diyetin anahtarı olması gerektiğine dikkat çeken uzmanlar, sadece protein alarak vücudun yeterli derecede beslenmediğini, gerek sinir, gerekse sindirim sistemi için karbonhidrat içeren yiyeceklerin de ölçülü bir şekilde tüketilmesinin şart olduğuna değiniyorlar. Uzmanlar, aşırı miktarda tüketilen karbonhidratın da, aşırı olarak tüketilen her şey gibi vücuda zararı olduğunu ifade ederken, sağlıklı bir insanın günde en az 2 bin kaloriye ihtiyacı olduğunu ve bunun en az yarısının karbonhidratlı besinlerden elde edilmesi gerektiğini vurguluyor. Günde en fazla 250 gram karbonhidratın yeterli olabileceğini vurgulayan uzmanların, dengeli ve 250 gram karbonhidrat içeren bir diyete verdikleri örnek ise şöyle:

"KAHVALTI
1/2 bardak portakal suyu
1/2 tabak mısır gevreği
4 yemek kaşığı yoğurt
1 bardak az yağlı süt
17 tane yeşil üzüm

ÖĞLE YEMEĞİ
2 dilim kepek ekmeği
3 parça haşlanmış hindi göğsü
Bir çay tabağı dilimlenmiş havuç
2-3 adet marul yaprağı
Bir çay tabağı dilimlenmiş salatalık

ARA ÖĞÜN
10 parça az yağlı kraker
Orta boy bir elma

AKŞAM YEMEĞİ
1/2 oranında kızartılmış piliç göğsü
Bir tutam haşlanmış brokoli
Yarım fincan domates sosu
Bir dilim kek."
__________________
Gönlümle baş başa düşündüm demin;
Artık bir sihirsiz nefes gibisin.
Şimdi tâ içinde bomboş kalbimin
Akisleri sönen bir ses gibisin.

Mâziye karışıp sevda yeminim,
Bir anda unuttum seni, eminim .
Kalbimde kalbine yok bile kinim .
Bence artık sen de herkes gibisin.

Eylül 2008


NuraN Ofline   Alıntı ile Cevapla
Alt 23-01-2007, 19:13   #95
Dişi Kartal
 
NuraN - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

Kış hastalıklarına dikkat

--------------------------------------------------------------------------------

Kış mevsimi ile birlikte ülkemizde soğuk havaya bağlı olarak nezle, grip, faranjit, larenjit, sinüzit, orta kulak iltihabı, bronşit, zatürre gibi hastalıkların görülme sıklığının arttığı belirtildi.


İHA muhabirinin derlediği bilgilere göre, kış mevsiminde soğuk havaya uyum sağlamak için vücudun daha fazla enerji harcadığına dikkat çekiliyor. Bu enerji ihtiyacı karşılanmadığında da vücut direnci düşüyor ve enfeksiyonlara davetiye çıkartılıyor. Soğuk kış iklimde yaşayan ve yıllarını geçiren insanların soğuk havaya uyumuyla ılıman iklimde ve zaman zaman soğukta yaşayan insanların uyumunun farklı olduğu belirtiliyor. Soğuk, özellikle akciğerin akut veya kronik tüm hastalıklarını tetikliyor. Bronşit, astım gibi sağlık sorunları daha sık görülür. Ayrıca kronik böbrek ve diyabet hastaları, kalp hastaları, by-pass geçiren kişiler aşırı soğuklardan çok daha fazla etkileniyor. Kışın ortaya çıkan hava kirliliği de soğukla birleştiğinde sorun büyüyor. Kış mevsiminde artış gösteren ve iyi tedavi edilmediğinde ölümlere yol açabilen hastalıkların başında zatürre geliyor. Akciğerlerin iltihabi bir hastalığı olan zatürre ile birlikte akciğerlerin görevi olan oksijen alış veriş fonksiyonu bozuluyor ve kanda oksijen düzeyi azalıyor. Amerika'da bile halen ölüme yol açan hastalıklar arasında zatürre altıncı sırada yer alıyor.


Kış mevsiminde enfeksiyonlar ağır geçtiği için korunma tedbirlerine özen gösterilmesi gerekiyor. Yaşlıların, çocukların, kalp, astım, diyabet gibi sağlık sorunları olan kişilere havanın çok soğuk olduğu günlerde mecbur kalmadıkça sokağa çıkmamaları gerekiyor. Kış hastalıklarından korunmak için uzmanlar şu önerilerde bulunuyor:
"Giyime özen gösterilmeli, soğuktan koruyacak biçimde giyinilmesinin yanısıra aşırı terlememeye dikkat edilmelidir.


- Kış ve soğuk diye fazla enerji almak iyi olur. Ancak aşırı yağlı yemek ve az hareket, kilo almaya neden olur. Bu yüzden öğünler muntazam yenilmeli. Sabah kahvaltılarına ve enerji verecek mevsim meyve ve sebzelerine de ağırlık verilmeli.
- Soğukta özelikle hamileler, mevsim hastalıklarına yakalanmamaya özen göstermeli, toplu yerlerden uzak durmalı, maske ile korunmalı.
- Astımı olanların ilaçlarını düzenli almaları, mecbur kalmadıkça dışarı çıkmamaları, hava kirliliğinden, soba ve kömür etkisinden sakınmaları gerekiyor.
- Kalp hastalığı olanların çok soğukta yürümemelerini öneriyoruz.
- Yüksek tansiyonu olanların da ilaçlarını titizlikle kullanmaları, direnç artsın diye diyeti bozmamaları, tuzlu yememeleri büyük önem taşıyor."
__________________
Gönlümle baş başa düşündüm demin;
Artık bir sihirsiz nefes gibisin.
Şimdi tâ içinde bomboş kalbimin
Akisleri sönen bir ses gibisin.

Mâziye karışıp sevda yeminim,
Bir anda unuttum seni, eminim .
Kalbimde kalbine yok bile kinim .
Bence artık sen de herkes gibisin.

Eylül 2008


NuraN Ofline   Alıntı ile Cevapla
Alt 23-01-2007, 19:13   #96
Dişi Kartal
 
NuraN - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

Az uyu, kilo alma

--------------------------------------------------------------------------------

Sidney'de düzenlenen ve konusu uyku olan bir sağlık konferansında konuşan diyet uzmanları, uyku süresi ile obez olma riski arasında güçlü bir bağlantı olduğunu belirttiler.


Konferansta konuşan bilim adamları, gecede 4 saatten az uyuyanların 7 ile 9 saat uyuyanlara göre daha yüksek bir risk altında olduğunu kaydettiler.


Konferansta 5 saat uyuyanların obez olma riskinin yüzde 50 iken, altı saat uyuyanların riskinin yüzde 23 oranında olduğu bildirildi.


Columbia Üniversitesi St Luke's-Roosevelt Hastanesi'nden Dr. Steven Heymsfield, "Belki insanların daha fazla uyumasını sağlayarak kilo vermelerini kolaylaştırabiliriz" derken, Kolombiya Salgın Hastalıklar Uzmanı James Gangwisch ile Heymsfield'ın birlikte yürüttükleri bu araştırma, bu hafta Kuzey Amerikan Birliği Obezite Çalışmaları toplantısında sunulacak.


İkili, 1980'lerde ABD Hükümeti'nin yaptığı Ulusal Sağlık ve Beslenme İncelemesi'nden aldıkları verileri kullandı.


Dr. Gangwisch, "İnsanlar dinlendiklerinde daha az kalori yakarlar bu yüzden uyumanın kilo alımını ve obeziteyi engelleyeceği söylemek mantıksız görülebilir. Ancak uyumadıklarında daha çok yemek yerler. Vücudun yiyecek isteme devrelerini etkileyen kronik uyku ihtiyacı obezite risklerini farklılaştıran etken olabilir" dedi.


Uzmanlara göre uyku ihtiyacı iştahı bastıran ve vücut yeterli besini aldığında beyni etkilediği düşünülen kan proteini leptinin oranını düşürüyor.


Sydney'de uyku eksikliği konferansında konuşan Stockholm Karolinska Enstitüsü'nden Prof. Torbjorn Akerstedt ise, vardiyalı çalışanlarda uyku kalitesinin düştüğünü ve kalp hastalıkları gibi rahatsızlıkların çoğaldığını belirtti
__________________
Gönlümle baş başa düşündüm demin;
Artık bir sihirsiz nefes gibisin.
Şimdi tâ içinde bomboş kalbimin
Akisleri sönen bir ses gibisin.

Mâziye karışıp sevda yeminim,
Bir anda unuttum seni, eminim .
Kalbimde kalbine yok bile kinim .
Bence artık sen de herkes gibisin.

Eylül 2008


NuraN Ofline   Alıntı ile Cevapla
Alt 23-01-2007, 19:14   #97
Dişi Kartal
 
NuraN - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

Yürümek her derde deva

--------------------------------------------------------------------------------

ABD'de yapılan araştırmalara göre, yürümenin insan sağlığına pek çok yönden yararlı olduğu tespit edildi. Düzenli olarak yürüyüş yapmanın, kasların kuvvetlendirilmesinden, düşünce potansiyelini arttırmaya, yaşlanma sürecini geciktirmekten zayıflamaya kadar birçok yararı olduğu ifade ediliyor.


Mayo Klinik tarafından yayınlanan rapora göre, yüzyıllardır doktorlar tarafından bir tedavi yöntemi olarak kullanılan yürüyüşün sağlıklı olması için düzenli ve programlı yapılmasında fayda var. Düzenli bir yürüyüş için de kısa ve uzun dönemli gerçekçi hedefler koymak, tepeden tırnağa kadar kullanılacak malzemenin kaliteli ve iyi seçilmesinin göz önünde tutulması gerekiyor. Uzmanların bu konudaki tavsiyeleri şöyle:


"- Amaç kilo vermekse vücut sentetik maddelerle sarılmalı


- Doktordan uygun görüş alınmadan böyle bir programa başlanmamalı


- Yemeklerden sonra uzun ve tempolu yürüyüşlerden kaçınılmalı


- Herhangi bir rahatsızlık hissedildiğinde yürüyüş bırakılmalı


- Yürüyüş, akşam yemeğinden en az 2 saat sonra yapılmalı


- Diyabet, tansiyon yüksekliği, kalp ve karaciğer rahatsızlığı ya da kronik rahatsızlığı olanlar yorucu ve uzun yürüyüşlerden kaçınmalı."


Bu tavsiyelere uyulması halinde düzenli bir yürüyüş programının vücuda yararları ise şöyle:


"- Kan akışının hızlanması, kan dolaşımının iyileşmesi, kalp, damar ve beyin rahatsızlıklarının giderilmesi


- Vücudun tüm kaslarının güçlenmesi


- Kalp kasılması ile meydana gelen kan miktarının artması ve dinlenme esnasında nabzın azalması


- Kan basıncının düzenlenmesi


- Hareket ve stres anında tansiyonun yükselmesinin önlenmesi


- Şişmanlığın önüne geçme


- Barsak hareketlerinin arttırılması ile sindirimin kolaylıkla sağlanması


- Beyine giden oksijen miktarının artması ile zihinsel keskinlik ve düşünce potansiyelinin artması


- Lenf dolaşımını düzene sokma


- Akciğerlerin hava kapasitesini arttırma


- Hareketlilik veya dinlenme sırasında metabolizmayı uyararak sürekli dinç tutma


- Travma sonrası toparlanma sürecini hızlandırma


- Kandaki yağ oranını düşürme


- İyi ve kötü huylu kolestrol dengelerini düzenleme


- Vücuttaki tüm organlar arasındaki koordinasyonu düzenleme


- Eklemlerin esnekliğinin artması, bel ve boyun ağrılarının hafifletilmesi


- Kemiklerin sertleşmesi


- Vücudun hastalıklara karşı dayanıklılığının artması ve bağışıklık sisteminin direncinin artması


- Yorgunluğun hafiflemesi


- Uykusuzluk sorununun giderilmesi ve bünyesel rahatlamanın sağlanması


- Vücudun endorfin adı verilen keyif hormonlarını hareketlendirme


- Yaşlanma sürecinin geciktirilmesi ve deriye zinde bir görünüm kazandırma


- Moral, özgüven ve iyimserliğin artması."
__________________
Gönlümle baş başa düşündüm demin;
Artık bir sihirsiz nefes gibisin.
Şimdi tâ içinde bomboş kalbimin
Akisleri sönen bir ses gibisin.

Mâziye karışıp sevda yeminim,
Bir anda unuttum seni, eminim .
Kalbimde kalbine yok bile kinim .
Bence artık sen de herkes gibisin.

Eylül 2008


NuraN Ofline   Alıntı ile Cevapla
Alt 23-01-2007, 19:14   #98
Dişi Kartal
 
NuraN - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

Kemiklerinizi koruyun

--------------------------------------------------------------------------------

Uzmanlar, dünyada 50 yaşın üzerindeki her 3 kadından birin ve her 8 erkekten birinde görülen sinsi bir hastalık olarak nitelendirdikleri Osteoporoz (Kemik erimesi) hastalığının ilerleyen yaşlarda vücuttaki kemiklerin kırılmasına neden olduğunu belirttiler.




Yaşlıların kemik ağrımaları yakınmaları ile tedaviye geldiğinde ise tedavi için oldukça geç kalındığını ve tedavinin zorlaştığını bildirdiler. Kemik erimesine yönelik kullanılan ilaçların çoğunun her gün alınmasının zorunlu olduğuna işaret eden uzmanlar, bu sebepten tedavinin yıllar boyunca sürebileceğine ve bunun da hastalarda ciddi bir ekonomik yük getirdiğini ifade ediyorlar. Uzmanlar, hastalığa karşı alınması gereken önlemler olarak vakit geçirmeden gerekli testlerin yapılarak hastalığın tam olarak belirlenmesi gerektiğini belirtiyorlar.




Hastalara kemik sağlığını destekleyen bir beslenme programı uygulamalarını öneren uzmanlar, yeterli miktarda kalsiyum ve D vitamini alınması gerektiğini belirtiyorlar. Uzmanlar, diğer yapılması gerekenleri ise şöyle sıralıyorlar:
"- Düzenli olarak egzersiz yapın
- Sigara ve alkol tüketiminden kaçının
- Hastalık hakkında düzenlenen eğitim programlarını takip edin
- Düşme risklerini azaltmak için işyerinizde fiziksel önlemler alın
__________________
Gönlümle baş başa düşündüm demin;
Artık bir sihirsiz nefes gibisin.
Şimdi tâ içinde bomboş kalbimin
Akisleri sönen bir ses gibisin.

Mâziye karışıp sevda yeminim,
Bir anda unuttum seni, eminim .
Kalbimde kalbine yok bile kinim .
Bence artık sen de herkes gibisin.

Eylül 2008


NuraN Ofline   Alıntı ile Cevapla
Alt 23-01-2007, 19:14   #99
Dişi Kartal
 
NuraN - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

Yeşil çay koruyor

Taze yeşil çaydaki polifenolik maddelerin, kanser riskini azaltmada önemli etki gösterdiği belirtildi. Yüzüncü Yıl Üniversitesi Ziraat Fakültesi Gıda Mühendisliği Öğretim Üyesi Doç. Dr. İsmail Sait Doğan, son yıllarda yapılan araştırmalarda yeşil çayın insan sağlığına olumlu etkiler yaptığını, özellikle kanser tedavisinde kullanılabileceğini belirtti.

Şekersiz olarak kullanılan yeşil çayın insan vücudunda sıvı dengesini sağladığını vurgulayan Doç. Dr. İsmail Sait Doğan, "Araştırmalara göre yeşil çaydaki polifenolik maddeler antioksidan özelliğe sahip olduklarından kanser riskini azaltmada müspet etki gösteriyor.” dedi. Çayın içerdiği antikanserojen ve antioksidan bileşenlerin vitamin E ve C’den daha etkili olduğu tespitini yapan Doğan, bu bileşenlerin kanser tedavisinde büyük rol oynamasının yanı sıra yeşil çayda E ve C vitaminlerinin az da olsa bulunduğunu dile getirdi.

Tokyo Üniversitesi tarafından yapılan bir araştırmada, yeşil çayın kanser ve kalp hastalıkları gibi çok sayıda hastalığa karşı etkili olmasının sebebinin EGCG maddesi olduğunu söyleyen Doğan, "EGCG’nin akciğer, mide, kolon, karaciğer ve cilt kanserlerini önleyici etkisi bulunmaktadır. Avustralya’daki Curtin Üniversitesi ile Çin’deki Hangzu hastanesinin kanser uzmanları yeşil çay içen Çinli erkeklerle çay tüketmeyen Avustralyalı erkekler arasında yaptıkları karşılaştırmalı incelemeler sonucunda yeşil çayın prostat kanseri riskini azalttığı gözlenmiştir. Bu yüzden dünyada prostat kanserinin en düşük oranda görüldüğü ülke Çin’dir.” dedi.

Aynı araştırmacıların yeşil çayın yumurtalık kanseri riskini de azalttığı bulgularına ulaştıklarını ifade eden Dr. Doğan; "Yeşil çayın içinde bulunan EGCG ve EGC gibi maddeler sigara ile ilişkili kanser riskine karşı da etkilidir. Günde içilen 4-6 fincan yeşil çay, mide, yemek borusu, kolon, meme, sindirim sistemi kanseri riskinde azalma sağlar.” dedi.

Yeşil çayın faydaları

Kafein içeriğinden dolayı çay, kalp ve dolaşım sistemi için hafif bir uyarıcı olup damar sertliği riskini azaltıyor. Diş minesinin kuvvetlenmesinde ve dişlerin çürümelere karşı korunmasında önemli rol oynuyor. Yeşil çayın canlılık verici etkisi, içerdiği kafein ile yakından ilgilidir. İshali durdurur. İçerdiği mineral maddeler nedeniyle vücuttaki mineral madde dengesinin kurulmasında sudan çok daha etkilidir. Çay banyoları, sıcak çay emdirilmiş temiz tülbent veya pamukla yapılan kompres ve pansumanlar, göz ve cilde canlılık kazandırarak bazı rahatsızlıkları giderir. Vücuttaki toksinleri atar, yaşlanmayı geciktirir. Migreni geçirir, depresyonu önler. Zayıflama rejimlerine yardımcı olur. Bağışıklık sistemini güçlendirir. Sürekli kullanımı, romatizma hastalığının tedavisinde faydalıdır. Çay yazın dinlendirmekle kalmayıp serinlik hissi de verir.
__________________
Gönlümle baş başa düşündüm demin;
Artık bir sihirsiz nefes gibisin.
Şimdi tâ içinde bomboş kalbimin
Akisleri sönen bir ses gibisin.

Mâziye karışıp sevda yeminim,
Bir anda unuttum seni, eminim .
Kalbimde kalbine yok bile kinim .
Bence artık sen de herkes gibisin.

Eylül 2008


NuraN Ofline   Alıntı ile Cevapla
Alt 23-01-2007, 19:14   #100
Dişi Kartal
 
NuraN - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

Yuşçenko'yu zehirleyen madde: DİOKSİN

--------------------------------------------------------------------------------

Sizlere Cumhuriyet Gazetesinin Bilim Teknik ekinden sağlığımızla ilgili bir alıntı veriyorum;


Yuşçenko'yu zehirleyen madde: DİOKSİN

Ukrayna muhalefet lideri Yuşçenko'yu zehirleyen dioksinler çok zehirli, belki de insanoğlu tarafından şimdiye kadar üretilmiş olan en zehirli kimyasal maddelerden biridir.. Dioksin grubu maddelerle zehirlenildiğinin en tipik belirtilerinden biri deride patlama şeklinde klor kaynaklı aknelerin oluşumu ve deri görünümünde değişimlerdir. Bu durum Yuşçenko'da belirgin olarak gözlenmiş, tanı da bunun üzerine konulabilmiştir.



Murat Ozmen (*)


Bir zamanlar Amerikanın ortasında bütün canlıların mutluluk içinde yaşadığı, uzaktan bir satranç tahtasını andıran çiftliklerle sarılmış bir kasaba vardı. İlkbaharda tahıl tarlaları, meyve bahçeleri ve yeşil tarlaların üzerinden beyaz bulutlar geçerdi. Sonbaharda meşe, akçaağaç ve huş ağaçlarının tutuşturdukları renkler uzaktaki çam ağaçlarının üzerinde alev gibi titrerdi. Tepelerde tilki sesleri duyulur, sabah sisinin gizlediği geyikler tarlalardan sessizce geçerlerdi.

Sonra acayip bir afet yöreye gizlice yayılmaya başladı. Sanki kasabanın üzerine korkunç bir lanet çökmüştü. Tavuklar esrarengiz bir hastalığa yakalanmış, inekler ve koyunlar hastalanıp ölmüştü. Her yerde ölümün gölgesi vardı. Kuşlar artık uçmuyor, bahar geldiği halde kuş sesleri duyulmuyordu çevrede...

Rachel Carson 1962 yılında "Sessiz Bahar" (Silent Spring) adlı kitabının başında çevre sorunlarına ilk kez böyle bir vurgu yaparak başlamıştı. Kitap 40 yılı aşkındır halen popüler ve biz çevremizi giderek daha çok tahrip etmeye devam ediyor, ekosistem dengelerini artık geri dönüşümsüz olarak daha çok bozuyoruz.

Özellikle son 40 yıl içerisinde plastik malzemelerin ve organik klorlu pestisitlerin kullanımındaki artış, birçok çevresel sorunların yanında, dioksin sorununun da ortaya çıkmasına neden oldu.

Günümüzde organik klorlu insektisit kullanımı tüm dünyada yasaklanmış olup, birçok organik maddelerin (örneğin DDT ve diğer türevleri) ve halen yaygın olarak kullanılan bazı herbisitlerin (zararlı bitki ve tohum öldürücü maddeler) dioksin adı verilen bir maddenin açığa çıkmasında başlıca sorumlu kaynaklardan olduğu bilinmektedir. Kağıt sanayinde kağıt hamurunun beyazlatılması esnasında kullanılan beyazlatıcıların, ****daki organik kimyasallar ile reaksiyona girerek de dioksin ürettiği anlaşılmıştır.

Plastik maddelerin temel hammaddesi olan polivinil klorür (PVC) günlük yaşantımızın ayrılmaz bir parçası haline gelmiştir. Şampuan şişelerinden duvar kağıtlarına, su tesisat borularından plastik poşetlere kadar birçok alanda yaygın olarak kullanılmaktadır. Çevremizde nereye baksak PVC'den mamul bir ürün ile karşılaşmamak artık olanaksız.


EN ZEHİRLİ MADDE

Dioksinler çok zehirli kimyasal maddelerdir, klorlu dioksinler ve furanlar klor içeren organik kimyasalların (çeşitli pestisitler gibi) ve plastik maddelerin üretimi, mikroorganizmalar tarafından yıkımı ve yanması sırasında istenmeden açığa çıkan yan ürünlerdir.

Dioksinler belki de insanoğlu tarafından şimdiye kadar üretilmiş olan en toksik kimyasal maddelerden biridir diyebiliriz. Aslında dioksin tanımı bu gruba dahil birçok kimyasal için kullanılmakla birlikte, bunların içinde en toksik olanı 2,3,7,8-tetraklorodibenzo-p-dioksin (kısaca, TCDD) olarak bilinen maddedir.

Gelişmiş ülkeler dioksin hakkında yeterince bilgi sahibi değillerken, bu maddenin açığa çıkmasına yol açan kimyasalları daha yaygın olarak kullanıyorlardı, ancak günümüzde mümkün olduğunca bundan kaçınmaya başladılar.

Dioksin'in ciddi olumsuz etkileri aslında Vietnam savaşı sırasında bitkileri öldürmek için kullanılan bir kimyasal maddenin (Orange Agent) insanlardaki toksik etkilerinin gözlenmesinden sonra anlaşılmaya başlandı. Dioksin ve dioksin-benzeri kimyasalların başlıca kaynaklarını dört ana grup altında toplamak olasıdır:
__________________
Gönlümle baş başa düşündüm demin;
Artık bir sihirsiz nefes gibisin.
Şimdi tâ içinde bomboş kalbimin
Akisleri sönen bir ses gibisin.

Mâziye karışıp sevda yeminim,
Bir anda unuttum seni, eminim .
Kalbimde kalbine yok bile kinim .
Bence artık sen de herkes gibisin.

Eylül 2008


NuraN Ofline   Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Bu konuyu arkadaşlarınızla paylaşın


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
You may not post new threads
You may not post replies
You may not post attachments
You may not edit your posts

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-KodlarıKapalı
Trackbacks are Açık
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık




Türkiye`de Saat: 19:58 .

Powered by vBulletin® Copyright ©2000 - 2008, Jelsoft Enterprises Ltd.
SEO by vBSEO 3.3.2

Sitemiz CSS Standartlarına uygundur. Sitemiz XHTML Standartlarına uygundur

Oracle DBA | Kadife | Oracle Danışmanlık



1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147 148 149 150 151 152 153 154 155 156 157 158 159 160 161 162 163 164 165 166 167 168 169 170 171 172 173 174 175 176 177 178 179 180 181 182 183 184 185 186 187 188 189 190 191 192 193 194 195 196 197 198 199 200 201 202 203 204 205 206 207 208 209 210 211 212 213 214 215 216 217 218 219 220 221 222 223 224 225 226 227 228 229 230 231 232 233 234 235 236 237 238 239 240 241 242 243 244 245 246 247 248 249 250 251 252 253 254 255 256 257 258 259 260 261 262 263 264 265 266 267 268 269 270 271 272 273 274 275 276 277 278 279 280 281 282 283 284 285 286 287 288 289 290 291 292 293 294 295 296 297 298 299 300 301 302 303 304 305 306 307 308 309 310 311 312 313 314 315 316 317 318 319 320 321 322 323 324 325 326 327 328 329 330 331 332 333 334 335 336 337 338 339 340 341 342 343 344 345 346 347 348 349 350 351 352 353 354 355 356 357 358 359 360 361 362 363 364 365 366 367 368 369 370 371 372 373 374 375 376 377 378 379 380 381 382 383 384 385 386 387 388 389 390 391 392 393 394 395 396 397 398 399 400 401 402 403 404 405 406 407 408 409 410 411 412 413 414 415 416 417 418 419 420 421 422 423 424 425 426 427 428 429 430 431 432 433 434 435 436 437 438 439 440 441 442 443 444 445 446 447 448 449 450 451 452 453 454 455 456 457 458 459 460 461 462 463 464 465 466 467 468 469 470 471 472 473 474 475 476 477 478 479 480 481 482 483 484 485 486 487 488 489 490 491 492 493 494 495 496 497 498 499 500 501 502 503 504 505 506 507 508 509 510 511 512 513 514 515 516 517 518 519 520 521 522 523 524 525 526 527 528 529 530 531 532 533 534 535 536 537 538 539 540 541 542 543 544 545 546 547 548 549 550 551 552 553 554 555 556 557 558 559 560 561 562 563 564 565 566 567 568 569 570 571 572 573 574 575 576 577 578 579 580