Önce Bursa maçı, dün de Fenerbahçe. Beşiktaş iki kez ayağına gelen liderlik fırsatını tepti. Sivasspor'un Gaziantep'te kaybetmesinden sonra taraftarlar Beşiktaş'ın galibiyet ve liderliği kutlamak için tribünleri doldurmuşlardı. Ama Beşiktaşlı futbolcular özellikle ilk yarıda oynadıkları berbat futbolla “Biz lider olmak istemiyoruz” diyorlardı. Güzel futbol için herşey var, zemin şahane, tribünler hınca hınç dolu, Nobre dışında Beşiktaş'ın sakat ve cezalı futbolcusu yok.
Ama sahada Beşiktaş diye de bir takım yok.
Futbol topla oynanır. Ne kadar top sende kalırsa, o kadar iyi oynar galibiyet kazanma şansını yükseltirsin. Ama Beşiktaş ilk yarıda öylesine pas hataları içinde oynadı ki bu pas hataları ne iyi futbol, ne de gol getirir. Tello, Bobo, Holosko ve Delgado skor değiştirecek oyuncular. Dün bu dörtlü, öylesine kötü oynadı ki skoru değiştirdiler ama Beşiktaş aleyhine.
Beşiktaş'ın yediği ilk golde Semih'in Gökhan'a bir faulü var. İyi de diğer defans oyuncuları nerede. Böyle gol yenmez. Güiza hep aynı golleri atıyor. Bu arada Rüştü'nün çıkarttığı iki-üç tane mutlak gollük pozisyonlarda kurtarışlarını da saymıyoruz. Hele Beşiktaş bir ikinci gol yedi ki evlere şenlik. Amatör takım yemez. Adamlar 4-5 tane üstüste pas yapıyor. Geriden gelen Semih bomboş vuruyor.
2-0'dan sonra çok isteyen, iştahla saldıran Beşiktaş izledik. Ama karşılarında da inanılmaz iyi defans yapan Fenerbahçe vardı. Denizli, ikinci yarıda bundan önceki maçlarda oyuna girdiğinde çok iyi oynayan, skor değiştiren Yusuf'u aldı. Ama ne Yusuf, ne de yine gol umudu olarak oyuna soktuğu Serdar Özkan, Denizli'nin ve Beşiktaşlıların beklediğini yapamadı. Holosko'nun mükemmel golünün dışında Beşiktaş'ın bunaltan baskısı vardı.
Bu maç öncesi komplo teorileri üretenler varsa yüzleri kızarmıştır herhalde. Derbilerin favorisi olmaz, sözlerinin gerçekliğini bir kez daha gördük dün. Özetle liderlik hesapları yapan Beşiktaşlıların hevesi bir kez daha kursaklarda kaldı.
Ömer Güvenç