Beşiktaş, ikinci yarıyla birlikte yakaladığı "özgüven"ini sahaya yansıttığı, yüksek tempoyla oynadığı sürece maçlarını 3'er puanla tamamlar. Bu da "zorlu şubat" ta seriyi gerçekleştirmek demektir. Şubatın ikinci ayağı Denizlispor maçında bir kez daha gördük ki Beşiktaş, şu anda Türkiye'nin en oturmuş, en uyumlu takımı. Futboluyla keyif veriyor. Çok pozisyona giriyor, hiç pozisyon vermiyor. Seriyi yakalamanın, daha önemlisi, sürdürmenin ilk ve tek koşulu; takımın yakaladığı "hava"yı ve "moral motivasyonu"nu yitirmemesidir! Bu iki faktörün yitirilmesi başta Ricardinho'nun liderliğinin ve Delgado'yla birlikteliğinin etkisini zayıflatır... İki yıldızın birlikteliğinin etkisizleşmesiyle çözülmeler de çorap söküğü gibi gelir... Bu olumsuzlukların olmaması Tigana'nın elindedir. Öncelikle yapacağı; futbolcuların tümünü (11'in dışında kalanlara şans tanıyarak) "form ve moral" olarak "diri" tutmaktır. Tigana, bunları uygulamazsa emekler çöpe gider... Böyle bir hataya düşer mi, bilmiyorum. Sadece ona derim ki; sakın ha, Kleberson'u tekrar alayım deme! Onun yokluğunda takım, tümüyle ritmini buldu. İlk haftalarda eleştiri oklarının en çok saplandığı Baki Mercimek bile mükemmel oynamaya başladı. Adamını kaçırmayan, kademeye zamanında girerek savunma organizasyonunda pay sahibi olan Baki, ileri çıkan İbrahim Üzülmez'in boşluklarını da dolduruyor. Baki-İbrahim uyumu, Ricardinho-Delgado ve Nobre-Bobo ikilisinde de mükemmel işliyor. Uyumun bir türlü işlemediği bölge; sağ kanat. Serdar Kurtuluş'un yerinde (sağ bek) İbrahim Toraman oynadıkça, Ali Tandoğan orta dörtlüde oynamadıkça sağ kanattaki uyumsuzluk bitmeyecek... Pardon! Türkiye'nin "1" numaralı ön liberosu Koray ile "korkusuz savaşçılar" İbrahim Üzülmez ve Serdar Kurtuluş'a "özel loca" açıyorum... |