|
Ana Sayfa | Kayıt ol | Yardım | Ortak Alan | Ajanda | Bugünkü Mesajlar | XML | RSS | |
26-06-2008, 18:32 | #1 | ||
Üyelik tarihi: Apr 2007 Yaş: 39
Mesajlar: 5.243
Tecrübe Puanı: 24 |
DERS ALMAM, VERİRİM demekle olmuyor YENİLMEDİK manşetlerine kanmayın: NEREDE HATA YAPTIK? Türkiye 2008 Avrupa Futbol Şampiyonası'na dün gece Almanya'ya 90. dakikada yediği golle yenilerek veda etti. Turnuva boyunca en iyi futbolunu oynayan A Millilerimiz, futbolda oynamayarak kazanmanın olduğu kadar, oynayarak kaybetmenin de olduğunu acı bir şekilde anladılar. Tıpkı Çeklerin ve Hıtvatların anladığı gibi. GERÇEKTEN YENİLMEDİK Mİ? Türkiye'nin Avrupa 2008'e veda etmesinin ardından, Almanya karşısında oynanan futbol, maalesef yine bazı gerçeklerin konuşulmasının önüne geçecek. Türkiye'nin finale gidememesi, hatta Avrupa Şampiyonu olmamasını nasıl açıklayacağız? Gazete manşetlerine baktığımızda, 'Yenilmedik', 'Biz değil onlar kaybetti' gibi manşetler göze çarpıyor. Ancak bu kupa dışında kaldığımız gerçeğini değiştirmiyor. Üstelik bu kez 'Almanya yenildiği için biz de yenilmiş sayıldık' gibi bir mazeretimiz de yok. Almanalar kazandı, biz kaybettik. DERS ALMAK GEREKMİYOR MU? Fatih Terim, Türkiye'nin puan farkıyla birinci olarak çıkması gereken gruptan çıkması tehlikeye girdiğinde, "Ben ders almam, ders veririm" diyerek spor tarihimize geçen meşhur sözünü söyleyerek eleştirilere kapalı olduğunu deklare etmişti. Peki bugün gelinen noktada Terim'in alması gereken bir ders yok mu? NEREDE HATA YAPTIK? En baştan başlayalım. Fatih Terim'in 2008 Avrupa Şampiyonası için açıkladığı kadro Türkiye'de kimin içine sindi? Tabi ki Türkiye gibi herkesin futboldan anladığı bir ülkede(!) herkesin içine sinecek 23 kişilik bir kadro kurmak çok zor. Ancak Milli Takımımızın şampiyonaya yanlış bir kadro ile gittiği turnuva başlayınca ortaya çıktı. Almanya maçında kadro kurmakta zorlanmamız sadece 'şanssız sakatlıklar' ve 'hakemlerin kötü niyeti' mi? Seçilen kadro yapısının bununla bir ilişkisi olup olmadığı dikaktle analiz edilmeli. Maç eksiklerine ve hazır olmamalarına rağmen kadroya giren futbolcularımız, yarı finale kadar geçen yoğun tempolu 4 maçlık seride birer birer döküldü. Gelelim oynanan futbola. Şunu herkesin dürüstlükle kabul etmesi gerekiyor ki, Almanya maçına kadar millilerimiz sadece Çek Cumhuriyet maçının son 15 dakikasında ve Hırvatistan maçının ikinci yarısında futbol oynadı. Nitekim futbol oynamayarak çıktığımız yarı finalde, bu kez Almanlar futbol oynamayarak kazandı ve turnuva takımı olduğunu bir kez daha gösterdi. Terim'in bu oyun taktiği ise başta Rıdvan Dilmen olmak üzere sadece bir kaç spor yazarı tarafından eleştirildi. VOLKAN O HAREKETİ YAPABİLİR MİYDİ? Dün geceki maçta herkesin kafasından aynı soru geçti: "Acaba kalede Volkan olsa sonuç böyle mi olurdu?" Peki Volkan neden kalede değildi dün geceki maçta? Çek Cumhuriyeti maçında pozisyon sona erdikten sonra Koller'e attığı yumruk yüzünden aldığı iki maçlık ceza nedeniyle. Hem de turnuvanın en parlak kalecisi olarka öne çıktığı bir dönemde. 'Otorite' denildiği zaman akla gelen ilk isim olan, gazetecilerin bile soru sormaya çekindiği Fatih Terim'in çalıştırdığı bir takımın kalecisi, böyle önemli bir turnuvada, böyle amatör bir hata yaparak takımını yalnız bıraktı. Peki şu soruya verecek bir cevabımız var mı? Emre Belözoğlu, Macaristan maçının ardından basın tribününe kol hareketi çektiğinde Terim tarafından kadro dışı bırakılsaydı, Volkan o hareketi yapabilir miydi? Bu sorunun cevabı da, futbolun 'Haydi aslanlar' mantığı ile oynanan bir oyun olup olmadığının da cevabı olacak. ŞANLI ÜÇÜNCÜLÜK BAŞARI DEĞİLDİR Türkiye'nin, Yunanistan'ın şampiyon olabildiği bir turnuvada şampiyon olmaması için bir neden var mı? Varsa eksik olan ne? İnsan kaynağı mı? Futbol sevgisi mi? Yoksa mantalite mi? Türk spor basını şanlı üçüncülüklerle gurur duymaya devam ettiği sürece, kariyeri şanlı üçüncülüklerle ve şanlı dördüncülüklerle dolu bir milli takımımız olacak. Terim gibi 'Tavlada kaybedince bile üzülen' bir liderin şanlı üçüncülükle tatmin olması nasıl beklenebilir? Millilerimizin bugün değil de, pazartesi günü kupayla Türkiye'ye dönebilirdi oysa. Ancak yine de Terim'in ismi etrafındaki dokunulmazlık zırhı devreye girecek ve turnuvadaki hatalar yine görmezden gelinecek. KAYBETTİREN ZİHNİYET Fatih Terim, 2008 Avrupa Şampiyonası devam ederken İtalyan basınına bir demeç verdi. Terim bu demecinde şöyle diyordu: "Bir gün İtalya'ya döneceğim. Bu bir ikinci lig takımı da olsa oraya döneceğim" Terim'in kafasında İtalya'da yarım kalan hesabı kesmek olabilir. Terim istifasının ardından yaptığı açıklamada ise, 'Asla bir Türk takımını çalıştırmam' dedi. Türk futbolunda 'devrim yaratan' Terim, asla bir Türk takımını çalıştırmayacağını söylüyor. Aynı Terim, İtalya'da gerekirse bir ikinci lig takımını çalıştırmayı kabul edebiliyor. Şampiyonlar Ligi'nde çeyrek final oynamış ve bütçesiyle bir çok Avrupa kulübüne parmak ısırtan Fenerbahçe değil, müzesinde UEFA Kupası olan ve teknik direktörsüz bile şampiyon olan Galatasaray değil, İtalya Serie B'de mücadele eden bir takım! Türk Milli Futbol takımımızı yöneten bu zihniyetin şampiyonluk hedefi olduğuna nasıl inanabiliriz ki? Türk futbolu hala kazanmak için 'mucizelere', 'haydi aslanlarım' gazlamalarına ihtiyaç duyuyorsa, dünyanın en kısır futbol anlayışını bir turnuva boyunca ısrarla disiplinli şekilde uygulayan Yunanistan kupayı müzesine koyar, Hiddink'in zihinsel devrim yarattığı Rusya final oynar, biz de şanlı üçüncülüklerle yetinmeye devam ederiz. | ||
|
26-06-2008, 19:43 | #2 | |||
Üyelik tarihi: Mar 2006 Yaş: 42
Mesajlar: 2.393
Tecrübe Puanı: 26 | Alıntı:
__________________ Etikete Gerek Yok EskiLer Bizi Tanır .! | |||
26-06-2008, 19:48 | #3 | ||
Guest
Mesajlar: n/a
| VOLKAN O HAREKETİ YAPABİLİR MİYDİ? Dün geceki maçta herkesin kafasından aynı soru geçti: "Acaba kalede Volkan olsa sonuç böyle mi olurdu?" Peki Volkan neden kalede değildi dün geceki maçta? Çek Cumhuriyeti maçında pozisyon sona erdikten sonra Koller'e attığı yumruk yüzünden aldığı iki maçlık ceza nedeniyle. Hem de turnuvanın en parlak kalecisi olarka öne çıktığı bir dönemde. 'Otorite' denildiği zaman akla gelen ilk isim olan, gazetecilerin bile soru sormaya çekindiği Fatih Terim'in çalıştırdığı bir takımın kalecisi, böyle önemli bir turnuvada, böyle amatör bir hata yaparak takımını yalnız bıraktı. Peki şu soruya verecek bir cevabımız var mı? Emre Belözoğlu, Macaristan maçının ardından basın tribününe kol hareketi çektiğinde Terim tarafından kadro dışı bırakılsaydı, Volkan o hareketi yapabilir miydi? Bu sorunun cevabı da, futbolun 'Haydi aslanlar' mantığı ile oynanan bir oyun olup olmadığının da cevabı olacak. Türk futbolu hala kazanmak için 'mucizelere', 'haydi aslanlarım' gazlamalarına ihtiyaç duyuyorsa, dünyanın en kısır futbol anlayışını bir turnuva boyunca ısrarla disiplinli şekilde uygulayan Yunanistan kupayı müzesine koyar, Hiddink'in zihinsel devrim yarattığı Rusya final oynar, biz de şanlı üçüncülüklerle yetinmeye devam ederiz. kesinlikle katılıyorum... | ||
26-06-2008, 20:00 | #4 | ||
Üyelik tarihi: Feb 2008 Yaş: 40
Mesajlar: 2.323
Tecrübe Puanı: 24 | Çok iyi bir jenerasyonumuz olmasına rağmen hatalı bir kadro ile yarı finale kadar çıkıldı. Bence Terim artık misyonunu tamamladı, ufku daha geniş teknik adamlara yer vermemiz lazım. Oyuncu seçiminde daha nesnel yaklaşacak ve hak edene forma verecek bir antrenör lazım artık.. Bu arada yaklaşımlar gayet iyi, teşekkürler paylaşım için..
__________________ | ||
Bu konuyu arkadaşlarınızla paylaşın |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
| |