BÖYLE olmamalı ama yaşadığımız gerçek o ki bizim ülkemizin takımları haftada üç maça yetecek fizik gücü taşımıyorlar.
Apaçık belliydi hafta arasındaki Süper Kupa, Beşiktaş'a 750 bin avro civarında para kazandırmıştı ama dünkü işini iyi yapmasına engel olacak kadar enerji yitirtmişti. Bedensel gücünün üst düzey olması ile öne çıkan İ.Üzülmez bile sık maç temposu altında ezilmişti. Onun kulvarından gelen ataklarda adam kaçırmaktan başı döndü.
Delgado da baygındı. Top kayıplarında devam etti. Bereket Mamah, Üzülmez'in bileklerine çift dalıp 27. dakikada kırmızı kart gördü de iki takım arasında fiziksel güç dengesi kuruldu.
Sheriff ilk maçta dinamik bir savunma yapması gerekiyordu, yaptı. Dün de hemen bir gol bulmanın arayışı içinde olmalıydı ve bunun için toplu hücum toplu savunma yapabildi. Becerebildiği kadar tabii. Beşiktaş, rakibinin hücumda olduğu zaman kazandığı toplarla hızlı hücumları beceremedi. Zira bunun için gerekli fizik gücü taşımıyordu.
Ertuğrul Sağlam takımın hızlanamayacağını görmüş olmalı ki ikinci yarıda kontrollü bir oyuna yöneldi. Beşiktaş kendi alanında çokça hazırlık pasları yaparak ve oyunu yavaşlatarak oynamaya yöneldi. Bu oyun karakteri on kişi oynamanın giderek yıprattığı Sheriff'in de işine geldi. Ama tuzağa düşmüş oldu. Çünkü yavaşlayan oyunda beceri üstünlüğü ortaya çıkan Beşiktaş maçın egemenliğini ele geçirdi. 57. dakikada golünü buldu. Sheriff artık iki gol üretmek zorundaydı. Tüm kozlarını oynadı ama Beşiktaş'ı aşacak bir verim gücüne yükselmesi artık olanaksızdı.
Bu maçtan Beşiktaş'a çıkan mesaj şudur: Beşiktaş kapasitesini haftada üç maç oynamaya yükseltmelidir. Bunu başardığında önü açıktır. Ertuğrul Sağlam'ın bugünden yapması gereken, kadroyu hafta üç maçı kaldıracak zenginliğe kavuşturmaktır.