|
Ana Sayfa | Kayıt ol | Yardım | Ortak Alan | Ajanda | Bugünkü Mesajlar | XML | RSS | |
|
Makaleler Medya dan Beşiktaşımız ile ilgili Köşe Yazılarının Tartışıldığı Platform. |
| LinkBack | Seçenekler | Stil |
13-06-2006, 10:09 | #1 | ||
Üyelik tarihi: Apr 2006 Yaş: 35
Mesajlar: 2.218
Tecrübe Puanı: 21 |
Onlar ve biz Basri Baykoç En güzel oyunun en görkemli turnuvası bir kez daha start aldı. Dünya Kupası'nın henüz başı... Futbolun geldiği nokta adına, derinlemesine konuşulacak yeni mevzular için erken olsa da, biz gerek ülke gerekse kulüp düzeyindeki futbol anlayışımızın güncelliği konusunda doğru yolda olup olmadığımızın mesajlarını hafiften aldık gibi. Fazla değil, sadece iki örnek, bizdeki anlayışın, Dünya Futbolu'nun neresinde kaldığımızı göstermeye yeterli. Fransa Ulusal Takımı Teknik Direktörü, Anelka'yı kadroya çağırmadığında, bizdeki şaşkınlık neredeyse Fransa'yı bile aşmış gibiydi. Cisse'nin sakatlanması ortaya çıkardı ki, meğer Govou da yokmuş bu kadroda. Kim di Govou? Lyon ile ülkesinde üst üste 4. kez şampiyonluğu yaşayan, aynı anda Şampiyonlar Ligi'nde yarı finale yükselen takımında hayli payı olan bir futbolcu... Ancak Cisse sakatlanınca sıra ona gelmişti. Demek ki, oyuncuların form düzeyleri ve sayısallıkları ne kadar fazla olursa olsun, aynı görev özelliklerini barındıran oyuncuların ailece ulusal takım kadrosunda bulunmaları diye bir zorunluluk yokmuş. Kadrolar da takım mantığı gözetilerek oluşuyormuş. Çok formda ya da yetenekli olsalar da, üst düzey yıldız oyuncular dahi tercih kontenjanına takılıyormuş. Peki, kısa bir süre önce, bizim ulusal takımımız yeni bir kurulumun başlangıcı doğrultusundaki hazırlık maçlarında nasıl çıktı karşımıza? Bırakın total kadroyu, bazı maçların ilk onbirlerinde ben bir ara Tuncay, Necati, Nihat, Gökdeniz, Halil, Fatih Tekke ve Nuri Şahin'i aynı anda oynayabildiği bir düzenin arayışına şahit oldum. Sonra da Fatih Terim'in geleceğe dönük Türk Milli Takımı'na ait mesajlarını dinledim. Vardır bir bildiği herhalde Fatih hocanın diye düşündüm. Kimbilir, iki yıl sonra belki de Dünya Futbolu sürekli gol adamlarının egemenliğinde kurulan takımlardan oluşacaktı. Ve Fatih hoca da şimdiden görmüş olabilirdi! Bir de benim için hâlâ Dünya'nın bir numaralı santrforu Van Basten'in Seedorf'u kadroya çağırmadığı için kendisine yöneltilen eleştirilere verdiği yanıt kafama takıldı: "Beyler, benim için Seedorf büyük futbolcu değil. Artık sadece büyük bir isimdir" diyordu. Aniden Beşiktaş'taki büyük çoğunluğun Tümer ve Sergen gidince nasıl ağıt yaktıklarını düşündüm. Bu iki lider vasıflı yıldız oyuncunun kaybından dolayı Beşiktaş'ın gelecekte işinin çok zor olacağını düşünenler, bu iki oyuncunun varlığında son iki sezonun kaybını nedense hiç umursamamışlardı.
__________________ ÖLüMLe YaŞaMı AYıRaN ÇiZGi, SiYaHLa-BeYaZı AYıRaMaZKi.. | ||
|
13-06-2006, 14:03 | #3 | ||
Üyelik tarihi: May 2006 Yaş: 43
Mesajlar: 1.112
Tecrübe Puanı: 20 | kalemin dert görmesin basri abi süper yazmışsın...
__________________ BUGÜN PARA İÇİN FORMASINI SATANLAR YARIN PARA İÇİN VATANINI SATAR İnönü'ye karanlık çöktüğü zaman Dışarıda yağmurlar yağdığı zaman Tribünde ÇARŞI coştuğu zaman Haydi bastır Şanlı Karakartalım | ||
13-06-2006, 16:03 | #5 | ||
Üyelik tarihi: May 2006 Yaş: 43
Mesajlar: 775
Tecrübe Puanı: 18 | Bence kimseyi aramayız ancak Sergen'in BEŞİKTAŞ forması ile futbolu bırakmasını isterdim.Kenarda oturması bile yeterdi.tümör ise lider futolcu değil o karakterdeki biri lider olamaz,adam olamaz herşeyden önce ve Lucescu ne kadar haklıymış onu yedek bırakmakta. Sonuçta biz kimseyi aramayız ancak gidenler BEŞİKTAŞ'ı daha çok ararlar.
__________________ HAYATIN ANLAMI SİYAH BEYAZ MuTLu aşK YokTUr BEŞİKTAŞK VARDIR | ||
Bu konuyu arkadaşlarınızla paylaşın |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
| |