|
Ana Sayfa | Kayıt ol | Yardım | Ortak Alan | Ajanda | Bugünkü Mesajlar | XML | RSS | |
23-01-2007, 15:46 | #1 | ||
Guest
Mesajlar: n/a
|
ALKOL VE ZARARLARI GİRİŞ:Araştırma konusu olarak bu konuyu seçmemdeki amaç insanların saglıgını yetirence düşünmemesi ve saglıga zararlı olan maddeleri bagımlılık halline getirmeleri ve bunu psikolojik olarak devem ettirmeleridir. 1. ALKOLİZM NEDİR? Alkolizm çoğunlukla genetik yoldan geçen, biyokimyasal bir bozukluktur. Ancak, yüksek dozda ve çok sık alkol tüketimine bağlı olarak geliştirilen alkol bağımlılığı da yoğunlukla görülmektedir. Bunların yanı sıra psikolojik ve sosyal baskılar hastalığı etkinleştirici sebeplerdir. İleri dönemlerde hastalık, vücudun tüm sistemlerine en çok da kardiovaskular sisteme, sinir sistemine ve karaciğere zarar verir. Ne yazık ki, bu üç bölgedeki tahribat ölümcül sonuçlar doğurur. 1.2 Alkolizmin Tanımı ve Sebepleri Alkolizm, bir kişinin devamlı ve kendisine zarar verecek ölçülerde alkollü içecek almasıyla oluşur. Alkol, fiziksel ve psikolojik zararlarının yanısıra sosyal ve ekonomik açıdan da felaketler doğurur. Alkolizm hastalığının en önemli belirtisi, kişinin sürekli ve çok miktarda alkol alarak bunun sonucunda da davranış değişikliği göstermesidir. Sonunda kişi kendisine hakim olamayacak kadar bağımlı hale gelir ve kendini kaybetmeye başlar. Kişi artık alkolsüz yaşayamayacak hale gelmiştir. Genellikle alkolizmin tanımı tanımlayan kişiye göre değişir. En basit anlamda ve en eski tanımı, kronik ve aşırı alkol alınmasıyla oluşan hastalıktır. Bağımlılığın farmakolojik ve psikolojik tanımı, gittikçe artan dozlarda alkol alma isteğidir. Ancak bu tanım da çok yeterli değildir, çünkü alkolizm diğer bağımlılıklara pek benzememektedir. Afyon bağımlıları, gittikçe artan dozlarda ve sonunda öldürücü miktarda madde ihtiyacı duyarlar, ancak alkoliklerin ihtiyaç duyduğu alkol miktarı tek seferde öldürücü olmamaktadır. Alkolizmi tanımlamak için en belirgin sinyal kişinin davranış şeklidir. Modern tıp; alkolizmi sebebi bilinmeyen, belirgin anatomik işaretleri olmayan ve alkol bağımlılığıyla ortaya çıkan bir hastalık olarak tanımlar. Ayrıca, hem psikolojik hem de fiziksel tıp, alkolizmin bir başka hastalığın, çoğunlukla da psikolojik bir bozukluğun, semptomu olabileceğini söylemektedirler. Bu anlamda, alkolizm, kronik, ilerleyen bir hastalıktır ya da psikolojik veya fiziksel bir başka hastalığın belirtisidir. Hastalığın özeliği alkol bağımlılığıdır ve her alkol kullanımından sonra kişi kontrolünü kaybeder. Alkolizm hastası, fiziksel ya da psikolojik sıkıntısını gidermek için alkol tüketir ve sonunda alkollü içecek tüketimi hastanın fiziksel, zihinsel, sosyal ve ekonomik hayatını engelleyecek boyutlara ulaşır. Bu noktada, hiç şüphesiz, hastalığın en önemli ipucu kişinin alkol yüzünden hayatının engellenmesidir. Alkol aldıktan sonra hastanın kontrolünü kaybetmesi, içmeye başladıktan sonra bırakamaması, alkoliğin içmeyi engelleyemediğini göstermektedir. Bir alkolik içmeye başlar, çünkü kendini tutamaz. Alkoliklerin çoğunluğu içtiği zaman kontrolünü kaybeder, ancak tüm hastalıklarda olduğu gibi istisnalar vardır. Bazen bir alkolik, içmeden durabilir, kendi kendine ve çevresine bağımlı olmadığını ispatlamaya çalışır. Bazen daha kontrollü içebilir. Alkolizmin bir başka tanımı da, kişinin iç dünyasıyla yada çevresiyle ilgili zor durumlardan kurtulmak için edindiği alkol içme bağımlılığıdır. Bu tanım, alkolizmin bir başka psikolojik ya da fiziksel bozukluğun dışa vurumu olabileceği ihtimalini ortaya çıkarmaktadır. Kişi alkol almayı öğrenip bu bağımlılığı edindikten sonra, alkolizm esas hastalık haline gelip, alta yatan esas hastalığı yok etmekte ya da üstünü örtmektedir. Görüldüğü üzere, alkolizmin oldukça çok tanımı, türü ve sebebi bulunmaktadır. Hekimler hastanın, hangi gruba dahil bir alkolik olduğunu, onun alkol alma sıklığını ve miktarını, davranış biçimini, alkolizminin ortaya çıkışını, gelişimini yaptıkları testlerle, uyguladıkları anketlerle tespit etmekte ve buna uygun bir tedavi şekli uygulamaktadırlar. 2.ALKOLİZMİN SONUÇLARI 2.1 Sosyal Sonuçlar Alkolizm ilerleyen bir hastalıktır. İlk başta alkoliğin çevresindeki kişiler onun içmesinden çok fazla etkilenmezler. Ancak, kişi giderek artan miktarlarda ve sıklıkta alkol kullanmaya devam edeceği ve çoğunlukla kontrol kaybı yaşayacağı için tüm ilişkileri ve sosyal hayatı kötü bir şekilde etkilenecektir. Hastalığın ileri dönemlerinde sızıncaya kadar içen ya da sabah kalkar kalmaz içmeye başlayan kişi, işine gidemeyecek ve sonunda işini kaybedecektir. Alkol hayatının en önemli amacı haline geleceği için eskiden yaptığı hiçbir şeyi yapmayarak kişi sadece içki içecek ve tüm sorumluluklarını bir kenara itecek ve yakınlarından gelen yardım tekliflerini de geri çevirecektir. Buna bağlı olarak, ailesiyle ve yakın çevresiyle ilişkileri bozulacaktır. Ne yazık ki, alkoliklerin evlilikleri genellikle boşanmayla sonuçlanır. Kontrol kaybına bağlı olarak, alkolikler çok fazla kaza yaparlar. Başlarına ev, iş ya da trafik kazası gelme ihtimali çok yüksektir. Gene, kontrol kaybına bağlı olarak, alkolikler suç işleme eğilimi gösterirler ve karıştıkları kavga ya da benzer durumlar yüzünden adli problemlerle karşılaşabilirler. 2.1.1 Tıbbi Sonuçlar
Alkolün tarihi neredeyse insanlık tarihi kadar eskidir. İnsanlığın yerleşik hayata geçmesiyle alkol üretimi de başlamıştır. İlk bira bundan 8 bin yıl önce Mezopotamyalıların arpayı ekmek yapmak için ilk ıslah etmesiyle yapılmıştır. Sümerlerin 6 bin yıl önce Godin Tepelerinde (Batı İran ve Anadolu) bira ve şarap içtiği bilinmektedir. Daha sonra fermente edilmiş meyve, tahıl ve baldan alkol ederek alkolü, iyice hayatına sokmuştur insanoğlu. Alkol kimi zaman kutsal sayılıp, dini törenlerde kullanılmış, kimi zaman eğlencenin ayrılmaz bir olmuştur. Alkolün icat edilmesiyle birlikte, alkol alışkanlığı da ortaya çıkmıştır. Alkol alışkanlığının bir hastalık olarak kabul edilmesi eski çağlara dayanmaktadır. Roma filozofu Seneca, alkolizmi bir akıl hastalığı olarak tanımlamıştır. Alkolizm terimi, ilk defa İsveçli hekim Magnus Huss tarafından, “Alcoholismus Chronicus” (1849) isimli makalede kullanılmıştır. Bu makalenin ardından, kronik alkolizm tıbbi bir terim haline gelmiş ve bir hastalık olarak kabul edilmeye başlanmıştır. Günümüzde alkolizm tedavi edilmektedir. Alkol ve uyuşturucu kullanımına bağlı problemlerin genellikle modern hayatın getirdiği değişikliklere ve strese bağlı olduğu düşüncesi oldukça yaygındır. Geleneksel toplumdan modern toplum yapısına geçişin, aile yapısının zayıflayışının, şehir hayatinin sosyoekonomik baskısının bunda etkili olduğu üstünde durulur. | ||
|
23-01-2007, 15:46 | #2 | ||
Guest
Mesajlar: n/a
| 4.ALKOLİZM TEDAVİSİ Alkolikleri tedaviye razı etmek zor bir iştir. Pek çok alkolik, hastalığını inkar eder. Alkolikler tedavi için başvurduklarında genellikle "dibe vurmuşlardır" yani sağlık, aile, meslek ve sosyal yaşamlarından büyük kayıplar vermiş ve çaresiz duruma düşmüşlerdir. Bu hale düşmeden önce alkolikler, bu zevki terk etmeye pek yanaşmazlar, ya da buna karar verseler de kolayca vazgeçerler. Önemli olan bu denli kayba uğramadan bu kısır döngüyü durdurmaktır. Bu nedenle kişinin alkolik olduğu yani alkol karşısında zayıf, hatta alkolün esiri olduğunu fark edip kabullenmesi düzelmenin başlangıç noktasını oluşturur. Erken dönemdeki alkoliklerin bu gerçeği fark etmeleri için "motive edici görüşmeler" yapılır. Alkol Tedavisinin Önemli Özellikleri Şunlardır:
4.1 Fizyolojik Tedavi İlaç tedavileri Alkolizm tedavisinde kullanılan en yaygın yöntemlerden biri olan “disulfiram”, Danimarkalı Eric Jacobsen tarafından, 1948 yılında bulunmuştur. Bu ilaç doktor kontrolünde, birkaç gün kullanıldıktan sonra hastaya bir miktar alkol verilir. Hastanın vücudundaki disulfiram, alkol alınmasıyla, mide bulantısına, kusmaya, kan basıncının hızla düşmesine, kalp atışlarının hızlanmasına ve neredeyse ölüyormuş hissinin uyanmasına sebep olur. Böylece, hastaya vücudunda disulfiram varken alkol almasının ne kadar tehlikeli olduğu gösterilir. Hastanın ilaç kullandığı dönem boyunca içki içmesi engellenmiş olur. Bu alkolsüz dönemi terapistler rehabilitasyon dönemi olarak kullanırlar, hastayı alkolden uzaklaştırmaya başlarlar. Bu teknik başka ilaçlarlar da uygulanabilir. Alkol tedavisinde yoğunlukla kullanılan ilaçlar şunlardır:
Amerikalı psikiyatr W.L. Voegtlin, hastaya en sevdiği alkollü içkiyi vermeden önce kusturucu bir enjeksiyon yaparak, onu alkolden nefret ettirme yöntemi geliştirdi. Bu enjeksiyonla, içki henüz sindirim sistemine ulaşmadan, mide bulantısı ve kusma başlamaktadır. Bu uygulama, hastanın alkolün tadından, kokusundan hatta görüntüsünden iğrenmesini sağlamaktadır. Avrupa ülkelerinde gene buna benzer yöntemler kullanılmaktadır. 4.1.2 Beslenme, hormonlar, ilaçlar Bir teoriye göre, alkolizm genetik olarak bazı vitaminlere duyulan aşırı ihtiyaçtan oluşmaktadır. Bu yüzden, bazı tedavi yöntemlerinde alkoliklere güçlü vitaminler verilir. Bir başka teori endokrin (hormon) sistemindeki bir bozukluğun alkolizme sebep olduğunu söylemektedir. Bu durumda, alkolikler bu bozukluğu giderici ilaçlarla tedavi edilirler. 4.1.3 Psikoterapi Alkolizm psikoterapisi, pisikonevroz ve kişilik bozukluğu terapisinde kullanılan tüm araçları, bireysel ve grup teknikleri de dahil olmak üzere gerektirir. Tedavi, hastanın en azından bir süre için alkol almadan hayatını sürdürebilmesini sağlayarak başlar. Bu alkol almadan geçirdiği sürede, yoğun terapi dönemi başlar. Çoğunlukla, grup terapisinin daha etkili olduğu gözlemlenmiştir. Grup terapisi, bilgilendirici derslerden, tartışmalara, derin analizlerden, psikodramaya ve hipnoza kadar geniş bir yelpazeye sahiptir. Alkolizm Terapisinin Özellikleri
Alkolizm tedavisinin sonuçlarını önceden kestirmek pek mümkün değildir. Yeni tedavi yöntemlerinin başarısı oldukça yüksektir. Tedavi sonrası, alkolü bırakıp yeniden başlayan hastalar vardır. Bu yüzden, tedavi gören alkoliklerin %50'si tamamen iyileşiyor denilebilir. Alkol tedavisi uzun bir süreç gerektirir ve hastaya büyük görev düşer. Amerikan araştırmaları, ileri yaştaki alkoliklerin daha çok oranda tedavi olduklarını göstermektedir. 5.NEDEN İÇKİ İÇİLİR? Yapılan araştırmalar insanların en çok zevk almak için alkol tükettiğini göstermektedir. İçkili eğlence yerlerinin çokluğu da bunun en önemli göstergesidir. Eğlence yerleri dışında zevk ve eğlence için en çok yılbaşı, düğün, doğum günleri gibi sosyal etkinliklerde insanlar aşırı miktarda alkol tüketmektedirler. Sosyal içicilik denen bu tür alkol tüketimi bazı insanlar için alkolizmin ilk basamağı olmaktadır. Alkol tüketiminin bir diğer önemli sebebi ise duygu durumunu düzeltmektir. İnsanlar genellikler kendilerini kötü hissetlerinde, zorlandıkları ya da üzüldükleri dönemlerde alkole sığınarak bu kötü duygu durumundan kurtulmaya çalışırlar. Sonuçta alkol hiçbir çözüm getirmediği gibi daha kalıcı ve daha kötü durumlara yol açar. Modern insanın en önemli sorunlarından biri olan stresle başa çıkmak için alkol tüketimi de oldukça yüksek miktarlardadır. Günlük hayatın getirdiği yoğunluk, karşılaşılan irili ufaklı problemler, yorgunluk, maddi sıkıntılar strese sebep olmakta ve pek çok insan bundan kurtulmak için içki içmeyi tercih etmektedir. Alkolizme yakalanan kişiler sonunda bastıramadıkları bir alkol içme arzusu duymaya başlarlar. Bu arzu alkol tüketiminin bir diğer önemli sebebidir. | ||
23-01-2007, 15:47 | #3 | ||
Guest
Mesajlar: n/a
| 6. ALKOL VE TRAFİK KAZALARI 6.1 Alkollü Araç Kullanmak En Önemli Kaza Sebeplerinden Biridir Dünya Sağlık Örgütü (WHO)'nun verilerine göre gerçekleşen ölümlü trafik kazalarının büyük bir bölümü alkollü araç kullanmaktan ötürü gerçekleşir. Adli Tıp açısından önemli olan alkol türü etil alkoldür. Ağız yolundan alınan alkolün %20’si mideden, % 80’i ince barsaklardan doğrudan emilir. Ağız, yemek borusu ve kalın barsaklardan da emilebileceği bilinse de bu değerler ihmal edilebilir düzeydedir. Etil alkol tüm sıvılarına geçebilir. Kan alkol değeri, alkol alımı bittikten 1 saat sonra en yüksek düzeye ulaşır sonra tedricen azalır. Alınan alkol karaciğerde alkol dehidrogenaz ve asetaldehid dehidrogenaz ile yıkılır. Alınan alkolün %5-8’i solunum ve idrar yolu ile değişime uğramadan, az bir kısmı ise ter ve gaita ile atılır (8). Alkol merkezi sinir sistemi üzerine tıpkı genel anestezi yapan maddeler gibi etki eder. Ancak vücut sıvılarına kolaylıkla dağıldığından içilen miktarları ile beyinde narkoz için gerekli düzeye genellikle ulaşmaz. Bununla birlikte az miktarda alkol alımı bile bir işin yapılması için gerekli beceri, dikkat ve özende azalmaya neden olur. Bu belirtilerin ortaya çıkması için gereken alkol miktarı kişiler arasında büyük farklılıklar gösterir. Alkol alanlarda öncelikle psişik inhibisyonlar ortadan kalkar. Daha sonra muhakeme ve karar verme yeteneği kaybolur. Dikkat ve refleks aktivite hızı azalır. Psikomotor koordinasyon azalır. Hafıza kusurları oluşur. Kanda alkol düzeyi arttıkça disoryantasyon, stupor, koma ve ölüm gelişir. amatör sürücüler için belirlenen yasal üst sınır olan 0.5 promil’i aşmamak için 70 kg ağırlığındaki bir kişinin bir defada alabileceği alkol miktarı 20 gr (25 ml)’dir. Buna göre, içki türlerine göre içilebilecek azami miktarlar;
7. BİR ALKOLİĞİN ÖZELLİKLERİ Şunu unutmamak gerekir ki, alkolizm davranışsal bir bozukluktur ve sürekli ve artan miktarlarda alınan alkole bağlı problemlerin gelişmesi anlamına gelir. Bir alkolik, tüm kötü sonuçlarına rağmen sürekli alkol içmeye devam eder ve bir süre sonra alkol alımını sınırlayamaz bir hale gelir. Alkolikler genellikle, alkol içen kişilerle arkadaşlık eder, hatta eşlerini bile onların arasından seçebilir. Alkolik bir insan, içmek için her zaman bir sebep bulur. Bu mutluluk, mutsuzluk, gerginlik, üzüntü, neşesizlik olabilir. Ayrıca, içmek için her zaman fırsat yaratırlar, maç, av, parti, doğum günü, düğün, sünnet vb.Alkolizmin ilerledikçe, alkolik kişilerin sorunları da artmaktadır. Örneğin, yalnız içmeye başlarlar, çevrelerinden saklayarak gizli içerler, şişeleri saklarlar. Bütün bu davranışların sebebi alkolik olduklarını çevrelerinden saklama arzusu duymalarıdır. Gittikçe artan bir suçluluk duygusu geliştiririler, bu suçluluk duygusu, pişmanlıkla birleşir ve bu duyguları bastırmak için daha çok içmeye başlarlar. Hatta sabah kalkar kalmaz içmeye başlarlar. Alkolizm bir kısır döngüye dönüşür. Suçluluğa ve alkolün yaptığı tahribata bağlı olarak kişide anksiyete ve depresyon başlar ve bu yüzden kişi daha çok alkol tüketir. Alkol tüketimi arttıkça depresyon derinleşir, kişi uyuyamamaya ya da sızmaya başlar, geceleri uyanır, depresif bir duygu durumu içine girer, kendisini sürekli huzursuz ve sıkıntılı hisseder, panik nöbetleri geçirir, göğüs ağrısı, çarpıntı ve nefes almada zorluk çeker. | ||
23-01-2007, 15:50 | #4 | ||
Guest
Mesajlar: n/a
| 8. ALKOLÜN GERÇEKLERİ 8.1 Alkolün Vücuda Etkileri Alkol alındıktan sonra hızla ince bağırsaktan kana karışır. Kana karışan alkol miktarına göre, beyinin çalışmasını yavaşlatır. İçki içen kişinin kanına karışan alkol miktarı,
Etkileri Alkolün ya da herhangi bir Uyuşturucunun Etkisi Aşağıdaki Faktörlere Bağlıdır:
Alkol ve diğer uyuşturucu maddelerin birlikte alınması çok daha korkunç sonuçlar doğurabilir. Kaza ölümlerin çoğu alkol ve uyuşturucuların birlikte alınmasıyla ortaya çıkmaktadır. Alkol uyuşturucuların etkisini çoğaltır. Tedavi için alınan ilaçlarla birlikte alkol kullanmak da çok tehlikeli olabilir. Alkolün uzun süreli etkileri, aylarca veya yıllarca sürekli ve aşırı miktarda alkol tüketimiyle ortaya çıkar. Kronik alkolizmin, fiziksel ve psikolojik olumsuz etkileri çok fazladır, bunların çoğu da öldürücüdür. Sürekli içki içen kişilerde çoğunlukla, kalp, böbrek, karaciğer hastalıkları veya mide iltihabı, kanaması gibi rahatsızlıklar görülür. Diğer ölümcül olmayan rahatsızlıklar ise, iştah kaybı, vitamin yetersizliği, enfeksiyon, iktidarsızlık ve sindirim bozukluğudur. Alkol tüketimi ne kadar artarsa ölümcül hastalık riski de o kadar artar. Alkoliklerde genç ölüm oranı hiç de azımsanmayacak kadar yüksektir. Alkoliklerin ölüm sebepleri genellikle, kalp, böbrek, karaciğer hastalıkları, zatürree, kanser, alkol zehirlenmesi, kaza, cinayet ve intihardır. Unutmayın asla, güvenli içki miktarı yoktur. 8.1.1 Dayanıklılık ve Bağımlılık Sürekli içki içen kişiler bir süre sonra, alkolün kötü etkilerine karşı daha dayanaklı bir hale gelirler. Bu etkiler başlamadan önce daha fazla alkol alabilmeye başlarlar. Gittikçe artan miktarlarda alkol tüketimi bazı alkoliklerde görünürde sarhoşluk yapmaz. Bu kişiler, hayatlarına, çalışmaya devam ederler, fiziksel durumlarında, çok ciddi hasarlar oluşmadıkça, dışarıdan fark edilen bir değişiklik olmaz. Çoğunlukla bu kişiler bir başka sebepten hastaneye kaldırılırlar ve orada alkolün vücutlarında yaptığı tahribat ortaya çıkar. Alkole psikolojik bağımlılık, içkinin sürekli içilmesiyle oluşur. Ayrıca, bazı şartlarda mutlaka içen insanlarda da oluşabilir. Bunlar bazı sosyal etkinlikler olabilir. Bu şekildeki bağımlılık daha çok alkolün psikolojik etkileriyle ilintilidir. Psikolojik olarak alkole bağımlı kişiler içki içmedikleri zaman, endişeli ve panik içinde olurlar. Fiziksel bağımlılık aşırı içenlerde oluşur. Vücutları, alkolün varlığına alıştığı için, içmeyi durdurdukları anda fiziksel rahatsızlık duymaya başlarlar. Bu rahatsızlıklar, gerginlik, uyku hali, terleme, titreme, çarpıntı, iştahsızlık, aşırı durumlarda halüsinasyon olabilir. 9. NASIL YARDIM EDEBİLİRSİNİZ? 9.1 Bağımlılık: “Bir hastalıktır, utanç değil” “Bağımlılık”, kelime anlamıyla bir alışkanlığa psikolojik olarak önüne geçilmez bir biçimde ihtiyaç duymak demektir. Bir başka deyişle, bağımlılık fiziksel bir hastalıktır, kesinlikle utanılacak bir şey değildir, bir sağlık problemidir, ahlak değil. Bir kişi isteyerek alkolik ya da uyuşturucu bağımlısı olmaz, onun hastalığı iradesinin önüne geçer. Bağımlı kişi, günahkar değildir, o sadece tıbbi müdahaleye ihtiyacı olan bir hastadır. Tedavi edilmezse, bağımlının hastalığı ilerleyecektir. En sonunda da, hastalığı kalıcı fiziksel ve zihinsel bozukluklara yol açacaktır ya da hastalık erken bir ölümle sonuçlanacaktır. Bağımlılık, çevresinde iyi tanınan ve sevilen insanları mahveder. Tüm ailesini etkiler, yakınları, sevdikleri incinir. İş hayatı duraklar, en sonunda kişi çalışamaz hale gelir. Bağımlılığın ilacı yoktur. Ancak, hastalık tedavi edilebilir, ilerlemesi durdurulup, hasta iyileştirilebilir. Uzman denetiminde gerekli tedavi yapıldığında, bağımlı kişi sağlığına kavuşabilir. 9.1.1 Tedaviye İhtiyacı Olan Bir Alkoliğe Yardım Alkolikleri tedaviye ikna etmek çok kolay bir iş değildir. Onlar yardıma ihtiyaç duyduklarını belli ettiklerinde, çoğunlukla artık kendileri için yapabilecekleri hiçbir şey kalmamıştır ve sizin kendileri için en iyisini düşüneceğinize karar vermişler demektir. Ancak, bu döneme gelindiğinde, bedensel ve zihinsel olarak, hasta çok zarar görmüş olabilir. Alkolik bir yakınınız varsa ve onu hâlâ sevip, hâlâ sağlığını düşünüyorsanız, onun şişenin dibinde yaşamasını engellemeli ve mutlaka tedaviye ikna etmelisiniz. Ona profesyonel bir yardım sunabilmek için gerekli planı yapmak zorundasınız. Bu anlamda alkolik yakınınıza yardım etmenin en ümit vadeden metodu “müdahale”dir. Bu metot sizin, kendisi istemese de, ona yardım etmenizi sağlayacaktır. 9.1.2 Müdahale Nedir? Müdahale, alkolik kişiyi, hastalığını tedavi ettirtmek üzere harekete geçirici bir grup metodudur. Bu yöntemde hasta, bağımlılığıyla yüzleştirilir. Bağımlı kişi, aile üyeleri, arkadaşları, doktoru, işvereni, iş arkadaşları ya da onun bağımlığının kötü etkilerini gözlemlemiş ya da hissetmiş başka yakınları ile karşılaştırılır. Böylece, kişi bağımlılığıyla yüzleşir ve onun kendisine ve çevresine verdiği zararı görür. Müdahaleden sonra büyük ölçüde hasta profesyonel yardım ihtiyacı duyar. Müdahalenin temel mantığı, hasta hangi derecede bağımlı olursa olsun ona anlayacağı dilde bu durumun anlatılması ve onun tedaviye ikna edilmesidir. Sevdiği ve saygı duyduğu insanların ona bunu anlatması mutlaka etkili olacaktır. Hastanın, bağımlılığını reddetmesini kırmak için en az iki kişiden oluşan bir grup lazımdır. Bu grupta hasta üstünde en etkili olan kişi genellikle onun en saygı duyduğu kişidir. Müdahale toplantısının yapılmasından önce, profesyonel bir danışmandan yardım ve fikir almak gereklidir. Eğitimli ve profesyonel bir danışman hastaya nasıl davranılması gerektiğini anlatacaktır. 9.1.3 Yapılması Gerekenler:
Buradaki öneriler, size sadece bir fikir vermekten öteye gitmez. Bunu sakın unutmayın. Eğer alkolik bir yakınınız varsa mutlaka bir uzmanla görüşün. Onun fikirlerini alın ve hastaya müdahale etmekte ortak çalışın. Bazen, uzman yardımı almak, zor gelebilir ancak unutmayın, ne kadar geç kalırsanız, hastalık o kadar ilerleyecektir. SONUÇ: Sonuç olarak insan saglıgımızı düşünmeli ve buna göre haraket etmeliyiz.Sadece bugunu degil yarınlarımızıda düşünmeliyiz.Saglıklı bir yasam için savaşmalıyız. | ||
23-01-2007, 16:48 | #6 | ||
Üyelik tarihi: Mar 2006
Mesajlar: 17.217
Tecrübe Puanı: 37 | dozu iyi ayarlamak lazım
__________________ Besiktas JK . | ||
Bu konuyu arkadaşlarınızla paylaşın |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
| |