|
Ana Sayfa | Kayıt ol | Yardım | Ortak Alan | Ajanda | Bugünkü Mesajlar | XML | RSS | |
|
Makaleler Medya dan Beşiktaşımız ile ilgili Köşe Yazılarının Tartışıldığı Platform. |
| LinkBack | Seçenekler | Stil |
12-05-2006, 01:01 | #1 | ||
Üyelik tarihi: Feb 2006 Yaş: 46
Mesajlar: 677
Tecrübe Puanı: 19 |
Akbabalar... İnsanın kanını donduran çirkin yaratıklar... Bir gazeteciye Plutzer kazandıran o fotoğraf: Afrika’da açlıktan ölmek üzere olan çocuğun başında bekleyen akbaba... Akbabalar, ölümle beslenen sevimsiz kuşlar.. Kel kafalı, tüysüz boyunlu, kambur duruşuyla arkadan iş çeviren dalkavuklara benzeyen leş yiyiciler. Akbabalar, küçük, güneş görmeyen karanlık mağaralarda yaşayan, leş ararken yer seçmeyen.. Akbabalar, sürüler halinde yaşayanlar... Bugünlerde başımı gökyüzüne kaldırdığımda daireler çizerek dönen akbabaları görür gibi oluyorum. Asırlık çınar Beşiktaş’ın şöyle bir sendelemesini fırsat bilerek ağızlarının suyu akarak yazılar yazıyorlar. Çünkü kendi duruşları yok. Rüzgara kaptırıyorlar kendilerini. Şu gitsin bu gelsin diyorlar. Döne döne bekliyorlar yıkılmasını Beşiktaş’ımın. Gagalıyor, ısırıyorlar. Kalkmasını, doğrulmasını istemiyorlar.. Akbabalar… Ve Kara Kartallar... Her bir Beşiktaşlı bir Kartal. Yalnız uçuyorlar yine.. Zirvedeki yuvalarına ulaşmak için çırpınıyorlar.. Yaraları ağır. Ama kanat çırpmaya çalışıyor Kara Kartal. Mağrur. Direniyor kaderine. Akbaba olmadığı için, duruşu olduğu için, rüzgarın estiği yöne uçmadığı için bu durumda. Haksızlıkları haykırdığı, sessiz kalmadığı için bu halde.. Akbabalar sürüyle Kara Kartallar yine yalnız bu alemde. Alıntı Bora Bayraktar arkadaşımızdan | ||
|
Bu konuyu arkadaşlarınızla paylaşın |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
| |