İşkence gibi "Engin Kehale"

[Markus Münch]

İşkence gibi
Engin Kehale

Turkcell Super Lig maçlarını takip edebilmek için insanın ermiş olması gerekiyor. O kadar kalitesiz, o kadar futbolsuz bir lig oynuyoruz ki insan futboldan soğuyor. Dün Kayseri’de işte tam böyle bir maç oynandı. Ve Beşiktaş atak yapmayı bile düşünmeyen bir Kayseri Erciyesspor karşılaşmasından 2 puan kaybederek ayrıldı. Gerçi o futbolla 2 puan kaybetti mi 1 puan kazandı mı o da tartışılır ya, neyse...


Gökhan Zan'ı bir kenara bırakırsak Beşiktaş'ta ya da Kayseri Erciyesspor'da bahsetmeye değecek tek bir oyuncu yok. Oyuncuyu bırakın, iki gol dışında maçta konuşulacak tek bir pozisyon yok. Ben Kleberson'u överken, bir çok yazar arkadaşım onu kötülüyordu. Kleberson'u hemen yollamak lazımmış, hiç bir işe yaramazmış. Umarım dünkü maçı izleyenler onun yokluğunun orta sahayı ne hale soktuğunu görmüşlerdir.

Fahri savunmada iyi, hücumda kötü oynadı. Ancak bütün bunlar 89 dakika için geçerli. Erciyesspor'un Beşiktaş kalesinde yarattığı bir tehlike, hatta o tehlikeye girme çabası bile yoktu. Fahri, son dakikada öyle bir faul yaptı ki takımın sonunu hazırladı. Beşiktaş'ın iki gün önce 2 gol yediği yerde sen hem elinle rakibini tutuyorsun, bir yandan da ayağınla tekme atıyorsun. O kadar gereksiz ve acemice bir fauldü ki hiç yoktan Erciyesspor gol atma şansı yakaladı. Ve bunu değerlendirdi.

Burak, sürekli yerde. Kötü oynamıyor, fakat kendini yere atmaktan vazgeçmiyor. Daha da kötüsü Burak açıklama yapıp: "Ben kendimi asla yere atmam." diyor. Yapma Burak. Tigana'nın hücum organizasyonlarında Burak'ın uzaktan şut atma şansını yakalayacağı pozisyonlar üzerinde durmasdı önemli. Çünkü bu genç hem sağ, hem de sol ayağı ile iyi şut çekiyor. Siyah-beyazlılar bunu iyi kullanmalı.

Beşiktaş'ın tek ayakta kalan ismi Gökhan Zan'dı. Ben sene başınca Gökhan'ın tecrübesizliğinden savunmada çok etkili olamayacağını düşünüyorum. Yanılmışım ki ne yanılmışım. Özür dilerim Gökhan. Hem savunması hem hücuma katılımıyla Gökhan Türkiye'nin son yıllarda yetiştirdiği en iyi savunmacı. Eksikleri tabii ki var, onları da geliştirdiği zaman Avrupa yolunu tutacaktır.

Kleberson'un en önemli özelliklerinden biri Ricardinho veya Delgado'yu topla buluşturmasıydı. Beşiktaş hala liderine lider gibi davranmıyor. Adam 90 dakikada serbest vuruşlar dışında sadece 4-5 top oluyor. Olacak iş değil. Her hücumda topun Ricardinho ile buluşturulması lazım. Elinde böyle bir adam varken kullanamamak büyük hata.

Gökhan Güleç, sanırım dün niyetliydi. Çünkü ayakta duracak hali bile yoktu. Gökhan'ın ilk günden beri fiziği zayıf ve ikili mücadelelerde yetersiz. Genelde ilk 11'de oynamıyor. Neden bu oyuncuya özel bir program ile fizik kondisyon takviyesi yapılmıyor merak ediyorum. Genç oyuncularımız övüldükleri zaman misyonlarını tamamladıklarını düşünüyorlar ve gelişmeyi bırakıyorlar. Ve yokolup gidiyorlar. Gökhan da kendini geliştirmediği taktirde kısa sürede piyasadan silinecektir. Dün Beşiktaş'ın hücum yapmayı aklına getirdiği 15 dakika, İbrahim Akın girdikten sonraki dakikalardı. Böyle bir maçta, hem de oyuncuları yorgunken Tigana'nın İbrahim'i en azından 45 dakika oynatması gerekiyor. Dün İbrahim ilerisi için ufak da olsa bir umut verdi . Şimdi Fransız'ın onun üzerinde durması ve ona dakika vermesi lazım.

Hep söylenirdi "Ligimiz daha çekişmeli olsa ne güzel olur." diye. Bu sene çekişme var. Ancak üzücü olan bunun nedeni Anadolu takımlarının kalitesini yükseltmesi değil, 3 büyüklerin acınacak derecede kötü futbol oynaması. Manisaspor ve Kayserispor dışında ligimizde izlemeye değer hiç bir takım yok. Denizlispor ve Kayseri Erciyesspor'un ise futbolları İngiltere Birinci Ligi'nde oynamya yetmez. (Birinci Lig bizdeki İkinci Lig ile aynı seviyede) Ligimizde böyle bir kalite varken Malta'yı 2-0 yenince üzülmek değil, sevinmemiz gerek.

e-mail: [email protected]