|
Ana Sayfa | Kayıt ol | Yardım | Oyun Alanı | Ajanda | Arama | Bugünkü Mesajlar | Forumları Okundu Kabul Et XML | RSS | |
|
Makaleler Medya dan Beşiktaşımız ile ilgili Köşe Yazılarının Tartışıldığı Platform. |
| LinkBack | Seçenekler | Stil |
29-06-2009, 14:54 | #1 | ||
Gogo Üyelik tarihi: Aug 2007 Yaş: 39
Mesajlar: 5.649
Tecrübe Puanı: 41 |
Bir sezon daha bitti, bir “futbol senesi” daha geçti ömürden. Sesi çok çıkanlar sevinirken şampiyonluğa, yine asıldı balkonlara flamalar, köprülere bayraklar. Yine bir Haziran ayında başladı, en azından Şampiyonlar Ligi ön elemelerine kadar sürecek kutlamalar. Edirne’den Van’a, yurdun dört bir yanında taraftarı olduğu takımı yalnızca televizyon kanallarında izleyen, stadının yolunu bile bilmeyenler doldurdular caddeleri. Nasılsa orda bir köy vardı uzakta, gitmeseler de, görmeseler de. Nasılsa takımları her gün gazetelerin spor sayfalarında, her haftasonu televizyon kanallarında. Koskoca bir ülkede, yaşamı bir şehre, futbolu o şehrin üç takımına endekslemiş güzide spor medyası methiyeler düzdü bu beklenmedik şampiyonluğa. Yakın geçmişte, Premier Lig’de 18 senedir şampiyon olamamış Liverpool’dan çuval dolusu gol yiyen, tarihinde Şampiyonlar Ligi’nde bir üst tura çıkmışlığı olmayan siyah-beyazlı takım, bu sezon hem kupayı, hem ligi kazandı Türk futbolunda. Hayırlara vesile olsun. Daha düne kadar, her fırsatta “Yönetim İstifa” tezahüratının yankılandığı tribünlerde kutlandı şampiyonluk. Daha düne kadar, takımdan ayrılması istenen futbolcuların ellerinde havalandı kupa. Daha düne kadar, her fırsatta eleştirilen teknik direktör alındı omuzlara. Daha düne kadar pek sevilmeyen başkan, taraftarın sevgilisi oluverdi bir anda. Ve bir sezon daha babalarının izinden yürüyen, takımını sahada bir kez bile görmemiş çocuklar katıldı beter düzenin, zafer avcılarının saflarına… Bir sezon daha, Türkiye futboluna yazık bir nakarat tadında İstanbul masalı yazıldı. Bir kez daha televizyon kanallarında hep onlar vardı. Bir kez daha Avrupa arenalarında sapır sapır döküldüğümüz, belediye takımları ile bezelenmiş ligimizde, şampiyon olmuş takımın Şampiyonlar Ligi’nde yer alamadığı, kahvehanelerin dolarken tribünlerin boş kaldığı bir sezon yaşandı. Ülke futbolunun en büyük derbisinin, maç esnasında sahada çıkan kavgalarla anıldığı, hakemlerin sürekli büyüteç altına alındığı, aklımızda koca sezonda oynanmış iki güzel maçın yer etmediği, yenenin değil, yenilenin sürekli anlatıldığı, siyasetin ve “Kurtlar Vadisi’nin” dibine kadar sporun içine bulandığı koskoca sevimsiz bir sezon daha böylece geride kaldı. Velhasıl bir sezon daha Türk futboluna beter bir hatıra olarak yazıldı... ••• Bizde siyah beyaz şampiyonluk sevinci yaşanırken, bizden çok uzaklarda, o şampiyonluk sevincini nicedir yaşamamış olanların, hatta gelecek sezon bir alt kümede mücadele edecek takımların taraftarlarının görüntüleri düştü televizyon kanallarına. Bizim hiç bilmediklerimizin, hiç tanımadıklarmızın. Bize yabancı olanların. Sesi az çıkanlar, hatta hiç duyulmayanlar üzüldü takımının bir alt lige düşmesine, keşkeler geçti gönüllerden. Sesi çok çıkanların yaşadığı mutluluğu daha önce hiç yaşamamış olanlar, bilmediğin takımların taraftarları, kendi şehrine sevdalılar lanet okudu bu beklenmedik gidişe, en okkalısından bir küfür salladı kör talihine. Güzel ve yalnız ülkemin semalarına siyah beyaz bayraklar asılırken, uzaklarda bir yerlerde, İngiltere’nin kuzeyinde yer alan Tyne nehrinin kıyısına kurulmuş, ülkenin en kalabalık 20. şehrinin sakinleri, “Geordie”ler ağıtlar yaktı siyah-beyaz takımının küme düşüşüne. Kuruluşu 1892 senesine dayanan Newcastle United, ligin son maçında hiçbir iddası olmayan Aston Villa karşısında aldığı yenilgi ile Premier Lig’den düşerken, tribünlerde ağlayan siyah beyaz formalı çocukların görüntüleri yansıdı ekranlara. Maçlarını oynadıkları 52 bin 387 kapasiteli “St James Park” Stadı mateme büründü acı haberden sonra. Premier Lig’in kuruluşundan beri lige renk katan, geçtiğimiz sezon 44 bin kombine bilet satmış, gittiği her stadı dolduran, “The Magpies” küme düştü. Kadrosunda Michael Owen, Obafemi Martins, Damien Duff, Nicky Butt, Mark Viduka gibi deneyimli futbolcular vardı ama yetmedi. Sezon sonunda sahadan yenik ayrıldı “Toon Army.” Dünya futbolunun en zor ligi Premier Lig’den bir yıldız daha kaydı. Şampiyonlar Ligi’nde her sezon dört takımla temsil edilen İngiltere futbolunda, kıyasıya rekabet bu sezon bir kurban daha aldı. Velhasıl iki siyah beyazın kaderi, farklı coğrafyalarda farklı yaşandı. ••• Daha sezon bitmeden başladı bomba transfer haberleri. Gelecekler, gidecekler, yolları gözlenen feri sönmüş yıldız futbolcular. Dün kutlamalarla, havaalanlarında meşalelerle karşılanlar, yakında pek yalnız veda ederler ülkeme. Ya da kimbilir belki hiç dönmezler uzun tatillerinden, bekler durur yöneticiler umutla. Tribünlerde adına şarkılar söylenenler aslında dalga geçer Türkiye futboluyla. Sonra ezelden üç takıma endeksli Türkiye futbol medyası, bıraktığı yerden devam eder en büyük Türk masalına. Sürer gider pazar akşamlarının tatsız futbol programları. Tüm sezonun üç derbiye kitlendiği futbolumuzun adının başına “Süper” sıfatı koyarlar, sonra şölen derler adına. Bizim diyarlarda futbol aslında kendine ihanet eder. Görünmeyen bir köşeden izlerler figüranlar esas oğlanların vizyondan hiç kalkmayan üçüncü sınıf filmini. Filler tepişirken karıncalar ezilir... Kurulduğu günden bu yana dört takımdan başka şampiyon çıkartamamış, şampiyonluğun 25 senedir yedi tepeli şehrin dışına çıkmadığı Türkiye futbolunda, rekabetsizlikle lanetlemişlik kaderde vardır zira. Ama sayılı gün çabuk geçer, yazlık beldeler boşalırken, turistler dönerken ülkelerine, güz yaprakları kaplarken sokakları, açılırken okullar, bir büyük yalan orada biter. Tıpkı yaz aşkları gibi biter. Yaz geçer. Ummak ve unutmakla geçer taraftarın ömrü. Her sonbahar muhtemel hüsrandır Türk futbolunda, her sezon beter bir hatıradır. Yaz geçer, rüya biter... Ziya Adnan | ||
|
Bu konuyu arkadaşlarınızla paylaşın |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
Seçenekler | |
Stil | |
| |