Keser Döner Topuz Da Döner

[Gokhan]

Siyah-beyazlılar, 6 yıl sonra gelen şampiyonluğun tadını doya doya çıkartmaya fırsat bulamadı zira bugünlerde hepsi “gerim gerim” gerilmiş bir vaziyette; Mehmet Topuz transferinden ötürü..
Mehmet Topuz konusunda Beşiktaş geçen yıldan bu yana bir “akıl tutulması” yaşıyor.
Yıldırım Demirören, birkaç günlüğüne de olsa, 6 yıldır peşinden koştuğu şampiyonluğun keyfini süreceğine, Topuz transferiyle muhtemelen kendisini uykusuz gecelere gark eyledi.
“Mehmet Topuz için 11 milyon avro verdim” dediğinde de yanlış yapmıştı, bugün Topuz’a formayı giydirip fotoğraf çektirmesi de...
Evvela bir “ara top” yapalım: Sahadaki o “dev futbolcu”nun saha dışında ne kadar da “küçük”; hatta “çocuk” olduğunu gördüm.
26 yaşlarında falan ama nereye nasıl pas atacağını çok iyi bilen sahadaki Topuz, anlaşılan “normal hayat”ta pek o kadar maharetli değil. Anadolu’nun söylediği manada “saf” bir insan. Bu yüzden de herkes ondan “yararlanmak” için etrafında fink atmış ve atıyor...
Kendisine 11 milyon avrolar biçilen Topuz, adeta “piyango çıkmış fakir talihli” gibi ne yapacağını bilmez halde oradan oraya savrulup durmuş. Her suya atılmış: “Fenerbahçeliyim” de demiş, “Doğuştan Beşiktaşlıyım” da... Keza “Galatasarlıyım” da dediği söyleniyor. Nihayetinde “Üç büyükten kimseyi tutmam” dediği de kayıtlara düşmüş...
Anlaşılan o ki bu “çalımlar” çok maharetli “menajer”lerinin marifetleri...
Futbolcu artık bir “mal” ya, kime nasıl satarsan sat mantığı bütün “oyun anlayışı”na hâkim olmuş bugün; öyle değil mi!
Sakın kanmayın “Söz verdik, sözümüzden dönmeyiz” laflarına... Bu piyasada “devran” çok çabuk “döner” ve verilen sözler de kötü bir vuruş misali auta gider...
Dönelim yine Demirören’e...
Şurası muhakkak ki kendisinin Fenerbahçe ile bir sorunu var. İlla sarı-lacivertlilerle bir rekabet halinde olmayı istiyor.
Kupayı rakibinden almak kesmemiş olacak ki hiç gereği yokken bir Topuz vakası yarattı.
İddialara göre Beşiktaşlı futbolcular başkanlarının Antalya’da Topuz için kamp kurmasına içerlemiş. “Şampiyonluğu Topuz mu kazandırdı ki bu kadar üzerine düşülüyor” denilmiş güya. Denilsin veya denilmesin, ama haklılık payı da yok değil hani bu tür yakınmaların...
Beşiktaş’ın sözleşmesi biten kendi oyuncularıyla anlaşmadan, helalleşmeden gündemi Topuz ile meşgul etmesi ve bunun biçimi o meşhur “duruş”a da hiç mi hiç uymamıştır.
Ya Demirören’in Ahmet Çakar ile televizyon programındaki diyaloğuna ne demeli? Evet, “yanlış anlaşıldığını” söyleyerek, “yine de özür dilerim” deme erdemini göstermesi kayda değerdir ama, o durumlara hiç düşmemesi gerekmiyor muydu?
Aynı programa Fenerbahçe Başkanı Aziz Yıldırım da bağlandı. Kendi penceresinden ve kendi çıkarları doğrultusunda nutkunu attı ve “iyi geceler” diyerek kapattı telefonu. Sayın Ahmet Çakar, Yıldırım’ın konuşmasının arasına sızmaya gayret etmedi hiç... Neyse ki o da daha sonra yaptığı açıklamada Demirören’e haksızlık ettiğini söyledi. Ancak mühim olan koskoca Beşiktaş başkanının böylesi bir vaziyete mahal vermesidir.
Diğer yandan Topuz olayı bu dünyanın bir “etme bulma dünyası” olduğunu da bir kez daha hatırlattı. Bugün “Mehmet Topuz’un istediği takım önemlidir” diyor Beşiktaş Başkanı Demirören ama Koray Avcı ile Burak Yılmaz’ın Manisa’ya can atarak gitmediği de herkesçe malum... Ya peki, bir cep mesajıyla Konyaspor’a “satıldığı” haber verilen Fahri Tatan...
Aydın Karabulut’a da aynı şey reva görülüyordu ki o genç çocuk direndi ve “İstemediğim takımda oynamam” diyebildi. Dün başkanın kızdığı Aydın, bugünse “örnek” olarak gösteriliyor...
Hani ne demişler; “Keser döner sap döner gün gelir hesap döner...”
“Bu yenilgiden gerekli dersleri” alacağız der ya hocalar, Topuz olayından da alınacak ders de bu “keser-hesap faturası”dır işte...
Şampiyonlukla birlikte Demirören’in daha olgun bir döneme kanat çırpabileceği umudunu taşıyordum ama o Topuz olayıyla Beşiktaş’ı yine bir kaosun içine atmıştır.
Bu noktadan sonra Topuz’u almasa bir dert, alsa bir dert...

Kenan Başaran