Kocaman olmak
Ne okuldaki kırık not ne ayağındaki çamurlu bot ne de üstündeki yamalı kot umurlarındaydı. 'Gool' diye ayağa kalkmak isterdiler, çümbüşün bir kenarından tutup eğlenceye katılmaktı arzuları. Ertesi gün okula gittiklerinde arkadaşlarına hava atacaklardı. Bize her gün bayramdı (!) ama onların tek özeli o gündü. Adı üstünde çocuk bayramı. Beşiktaş kulübünün jesti üzerine tribüne davetliydiler. Tam bine yakın bebe. Minicik bedenleriyle, kocaman ayaklı futbolculara ruh vermeye çalışıyorlardı. O kocaman ayaklılar, bir tek golü çok gördü çocuklara. Sevindirmediler. Yazık! Birileri bu arkadaşlara "kocaman" olmanın yürek işi olduğunu öğretmeli. Ya da "B Planı" nı devreye soksunlar. Aykut'a akraba olsunlar. 23 Nisan dedik ya devam edelim. Malumunuz bu özel günde çocuklar sembolik olarak makamlara oturtulurlar. Başbakanlık, Meclis Başkanlığı v.s. Federasyon da bu geleneksel adetimizi boş geçmedi. Beşiktaş-Sivas maçına bir çocuk yolladı! Sembolik hakem olarak. Tüm zamanların en büyük derbisinin (!) yenileni suçu ne taktikte arasın ne de teknikte. Ne Gerets'e bulsunlar kabahati ne de Mondi'ye. Bütün suç takımı bu kadar rahatlatan, gevşeten ve etkisiz kılan bir tek kişidedir.. Ata Demirer! Seni maçtan bir gece evvel 'psikolojik olarak rahatlat' diye çağıracaklar, sen de kırıp geçeceksin... Kim dedi sana kopart diye. Hayvanseverler nankör kedileri korumayı, sokak köpeklerini kollamayı, zengin sırtındaki postları şikayet etmeyi iyi biliyor. İzafidir. Lakin Saracoğlu'ndaki öleceğini zannettiğinden tir tir titreyen o zavallı hindiyi neden görmezsiniz. Yoksa siz de işin içinde Fenerbahçe olunca tüm medya gibi görmeyenlerden misiniz? yüreğine sağlık abi |