![]() | |
Ana Sayfa | Kayıt ol | Yardım | Ortak Alan | Ajanda | Bugünkü Mesajlar | XML | RSS | |
![]() | #41 | ||
Dişi Kartal ![]() Üyelik tarihi: Jul 2006
Mesajlar: 15.053
Tecrübe Puanı: 35 ![]() | C vitamini cildi gençleştiriyor -------------------------------------------------------------------------------- Bazı çalışmalar, C vitamininin, vücudumuzdaki bağ doku denilen koruyucu doku katmanının korunmasında anahtar rolü oynadığını ortaya çıkardı. Günlük yaşantıda taze sebze ve meyve yiyenlerin yeterince C vitamini aldıkları ve bu vitamin dozunun cildin kırışmaması için yeterli oranda olduğu ifade edildi. C vitamininin, vücudun her noktasına taşındığını belirten uzmanlar, hücrelerin ihtiyaçları kadar C vitaminini kandan aldıklarını ve fazla alınmış miktarın vücuttan idrar yolu ile atıldığını vurguladı. Sıklıkla yenilen taze sebze ve meyvelerin C vitamini için iyi bir kaynak olduğunu belirten uzmanlar, günlük erişkin bir kişi için önerilen C vitamini dozunun 300 ile 500 miligram arasında olduğunu ifade etti. Sigara kullanan kişilerin cilt rahatsızlıkları çektiğine ve C vitaminine daha yüksek oranda ihtiyacı olduklarının altını çizen uzmanlar, C vitaminin cildin kırışma süresini uzattığına dikkat çekti. Hücrelerin C vitaminiyle beslendiklerini ve tazeliklerini koruduklarını vurgulayan uzmanlar, yüksek dozda harici olarak alınacak vitaminlerin kırışıklar üzerine bir etki sağlamayacağını belirtti.
__________________ Gönlümle baş başa düşündüm demin; Artık bir sihirsiz nefes gibisin. Şimdi tâ içinde bomboş kalbimin Akisleri sönen bir ses gibisin. Mâziye karışıp sevda yeminim, Bir anda unuttum seni, eminim . Kalbimde kalbine yok bile kinim . Bence artık sen de herkes gibisin. Eylül 2008 | ||
![]() | ![]() |
|
![]() | #42 | ||
Dişi Kartal ![]() Üyelik tarihi: Jul 2006
Mesajlar: 15.053
Tecrübe Puanı: 35 ![]() | Diyabetli kadınlarda meşrubat riski -------------------------------------------------------------------------------- Meşrubat tüketimiyle şeker hastalığı arasında doğrudan ilişki olduğu ilk kez bilim adamlarınca tespit edilerek ortaya kondu. Yapılan araştırma sonuçlarını açıklayan uzmanlar, diyabetteki meşrubat riski konusunda hastaları uyardı. Amerikan Tıp Derneği'nin internette yayınlanan bir araştırma sonuçlarına göre, günde en az 1 kez meşrubat içen kimselerde, ikinci tip denilen şeker hastalığı riskinin yüzde 83 arttığı belirtildi. Araştırma, 9 yıl süreyle 91 bin kadın arasında gerçekleştirildi ve meşrubat içenlerin, hiç içmeyenlerden veya az içenlerden çok daha fazla kilo aldıkları belirlendi. Günde en az 1 kez meşrubat içen kadınlarda diyabet-2 riskinin, ayda 1 kez meşrubat içen kadınlardan yüzde 83 daha fazla olduğu tespit edildi. Araştırmacılar, bu sonuçların diyabet ve obeziteyle mücadelede, meşrubatların azaltılması gerektiğini gösterdiğini vurguladı.
__________________ Gönlümle baş başa düşündüm demin; Artık bir sihirsiz nefes gibisin. Şimdi tâ içinde bomboş kalbimin Akisleri sönen bir ses gibisin. Mâziye karışıp sevda yeminim, Bir anda unuttum seni, eminim . Kalbimde kalbine yok bile kinim . Bence artık sen de herkes gibisin. Eylül 2008 | ||
![]() | ![]() |
![]() | #43 | ||
Dişi Kartal ![]() Üyelik tarihi: Jul 2006
Mesajlar: 15.053
Tecrübe Puanı: 35 ![]() | Vücudunuzu kışa hazırlayın -------------------------------------------------------------------------------- Uzmanlar, sıcak yaz günlerinin yerini serin havalara bıraktığı bugünlerde, beslenmeye daha fazla önem verilmesi gerektiğini belirterek, enerji veren gıdalar ile C vitaminli besinlerin sofralardan eksik edilmemesi uyarısında bulundu. Sonbahar aylarının grip ya da nezlenin en fazla yaygınlaştığı dönem olduğuna dikkat çeken uzmanlar, insanların, geçiş dönemi olan sonbaharda vücudunu soğuk kış aylarına hazırlaması gerektiğini ifade ediyorlar. İnsan vücudunun sebzeden meyveye, etten süte, kuru baklagillerden yağa ve ekmeğe kadar bütün besin gruplarına ihtiyacı bulunduğunu, ancak, içinde bulunduğumuz sonbahar aylarında bazı gıdalara daha fazla önem verilmesi gerektiğine işaret eden uzmanlar, özellikle potasyum yönünden zengin olan tahin, pekmez, pestil ve kurutulmuş meyvelerden oluşan gıdaların tüketilmesini öneriyor. Uzmanlar, soğuk havalarda tüketilmesi şart olan gıdaların sadece kurutulmuş meyveler olmadığını dile getirerek, "Soğuk havalarda enerji veren besinler almamız gerekiyor. Çünkü hava soğuk olduğundan, kişinin dışarıdaki ısı derecesine uyum sağlaması için enerjiye ihtiyacı oluyor" açıklamasını yapıyor. ISPANAĞI ÇİĞ TÜKETİN İnsanların, sonbaharda kış mevsimine göre daha fazla grip ve nezleye yakalandığını ifade eden uzmanlar, vücudun direncini arttıran ve hastalıklara karşı koruyucu özelliği bulunan C vitamininin fazla alınması gerektiğini belirterek, özellikle ıspanak, semizotu ve marul gibi yeşil yapraklı sebzelerin çiğ olarak tüketilmesini tavsiye ediyor. Uzmanlar, bu sebzelerin pişirildiğinde içerdiği C vitaminini kaybettiğini, ayrıca kışlık kurutulan patlıcan, yeşil fasulye ve bamya gibi sebzelerin içerdiği vitaminlerin yok olduğunu vurguluyor. C VİTAMİNİNİN FAZLASI ZARAR C vitamini bakımından zengin olan portakal, limon, greyfurt ve mandalinanın suyu sıkılarak değil, bütünüyle yenilerek tüketilmesini öneren uzmanlar, vatandaşlara şu uyarılarda bulunuyor: "C vitamini, korunması güç bir vitamin. Bu nedenle portakal, greyfurt ve limondan oluşan meyve suyunu bekletmeden anında içmek ya da yiyerek tüketmek gerekiyor. Bol bol C vitamini almak lazım, diye günde 2 kilo portakal yemek de zararlı. Çünkü C vitamininin fazlası idrar yoluyla vücuttan atılıyor. Dolayısıyla böbrekler yoruluyor. Yani C vitamini şart ama abartmamak lazım." KURUBAKLAGİLLER VE YAĞLI TOHUMLAR Uzmanların verdiği bilgiye göre mercimek, nohut, kuru fasulye; protein, demir ve kalsiyum yönünden çok zengin. Ayrıca B12 dışındaki tüm B vitaminlerini barındırıyorlar. Kuru baklagiller tahıllar ile birleşince ve iyi pişirilince protein değeri etin protein oranına ulaşıyor. Özellikle içinde çeşitli kuru baklagil, kuru meyve ve nişasta bulunan aşure, protein açısından çok zengin bir tatlı. Ayrıca kuru fasulyenin yanına yapılan bulgur pilavıyla da aynı denge tutturulabiliyor. Fındık, fıstık, üzüm ve ceviz gibi yağlı tohumların enerji kaynağı olduğunu bildiren uzmanlar, bu besinlerin özellikle kışın tüketildiğinde enerji sağlayıp vücut ısısının dışarıdaki havaya uyumunu kolaylaştırdığını bildirdi. Kayısı, erik ve üzüm gibi kurutulmuş meyvelerin ya da reçellerin C vitaminini kaybettiğini dile getiren uzmanlar, önemli olanın sadece C vitamini olmadığını ifade ederek, bu besinlerin demir ve potasyum açısından oldukça zengin olduğunu belirtiyor
__________________ Gönlümle baş başa düşündüm demin; Artık bir sihirsiz nefes gibisin. Şimdi tâ içinde bomboş kalbimin Akisleri sönen bir ses gibisin. Mâziye karışıp sevda yeminim, Bir anda unuttum seni, eminim . Kalbimde kalbine yok bile kinim . Bence artık sen de herkes gibisin. Eylül 2008 | ||
![]() | ![]() |
![]() | #44 | ||
Dişi Kartal ![]() Üyelik tarihi: Jul 2006
Mesajlar: 15.053
Tecrübe Puanı: 35 ![]() | Vitamin cildin dostu -------------------------------------------------------------------------------- Genç ve sağlıklı bir cilde sahip olmak için vitaminin önemine dikkat çeken uzmanlar, C ve E vitaminlerinin ciltte kırışmayı engellediğini ifade ediyor. C vitamininin vücuttaki bağ doku denen koruyucu doku katmanının korunmasında anahtar rol üstlendiği belirtildi. : hekimce.com : Saglikta Yeni Adresiniz adresli internet sitesinde yer verilen bilgilere göre, ciltteki kırışıklıkların oluşumuna engel olan bir diğer etken de E vitamini. Suda eriyebilen vitamin grubundan olan C vitamini, sindirim kanalından kana, vücudun emme mekanizmasının izin verdiği ölçüde geçerek her noktasına taşınıyor. Hücreler ihtiyaçları kadar C vitaminini kandan alıyor fazla miktar ise vücuttan idrar yolu ile atılıyor. Taze sebze ve meyvelerin C vitamini deposu olduğunu belirten uzmanlar, bir yetişkinin günlük C vitamini ihtiyacını 300-500 mg olarak bildiriyor. Uzmanlar, "Sigara kullanan kişilerin vitamine ihtiyacı daha yüksektir. Fazla miktarda C vitamini, alınması halinde idrar yolu ile atılır. Ancak çok yüksek dozda alınan C vitamini, atılımı sırasında idrarda, kum veya taş oluşumuna neden olabilir" uyarısında bulunuyor. Daha çok ultraviyole ışına maruz kalarak yıpranmış cildin C vitamini gereksiniminin arttığı beliterek; cilde yüksek dozda C vitamini içeren kremlerin uygulanması ile bazı olumlu gelişmelerin kaydedilebileceğini vurgulayan uzmanlar, "Özellikle sunblock (tam UV kesen kozmetikler) ile birlikte C vitamini uygulamasının, serbest radikallerin oluşumunu azaltıp kırışıkların başlamasına engel olduğu düşünülmektedir. Bu tip ürünlerin, güneşe çıkmadan en az 20-30 dakika önce uygulanması gerekmektedir" diyor. Ciltte kırışıklıkların oluşumuna engel olan bir diğer vitaminin de E vitamini olduğunu ifade eden uzmanlar, şu tavsiyelerde bulunuyor: "Güneşlenmeden 8 saat sonra uygulanan E vitamini içerikli güneş yağının, ciltte oluşabilecek zararlara karşı koruma sağladığı ve şişik oluşumunu engellediği bilinmektedir. Ağız yolu ile alınan E vitamininin, cilt kırışıklıkları üzerine olan etkisi yeni çalışılan bir konudur, ancak bu tip uygulamanın cildin daha sağlıklı olmasında etkili olduğu bildirilmiştir. Balık, E vitamini bakımından oldukça zengin bir besin kaynağıdır. Cilt kırışıklıkları konusunda içki ve sigaranın da çok etkisi vardır. Sigara, içerdiği maddeler nedeniyle damarların büzülmesine, kan dolaşımının azalmasına, ciltte tahrişlere ve kurumalara neden olur. Vücuda su alımı da çok önemli bir faktördür. Ciltte bulunan hücrelerin su içeriklerin tam olması, yağ ve ter bezlerinin normal fonksiyonları için su çok önemlidir. Doğal olarak cildi nemlendirir. Bir kişinin günde 5 litreye yakın miktarda sıvı alması gerekir. Dengeli bir beslenme, güneşten korunma, spor yapmak ve bol bol su içmek, cilt sağlığı için yapılması gereken en temel davranışlardır."
__________________ Gönlümle baş başa düşündüm demin; Artık bir sihirsiz nefes gibisin. Şimdi tâ içinde bomboş kalbimin Akisleri sönen bir ses gibisin. Mâziye karışıp sevda yeminim, Bir anda unuttum seni, eminim . Kalbimde kalbine yok bile kinim . Bence artık sen de herkes gibisin. Eylül 2008 | ||
![]() | ![]() |
![]() | #45 | ||
Dişi Kartal ![]() Üyelik tarihi: Jul 2006
Mesajlar: 15.053
Tecrübe Puanı: 35 ![]() | Yüzünüzü iki defadan fazla yıkamayın -------------------------------------------------------------------------------- Uzmanlar, cilti yağlı olanlara, "Yüzünüzü günde iki kereden fazla yıkamayın. Çünkü fazla yıkanarak kurumayan ciltler daha çok yağ salgılar" uyarısında bulundu. İHA muhabirinin derlediği bilgilere göre, özellikle yaz aylarında ve alın bölgesinde toplanan yağlar bir çoğunun ortak sorunu olmaya devam ediyor. Uzmanlar, cildi temizlemek için hafif bir jel ürün kullanılmasını çünkü krem içeren temizleyicilerin ciltte kalıntı bıraktığını belirterek, bunun da yağlı bir görüntüye neden olduğunu kaydettiler. Cildi yağlı olanların yüzünü günde 2 kereden fazla yıkamaması gerektiğini işaret eden uzmanlar, "Cildinizi fazla yıkamanız kurumasına sebep olabilir. Bu durumda da cilt daha çok yağ salgılar" dediler. Nemlendirici fondötenlerin kullanılmamasını tavsiye eden uzmanlar, şu bilgileri verdi: "Mutlaka tonik kullanın. Kullandığınız toniğin alkol içermemesine dikkat edin, çünkü tonik ciltte kuruma yapabilir. Bunun yerine, güvercinağacı (hamamelis) veya buna benzer yatıştırıcı özelliği olan maddeler içeren bir tonik kullanmaya özen gösterin. Toniği, yüzünüzü jelle her yıkayışınızdan sonra kullanın. Güneş kremi sürmeyi ihmal etmeyin. Gene jel olanları tercih etmekte fayda var. Nemlendiricili fondötenlerden kaçının. Daha ileri yaşlar için üretilmiş fondötenlerde genellikle nemlendirici bulunur. Bu nedenle de yağ içerebilir. Bunlar yerine yağ içermeyen formülleri tercih edin. Pudra kullanın. Fondötenin üzerine süreceğiniz yarı saydam bir pudra, fondötenin bozulmadan cildinizde kalmasını sağlar, hem de yağlı görünümün önüne geçer. Cildin yağını almak için özel olarak hazırlanmış kağıtlardan kullanın. Bunları kullanırken, makyajınızı bozmamaya dikkat edin. Ayrıca pudrayı da fazla abartmayın. Çünkü fazla pudra sürdüğünüzde, ince çizgiler oluşabilir. Bu da ağır bir makyaj görünümü verir. Maske yapın. Haftada bir veya iki kez uygulayacağınız killi bir maske gözenekleri temizler. Cildiniz yağlıysa, makyaj malzemelerinizi pudraları olanlardan seçin. Pudra halindeki far ve allık, cildinizde daha uzun süre kalır. Cildinizin daha da yağlandığını, pul pul döküldüğünü fark ederseniz, doktora görününüz".
__________________ Gönlümle baş başa düşündüm demin; Artık bir sihirsiz nefes gibisin. Şimdi tâ içinde bomboş kalbimin Akisleri sönen bir ses gibisin. Mâziye karışıp sevda yeminim, Bir anda unuttum seni, eminim . Kalbimde kalbine yok bile kinim . Bence artık sen de herkes gibisin. Eylül 2008 | ||
![]() | ![]() |
![]() | #46 | ||
Dişi Kartal ![]() Üyelik tarihi: Jul 2006
Mesajlar: 15.053
Tecrübe Puanı: 35 ![]() | 'Hiperaktif' ile 'yaramaz'ı karıştırmayın -------------------------------------------------------------------------------- Okul hayatında başarısız ancak, yaşıtlarına göre aşırı hareketli ve dikkatini bir türlü toplayamayan çocuklarda 'Hiperaktif' sorunu olabileceği bildirildi. Uzmanlar, hem evde hem okulda aynı hareketliliği gösteren ve bir türlü dikkatini bir noktaya toplayamayan çocuğu olan anne babalara, "Bu durumu dikkate alın" uyarısı yaptı. Son yıllarda sıkça kullanılan, "Dikkat eksikliği Hiperaktivite bozukluğu" sorununun ilk belirtileri, 'aşırı hareketlilik' ve 'dikkati toplayamama' olarak gösteriliyor. Uzmanlar öncelikle bir çocuğun hiperaktif olduğunu söyleyebilmek için onun normal çocuklarla kıyaslanamayacak kadar aşırı derecede atak, hareketli olması gerektiğini belirttiler. Hiperaktif çocukların yüzme bilmeden derin suya atlamak veya yoğun trafikte hızla giden arabaların önüne fırlamak gibi aşırı hareketlerde bulunduklarını anlatan uzmanlar, "Hiperaktif çocuklar dikkatlerini bir konu üzerinde toplayamazlar. Ayrıca sadece evde değil okulda ve günlük yaşamda da aynı şekilde davranışlar gösterirler. Hiperaktivite bozukluğunun üç temel belirtisi vardır. Çocukta bu belirtilerin hepsi bir arada bulunabilir ya da sadece biri ya da ikisi görülebilir" diye konuştular. Hiperaktif çocuğun çoğu zaman dikkatini ayrıntılara veremediğini, etkinliklerde hatalar yaptığını ifade eden uzmanlar, "Örneğin, satrançta, sporda dikkatsizce hatalar yapıyorsa bu önemli bir bulgudur. Ancak burada altının çizilmesi gereken nokta sadece okulda, derslerinde değil, kendi sevdiği etkinliklerde de hatalar yapmasıdır" dediler. Uzmanlara göre hiperaktif çocuğun belirtileri şöyle: "- Düşünmeyi gerektiren aktivitelerden kaçarlar. Örneğin, satranç, bilmece çözme gibi şeylerden uzak durabilir. - Gerçek dikkat eksikliği olan çocuklar dışarıdan gelen en ufak bir uyarana derhal tepki gösterirler. Bir zil sesi, bir ışık çocuğun dikkatini hemen dağıtır. - Kendisiyle konuşulduğu zaman dinlemiyor gibi gözükür. Çoğu zaman da kendisine söylenenleri yerine getirmez. - Çoğu zaman kendi için gerekli olan, defter, kalem ve benzeri eşyalarını kaybeder. - Çocuk o kadar ataktır ki daha soru bitmeden hemen cevap verir, herkesin sırasını beklediği yerde sıra beklemez. Bu ilk defa ana okulunda ya da okulda ortaya çıkar. - Başkasının sözünü keser, başkasının oyununu bozar. - Kıpır kıpırdır yerinde duramaz. hareketlerinde bir aşırılık söz konusudur. - Oturması beklenen yerde oturamaz kalkar, sınıfta kendini tutamaz, kalkar dolaşır. - Etkinliklere katıldığında oyunu bozar, sırasını beklemek istemez, devamlı hareket der. - Çok konuşur, söze karışır." HİPERAKTİF KÜÇÜK YAŞTA DA ANLAŞILABİLİR Genellikle okula başlama çağlarında göze çarpan hiperaktif sorununun dikkatli bir gözlemle 1-1.5 yaşlarında da tanınabileceğini belirten uzmanlar, "Hatta bazılarının anne karnında bile çok hareketli oldukları veya doğumdan hemen sonra anne kucağında ya da yatağında durmadan hareket ettikleri gözlenir. Bu bebekler, huysuz, huzursuz güç bebek olarak tanımlanır. Yaşamın ilk birkaç ayında aşırı hareketlilik, yeme ve uyku bozuklukları görülebilir. Emekleme dönemi veya yürümeye başladıkları zaman çok hareketli ve atak oldukları için birkaç kişinin devamlı bakımı gerektiği söylenir" şeklinde konuştu.
__________________ Gönlümle baş başa düşündüm demin; Artık bir sihirsiz nefes gibisin. Şimdi tâ içinde bomboş kalbimin Akisleri sönen bir ses gibisin. Mâziye karışıp sevda yeminim, Bir anda unuttum seni, eminim . Kalbimde kalbine yok bile kinim . Bence artık sen de herkes gibisin. Eylül 2008 | ||
![]() | ![]() |
![]() | #47 | ||
Dişi Kartal ![]() Üyelik tarihi: Jul 2006
Mesajlar: 15.053
Tecrübe Puanı: 35 ![]() | Hiperaktivite bozukluğunun birinci dereceden akrabalar arasında görülmesinin kalıtsal geçiş şüphesini ortaya çıkardığını vurgulayan uzmanlar şunları kaydetti: "Hiperaktivitenin gelişme ihtimalleri arasında gebelik ve doğum komplikasyonları, anne-babada alkolizm, depresyon, annenin sigara içmesi gibi durumların da etkili olduğu düşünülüyor. Çocuk psikiyatristleri aile ve öğretmenlerin yaramazlık ve hiperaktiviteyi birbirine karıştırdığını belirterek, bu konudaki farka dikkat çekiyor. Bazı aileler aslında yaramaz olan çocuklarının hemen hiperaktif olduğu düşüncesine kapılıyorlar. Aynı şekilde öğretmenler de bu kanıya kapılıyor. Oysa ikisi çok farklı. Hiperaktivite tanısının mutlaka bir çocuk psikiyatristi tarafından konulması gerekir. Çünkü tembel, şımarık ve yaramaz çocuklar da bu bozuklukla karıştırılabilir. Bu yüzden tanının iyi konulmuş olması son derece önemli. Eğer çocuk gerçekten hiperaktif ise gençlik yıllarında da yüzde 80 oranında devam eder. Yetişkinlikte ise yüzde 30-60'a kadar devam edebilir. Burada korkulan durum daha çok ileri yaşlarda ortaya çıkıyor. Çünkü çocuk tedavi edilmezse okulu bitiremiyor, aşırı tezcanlı olduğundan çalışarak bir şeyleri başarmayı beklemiyor, hırsızlık gibi kolay yoldan para kazanma davranışlarına yönelebiliyor. Toplum dışı bazı davranışlar göstererek, etrafına zarar verebiliyor."
__________________ Gönlümle baş başa düşündüm demin; Artık bir sihirsiz nefes gibisin. Şimdi tâ içinde bomboş kalbimin Akisleri sönen bir ses gibisin. Mâziye karışıp sevda yeminim, Bir anda unuttum seni, eminim . Kalbimde kalbine yok bile kinim . Bence artık sen de herkes gibisin. Eylül 2008 | ||
![]() | ![]() |
![]() | #48 | ||
Dişi Kartal ![]() Üyelik tarihi: Jul 2006
Mesajlar: 15.053
Tecrübe Puanı: 35 ![]() | Tiksinmek hastalıktan koruyor -------------------------------------------------------------------------------- Tiksinmenin hastalıktan koruduğu İngiliz bilim adamlarının 40 bin kişi üzerinde yaptığı araştırmada ortaya çıktı. Dünyadaki bütün insanların ter, salya, iltihap, dışkı, yara, ceset, kesilmiş tırnaklar, bozulmuş et gibi şeylerden tiksindiğini belirten bilim adamları, kan basıncının düşmesi, mide bulantısı ve içgüdüsel olarak irkilme gibi tepkilerin de hemen hemen bütün kültürlerde aynı olduğunu kaydettiler. Londra'daki Hijyen ve Tropikal Tıp Okulu'nda görevli bilim adamı Val Curtis ve ekibi, bu benzerliklerden yola çıkarak, tiksinme duygusunu daha ayrıntılı olarak araştırmaya karar verdi. 'Proceedings of the Royal Society Biology Letters" dergisinde yayımlanan habere göre, Curtis ve ekibi, internet yardımıyla 40 bin kişiyle araştırma yaptı. Katılımcılara her defasında iki resim gösterildi ve hangisini ne kadar iğrenç buldukları soruldu. Resimlerden birinde normal olaylar, nesneler ve hayvanlar bulunurken, diğerinde ek olarak olası bir enfeksiyon riskini barındıran objeler yer aldı. Araştırma sonucunda, katılımcıların yüzde 98'inin sağlık tehlikesi bulunan resimleri daha iğrenç bulduğu ortaya çıktı. Bilim adamları, katılımcıların, yeşil-sarı renkteki balgamı mavi renkte yapışkan bir sıvıdan, açık ve iltihaplı bir yarayı kapalı ve hafif kızarmış bir yanık izinden ve kurtçukları tırtıldan daha iğrenç bulduklarını söylediler. Kadınların iğrenme derecesinin erkeklerden daha yüksek olduğunu kaydeden bilim adamları, tiksinme duygusunun her iki cinsiyette yaşla doğru orantılı olarak azaldığını tespit ettiler. Bilim adamları, tiksinme duygusunun evrim sürecinde, enfeksiyon riskini azaltmak için geliştiğine inandıklarını ifade ettiler.
__________________ Gönlümle baş başa düşündüm demin; Artık bir sihirsiz nefes gibisin. Şimdi tâ içinde bomboş kalbimin Akisleri sönen bir ses gibisin. Mâziye karışıp sevda yeminim, Bir anda unuttum seni, eminim . Kalbimde kalbine yok bile kinim . Bence artık sen de herkes gibisin. Eylül 2008 | ||
![]() | ![]() |
![]() | #49 | ||
Dişi Kartal ![]() Üyelik tarihi: Jul 2006
Mesajlar: 15.053
Tecrübe Puanı: 35 ![]() | Tırnak yemek duygusal bir sorundur -------------------------------------------------------------------------------- Tırnak yemenin duygusal bir sorun olduğunu belirten uzmanlar, özellikle aileleri tarafından azarlanan çocukların tırnaklarını daha fazla yediklerini kaydettiler. Tırnak yeme alışkanlığı sıklıkla çocuklarda görülmesine rağmen yetişkinlerde de görülen bir davranış. Tırnak yeme alışkanlığının çocuklarda 3-4 yaşlarında başladığını vurgulayan uzmanlar, "Bu aynı zamanda öğrenilmiş bir davranıştır. Ailesinde tırnak yeme davranışı olan bir çocuk bunu kopyalayabilir" dediler. Uzmanlar, tırnak yemenin diğer nedenlerini ise şöyle sıraladılar: "Ev ortamındaki aşırı baskıcı tutumlar ve kuralcı yapı sonuçta güvensizlik göstergesidir. Çocuğun azarlanması, toplum içinde aşağılanması, ona yaşına uygun sorumluluk verilmemesi (mesela odasını toplaması, kahvaltıyı hazırlaması, gibi basit ev işleri), kardeşler arasında taraf tutma, ana baba ilgisizliği, yaşamış olduğu korkular gibi nedenler çocukta tırnak yeme davranışını tetikler". Çocukta gerginlik ve huzursuzluk oluşturan nedenlerin titizlikle araştırılmasını öneren uzmanlar, sonuçta tırnak yemenin duygusal bir sorun olduğunun altını çizdiler. Azarlamak, korkutmak, başkalarını örnek göstermek veya çocuğu tehdit etmenin sorunu çözmeyeceği gibi daha da ağırlaştıracağını anlatan uzmanlar şu temel görüşü dile getiriyor: "Onları, korku ve kaygı oluşturabilecek film, video, atari gibi faaliyetlerden uzak tutmak gerekir. Ebeveynler cocuklarının önünde asla kavga etmemelidirler. Ederlerse bile bu bir alışkanlık haline gelmemeli anlaşmazlık nedenleri çocuga uygun bir dille açıklanmalıdır. Sorun uzun sürerse bir uzmanla yüzyüze görüşülmeli. Çocuklar yeni ortamlara ve yeni kişilere uyum göstermekte zorluk çekmezler. Ve çocuklarda bazı davranış biçimlerinin soruna dönüşmesine neden olan yetişkinlerdir".
__________________ Gönlümle baş başa düşündüm demin; Artık bir sihirsiz nefes gibisin. Şimdi tâ içinde bomboş kalbimin Akisleri sönen bir ses gibisin. Mâziye karışıp sevda yeminim, Bir anda unuttum seni, eminim . Kalbimde kalbine yok bile kinim . Bence artık sen de herkes gibisin. Eylül 2008 | ||
![]() | ![]() |
![]() | #50 | ||
Dişi Kartal ![]() Üyelik tarihi: Jul 2006
Mesajlar: 15.053
Tecrübe Puanı: 35 ![]() | Çekingen" deyip geçmeyin Her 100 çocuktan 10'u aşırı çekingenlik sorunuyla karşı karşıya. Aşırı derecede çekingenlik ve utangaçlığın, psikolojik bozukluğun bir göstergesi olduğu belirlendi. Sağlık uzmanlarının yaptığı araştırmalar sonucunda çekingenlik, utangaçlık ve sıkılganlık genellikle yapı, aile ve çevreden kaynaklanıyor. Bu konuda anne ve babanın rolü de büyük. Silik anne-baba modeli, otoriter ebeveynler, aşırı koruyucu, kollayıcı ya da hep eleştiren anne ve babaların bu sorunlara zemin hazırladıkları ortaya çıktı. Uzmanlar, çocuğun gelişimini anne ve babanın davranışının nasıl etkilediğini gözlemlediler. Anne ve babanın her ikisi veya biri aşırı evhamlı, titiz, koruyucu-kollayıcı ise sürekli çocuğunu kollamaya, göz önünden ayırmamaya çalışır. Çocuğun yaptığı işleri beğenmeyen, küçümseyen, başkalarıyla kıyaslayan, dayak atan anne ve babalar ise çocuklarında çekingen olma riskini artırıyor. Bu psikolojik sorunun önüne geçilmesi, çocuğun kendine güvenli, girişimci olabilmesi için hekimler, çocuğun önce teşvik ve iltifat edilmesi gerektiğini, çocuğun sırtını sıvazlayarak 'aferin' demenin, çocuğu yaptığı işe karşı motive ettiğini ifade ediyorlar. Çocuğun uygun tercihlerine saygı gösterilmesi, çocuğun yeteneklerinin gelişmesi için özgür ve öz denetime dayalı bir disiplin anlayışı geliştirilmesi öneriliyor. Ayrıca çocuğa anne ve babanın ilgi gösterip birlikte oynamaları ve cocukla ciddi konularda konuşulması gerektiği de tavsiye ediliyor.
__________________ Gönlümle baş başa düşündüm demin; Artık bir sihirsiz nefes gibisin. Şimdi tâ içinde bomboş kalbimin Akisleri sönen bir ses gibisin. Mâziye karışıp sevda yeminim, Bir anda unuttum seni, eminim . Kalbimde kalbine yok bile kinim . Bence artık sen de herkes gibisin. Eylül 2008 | ||
![]() | ![]() |
![]() |
Bu konuyu arkadaşlarınızla paylaşın |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
| |
![]() | ![]() |