Futbolun içinde neler neler var! (Güven Taner)

[bjk_bjk]

Filozof edasıyla ikide bir ‘Futbolun içinde bunlar var’ denmesine gıcık oluyorum; ama yeri geldi ben de kullanacağım. Şu futbolun içinde neler neler var değil mi?!

Beşiktaş Süper Ligin 24. haftasında lider oldu! Hem de kadro sorunlarının doruğa çıktığı ve iyi futbol oynamayı beceremediğini dillerden düşürmediğimiz bir zamanda.

Beşiktaş’ın durumu gibi garipseyeceğimiz bir başka durum var! Fenerbahçe de bu yıl hiç liderlik koltuğunda oturmamış!

Roberto Carloslar, Alexler, Kezmanlar, Luganolar, Edular! Kezman’ı kenara itecek verimliliğe yükselen Semihler... Appiah’ı unutturan Selçuklar... Müthiş sıçrama yapan Gökhan! Dünyanın gelmiş geçmiş 10 süper futbolcusundan biri olan teknik direktör Zico’nun elinde İnter’i, Sevilla’yı Şampiyonlar Ligi’nde yenmiş bir takım. Başlarında son yılların en başarılı başkanı Aziz Yıldırım... Dünya 25’incisi bir bütçe!

Yarın ne olacağı bilinmez ama bugünkü durum gerçekten şaşırtıcı. Her şeyi Fener’den geride olan Beşiktaş, ligde lider!

Bu durum Beşiktaş için hoş ama abartılmaması, doyum gevşekliği yaratmaması gereken bir durum. Oturduğu koltuk her an bir puan gerisindeki üçlüden birine geçebilir.

Futbolda garanti yok! Umutsuzluk gibi...

Beşiktaş rakiplerinin fantezilere saparak yitirdiklerinden yararlanıp şampiyonluk köprüsüne yanaştı. Eline geçen fırsatın etkisiyle bilinçlenip orada yürümeye başladı. Zirvedeki değişimin kaynağı budur. Galatasaray’ı yenmek köprüdeki ilk öne adımdı. Bir ay içinde G.Birliği (D), Trabzon, İBB (D), Fenerbahçe ve Sivasspor (D) maçları var. Köprünün çıkışı Sivas’ta olacak.

Beşiktaş bu maçlarını kazanırsa ve hatta Fener ve Sivas maçlarını berabere de bitirirse başka puan yitirmemesi durumunda şampiyonluğun en güçlü adayı halinde son beş maçına girer.

Beşiktaş zirvede kendisini izleyen 4 rakibi ile oynadığı 6 maçının yalnızca birini kazandı! Birinde berabere kaldı! Gene de lider... İşte bunun için, tepedekileri yendiği takdirde ya da onlara yenilmez ise şampiyonluğu yakalayabilecektir.

Maç kazanmasının formülü de artık bellidir: Galatasaray maçında öne geçtikten sonra yaptığı gibi, en iyi savunmanın tam sahada gerçekleştirildiğini bilmek, hücumu unutmadan oynamayı sürdürmek...

Bu Beşiktaş’ı amacına taşır.