|
Ana Sayfa | Kayıt ol | Yardım | Ortak Alan | Ajanda | Bugünkü Mesajlar | XML | RSS | |
|
Makaleler Medya dan Beşiktaşımız ile ilgili Köşe Yazılarının Tartışıldığı Platform. |
| LinkBack | Seçenekler | Stil |
07-03-2007, 12:16 | #1 | ||
Kıdemli Kartal Üyelik tarihi: Mar 2006 Yaş: 40
Mesajlar: 5.868
Tecrübe Puanı: 24 |
Beşiktaş’a çifte kupa göründü 'Beşiktaş'a çifte kupa göründü. Lig rakamları ve Kupa’daki durum bunu düşündürüyor...' Usta kalem Güven Taner'in Star Gazetesi'ndeki köşe yazısı: Beşiktaş'a çifte kupa göründü Beşiktaş'a çifte kupa göründü. Lig rakamları ve Kupa'daki durum bunu düşündürüyor. Görünüşte umut var. Futbol değerine bakarsanız. Pek yok! Peki ligde kimin başarıyı garanti eden bir futbol değeri var? Kimsenin yok! Öyleyse Beşiktaş gene de hem Kupa'da hem ligde şampiyonluğa oynuyor. Gerçek şu ki Şampiyonluk ve Kupa arayanların listesi kabarık. Fenerbahçe, Galatasaray, Kayseri, Gençlerbirliği, Konya, Trabzonspor aynı umutla sıradalar. En güçlü aday iki cephede de Fenerbahçe. Bu takım tüm tökezlemelerine karşın, ligin önünde, Kupa'nın yarı finalinde. Yarın kendini bulur, temposunu kazanırsa, ortalığı siler süpürür. O yüzden kimse şampiyonluk için fazla heveslenmemeli. Ligimiz çok heyecan verici bir akışa sahip. Ne var ki bu, kaliteli olduğunu anlatmıyor. Çünkü heyecanı, futbolun değerliliği yaratmıyor. Neden başka. Bakın ikincilik bölgesine. 5-6 takım orada Şampiyonlar Ligi kovalıyor. Ama nasıl bir futbol değeriyle kovalıyorlar amaçlarını? Kaç kişi gönül verdiği takımlarına net bir güven duyabiliyor? Güvensizliğin kaynağı çok kaybederek yarışmaları. Fenerbahçe ilk yarı sonunda ikinciden 7, üçüncüden 8 puan önde idi. Onca takılmalarına, ligin altındaki takımlara puan yitirmesine karşın geçen altı hafta içinde lig ikincisi ile arasındaki fark 7'den 6'ya düştü! İkinci yarı başından bu yana 6 haftadaki 'yarıştaki gerçek kaybı' sadece 'BİR!' Ligdeki takımların ortak karakteri 'çok puan yitirerek yarışmak' ise, o ligin çekişmeden doğan heyecanı olur ama futbol kalitesinden söz edilemez. Nasır'dan Karadeniz'e ŞEREF Nasır farklı bir üslup kullanarak, başkanlarının tavırları ile pek öne çıkmayan Beşiktaş Divan Kurulu olgusunu, aktif görüntülerle Beşiktaş topluluğu ve toplumun önüne çıkardı. Her biri ayrı saygın kişilikler taşıyan eski Divan Başkanlarından farklıydı. Beşiktaş'ta Divan Kurulu, bir icra kurulu değil. Ne yönetimin üstünde ne altında. Bunlardan dışarıda bir yerde. O yeri iyi bilmek ve Beşiktaş için değer üretmek görevi şimdi, Nasır gibi yetkin bir Beşiktaşlı olan Yalçın Karadeniz'de. Onun da kulüp geleneklerini yaşatmada ve kulüp için düşünce geliştirmede etkin rol oynayacağından hiç kuşkum yok. Gerets korkak değil, cesur ADAMI son maçlarında takımına iyi futbol oynatamadığı için yerin dibine sokmuşsun. Ondan duruma bir çözüm üretmesini istemişsin. Gerets de tutmuş, kötü üretim yapan kimi ünlülerin yerine başkalarını koyarak, kendi kadrosu içinden o maç için güvenilecek bir başka onbir üretmiş ve kötü gidişi durdurmaya girişmiş. Böyle bir girişimi yapan adama 'korkak' denmez, 'cesur adam' denir. Beşiktaş'a karşı çıkan takım, sahada ezilmedi, büzülmedi. İyi mücadele etti. Necati fırsatları değerlendirse, maçı kazanabilirdi. Ve emin olun, onu korkak gösterenler bugün cesaretini alkışlıyor olacaklardı. O maçta Gerets için korkaklıktan söz edilecek ise, Tigana sona doğru maçı kazanma hamlesi yaptığında, Gerets'in savunma yığınağını artırmasından ötürü yapılabilir ancak. Çıkardığı kadrodan değil. O kadroyu sahaya sürmek özgüveni ve cesareti ifade eder.
__________________ iLk ÇıĞLıĞıM SoN NeFeSiM TeK AşKıM BEŞİKTAŞ'ım.... HeRşEyİn BiR sOnU vAr AmA BEŞİKTAŞ SeVgİsİnİn AsLa...! | ||
|
Bu konuyu arkadaşlarınızla paylaşın |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
| |