|
Ana Sayfa | Kayıt ol | Yardım | Ortak Alan | Ajanda | Bugünkü Mesajlar | XML | RSS | |
|
Makaleler Medya dan Beşiktaşımız ile ilgili Köşe Yazılarının Tartışıldığı Platform. |
| LinkBack | Seçenekler | Stil |
26-02-2009, 16:06 | #1 | ||
Üyelik tarihi: Jan 2009
Mesajlar: 13.850
Tecrübe Puanı: 51 |
Bu son şans Bu sezon şans, Beşiktaş'ın kapısını tam üç kez çaldı. Eğer altın tepsiyle sunulan bu son şansı da teperse Beşiktaş, mayıs sonuna kadar bir daha böyle bir avantajı rüyasında bile göremez. Geçen hafta Gaziantep'te 3, hatta 2 puan yitirse Beşiktaş'ın artık söyleyecek sözü kalmayacaktı. Ancak öyle maçlar oldu ki kendi galibiyeti bir yana rakiplerinden de 9 puan gelmesi mucize gibiydi. Şimdi Mustafa Denizli'nin 26'ncı haftayla ilgili sözleri gerçekleşirse doğrusu hiç şaşırmam. Önce şunu belirtelim ki Denizli kesinlikle 26'ncı haftada şampiyonluğu kesinleşmiş bir Beşiktaş iddiasında bulunmadı. Onun dedikleri, söz konusu haftada şampiyon adaylarının sayısının azalacağı ve Beşiktaş'ın yarışın içinde kalan adaylardan birisi olacağı şeklindeydi. Geçen haftanın Beşiktaş'a yarayan 12 puanlık kazancı, Mustafa Denizli'yi haklı çıkarabilir. Çünkü ilk 5 hafta içinde Beşiktaş, diğer adaylara oranla zorluk derecesi daha düşük maçlar oynayacak. F.Bahçe-Sivas, Trabzon-G.Saray maçlarının bu döneme denk gelmesi, Beşiktaş'ı yarışta favori konumuna sokabilir. 5 maçlık seri hayal değil Ancak bu, bir seri yakalamaya bağlı... Beşiktaş sezon başından bu yana böyle bir başarıya imza atmadı. Yani üst üste üç maç kazanmışlığı yok. Sadece iki galibiyetli, üç serisi var. Rakiplerinin çok zorlu sınavlara gireceği bu ilk 5 haftada Beşiktaş, 5 maçlık bir galibiyet serisi yakalarsa ne olur? Bırakın yarışın içinde olmayı, puan farkıyla lider bile olabilir. Kaldı ki Beşiktaş'ta pozitif gelişmeler var. Öncelikle savunma toparlandı. Ernst'in gelişiyle birlikte orta alana adeta sihirli bir el değdi. Tek forvet geride kaldı, çift forvete geçildi. Yani çok şey düzeldi. Düzelmeyen iki kişi kaldı... Biri Serdar Özkan, öteki Cisse! Düzelmeleri de mümkün değil. Gerçek şu; onların yokluğu Beşiktaş'ı etkilemez! Beşiktaş için lig, bu hafta yeniden başlıyor. Rakip asla küçük görülecek cinsten değil. Şu ana kadar Beşiktaş'ın, İstanbul Belediye önünde galibiyeti yok. Olimpiyat Stadı'nda ve İnönü'de istediğini alan taraf hep Belediye oldu. Böyle bir rakiple bir galibiyet serisi başlarsa Beşiktaş'ın 5 maçlık seriyi gerçekleştirmesi de sürpriz olmaz!
__________________ Besiktasforum.NET KayıpKentinYakışıklısı. | ||
|
26-02-2009, 16:07 | #2 | ||
Üyelik tarihi: Jan 2009
Mesajlar: 13.850
Tecrübe Puanı: 51 | Böyle transfer olmaz Yusuf'un bir gece yarısı operasyonuyla Beşiktaş'a transferini sabah gazetede okuyunca şaşırdım kaldım. Trabzonspor bu futbolcuyu almak için yaklaşık iki hafta boyunca pazarlık yapıyordu. İş artık ufak pürüzlerin giderilmesine kalmış, hatta son gün Yusuf, imzası an meselesi olduğu için Trabzonspor'un Antalya kampına gitmişti. Ertesi gün bir de baktık ki Yusuf Beşiktaş'ta. Efendim, özet haliyle Trabzonspor ile Bursaspor pazarlığı uzattıkça, Beşiktaş araya girip daha fazla paraya Yusuf'u kapmış. Biliyorsunuz bu transfer sonrası Trabzonspor Başkanı Sadri Şener, Beşiktaş ve Bursaspor'u ağır bir dille suçladı. Haksız da değildi. İki kulüp arasında tam 35 yıldır sürüp giden dostluğu en iyi bilen gazetecilerden birisiyim. Başkanlık dönemlerinde Süleyman Seba ile Mehmet Ali Yılmaz arasından su sızmazdı. 1990'da Beşiktaş, İzmir'deki kupa finalini kazanınca; Süleyman Seba otelde Mehmet Ali Yılmaz'ı saatlerce teselli etmişti. 80'li yıllarda Beşiktaş, Trabzon'dan Serdar, Mehmet Ekşi ve Necdet'i transfer etmiş, bu oyuncular siyah-beyazlı formayla şampiyonluk yaşamışlardı. 1985-86 sezonunun son maçında Beşiktaş, Trabzonspor'u yenerek şampiyonluğa ulaşırken Avni Aker'de 20 bin kişi Beşiktaş'ı ayakta alkışlamıştı. 90'lı yıllarda Süleyman Seba, başkan Sadri Şener'i aramış ve Oktay Derelioğlu'nu istemişti. Şener de Seba'ya, "Emrin olur" diyerek Oktay'ı anında Beşiktaş'a göndermişti. Son yıllarda Kulüpler Birliği toplantılarına iki kulüpten biri katılmamışsa, diğeri onu temsil etmişti. Böylesine köklü bir dostluktan sonra bir çuval incir berbat oldu. Yusuf'u "yangından mal kaçırır" gibi transfer etmek yerine, bir telefon açılır "anlaşamıyorsanız, biz alacağız" denilebilirdi. Bu transfer işinden en kazançlı çıkan taraf Bursaspor oldu. Uzun lafın kısası, koskoca Beşiktaş, koskoca Trabzonspor'un feci şekilde kalbini kırdı. Yakışmadı!
__________________ Besiktasforum.NET KayıpKentinYakışıklısı. | ||
26-02-2009, 16:07 | #3 | ||
Üyelik tarihi: Jan 2009
Mesajlar: 13.850
Tecrübe Puanı: 51 | Mösyö Cisse... İşin aslına bakarsanız kötü futbolcu değil. Her iki ayağını çok iyi kullanabiliyor. Oyunun yönünü değiştirebilecek özellikleri de var. İsterse isabetli şut atabiliyor ve yine isterse mükemmel asistler yapabiliyor. Ancak o tam bir konu mankeni gibi davranıyor. Beşiktaş'a geldiği günden bu yana keyif alarak futbol oynadığı tek bir maçını görmedim. Hiçbir maçta sahadaki belli bir coğrafyanın dışına çıkmadı. Futbolu hep orta yuvarlak ve çevresinde oynadı. Biraz ileri gidip forvete yardım etmeyi ya da geriye doğru hamle yapıp, savunmasına katkı yapmayı eziyet olarak gören bir oyuncu. Memnuniyet duydu! Geçen sezon ilk resmi golünü attığı Diyarbakır'daki kupa maçından sonra coşkusuz bir şekilde "Devamını getirebilirim" dedi. Gerçekten de sonrasında birkaç gol atmayı başardı. Galiba bu işin çok eziyet gerektirdiğini anladı ki ondan da vazgeçti. Bu sezon Kadıköy'deki Fenerbahçe maçının 41'inci dakikasında kırmızı kart görüp, takımını 10 kişi bıraktıktan sonra saha dışına giderken en ufak bir tepki göstermedi. Görüntülerine bakınca oyundan alınmaktan memnuniyet duyduğunu düşünmek yanlış olmaz. Bu ülkeye yüzlerce yabancı futbolcu geldi. Ben onun kadar vurdumduymaz bir başka yabancı görmedim. Denizli kapıyı gösterir Biliyorsunuz; mösyö Cisse geçen sezonun devre arasında olduğu gibi bu sezonun tatil döneminden de zamanında dönmedi. Çalışmaların ne zaman başlayacağını herkes gibi o da biliyordu. Duyduk ki beyefendi Paris tatilini 5 Ocak'a kadar uzatmış. Galiba o tarihte gelip, ertesi gün Gaziantep Belediye ile yapılacak kupa maçında oynayacağını sanıyor. Benim tanıdığım Mustafa Denizli, gelir gelmez ona kapıyı gösterecektir. Şimdiye kadar yıldızlaştığı tek bir maç olmadı. Kurtarıcı rolüne soyunduğu bir tek 90 dakika görmedik. Hiçbir maçta 2'nci vitesin üzerine çıkmayı denemedi. Galiba onun için en büyük mutluluk futbolu bırakmak olacak ve Cisse olayı Beşiktaş'ın transfer fiyaskolarının bir belgesi olarak tarihteki yerini alacak.
__________________ Besiktasforum.NET KayıpKentinYakışıklısı. | ||
26-02-2009, 22:56 | #4 | ||
Üyelik tarihi: Jan 2008 Yaş: 34
Mesajlar: 17.190
Tecrübe Puanı: 56 | ilk yazısında cok haklı | ||
Bu konuyu arkadaşlarınızla paylaşın |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
| |