Gelecekte ne var? Güven Taner | | Bir futbolsever olarak dün hangi maçı izlemek isterdiniz? Sanıyorum ki Fenerlisi de Beşiktaşlısı da Sivas'ta olmayı dilerdi ya da TV'de Sivas-G.Saray maçını açardı.
Bir spor yazarı da bunu dilerdi. Ben de. Ama bana bu olanak yoktu. Görevim gereği A.Gücü-Beşiktaş maçını izlemeliydim. Hani sanmayın ki spor yazarlığı çook keyifli bir iştir. Görüyorsunuz, böyle zamanlar geliyor ve bunun da keyfi olmuyor!
Beşiktaş maçı kazanmalıydı. Çünkü son iki maçını alırsa, rakiplerinin yitireceği puanlara göre Şampiyonlar Ligi ya da o olmaz ise UEFA elemelerine katılma şansını yakalayabilirdi. Ve ilginçtir, Beşiktaş dün yılın çoğunluğunda olduğu gibi yine tüm kadrosunu kullanma şansına sahip değildi! Holosko cezalı, Bobo sakattı! Tam oynama fırsatı doğdu derken genç Batuhan U-17 ulusal takımında idi... Ankaragücü için kazanmasının ya da yitirmesinin getireceği ya da götüreceği bir lig sıralama değeri yoktu. Yalnızca sporun gerektirdiği kazanma hedefi vardı. İşte yalnızca böyle bir hedef dahi onları özel bir havaya sokmuştu! İstekli, tempolu, girişken ve serttiler! Hani 'vur kır parçala bu maçı kazan' sloganı var ya, tam ona yanıt verir gibiydiler. Sertlikleri sürekli hakem Göçek'ten hoşgörü aldı. Ama 43.dakikada, sanırım bir birikim ürünüydü ve S.Özkan'ın düşürülmesine penaltı demekten kaçmadı.
Beşiktaş elinden geleni yapma çabası vardı; ama rakibi kadar oyuna asılma çabası yoktu. Ya da yapabildiği bu kadardı. E hepsi bu kadar ise ligde bulunduğu sıralamadan da çok yakınmaması gerek.
Dün maçı izlerken bu takımın geleceğinin ne olabileceğini düşündüm bir yandan. Sahada gördüğümden çok fazla bir oyunun kalitesine ulaşamayacağını ve bununla da önemli işler başaramayacağı sonucuna vardım.
Dilerim yöneticiler de aynısını görmekteler ve önlemini almanın girişimlerini yapacaklar.
__________________ |