![]() |
BJK-Ankaragücü - köşe yazıları http://www.fotomac.com.tr/i/_spacer.gifhttp://www.fotomac.com.tr/i/y/1235.jpghttp://www.fotomac.com.tr/i/_spacer.gifhttp://www.fotomac.com.tr/i/y/yb/baslik_1235.gifNobre'ye yazık Hiç kimse sonuca bakıp aldanmasın. Beşiktaş iki yenilginin ardından nihayet galip ama sistem yine mağlup. Şimdi anlaşılıyor ki Beşiktaş'ın bu oyun düzeni ile iki yakasının bir araya gelmesi mümkün değil. Sistem futbolculara uymuyor. Futbolcular da sisteme uymuyorlar. Olan en çok kime oluyor biliyor musunuz? Nobre'ye oluyor. Bu oyun biçimiyle Nobre'nin hala ligde golünün olmaması anormal bir şey değil. Sistem Nobreyi topla buluşturamıyor. Topa bu kadar hasret kalmış bir futbolcu bırakın gol atmayı penaltıyı bile kaçırabiliyor. Eğer Beşiktaş dün gece Ankaragücü ile değil çok daha ciddi bir rakiple oynasa inanın sahadan asla galip ayrılamazdı. Savunma dökülüyor. Biraz toparlanmış görünse bile Baki'nin ne yapacağı hala belli olmuyor. Orta saha tam bir felaket. Sistem Ricardinho gibi bir yıldızı sahaya sürmek yerine kulübeye mahküm ediyor. Dilimde tüy bitti... Bu Kleberson ile Beşiktaş orta sahasının rakibi baskı altında tutması mucizeden de öteye bir şey. Beşiktaş sağ taraftan iki orta yaptı, iki gol buldu. Sol tarafta ise hiç elektrik yok. Bu karanlık bölge Beşiktaş'ın başına böyle giderse çok büyük işler açacak. Burak bir iki defa sağdan bindirme yapmasa doğru dürüst pozisyon bile yok. Bana öyle geliyor ki anormal yanlışlıklar yapılmış. Yanlışlık transfer sisteminde mi, oyun sisteminde mi, Tigana'da mı belli değil. Belli olan bir şey var. Bu futbolla Beşiktaş virajları zor aşamaz. |
http://www.fotomac.com.tr/i/y/1243.jpghttp://www.fotomac.com.tr/i/_spacer.gifhttp://www.fotomac.com.tr/i/y/yb/baslik_1243.gifDertler aynı Trabzonspor ve G.Saray maçlarından sonra A.Gücü maçı Beşiktaş için dönüm noktasıydı. Bu maçta yaşanabilecek bir kaza, ciddi operasyonların fitilini ateşleyecekti Bu açıdan bakıldığında psikolojik faktörlerin ön planda olduğu bir maçtı. Tribünde Ankaragücü ve Bursaspor taraftarlarının birlikte yer alması Beşiktaş taraftarının gerilmesini neden oldu. Allah'tan bu gerginlik küfür ve yabancı madde olarak sahaya dönmedi. Bilindiği gibi Beşiktaş'ın PFDK ile başı dertte. Beşiktaş orta sahası topa sahip olamıyor. Bunun temel sebebi Kleberson ve Mehmet Sedef'in çok yüksek top kaybıyla oynamaları. Koray'ın sakatlanmasıyla savunmanın sağına giren Ali Tandoğan ile sol kanattan destek veren İbrahim Üzülmez'in üstün gayretleri de olmasa A.Gücü'nün şu kötü haliyle orta sahaya hakim olması işten bile değildi. Gollerin erken gelmesi bu kritik maçta Kartal'ı rahatlattı. Nobre dün de gol orucunu bozamadı... Bu sistemle ömür boyu oruç tutma ihtimali de var! Şu ya da bu şekilde bu maçın kazanılması çok önemliydi. Şimdilik sular duruldu ama A.Gücü gibi ne yaptığı belli olmayan bir rakibi her hafta bulamazsınız. Tigana, Kleberson'la konuşmalı. Sambacı ya topla çıkmaktan vazgeçmeli (o zaman ön libero oynayamaz) ya da ayağındaki topu rakip yerine kendi arkadaşlarına vermenin bir yolunu bulmalı. Taraftar gözünde Sambacı'nın kredisi çok azaldı, haberi olsun. Gözden kaçmaması gereken bir gerçek de şu, ikinci yarıda Ceyhun, Da Silva ve Mustafa hareketlenince Beşiktaş kontrataklar dışında pozisyon bulmakta zorlandı. Bir de gol yedik, yine kaleci hatası vardı. Bu maç bir şekilde kazanıldı, şimdi Tigana gelecek haftalara yönelik tedbirleri acilen almalı. Yoksa çok geç olabilir. |
http://img.sabah.com.tr/i/y/55.jpghttp://img.sabah.com.tr/i/y/yi/55.gif http://img.sabah.com.tr/i/1_pix_trans.gif Rico yedek olmaz Maça; duygularımızla değil, "akıl gözüyle..." bakalım: Tigana öyle tedbirli ki; sanki rakip bir galibiyeti bile olmayan Ankaragücü değil de Real Madrid! Risk neredeyse sıfır. Sistem ise klasik 4-1-3-2. Çılgın Karaman; sanki her maç galip gelen bir takım gibi A.Gücü'nü çılgınca hücum oynattı. Sistemi ise 4-1-3-2. Hikmet Karaman, büyük riskler alıp çılgınca saldırmasa, Beşiktaş bu kadar geniş alan bulup iyi futbol oynayabilir miydi? Elbette; hayır! Galibiyete rağmen; eleştirilerimiz var: 1-Kimse bana Rico Paşa'nın yedek bırakılmasını "futbol diliyle" izah edemez. Dinlemem. Çünkü Beşiktaş'ın sol kanadında İbrahim Üzülmez-Mehmet Sedef neredeyse kucak kucağa oynuyorlar. Takıma katkı ne derseniz, sıfır derim. 2-Tigana'nın çözmesi gereken çok ciddi iki sorun var. Birincisi; takımın en çabuk sonuca giden oyuncusu Burak Yılmaz'ın yolu kaleden uzakta ve sağ koridorda oynatıldığı için kesiliyor. Bırakın; canı istediği gibi kale önünde oynasın gollerini atsın. İkincisi; Nobre bire birlerde adam eksiltip kaleye gidemiyor, şut atamıyor. Sadece yüksek topları indiriyor. Sorun büyük çözüm basit. Mathias Delgado-Burak Yılmaz ikilisinin ileride dikey oynamaları. 3-Son 30 dakikada Ankaragücü çok ciddi 3 pozisyon yakaladı. Çünkü Beşiktaş savunması geriye yaslandı. Tigana o an yanlıştan döndü. Ceyhun Eriş'in golünden sonra Güleç'i aldı tek santrfora döndü. Orta sahayı ise Ricardinho ile güçlendirdi. Tigana, maçı kazanmak için Ricardinho'ya sarılıyorsa bu büyük çelişkidir. Bu çelişkinin adı da korkaklıktır. (Rico paşa oyuna girdikten sonra öyle işler yaptı ki bu Tigana'nın yüzünü beyazlatmıştır!...) Beşiktaş'ta güzel şeyler de oluyor: 1-Top kaybı azalırken, rakipten top çalma (İlk yarı 21) üst düzeye çıktı. Delgado bile rakipten top çaldı. 2-Beşiktaş'ın gollerinde çalışılmış mesajlar vardı. Burak Yılmaz'ın ölü toptan gol atması çok önemliydi. Ali Tandoğan'ın arka direğe çıkardığı top, Nobre'nin kafayla indirmesi ve Gökhan Güleç'in kafa golü kaliteydi. Ancaak! Bu futbol CSKA maçı için garanti değil, dikkat! MESAJ: Beşiktaş taraftarı ne unutuyor ne de unutturuyor. Hani şu 8-0'lık tarihi Galatasaray maçı var ya. Yıllar geçse bile 90 dakika yine yaşatıldı. Ankara camiasının dikkatine! |
Vedat OKYAR http://www.hurriyet.com.tr/_yazarlar/images/67b.jpg İki ayrı Beşiktaş DÜN akşamki oyunda, iki ayrı devrede iki ayrı Beşiktaş seyrettim. Ben Beşiktaş’ın kötü oynadığı maçlarda bile iyi yapılan şeyleri öne çıkarıp, kötüleri arkaya bırakırım. Dün akşamki oyunda ilk yarıda kötü bir şeyler aradım, bulamadım. Çok iyi oynayan bir Beşiktaş. Oynadığını rakibine kabul ettiren bir Beşiktaş, 2 gol bulup, çok da pozisyona giren bir takım. İkinci yarı nasıl bu kadar değişir, aklım sırrım ermedi. Rahatlamışsın, daha iyi top oynama imkanın var. Lüzumsuz bir stres, eski hastalık, bol bol top kaybı ve oyunu sıkıntıya sokuyorsun. Her maç, ders alınacak maçtır. İnşallah Tigana da futbolcular da dünkü maçtan ders çıkarmıştır. İlk yarıda oynanan futbolu çok beğendim. Beşiktaş böyle oynamalı. Ama ikinci yarıdaki Beşiktaş, hep sıkıntıya düştü. Bu takımın daha iyi oynamasını Tigana istiyorsa, iki ustayı da aynı kadroda kullanmak mecburiyetinde. Çünkü, bu takım iyi oynamaya müsait bir takım. Daha da iyi oynar. Burak çok iyi Tüm futbolcuları bir tarafa ayırıp, Nobre’yi başka bir yere koymak istiyorum. Nobre’nin ne oynadığına bakmamak lazım. Rakibe ne oynatmadığına bakmak lazım. Burak, çok iyi futbolcu. Hem Beşiktaş’ın hem Türk futbolunun önemli bir futbolcusu olacak. Bu çocuk her türlü futbolcu. İki ayağıyla oynuyor, iyi şut atıyor, süratli. Bir futbolcuda olması lazım her şey var. Futbol topu için yaşarsa, çok büyük oyuncu olacak. Koray, sakatlanıp çıktıktan sonra ilk yarı içinde denge bozulmadı ama ikinci yarıda bozuldu. Ankaragücü fizikli bir takım. Futbolun müsade ettiği faullerin dışında sert oynuyorlar. Karaman bu takımı toparlar. Ceyhun, diye bir oyuncuları var, zaten ben çok beğenirim. Dün akşam da ikinci yarıda sazı eline aldı, Beşiktaş’ı silkeledi. Maçın hakemi, belki neticesine tesir edecek bir düdük çalmadı ama gösterdiği sarı kartlar, çok kolay, basit. Sarı kart, kredi kartı değil ki ceza kartı. Kaldı ki, esas kart çıkarılacakları da es geçti. Beşiktaş’ın hafta arası Avrupa Kupası maçı var. Dünün ilk yarısı gibi rakibe oynadığı topu kabul ettirirse, hiç sıkıntıya düşmez. Bunlar lig maçı, karşılığı da 3 puan. 3 puanı aldılar. Bir yerde işleri gördüler, tebrikler. |
Korkut GÖZE http://www.hurriyet.com.tr/_yazarlar/images/62b.jpg Neler oluyor JEAN Tigana, bir hafta önce Galatasaray derbisinde ilk 11’de oynattığı Ricardinho’yu, Ankaragücü maçında kulübeye çekti. Ve Delgado ile oyuna başladı. Artık sıkıntı bastı. "Delgado-Ricardinho birlikte oynar mı?" muhabbetine dalmak istemiyorum. Ricardinho’suz Beşiktaş nasıl oynadı, ona bakalım... Tigana’nın genç ve koşan Beşiktaş yaratma isteğine, görev verdiği tüm futbolcular yürekten katıldı. Biri farklıydı... Mert Nobre, sahanın her noktasına bastı, her rakibe adeta savaş açtı. Orta alanda yaptığı prese bol bol alkışlar aldı. Ben farklı düşünüyorum. O başarıyı ceza sahası içinde gösterseydi, daha yararlı olmaz mıydı? Tigana, onu sahanın her bölgesine koşturuyor! Koray Avcı’nın sakatlığı, Beşiktaş’ın savunma düzenini zorunlu bir değişikliğe sürükledi. Defansın sağ kanadına Ali Tandoğan’ın girmesi, Burak Yılmaz’ın performansını farklı bir çizgiye taşıdı. Ve bu ikili sağ kulvardan etkili ataklar geliştirdi. Beşiktaş, özellikle ilk 45 dakika ayağa oynayarak rakibi şaşırttı. Ve top kaybı diğer maçlara oranla daha azdı. Bu tempo ve başarılı pas trafiği ikinci yarıda bozuldu. Belki de skor rahatlığı Beşiktaş’ı etkiledi. Delgado, Jean Tigana’nın aradığı futbolcu tipine uyuyor. Koşuyor ve gerektiği gibi savaşıyor. Yine de asla bir lider değil. İyi veya kötü de oynasa, liderlik özelliğini kenarda bekleyen Ricardinho’da görüyorum. Ve Beşiktaş’ta takım bütünlüğünün kaybolduğu dakikalarda ısrarla Ricardinho’nun oyuna girmesini bekledim. Jean Tigana hiç oralı olmadı. 64. dakikaya kadar bekledi ve golden sonra Gökhan Güleç’i çıkartıp, Ricardinho’yu aldı. İkinci yarıda yaklaşık 25 dakika adeta dökülen, topu ve sahayı rakibe kaptıran Beşiktaş’ın bu görüntüsünü Jean Tigana daha önce hissetmeliydi. Ve gerekli önlemi almalıydı. Nasıl göremedi ve skoru zora soktu anlayamadım... Ve bir şeyi hemen farkettim. Kenarda beklemek Ricardinho’yu fena etkilemiş. Pek istekli değildi, oyuna gerektiği gibi asılmadı. G.Saray derbisinin ilk yarısındaki Ricardinho’dan eser yoktu! Neler oluyor Beşiktaş’ta. Bir bilen varsa söylesin... |
http://www.milliyet.com.tr/sabitimg/...c/k_yguven.gifYarım maç, tam puan Kim ne derse desin, üç büyükler arasında yabancılarından en yüksek randıman alan Beşiktaş. Yeter mi? Asla... Ama Nobre'si, Kleberson'u, Delgado'su iyi niyetle çalışıyor işte. Bu arada, tribünden aldığı moralle Baki yere sağlam basınca, rakibin gol bölgesini korku tüneline çeviren Gökhan Güleç canını dişine takınca, takımı yandan çarklı vapur gibi ileri iten sol kanat Burak gaza basınca, ortaya Süper Lig'in yüzünü ağartacak manzaralar çıkıyor. En azından bir devre... İşte o devre, Ankaragücü top Beşiktaş'tayken çok güzel alan savunması yapıyor hatta Beşiktaş orta sahayı geçmekte zorlanıyor. Ama sadece o anda... Ne zaman ki, topu Ankaragücü kazanıp ardından kaybediyor, o zaman sağdan Burak ve Delgado ile kükreyen bir şelale gibi sıfıra yaklaşıyor Beşiktaş. İki seçenek kalıyor rakibe... Ya Nobre veya Gökhan'ın yapılacak ortaya dokunmamaları için dua etmek, ya da Delgado'yu, Burak'ı orta yapmadan yere indirmek. İlk golün nedeni buydu. Delgado yere düşürüldü, Kleberson düzgün kullandı, Burak attı. Beş dakika sonraki gol ise sıradan bir Beşiktaş akınının faulle "durdurulmamısı"ydı. İlk yarı Runje'nin forması çimene değmedi son saniyelere kadar. O dakikada gevşeyen ve top çeviren Beşiktaş az daha Tita'nın ayağından golü yiyecekti. B planı yok İkinci devrede müthiş bir CSKA provası yapıldı savunmada. Çünkü Ankaragücü Teknik Direktörü Karaman'ın tüm kartlarıyla birlikte takımı da açtığı ikinci devre, Beşiktaş'a en iyi savunmanın rakip sahada olacağını bir kez daha öğretmiş olmalı. Kaçan kovalayan değişti. Karaman, planı yenilemişti, ama Tigana'nın B planı yok gibiydi. Sahi saldıran bir takıma karşı ne yapacaktı Beşiktaş? Ricardinho'yu da oyuna alıp düzgün paslarla Ankaragücü'nün gerisine sarkmak iyi fikirdi de, savunmadan çıkamıyordu bir türlü takım. CSKA forvetleri Ceyhun kadar egoist olur mu bilinmez. Ve eloğlu bir golle yetinmez. Beşiktaş bunu anlayıp hücumu düşündüğünde hemen penaltı kazandı. Takımda o kadar "iyi vuran" adam varken acaba niye "iyi dokunan" kullandı penaltıyı; uzun süre tartışılacak bir mesele. Yarım maçlık oyuna 2-1 galibiyet iyi yine. Zorlu haftanın ilk ayağında galibiyet dışında bir sevindirici unsur da Delgado ve Kleberson savunmacı yanlarını iyice ortaya koydular bu maçta. Yalnız hücumdaki pasları biraz ince ayar gerekiyor. |
http://www.stargazete.com/resimler/yazarlar/aaybaba.gifhttp://www.stargazete.com/images/spacer.gifAdnan AYBABAsporstar@stargazete.com http://www.stargazete.com/images/spacer.gifhttp://www.stargazete.com/images/spacer.gifTaraftarların parasına yazık TİGANA her hafta sürpriz yapıyor, kendisine de sürpriz oluyor!.. Ankaragücü’ne karşı bu kez Arjantinli Delgado’yu ilk 11’de sahaya sürüp, Ricardinho’yu kulübede yanında oturttu. Kleberson kontenjanı ise yine devam etti... Brezilyalı’nın yerinde Mehmet Sedef’i ya da Koray’ı deneyebilir. Ali Tandoğan’ı sağda oynatıp, Baki Mercimek ile İbrahim Toraman’a göbekte görev verebilir. Ama bunları yapıp yapmamak onun kendi seçimine bağlı... Koray sakatlandı, Ali Tandoğan dörtlünün sağına geçti... İbrahim Toraman da Baki ile birlikte göbekte oynamaya başladı. Ali Tandoğan’ın ofansif yönü güçlü. İyi orta yapabilen bir oyuncu. Nitekim böyle bir ortayla da gol attırdı. Nobre ve Gökhan gibi santrforlara böyle adrese teslim çok orta lazım... *** Beşiktaş çok kısa bir zaman diliminde iki gol buldu. Siyah-Beyazlı taraftar erken gelen bu gollerden sonra Kartal’dan daha iyi bir oyun bekliyordu. Ama bu işe bir anlam veremiyorsunuz. İkinci yarı başlıyor, tersine bambaşka bir Beşiktaş!.. Sahaya iş olsun diye çıkan bir Ankaragücü, ne yaptığını bilmeyen bir takım görüntüsünde. O takım ikinci yarı Beşiktaş’ı zaman zaman sahasına hapsediyor ve golü de buluyor. Beşiktaş yeniden strese giriyor. Böyle mi olması gerekir?.. İbrahim Üzülmez ile Mehmet Sedef sol tarafta dengeli oynuyorlar. Ama Mehmet Sedef bu maçta oyuna katkı sağlamadı. İşte bu dönemlerde Tigana’nın oyuna müdahale etmesi lazım. İbrahim Akın, Ricardinho gibi oyuncuları sokup hücum gücünü arttırması gerekli. Fransız hoca oyuna geç müdahale ediyor. Gökhan Güleç golünü attı, iyi de oynuyor ama çıkarılıyor. Bu olur mu? *** Kaleci Runje’ye ve Beşiktaş defansına bakıyorum; iki üç yan orta geldi, birbirleriyle hiç konuşmuyorlar. Pozisyon veriyorlar. Böyle bir şey olur mu? Özellikle kalecinin önündeki defans oyuncularıyla sürekli konuşması lazım. Üstelik savunma çok kolay çalım yiyor. Nobre gol atmalı.. Tamam da penaltıdan daha yakın ve net bir vuruş var mı? İstediği pasları alamıyor doğru ama penaltıyı atacaksın. Bilet alıp gelen Beşiktaş taraftarına üzülüyorum. Oyuncuların böyle futbol seyrettirmeye hakları yok. |
25.09.2006 PAZARTESİ İlk 10 dakikasında iki takımın da bırakın pozisyon bulmayı, tek bir olumlu hareket dahi yapmadığı maçı Beşiktaş fazla bir gayret göstermeden skoru 2-0’a aldı götürdü. Bunun ise temelde iki nedeni vardı: Siyah-Beyazlı ekibin ilk atağında golü bulması ile Koray’ın sakatlanmasından sonra oyuna giren Ali Tandoğan’ın yardımı ile Burak’ın başkent ekibinin sol tarafını çökertmesi. Yukarıda saydıklarımıza ek olarak elbette A.Gücü hocası Hikmet Karaman’ın yanlış oyun kurgusu ve yaptırdığı eşleştirme hataları da eklenebilir. Tigana’nın adını zikretmeye gerek yok; çünkü o başka bir gezegende yaşıyormuşçasına kendi bildiği doğruları yapmaya devam ediyor. Maç başlarken Ali Tandoğan, Fahri, İbrahim Akın, Ricardinho yedek, ama ne hikmetse Baki, Mehmet Sedef ve Kleberson sahada; zira Tigana öyle istiyor. İkinci golü atan Gökhan Güleç de herkesin bildiği gibi Bobo sakat olduğundan ötürü forma şansı buluyor. Aynen Ali Tandoğan’ın da öyle şans bulduğu gibi. Burak’ın 10 dakikalık oyunu A.Gücü takımını 2-0 geriye düşürürken ilk devrenin 44’üncü dakikası dışında misafir takım gol şansı bulamadı. Beşiktaş cephesinde ise atılan iki, kaçırılan iki gol pozisyonu vardı. Beşiktaş’ın hocası 4-4-2 sisteminde ısrar ettiği sürece orta sahasını ve defansını kalabalık tutan rakiplere karşı zorlanacağını neden anlamak istemiyor sorusuna cevap aramaktan vazgeçtik, çünkü yararı yok! İkinci yarıya Beşiktaş, topu rakip kaleye en çabuk taşıyan ismi Burak’ın ayağından gol kaçırarak başladı. Beşiktaş’ın son derece kaliteli oyunculardan kurulu olduğunu sık sık tekrar ediyor olsak bile bir saptamayı da yapmamız gerek: Klas olarak sadece 3 oyuncuya; Ricardinho, Delgado ve Burak’a sahipler. O açıdan işler umulduğu gibi gitmezken onlara daha çok ihtiyaç duyulacak. Bir de orta saha 4 oyuncuyla paylaşıldığından dolayı top kaybedilir kaybetmez Tigana, Burak’ın geriye gelmesini istiyor; bu da genç oyuncunun maç içinde devamlılığını sekteye uğratıyor. Yalnız bir noktada başkent ekibinin de hakkını teslim edelim; ikinci yarıda daha skorboard 60. dakikayı göstermeden 3 net gol şansını heba ettiler. Kaybedecek bir şey kalmamanın getirdiği pervasızlık mı yoksa Beşiktaş’ın temposuzluğu mu buna sebep oldu, emin değiliz. İkinci yarının heyecan katsayısını yükselten an 65. dakikada Ceyhun’un güzel taşıdığı topu Runje’nin yardımıyla Beşiktaş filelerine gönderdiği kareydi. Runje’yi okurlarımız daha Türkiye’ye gelmeden eleştirmeye başladığımızı hatırlayacaktır, eleştirmiştik; çünkü Beşiktaş’a güç katacak bir kaleci değildi. Her geçen hafta haklı çıktığımızı görmek bizi inanın sevindirmiyor. Seyirciden sonra arkadaşları da ona güvenmemeye başladı ki, bu hayra alamet değil. Golü atan Ceyhun’un 75. dakikada bomboş durumda bulunan Emre’ye vermediği pas muhtemelen Beşiktaş’ı kurtaran enstantaneydi. Haydan gelen penaltıyı Nobre’nin heba ettiği ana ise şaşırmadık; çünkü takımın penaltıcısı bile yok. Kaçırdıkça sıra bir başkasına geliyor. Netice olarak 3 puan ile ilk yarının 10’uncu ve 20’nci dakikaları arasında sergilenen oyun dışında iyi olan bir şey yok. e-posta adresi:f.uraz@zaman.com.tr |
http://www.yenisafak.com.tr/resim/ya...alioglu1_b.jpghttp://www.yenisafak.com.tr/resim/bos.gifSanlı Sarıalioğlu Kartal geri vites 17 dakikaya 2 gol sıkıştırıyorsun ve sonra maçı doğum sancılarıyla noktalıyorsun. Bu nasıl iştir anlamak mümkün değil. Sen nasıl bir takımsın. Taraftar iki golle coşmuş, havalarda. Sen ise yerlerde sürünüyorsun. Büyük takım elde ettiği skoru korumak için oynar mı? Ricardinho ile Delgado birlikte oynamazmış. Be kardeşim oynayanlar ne yapıyor. Ben onu bunu anlamam, nasıl bir formül bulacaksan bul ve bu iki adamı birlikte oynat. Durmadan mazeret üretiyorsun. Bırak bunları işine bak. İşte gördük Ricardinho oyuna girdikten sonra adeta Beşiktaş'ın çehresi değişti. En azından top Beşiktaş'ta daha fazla kalmaya başladı. Runje'ye öfkeleniyorum. Yediği golde hatalıydı. Ayrıca o kadar ağır hareket ediyor ki, çıldırmamak elde değil. Buna biri Beşiktaş'ı anlatmalı. Hiçbir şekilde Beşiktaşlı bu rölanti davranışlarını kabul etmez. Maçın bitmesine yarım saat var, Runje topu eveleyip geveliyor. Hadi canım sende... Burak'ı da çözebilmiş değilim. Bir bakıyorum tekniğinden çok fizik gücünü ve vücudunu devreye sokarak rakiplerini kolayca ekarte edebiliyor. Ancak bu hareketlerini güzel bir pas veya şutla tamamlayamıyor. Kafasını kaldırıp çevresini göremiyor. Sık sık geriye dönüşlerini de anlayamıyorum. Aslında bu geri vites Beşiktaş'ta moda oldu. Amaçsız yan ve geri paslarla ne elde edilmek isteniyor. A.Gücü'nün eti budu belli. Böyle bir takıma karşı bile sen oyunun kontrolünü tamamen eline geçiremiyorsun işte o zaman ciddi ciddi düşüneceksin. Uzun süredir kötü oynayan Kleberson, bu kez biraz toparlanmış gibiydi. Hep topun peşindeydi. Pas trafiği kontrolü altındaydı. Zaman zaman iyi işler yaptı, oyunu organize etti. Ali Tandoğan, hiç ısınmadan oyuna girmesine karşın özellikle ilk yarıda olumlu işler yaptı. İkinci yarıda takımla birlikte o da durdu. Nobre'nin oynama iştahı en üst düzeydeydi ve buna hayran kalmamak elde değil. Fizik olarak da inanılmaz güçlü. Her yere koşuyor, her rakibe bastırıyor. Ne yazık ki hiç yardım almıyor. Ne kanatlardan doğru dürüst orta geliyor, ne de ortadan derinlemesine paslarla buluşabiliyor. Nobre'ye yazık oluyor. Tigana, bu oyuncudan en üst verimi almanın formülünü bulmalı. Üç puanı alanı elbette dövecek değiliz. Gelgelim bu oyun ne Beşiktaş'ı yakışıyor, ne de gelecek için umut veriyor. Lafla peynir gemisi yürümez. Bu futbolcularla bu takım çok daha iyisini oynamalı. Tigana'ya birileri bunu söylemeli. |
http://www.aksam.com.tr/yazarfoto/oguvenc.gifBeşiktaş acı veriyor Diyeceksiniz ki bu nasıl başlık, kazandı ya! Evet kazandı ama kazanırken ne zevk ne de keyif verdi. Özellikle Beşiktaş'ın ikinci yarıda oynadığı futbolu üçüncü ligdeki bir takım böylesine kötü oynamayı beceremez. Bu takım isabetli pas atma özürlü kardeşim. Tereddütlerim vardı ama dün buna iyice karar verdim. Başta Kleberson ve Delgado olmak üzere ayırım yapmadan söylüyorum bir takımın futbolcuları böylesine pas hatası yapmaz. Böylesine pas hatası yapan takımdan da iyi futbol beklemek lüks olur. Sen yanındaki arkadaşına 2 metreden pas veremiyorsan büyük takımın futbolcusu olamazsın. Kleberson haftalardır kötü oynuyor. Bir teknik direktör öz oğlu olsa böyle bir futbolcuyu ilk on birde değil kulübede bile düşünür. Beşiktaş'ta orta saha evlere şenlik. Burak golü attı sonra da yok oldu. Kleberson pas atma özürlü, Mehmet Sedef ilk on birde nasıl oynadığına kendisi de inanamıyor. Dün Beşiktaş takımının en iyisi daha dün Fenerbahçe'den gelmiş gibi değil sanki rahmetli Hakkı Yeten'le beraber oynamış gibi olan Nobre'ydi. Adam 4 Ankaragücülü defans oyuncusuyla gırtlak gırtlağa boğuştu. Nerdeyse kendisi ortalayıp kendisi kafa vurdu. Vallahi de Billahi de adama acıdım, helal olsun sana Nobre. Diyeceksiniz ki penaltıyı kaçırdı. Kaçırsın kardeşim dünyanın en iyi futbolcusu da penaltı kaçırıyor. Burak'a şaşırıyorum; attığı çok güzel bir golle maça başlıyorsun moralin, hırsın ve isteğin yerinde olmalı tam tersini yapıyorsun. Ayrıca ayağında gereksiz top tutmalar ve çalım atmalarla hem kendini yoruyorsun hem de rakibin yerleşmesini sağlıyorsun. Yeteneklisin ama yeteneklerini gerektiği kadar iyi kullanamıyorsun. Aman Burak dikkat et! Olmadan düşme, gözünü seveyim. Ankaragücü'ne gelince özellikle ikinci yarıdaki istekli ve hırslı oyunlarını çok beğendim. Aklıma hemen şu soru geldi; Kardeşim ilk 45 dakika neredeydiniz? Bu arada kaptan Ceyhun'u da tebrik ederim hem takımın iyi yönetti hem de inanılmaz koştu ve takımını ateşledi. Ankaragücü forveti ikinci yarıda biraz becerikli olsaydı daha fazla gol atabilirdi. Tigana'yı da anlamakta güçlük çekiyorum. Hem Ricardinho hem de Delgado ilk on birde oynar. Yok inat ettim ben sadece birini oynatacağım diyorsa, bana göre Delgado değil Ricardinho oynar. |
http://www.aksam.com.tr/yazarfoto/galtinsay.gifGenç Türklerle Delgado ve Ricardinho iyi oyuncular mı? Evet, hem de çok. Beşiktaş'ın iyi oyunculara gereksinimi var mı şu sıralar? Kesinlikle evet. O halde bu iki oyuncudan neden sadece biri sahadayken diğeri kenarda oturur sizce? Bence bunun da bir tek yanıtı var. Tigana için bu iki oyuncu benzer özelliklere sahip, aynı yerde aynı işleri yapan iki oyuncudur. İşte gördük sıkıntının asıl nerede olduğunu. Daha maçın 8. dakikasında Koray sakatlanınca (umarım önemli bir şey değildir) bir ara gönderilmesi düşünülen Ali Tandoğan girdi oyuna. Tandoğan girince Toraman defansın ortasına geçti. Belki de eğrisi doğrusuna geldi. Çünkü Toraman ortada daha etkili. Zorunlu olarak sağda oynuyor. Ve Tandoğan'ın oyuna girmesiyle Buraklı sağ kanattan daha fazla işlemeye başladı Beşiktaş. Daha doğrusu sadece sağ kanadı etkili kullanabildi. Sol kanatta İbrahim Üzülmez önünde Mehmet Sedef uyumu yok henüz. O kanat tıkalı sanki. Zaten Nobre de pozisyon bulamadıkça oyundan düşmeye başladı bu yüzden. 37'de Delgado kendisi kaleciyle karşı karşıya kalmışken, tekniği de o vuruşu yapmaya elverişliyken vurmadı Nobre'ye uzattı topu. Sırf Nobre'ye gol attırabilmek için. Ama olmadı. Aslında gol rekoru kırması gerekirdi Siyah-Beyazlılar'ın. Ankaragücü kalabalık savunma bloğu, yetmedi Delgado'nun başına da Aytekin'i dikerek zaten maçı baştan kaybetmeye mahkumdu. Beşiktaş'ta defans kendini toparlıyor fakat orta saha zaafı sürüyor. Hala akışkanlık yok takımda. Ne zaman Delgado ya da Kleberson ileri çıkıyor Beşiktaş pozisyon buluyor. Ama bunun devamlılığı yok. Üstelik Ankaragücü kaybedecek neyimiz var ki deyip maçın ikinci yarısına cesaretle başlayınca pozisyonlar da buldular. 65'de de bir gol bulunca farkı bire indirdiler. Ve böylece Siyah-Beyazlılar böylesine güç dengelerinin Beşiktaş lehine olduğu maçı bile zora sokmayı başardılar. Son 30 dakikaya ise Beşiktaş Ricardinho'yu da alarak girdi. Ve tek santrfor, Nobre'yle. Ve sonuçta maçın başında iki genç Türk oyuncusu Burak ve Gökhan Güleç'in attığı iki golle 3 puanı aldılar. |
http://img.takvim.com.tr/i/y/1612.jpghttp://img.takvim.com.tr/i/y/yb/baslik_1612.gif Evde Kartal... Ricardinho-Delgado polemiği Sergen-Tümer'i aştı, Ferdi Tayfur-Orhan Gencebay'ın tahtını sallar oldu. Bu iki oyuncuyla neden oyuna başlanamıyor anlamıyorum. Tamam ikisi de pasör meziyetli olabilir ama Delgado oyun içinde ne kadar saklanıyorsa, Ricardinho da o kadar sorumluluk alıyor. Oyun liderliğini kaldırabiliyor. Tigana'nın bu tercihine katılmak mümkün değil. Koray sakatlanınca forma bulan Ali Tandoğan' ın oyuna girişi çok yararlı oldu. İleriye çıkıp destek verdiği ataklardan ilkini Gökhan Güleç altı pastan kaçırdı. İkincisinde golü buldu. Burak, özellikle ilk yarıda çok iyiydi. Aklını kullarak başlattığı ataklarda Tandoğan'la çok uyumluydu. Anlaşılan yapılan eleştirileri de dikkate almış olacak ki bu maçta hakemle hiç polemiğe girmedi. Beşiktaş'ta durumuna en fazla üzüldüğüm futbolcu Nobre . Bu sistemde gol atması çok zor. İkinci golde Gökhan Güleç'e verdiği kafa pası nefisti. Ancak tribünlerin adını haykırmasına alışık bu futbolcunun asıl işi gol yapmak . Penaltıyı kaçırması zaten bozuk olan moralini iyice bozdu. Beşiktaş'ta ilk yarıda soldan bir tane top gelmedi . İbrahim Akın bu kanadın ilacı. Yedek kubübesinde ömür tüketiyor. Yazık. Gelelim savunmaya. İkinci yarının başında üst üste açık verdiler. Ankaragücü, iki mutlak golü kaçırdıktan sonra 65. dakikada Ceyhun'un ayağından golü buldu. Savunmanın belkemiği olarak nitelenen Gökhan Zan sürekli sakat. O'na güvenerek Beşiktaş koca bir sezonu götüremez. Bu bölgeye ocak ayında mutlaka takviye yapılmalı. Beşiktaş "Kartal" olduğunu mabed de anlıyor. Dolu tribünler önünde 90 dakika susmayan taraftarı, Beşiktaş'ı sırtlıyor. Zaten Beşiktaş'ın, taraftarı gibi futbolcusu olsa sorun kendiliğinden çözülecek. Pes etmeyen, devamlılığı olan ve uyumlu. |
Naci Arkan - Türkiye Gazetesi naci.arkan@tg.com.tr İnadına Tigana mı? Koca 90 dakikada, sadece 20 dakika futbol oynayıp, taraftarını uyutan Beşiktaş, aldığı 3 puanın hatırına, taraftarından, bu oyuna rağmen tepki görmedi... Nobre’nin çırpındığı, Burak ve Gökhan gibi iki bencil futbolcusunun golleriyle hayat bulan siyah-beyazlılar, kendileri birden lig dördüncülüğünde buldu... *** Ligdeki dengelerin alt üst olduğu haftada, Beşiktaş’ın da bir patlama yapmasını bekleyenler yanılmadı... Sanki 800 metre yarışının son virajında finişe kalkan atlet gibi, siyah-beyazlı takım, Bülent Demirlek’in düdüğü ile müthiş ivme kazandı... Golün erken geleceğinin sinyallerini bu kadar erken veren Beşiktaş 12. dakikada taraftarını mutlu etmesini bildi... Bu golde, Kleberson’un nefis ortasını ve Burak’ın kafa vuruşunu alkışlamamak, doğrusu ayıp olurdu... Ve aradan çok geçmeden, bu defa Gökhan’ın golü de sevinç halkasına eklenince Beşiktaş’ın keyfine diyecek yoktu... *** İşte ne olduysa, ikinci golden sonra oldu... Beşiktaş “Harç bitti, yapı paydos” diyen usta gibi “ense” yapmaya başladı... Ciddiyet kayboldu... Hırs yok oldu... İsteksizlik, takımın üstüne çöreklendi... İlk yarının sonuna kadar çekilmez bir hal alan Beşiktaş’ta Nobre’nin çırpınışları dışında “karnım aç” diyen kimse yok gibiydi... Hele iki gole imza atan Burak ve Gökhan, taraftarı gıdıklamaya başladı... Adeta futbol yabancısı kılığına bürünen bu iki futbolcu Nobre’ye en ufak bir yardımda bulunmadıkları gibi, Brezilyalı oyuncuya bir de köstek oldular... *** Geçen hafta, G.Saray maçı sonrası, kaleci Runje ile tartışan Ricardinho’nun biletini erken kesen Tigana, ne yazık ki orta sahadaki zafiyetini yine görmezliğe gelirken, aklı sıra disiplin dersi vermeye kalkıştı... Ricardinho’yu, Delgado’yla yan yana oynatmamak felsefesini sürdüren, tribünlerin “İnadına Tigana” pankartı açtığı Fransız, hatasını kabul etmemek için bakalım daha ne kadar direnecek... Bir avuç Ankaragücü taraftarının, ortalığı bulandırmak için, küfrü ve sataşmayı yan cebinde taşımaları, dün gecenin en büyük ayıbıydı... Buna rağmen Ankaragücü, yediği şok iki golün altından kalkabilmek için, bilhassa ikinci yarıda müthiş bir direnç göstermeye çalıştı... *** Düşme çanlarının başında çaldığı Ankaragücü karşısında, taraftarını iki golle uyutan ama buna rağmen ligin zirvesine tırmanan Beşiktaş’ta yerine oturmayan taşların iğreti duruşu, dün bir kere daha su yüzüne çıktı... Burak ve Gökhan gibi bencillikleri ön plandaki iki futbolcusunun, inatla bu formatlarından vazgeçmemeleri yüzünden sıkıntıya düşen Beşiktaş’ta, esas çözülmesi gereken sorun, Nobre gibi yırtıcı bir santrfora gol attırmanın yollarını bulmak olmalıdır... Yazık bu Brezilyalıya... Yan ortaların rağbet edilmediği bir oyun şekliyle, Beşiktaş’ın sıkıntıları bu gidişle asla bitmeyecektir... |
Galeri Akın Göksu 25 Eylül 2006 Pazartesihttp://www.turkiyegazetesi.com/Image.../akingoksu.gif akin.goksu@tg.com.tr Ne zaman takım oyunu? Şu maçta kaç dakika futbol oynandı? Bu soruyu tabii ki Beşiktaş için soruyorum. Cevabı da ben vereyim: 12.dakika ile 20.dakika arasında. Zaten bu süreç içinde Beşiktaş’ın da iki golü geldi. Dikkat ettim, yine bu süre içinde Beşiktaş’ın sağ kanadı bir makine düzeni içinde çalıştı. Ali Tandoğan’la başlayan ve Burak’la gelişen ataklar golleri getirdi. Özellikle bunun üzerinde duruyorum. Beşiktaş’ta dün akşam yaklaşık 10 dakika süren bu futbol oyununun dışında hiçbir kanat ve bölge iş yapamadı. Bunda futbolcuların bir kabahati yok. Hepsi müthiş bir özveriyle uğraşıyorlar fakat sistemin ve taktik anlayışın yerleşmemesi bunun sebebi. Takımda tabii ki fizik kapasitesi ve futbol yeteneği eksik oyuncular bulunuyor. Örneğin dün akşam Beşiktaş’ın sol kanadı için kim ne söyleyebilir? Hiç kimse olumlu konuşamaz. Ayrıca Gökhan Güleç’in de ne zaman fizik gücünü arttıracağı sorusuna da kimse cevap veremez. Durum böyle olunca haftalar Beşiktaş’ın aleyhine geçip gidiyor. İşler tesadüflere kalıyor. Nasıl tesadüf mü? Gökhan Güleç çıkıyor, yerine Ricardinho giriyor. Yani tek santrforu düşüyorsun, orta sahayı kalabalıklaştırıyorsun. Bunun ne faydası var? Birileri çıkıp açıklamalı bu durumu. Büyük meblalarla transfer edilen Delgado, kritik anlarda sürekli top kaybetti. Savunma anlayışıysa yeterince değildi. Kleberson da uzun süredir oynadığı noktada asla güven vermiyor. Durum böyle olunca Beşiktaş’tan da gelecek için umudumuzu kesmek istemiyoruz ama görüntüler bu duygumuzu geliştiriyor. Tigana, mutlaka radikal tedbirler almalı. Örneğin, Burak’ı ne pahasına olursa olsun santrfor oynatmalı. Sağ ve sol kanat için eldeki futbolculardan görevlendirdiklerini ısrarla oynatmalı. Eğer onun bu seçimleri tutarsa şansı var demektir. Çünkü bu gidişle zaten Beşiktaş bir istikrar yakalayamıyor. Hikmet Karaman’lı Ankaragücü, özellikle ikinci yarıda bu dağınık Beşiktaş’ı iyi çözdü. Topu kullanmaktaki yüzdesi Beşiktaş’tan hep fazlaydı. Ceyhun’un attığı golde Beşiktaş savunmasının Ali Tandoğan ve İbrahim Toraman’la nasıl hata yaptıklarını gördük. 2-0’lık bir skorla oyunu uzun süre önde götürmesine rağmen Beşiktaş, bu rahat psikoloji altında bile bu Ankaragücü karşısında ciddi sıkıntılar yaşadı. Neden 10 dakikalık futbol, dedik. Çünkü bu süre zarfında özellikle Beşiktaş sağ kanat ataklarının mükemmel futbol anlayışıyla hepimize keyif verdiği için. İnsan istiyor ki 90 dakikalar böyle geçsin, ama olmuyor. |
Güzel bilgilendirmeler Markus Teşekkürler. |
paylaşım için teşkkrler :) |
eyv guzel paylasim kardes |
paylasım icin saolasın... |
saol paylaşım için:) |
Farklı kazanılması gereken bir maçta 2-0 ın rehaveti ve akılların CSKA maçında olmasından ötürü böyle olduğunu düşünüyorum galip geldiğimiz için fazla önemsemeyip önümüzdeki maçlara bakmamız lazım çok daha ii olacağız... |
bari biride GÜZEL SEYLER YAZSAYDI :D |
bu spor yazarları kendilerini ne zannediyorlar hiç anlayamıyorum, bir takımı eleştirebilirsiniz de üslubunuza dikkat ederek... birisi çıkmış, "bu nasıl adam kardeşim" diyor, diğeri "bu takım pas özürlü" diye bir yorum yaptığını sanıyor... iyi de bu nasıl bir üslup, hiç anlam veremiyorum, sıkıldım artık hep aynı şeyler... bu yozlaşmış medya anlayışından oturaklı ve eleştiriyi de yıkmadan, hakarete kaçmadan yapan birilerini de beklemek yanlış olur zaten... ha birkaç isim de yok değil, mehmet demirkol, uğur meleke ve bilgin gökberk yazılarını severek okuduğum ender yazarlardan ve ilginçtir ama hepsi de milliyet'te... |
al birini vur ötekine hep aynı şeyler |
markus bize birşey bırakmamışsın:D |
Doru Duyo Ferro :d |
Türkiye`de Saat: 09:02 . |
Powered by: vBulletin Version 3.8.1
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
SEO by vBSEO 3.3.2