|
Ana Sayfa | Kayıt ol | Yardım | Ortak Alan | Ajanda | Bugünkü Mesajlar | XML | RSS | |
|
Makaleler Medya dan Beşiktaşımız ile ilgili Köşe Yazılarının Tartışıldığı Platform. |
| LinkBack | Seçenekler | Stil |
02-09-2010, 12:31 | #1 | ||
adige Üyelik tarihi: Jun 2009
Mesajlar: 1.101
Tecrübe Puanı: 21 |
Türk futbol tarihi yeniden yazılırken, hakkı en çok gasp edilen adamlar listesinin başında o yer alacak. Futbolunun en verimli çağında, görmezden gelindi; doğruluk ve dürüstlükten taviz vermez cesur yapısı, en büyük handikabı oldu. Başkaları gibi menfaat ve medet peşinde olmadı. Sahada da cesurdu, özel yaşamında da. O’nun içini acıtansa, en verimli olduğu yıllarda milli takım formasından uzak bırakılmasıydı. Bu aslında cevabını kamuoyunun da merak ettiği bir soruydu. Bugüne kadar cevap veren olmadı. Değerinin ve kıymetinin anlaşılmadığına isyan edercesine yurtdışına hicret etti. Giderken gözü kulağı hep içeride, milli forma için gelecek haberdeydi. Hangi kritere göre seçildiğini, seçenlerin bile bilmediği bir takım oluşturanlar, Fatih’i de, Gökdeniz’i de elbette hatırlamayacaklardı, hatırlamadılar da. Transferin son gününde ‘Fatih Tekke Beşiktaş’ta’ haberini duyduğumda, kendi kendime ; ‘Hedeflerinden biri tamam’ dedim. Sıra, hak ettiğin halde gaspla elinden alınan milli formada. ‘Beni bir söz sahibi kıl, kefarete hazırım’ diyen şair gibi; inancının, dik duruşunun, adamlığın kefaretini fazlasıyla ödemiş adamdır Fatih Tekke... Querasma’nın Beşiktaş’a gelmeden önceki endişelerin yerini, mutluluk ve memnuniyet ifadeleri almışsa, Fatih için de aynı durumun geçerli olduğunu söyleyebiliriz. Fatih Tekke, Beşiktaş’a ve Türk futboluna hayırlı olsun. FUTBOLUN KARA YILLARI... Türkiye’de her şey gelişim ve değişim gösterirken, bu gelişimin dışında kalan bir sektör var; FUTBOL. Ekonomik imkânlarının genişliğine rağmen, uluslararası organizasyonlarda takımları ‘Game Over’ olmuş bir ülke durumunda bırakıldık.. Milli Takımlar düzeyinde bir var, bir yokuz. 2010 Dünya Basketbol Şampiyonası gibi, marka değeri ve bilinirliği yanında ciddi bir gelirden de olduğumuz Avrupa Şampiyonası’nı, Sayın Başbakanın ceplerine koyduğu çeke güvenerek, yan gelip yatanlar yüzünden kaçırdık. Fenerbahçe ve Galatasaray, Türk futbolunda bir utanç abidesi diktiler. Futbolu amatör ruhla oynayan takımlara elenerek, hem para hem itibar yitirdiler. Dahası bir sonraki yıllar için de ülke puanından yiyerek, krediyi tükettiler. İş işten geçtikten sonra, transferler peş peşe gelmeye başladı. Neye ve kime yarar. Birbirinizi binlerce kez yenseniz, bir Avrupa şampiyonluğu eder mi ? KALECİLER İMDADA YETİŞTİ Ne zaman İstanbul takımlarının başı dara düşse (Beşiktaş hariç), o hafta ya hakem, ya da başka bir kişi imdatlarına yetişiyor. Son zamanlarda bunlara bir ilave oldu; Kaleciler. Geçen sezonun sonuna doğru, seriye bağlanmış bir şekil alan kaleci hatalarını geride bıraktığımızı sanmıştık. Ne var ki, yanılmışız. Geçen hafta Fenerbahçe ve Galatasaray maçlarında kaleciler yaptıkları hatalarla haftaya damga vurdu. İlerleyen haftalarda aynı takımların maçlarında aynı durumlar söz konusu olursa, kalecilerin neden bu takımların maçlarında büyük hatalar yaptığının araştırılmasını talep edeceğim. Kaleciler bu hataları yaparak başkalarının hatalarının görülmesinin önüne geçtikleri gibi, kendi kariyerlerinin de hatalarını yaptıklarının farkında mı acaba? Nurullah Öztürk
__________________ İstanbul | ||
|
Bu konuyu arkadaşlarınızla paylaşın |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
| |