Beşiktaş Forum  ( 1903 - 2013 ) Taraftarın Sesi


Geri git   Beşiktaş Forum ( 1903 - 2013 ) Taraftarın Sesi > Taraftar > Makaleler

Makaleler Medya dan Beşiktaşımız ile ilgili Köşe Yazılarının Tartışıldığı Platform.

Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Stil
Alt 31-05-2008, 11:13   #1
hüngürella
 
HandaN - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Çarşı'sız bir dünya...Kaan Tunçbilek

Hakkı Yeten'in, Recep Gülesin'in, Şeref Görkey'in küçük çıkarlar uğruna insanlık değerlerini çiğnemeyişleri, taraftara ve rakibe duydukları saygı, -yenilgiyi değil ama- ellerinden geleni yapmadıkları şeklindeki eleştirileri onur meselesi yapmaları, 80lerin Türkiye'si için yüzyıllar öncesine ait masallar gibiydi. Bugün ise binyıllar öncesine ait destanlar gibi geliyor kulağa.


Gün gülümsemeleri ardında
Dağlandıkça
Dağlaşmak
Ve dağları sevmeye yaraşmak
Yaraşmaya
Yanaşmak günleri...

Yılmaz Odabaşı, "Feride"
Tüm Beşiktaşlılar şaşırtıcı bir haberle karşılaştı bültenlerde. Haber ne yönetim ile ilgiliydi, ne transferlerle. "Çarşı" grubu kendini feshetme kararı almıştı. O dakikadan sonra, Çarşı'yı takdir eden ve sempatik bulanları hafif bir hüzün kapladı. Ancak asıl, kendi kimliğini Çarşı grubunun içinde bulanları ve kendini "Çarşı ruhu" olarak adlandırdıkları ülküye ait hissedenleri bir panik havası sarmaya başladı. Alen Markaryan adeta hayallerini ve hayatla bağlarını çalmıştı ellerinden.

Ben hiçbir zaman sevgili Adnan Bostancıoğlu kadar Çarşı'nın yakınında olmadım. Ancak onları izlemek zor değildi. Yaptıkları herşey hayatımıza, zihnimize yerleşiyordu bir türlü. Tribün çoşkuları, açtıkları pankartlar ve faaliyetleri ile Çarşı adı son yıllarda iyice gündemimize oturmuştu. Bazı yönlerden bildiğimiz fanatik taraftarlardı ve her takımın taraftarlarında görülen -rakip taraftarla karşılaşmaya karşı- alerjileri vardı
J Ancak birçok yönden de insanlarda birşeyleri uyandırdıkları kesindi. Dahası, Çarşı bu ülkede bir "ruh" halini almıştı ve herkes onu algılarında bir yere oturtmayı başarıyordu.

Fazla popülerleşmesi, kimilerince hoş görülmeyen davranışları, bazen kendileriyle zıtlaşmaları ve birçok kişinin Çarşı markasını -sırf kendilerine aidiyet duygusu katsın ve toplumda bir yer edindirsin anlayışıyla- kullanması yönünde eleştiriler almalarına rağmen, Çarşı'nın yaptıkları, Beşiktaş'ın değerlerine farklı bir boyut katmıştır. En gergin Fenerbahçe derbilerinden biri öncesi açtıkları "Saygımız 100 yıllık ebedi dostluğu ve ezeli rekabeti yaratanlara" yazısı ve bu rekabette yer alan Fenerbahçeli başkan ve futbolcuların resimleriyle bütünlenen gözyaşartıcı pankart işte bu değerlerin yansımasıydı. Ancak bunu daha da ileri taşıyan şey Çarşı'nın protest kimliğiydi. Onlar savaşa da karşıydı, ırkçılığa da. Faşizanlığın arttığı, insanların seslerini yükseltmekten korktuğu bir toplumda Çarşı'nın yanlış gördüğü herşeyi gündeme taşıması, -bir kıvılcım da olsa- örnek ve cesaretlendirici bir tavırdı.

Çarşı, Sinan Engin, Beşiktaş Yönetimi, Beşiktaş taraftarı arasında, özellikle 100. yıl sonrası alevlenen ilişkinin ve yaşananların detayını bilmiyorum. Ancak en iyimser tahminimle, Çarşı grubunu yönetenler, bir yanda değerlerini geri almak isteyen taraftarlar, bir yanda "Beşiktaş'a zarar verecek hareketlerden kaçınmak için yönetime yüklenmeme" yaklaşımı arasında sıkışıp kaldı. Doğru olanı seçmek ve bu mücadelede taraf olmak zordu. Beşiktaş'ı desteklemek ile yönetimi desteklemek arasındaki ikilemde kaldıramayacakları suçlamalarla karşılaştılar. Ve belki de kararları protest tavırlarına uygun bir protestoydu. Tabii bu sadece benim gözlemlerim.

Çarşı'nın feshedilmesi sonucu hayal kırıklığına uğrayanları ikiye ayırabiliriz: Bunların bir kısmı yukarıda bahsettiğim kendini kimsesiz hissedenler. Diğerleri ise, kokuşmuş addettikleri sisteme, egosu yüksek yöneticilere, sahte duyguların tacirliğini/provokasyonunu yapanlara dayanamayan ve bunu Çarşı'nın davranışlarında, söylemlerinde ve pankartlarında görüp ruhu hafifleyen, umutları artan insanlardı. Üstelik bu grubun ortak noktası Beşiktaşlı olmak değildi. Hatta futbolseverlik bile değildi. Bu iki grubun kesiştiği insanlar da vardı kuşkusuz.

Bu insanlara sadece şunları söyleyebilirim: Ben 7 yaşlarımda ilk kez Beşiktaş öyküleri dinlediğimde, en sevdiklerim zafer öyküleri değildi. Benim için en değerli olanlar insanlık onuru üzerineydi. Hakkı Yeten'in, Recep Gülesin'in, Şeref Görkey'in küçük çıkarlar uğruna insanlık değerlerini çiğnemeyişleri, taraftara ve rakibe duydukları saygı, -yenilgiyi değil ama- ellerinden geleni yapmadıkları şeklindeki eleştirileri onur meselesi yapmaları, 80lerin Türkiye'si için yüzyıllar öncesine ait masallar gibiydi. Bugün ise binyıllar öncesine ait destanlar gibi geliyor kulağa. Sonrasında Süleyman Seba döneminde yerleşen değerler ise bunun mirası ve devamıydı.

Bu nedenledir ki, geçtiğimiz gün Yıldırım Demirören'in, Beşiktaş'ın "çıkış yollarının sportif başarıdan geçtiğini" ima eden konuşmasını ve "takım Vestel Manisa karşısında 4-0 öndeyken aleyhlerine tezahürat yapılmasının" şaşkınlığını dile getirişini okurken sadece gülümsedim. Çünkü Beşiktaş taraftarını rahatsız eden şey, sportif başarısızlık değil, kendilerini Beşiktaşlı yapan değerlerin her yıl daha da çatırdamasını hazmedemeyişti. Nitekim sezon başında Ertuğrul Sağlam için açılan ve "sağlam bir karakterin şampiyonluktan daha önemli olduğunu" vurgulayan pankart sezonun en önemli mesajlarından biriydi.
Nitekim Çarşı'nın öncüleri "Yenilse de yense de takımımızı desteklemek boynumuzun borcudur. Ahmet Fetgeri'lerden, Baba Hakki'lardan, Şeref Bey'lerden aldığımız terbiye ve miras budur" düşüncesini, ya da "biz sevinmek için sevmedik" veya "siyah beyaz ölüm yaşam" felsefesini bu nedenle sık sık dile getirmekteydiler. Ve bu nedenledir ki, Milliyet'in blog yazarlarından Hazer Yokuş'un yazdığı gibi, "Çarşı Beşiktaş'ın önüne geçmemiş, Beşiktaş Çarşı'nın gerisinde kalmıştı."

Özetle şunu söyleyebilirim ki, bu gelişme yukarıda bahsettiğim insanlarda ne panik yaratmalıdır, ne de umutsuzluk. Sadece sembol haline gelmiş Beşiktaşlıların ve/veya Çarşı'nın onlarda yarattığı olumlu yansımalara sahip çıkmaları yeterlidir. Bunun için ne bir lidere ihtiyaçları vardır, ne de bir gruba ve kimliğe. Sadece Çarşı'da, kendilerine ait gördükleri özellikleri ve kendi algılarıyla şekillendirdikleri Çarşı ruhuna uygun davranmaya devam etmelidirler. Doğrularını ifade etmekten çekinmemelidirler. Yoksa Çarşı'nın feshine üzülmelerinin hiçbir değeri olmayacaktır.

Yazıyı, Zapatistaların efsane haline gelen komutan yardımcısı (komutan halktır ona göre) Marcos'un sözleriyle bitirelim. Onunla bir türlü başedemeyen CIA, onun San Francisco'da geçen gençliğine de atıfta bulunarak, onun hakkında "gay" olduğu şeklinde bir söylenti çıkarır. Marcos'un bir röportajda bu dedikoduya verdiği cevap çok anlamlıdır:

"Evet Marcos gay'dir. Marcos, San Francisco'da gay, Güney Afrika'da siyah, Avrupa'da bir Asyalı, San Ysidro'da bir Chicano, İspanya'da bir anarşist, İsrail'de bir Filistinli, San Cristobal sokaklarında bir Maya yerlisi, Almanya'da bir Yahudi, Polonya'da bir çingene, Quebec'te bir Mohawk, Bosna'da bir barış yanlısı, saat 22.00'de metrodaki yalnız kadın, topraksız bir köylü, kenar mahallelerde bir çete üyesi, işsiz bir işçi, mutsuz bir öğrenci ve tabii ki dağlarda bir Zapatista'dır."
__________________
Click the image to open in full size.

Konu HandaN tarafından (31-05-2008 Saat 11:14 ) değiştirilmiştir..
HandaN Ofline   Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Bu konuyu arkadaşlarınızla paylaşın


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
You may not post new threads
You may not post replies
You may not post attachments
You may not edit your posts

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-KodlarıKapalı
Trackbacks are Açık
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık




Türkiye`de Saat: 10:53 .

Powered by vBulletin® Copyright ©2000 - 2008, Jelsoft Enterprises Ltd.
SEO by vBSEO 3.3.2

Sitemiz CSS Standartlarına uygundur. Sitemiz XHTML Standartlarına uygundur

Oracle DBA | Kadife | Oracle Danışmanlık



1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147 148 149 150 151 152 153 154 155 156 157 158 159 160 161 162 163 164 165 166 167 168 169 170 171 172 173 174 175 176 177 178 179 180 181 182 183 184 185 186 187 188 189 190 191 192 193 194 195 196 197 198 199 200 201 202 203 204 205 206 207 208 209 210 211 212 213 214 215 216 217 218 219 220 221 222 223 224 225 226 227 228 229 230 231 232 233 234 235 236 237 238 239 240 241 242 243 244 245 246 247 248 249 250 251 252 253 254 255 256 257 258 259 260 261 262 263 264 265 266 267 268 269 270 271 272 273 274 275 276 277 278 279 280 281 282 283 284 285 286 287 288 289 290 291 292 293 294 295 296 297 298 299 300 301 302 303 304 305 306 307 308 309 310 311 312 313 314 315 316 317 318 319 320 321 322 323 324 325 326 327 328 329 330 331 332 333 334 335 336 337 338 339 340 341 342 343 344 345 346 347 348 349 350 351 352 353 354 355 356 357 358 359 360 361 362 363 364 365 366 367 368 369 370 371 372 373 374 375 376 377 378 379 380 381 382 383 384 385 386 387 388 389 390 391 392 393 394 395 396 397 398 399 400 401 402 403 404 405 406 407 408 409 410 411 412 413 414 415 416 417 418 419 420 421 422 423 424 425 426 427 428 429 430 431 432 433 434 435 436 437 438 439 440 441 442 443 444 445 446 447 448 449 450 451 452 453 454 455 456 457 458 459 460 461 462 463 464 465 466 467 468 469 470 471 472 473 474 475 476 477 478 479 480 481 482 483 484 485 486 487 488 489 490 491 492 493 494 495 496 497 498 499 500 501 502 503 504 505 506 507 508 509 510 511 512 513 514 515 516 517 518 519 520 521 522 523 524 525 526 527 528 529 530 531 532 533 534 535 536 537 538 539 540 541 542 543 544 545 546 547 548 549 550 551 552 553 554 555 556 557 558 559 560 561 562 563 564 565 566 567 568 569 570 571 572 573 574 575 576 577 578 579 580