'Beyaz Sayfa' üzerine (1) (Atıf Keçeci)

[bjk_bjk]

Beşiktaş Kulübü'nün günlerdir gündeminde olan İdari ve Mali Genel Kurulu yapıldı. Katılımın kongreye iştirak hakkı olanların sadece % 9 gibi çok düşük orandaki sayıda kalmasının nedenleri üzerinde durmak gerekir.
Üye dahi olmayan birçok kişinin etrafa korku salmak üzere salona getirildiklerini herkes biliyor. Bütün bu telaşın arkasında "İbra olamama" korkusunun yatması aklıselimin kafasında şüpheler uyandırmıştır. Hiçbir yanlışı olmayan insanların başvurmayacağı bu yol yanlış bir seçim olmuştur.
Tüm salınan korkuya rağmen kalkan, "ibra etmiyorum elleri" Beşiktaş'ın yarınlarına ışık tutacaktır. 105 yıllık tarihinde bir defa 1980 yılında 5 üye tarafından ibrasızlık olayının yaşatılmasından sonra, kulübünü hiçbir menfaat beklemeksizin seven cengaverlerin hareketi, açılacak "beyaz sayfanın" mihmandarı olmalıdır. Bu karşı oyları dikkate almamak yanlışların en büyüğüdür. Kulübe midelerinden bağlı olanlar, bu "ibra" oylamasındaki karşı oyların ne ifade ettiğini işlerine gelmediği için anlamamazlıktan gelerek ve de bir zafer kazanmış gibi karşılayarak sadece kendilerini tatmin etmişlerdir. Aklıselim, işin farkındadır ve kulüp içerisinde Rönesans anlamında bir olay yaşandığını rahatlıkla görmektedir.
Sayın Başkan Yıldırım Demirören'e anlatmak istediklerimi sıralıyorum:
Bir hayli sinirli başladığın konuşmanın içerisinde söylediklerini hayata geçirdiğinde mutlaka tüm Beşiktaşlılar tarafından destekleneceksin.
Başkalarını eleştirirken kendi durumun hakkında otokritik yapman en büyük yol
göstericin olacak.
2004 yılı Haziran ayı başında başkan seçilip koltuğuna oturduğunda ilk kulüp ve medya mensubu kimlikli davetlisi olan bu satırların sahibi ile konuştuklarını hatırlamanı isterim. Seçilmesi için oy vermediğimi, ama kendisine önyargılı olmadığımı o gün söylemiştim, bugün de söylüyorum.
Önceki gün "ibra etmiyorum" diyen ellerin sahiplerini, etrafında kümelenmiş menfaat çeteleri haline gelmiş kişilerle sakın ha karıştırma. Bunlar ve bir ikisi hariç bu yollarda işi olmayan, "Beton", "Kartal yürekli" gibi başlık atmayan medya mensuplarına yani hür iradeleri ile hareket eden kulüp üyelerine ve sadece işini yapan medya emekçilerine saygı göster.
Son kongrede konuşma yapmamam için, Disiplin Kurulu'ndan 3 aylık uzaklaştırma cezası verdirmene gerek yoktu. Zira zaten böyle bir niyetim olmadığını bir hafta önceki Divan Kurulu toplantısında dile getirmiştim. Mutluluğum yeni jenerasyon içerisinde bilgili, ne söylediğinin farkında, vizyon sahibi, üç beş kuruş için "emre itaat" etmeyecek insanlarımızın var olduğunu görmemden geliyor. Yani, "şaheser uyandı" diyorum. Özünde kötü bir insan olmadığını biliyor ve söylüyorum. Ancak, uğradığın "çevre kirliliği" sana yanlışlar yaptırıyor. Bak bu insanlara, şahsen yaşadığın, pek çok kişinin bildiği gibi maddi ve manevi yönden maliyetlerini bir değerlendir, sonra 'Değer mi?' diye sor kendine. Gene bu kişilere bak, dün neredeydiler, şimdi hangi nedenlerden yanındalar? Yarın muslukları kapattığında nereye gideceklerini düşün. Bu karakterler, için baş sürülecek kapı bitmez. Onlar yeni ufuklara yelken açarken geride sen, ben ve de ellerini "hayır" diye kaldıranlar kalır. "Mahkeme kadıya mülk değil" sözünü hatırla. Bu kulüp tüm sevenlerinin, dolayısı ile "Beyaz sayfaya hayır" diyecek işine gelmeyeceklerin dışında kimse olmaz. Gıyabında kötü laf ve de Allah korusun küfürlü söz sarf etmedim. İşine, aşına, sosyal yaşamına kalem ve dil uzatmadım. Ama bunu yapanlar şimdi etrafında ve sana kalkan olup utanmadan sıkılmadan "ibra" için iki ellerini bile kaldırmaktan çekinmiyorlar. Seyahatlere "Demirören cari hesabından" götürdüklerinin şahsına bir itibar sağlamadığının mutlaka idraki içerisindesindir. Bu yanlıştan süratle dön ve sezon başı aldığın sadece "kafile " kararını uygulamaya yeniden başla.