İkinci yarının en üretken iki takımı kapıştılar. Bu nedenle birbirlerine bir üstünlük göstermelerini beklemedik. Ancak birbirlerine diş geçirme gayreti içinde olmalarını bekledik. Onu da göremedik. G.Birliği sanki maçı başladığı gibi bitirme niyetindeydi. Hücum çabası göstermedi, savunmaya ağırlık verdi. Hızlı çıkışlarla Beşiktaş’ın öne çıktığı anları değerlendirmeyi amaçladı. Buna fırsat bulsa da kullanmada becerikli değildi.
Beşiktaş’ın 4-2-3-1 dizilişiyle üretkenlik sağlayamıyor. Bunu iyi uygulamadığı için, kenarlarını boşaltıp, rakibinin kullanımına sunuyor! Sağda Ekrem’in solda Üzülmez’in önü çoğunlukla boş. Top rakibe kaptırıldığında Tello’nun sağdan, Bobo’nun soldan kenarları kontrole yardım etmeleri şart. İkisi de bu görevleri yapamıyor. Bobo dün çok işe soyundu, ne var ki hemen tümünde yetersiz kaldı.
Delgado ayrı bir sorun. Her an her şeyi yapabilecek gibi duruyor, ama başaramıyor. Onun ‘yaratıcı’ ayak olması gerek, ama değil. Rast gelirse geliyor.
Denizli takımı canlandıracak, üretken hale getirecek ilk müdahaleyi 60.dakikada Nobre ve Delgado’nun yerine Holosko ile Yusuf’u alarak yaptı. Holosko sağ kenarı kullanmaya başladı ve bunun ürünü gol oldu. Geri düşmek G.Birliğini daha açık ve tempolu oyuna itti. Mücadele bundan sonra daha tatlandı. Fizik olarak iyi olan Holosko sağın savunulmasına katkı yaptı, ama Tello giderek yorulduğu için Beşiktaş solunu yeterince savunamadı. Beşiktaş kolay bir maç oynamadı, ancak zaman zaman kendi kendini zora soktu. Yarışı iddialı sürdürebilmesi için hücum çabukluğunu kazanması gerek. Bunun için daha çok planının olması lazım. Yerleşik oynayan savunmaları açmanın hilelerini bulmanın yollarını öğrenmeliler. Bu beceriyi gösterecek adamları var, oyun planı yok.
Güven Taner