|
Ana Sayfa | Kayıt ol | Yardım | Ortak Alan | Ajanda | Bugünkü Mesajlar | XML | RSS | |
03-06-2006, 08:59 | #1 | ||
Üyelik tarihi: Mar 2006 Yaş: 44
Mesajlar: 1.189
Tecrübe Puanı: 20 |
__________________ İsimsiz Korkuları Katmadık Yüreğimize , SimSiyah BemBeyaz DoğruLarı YaŞaDıK ÖLümüNe.. ************************************************************************************************************** JuNeEiGhT.. | ||
|
03-06-2006, 09:00 | #2 | ||
Üyelik tarihi: Mar 2006 Yaş: 44
Mesajlar: 1.189
Tecrübe Puanı: 20 | derginin içeriği kadar keşke beşiktaş'ımızda güzel olsa..
__________________ İsimsiz Korkuları Katmadık Yüreğimize , SimSiyah BemBeyaz DoğruLarı YaŞaDıK ÖLümüNe.. ************************************************************************************************************** JuNeEiGhT.. | ||
03-06-2006, 09:01 | #3 | ||
Üyelik tarihi: Mar 2006 Yaş: 44
Mesajlar: 1.189
Tecrübe Puanı: 20 |
Ezeli rakibimizi bir kez daha devirmenin, kazanmanın, Kupa’yı kaldırmanın mutluluğunu yaşarken; Fenerbahçe’nin 23 yıldır Türkiye Kupası’nı kazanamaması üzerine dilden dile dolaşan esprileri de keyifle takip ettik. Futbolun güzelliği, ezeli rekabetin anlamı da bu zaten… İşte Fenerbahçe’nin 23 yıllık Kupa hasretini (!) anlatan cümleler: Bunları Biliyor musunuz? Fenerbahçe taraftarının; - Renkli televizyondan Türkiye Kupası’nı aldıkları töreni izleyemediğini, - İnternetteki forumlarda Türkiye Kupası zaferi kutlayamadığını, - Türkiye Kupası’nı kazandıklarını SMS ile eşe dosta haber veremediğini, - Kazandıkları kupanın cep telefonuna entegre kamerasıyla çektikleri fotoğrafını MMS ile arkadaşlarına gönderemediğini, - Özel TV ve radyo kanallarından “Türkiye Kupası’nı Fenerbahçe kazandı” anonsunu dinleyemedigini, - 1983 doğumlu Fenerbahçe taraftarlarının 3 cumhurbaşkanı, 15 hükümet görmelerine rağmen hala Türkiye Kupası göremediğini biliyor muydunuz? 23 Yılda Neler Oldu Neler? Fenerbahçe Türkiye Kupası’nı en son aldığında, Sayın Kenan Evren Cumhurbaşkanıydı, Merhum Turgut Özal 1983 sonunda Başbakan oldu, Sayın Süleyman Demirel, Sayın Bülent Ecevit, Sayın Necmettin Erbakan, Merhum Alpaslan Türkeş yasaklı liderlerdi; DSP, SHP, MHP, CHP siyaset sahnesinde henüz yer almamıştı, 12 Eylül sonrasının yerel seçimleri henüz yapılmamış, Bedrettin Dalan İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanı olmamıştı, Koç Grubu’nun patronu Merhum Vehbi Koç’tu… 23 senede neler oldu neler, sadece Fenerbahçe Türkiye Kupası’nı alamadı! Fenerbahçe Türkiye Kupası’nı En Son Aldığında; - Ünlü illüzyonist Zati Sungur hayattaydı. - İstanbul Atatürk Havaalanı’nın adı “Yeşilköy Havaalanı” idi. - Vatandaşlıktan çıkarılan Merhum Cem Karaca yurda dönmemiş, “Ben bir ceviz ağacıyım Gülhane Parkı’nda” şarkısını yapmamıştı. - Türk Halk Müziği sanatçısı Ruhi Su hayattaydı. - Usta sinemacı Yılmaz Güney hayattaydı. - Adile Naşit hayattaydı. - - Askerlik 18 aya henüz inmemişti. - Microsoft, Windows’u yapmamıştı. - İnsanlık henüz internetle tanışmamıştı. - Çernobil nükleer santralı patlamamıştı. - Cep telefonu, araç telefonu yoktu. - Telsiz kullanmak yasaktı. - Taksilerde taksimetre yoktu. - Apple Macintosh bilgisayarlar icat edilmemişti. - Philips CD’yi daha yeni üretmişti. - Şehirlerarası telefon görüşmeleri için 031 aranır ve kayıt verilirdi. - Haberleşmede telex kullanılırdı. - Televizyon siyah beyaz ve tek kanallıydı (TRT). Renkli televizyon yoktu. - Sovyetler Birliği dağılmamıştı. Almanya, doğu ve batı olmak üzere iki parçaydı; Berlin duvarı yıkılmamıştı. - KDV icat edilmemişti. - 2. Boğaz Köprüsü yoktu. - Otoyollar yoktu. - AIDS yoktu. - Üzerimizde döviz (dolar, mark vs) bulundurmak suçtu. - İran ile Irak savaşıyordu. - Telefon numaraları İstanbul’da 6, diğer kentlerde ise 4 veya 5 rakamlıydı. - Naim Süleymanoğlu Bulgar vatandaşıydı (Naim Suleymanof). v.s. v.s. ....
__________________ İsimsiz Korkuları Katmadık Yüreğimize , SimSiyah BemBeyaz DoğruLarı YaŞaDıK ÖLümüNe.. ************************************************************************************************************** JuNeEiGhT.. | ||
03-06-2006, 09:02 | #4 | ||
Üyelik tarihi: Mar 2006 Yaş: 44
Mesajlar: 1.189
Tecrübe Puanı: 20 |
KLEBERSON Krampon alamadığı, otobüs bileti parası bulamadığı günlerde futbolu bırakmayı düşünürken, Dünya Kupası’nı havaya kaldıran ve en büyük çelmesini hayata atan Jose Kleberson, Beşiktaşımız’ın yıldız isimlerinden… Hırsı, çalışkanlığı ve yeteneği ile sıfırdan zirveye çıkan Brezilyalı oyuncumuzun başarısında ailesinin rolü çok büyük… Bu nedenle Kleberson, eşi Dayane ve oğlu Klebinho ile objektiflerimizin karşısına geçti. Bugüne kadar hiç görmediğiniz bu özel pozları, Beşiktaş Dergisi farkıyla yayınlıyoruz. İşte Kleberson ailesi, işte BJK Store ürünleri… Onlar birbirine, onlara da Siyah-Beyaz çok yakışıyor… Onlar birbirlerine “deli” gibi aşık… Hani bir söz vardır; “Her başarılı erkeğin arkasında bir kadın vardır” diye… Sözünü ettiğimiz başarılı erkek Kleberson’un en büyük destekçisinin de Dayane olduğunu sanırım söylememize gerek bile yok… Gerek BJK İnönü Stadı’nda gerekse de önemli deplasman maçlarında eşini yalnız bırakmayan Dayane’nin yanı sıra oğulları Klebinho da Keleberson’un en büyük mutluluk kaynağı… Zaten Kleberson da bu sözlerimizi doğrularcasına, “Ailem benim her şeyim. Gerçekten aşık olduğum bir karım ve çok sevdiğim bir oğlum var. Bence aile her erkeğin hayatında kilit bir rol oynar. Benim de çok mutlu olduğum bir ailem var” diyor. Kleberson’un hayatında oğlunun yeri çok büyük. Klebinho henüz çok küçük ama geleceğiyle ilgili Kleberson’un daha şimdiden çok büyük hayalleri var. “Benim en büyük hayallerimden birisi de Olimpiyatlar’da madalya almaktı. Artık bunu yapamayacağım için, bu hayalim oğlumla ilgili. Belki o bana bunu yaşatabilir” diyen Kleberson’un futbol ve ailesinden sonra en büyük tutkusu samba… Bir samba aleti olan Cavaquinho’yu çalan ve samba yapmayı çok seven Brezilyalı, “Herhalde futbolcu olmasaydım samba ile uğraşırdım” diyor. En iyi huyu: Güleryüzlü olması. En kötü huyu: Unutkan olması. En büyük başarısı: Brezilya Milli Takımı’yla Dünya Kupası’nı almak. En heyecanlandığı an: Klebinho’nun doğduğu an. En korktuğu an: Böyle bir korku yaşamadığını söylüyor. En beğendiği şarkıcı: Virado Auesso Pagode. En beğendiği komedyen: Joe Boca Junior. En son aldığı albüm: Jeito Moleqoe. En sevdiği yemek: Eijoada. En son tatili: Brezilya. En beğendiği ülke: Brezilya. En beğendiği yeri: Hiç düşünmediğini söylüyor. En beğenmediği yeri: Beğenmediği yeri yok. En son ne için ağladı: Hatırlamıyor. En son ne için dua etti: Takımın galibiyeti için. Hayatında en değer verdiği şey: Ailesi. Kıyafetlerinde nelere dikkat ediyor: Rahatlığa. Hoşlandığı müzik türü: Samba. Hep yapmak istediği ama sürekli ertelediği bir şey: Eşi ve çocuğuna daha fazla zaman ayırmak. Elinde olsa dünyada neyi değiştirirdi: Açlığa son verirdi. Batıl inancı ve uğuru: Yok.
__________________ İsimsiz Korkuları Katmadık Yüreğimize , SimSiyah BemBeyaz DoğruLarı YaŞaDıK ÖLümüNe.. ************************************************************************************************************** JuNeEiGhT.. | ||
03-06-2006, 09:03 | #5 | ||
Üyelik tarihi: Mar 2006 Yaş: 44
Mesajlar: 1.189
Tecrübe Puanı: 20 |
Fanatik Gazetesi Beşiktaş Yazarı Yemen Ekşioğlu Sordu Genç Golcümüz Gökhan Güleç Yanıtladı ‘Kupa Finali Sonrası Beşiktaşlı Olduğumu Hissettim’ Beşiktaş Dergisi’nde dev bir buluşma daha... Bir tarafta Fanatik Gazetesi’nin Beşiktaşlı Yazarı Yemen Ekşioğlu, diğer tarafta ise Takımımız’ın genç golcülerinden Gökhan Güleç... Bu ikilinin keyifli sohbetini sizler için sayfalarımıza taşıdık. Yemen Ekşioğlu, köşe yazarlığından daha çok alt yapıya ilgisiyle tanınıyor. Belki de bu nedenle Ekşioğlu, dergimiz için özellikle Gökhan Güleç’le röportaj yapmak istedi. Her ne kadar Beşiktaş’ın alt yapısından yetişmese de, yaşı ve yeteneği gereği Beşiktaşlılar’ın öz evlat olarak bağrına bastığı genç golcü, futbolcu kardeşlerinin idolleri arasına girmeyi şimdiden başardı. Yemen Ekşioğlu ile Gökhan Güleç’in buluşmasını, BJK Nevzat Demir Tesisleri’ndeki alt yapı binamız Kartal Yuvası’nda gerçekleştirmemizin bir nedeni de buydu. Çünkü İstanbul Şampiyonu olan ve Türkiye Şampiyonası’nda iddialı bir şekilde mücadele eden B Genç Takım oyuncularımız, kısa bir süre de olsa Gökhan’la bir araya gelmek istediler. Bu kısa buluşmanın ardandan röportajımız başladı. Yemen Ekşioğlu’nun ilginç soruları ve Gökhan Güleç’in de samimi cevapları ile ortaya keyifle okuyacağınız bir söyleşi çıktı. İşte Kartal Yuvası’ndan Beşiktaş Dergisi’nin sayfalarına taşan buluşmamız: Y.Ekşioğlu: Gökhan, lig bitti… Tatile mi, eve mi? G.Güleç: Eve… Y.Ekşioğlu: Eve derken… G.Güleç: Yani İnegöl’e… Y.Ekşioğlu: Ama hayırlı bir iş değil mi? G.Güleç: Evet, 9 Haziran’da evleniyorum. Y.Ekşioğlu: Peki evlilik seni korkutuyor mu? G.Güleç: Evlilik sorumluluk isteyen bir iş ama yapım gereği bana en uygun olan şeyin evlilik olduğunu düşündüm ve böyle bir karar verdim. Y.Ekşioğlu: Evliliğin futbol hayatını ne derece etkileyeceğini düşünüyorsun? G.Güleç: Futbol hayatımın çok olumlu bir şekilde etkileneceğini düşünüyorum. Çünkü ne kadar düzenli olursanız olun, sonuçta idmandan çıkıp eve gidiyorsunuz, yorgun oluyorsunuz, kısaca düzenli bir hayatınız olmuyor. Ne kadar dikkat ederseniz edin, bazen ipin ucu kaçabiliyor. Bazen geç yatıyorsunuz, bazen yemeklerinizi doğru düzgün yiyemiyorsunuz. Özellikle beslenmesi, bir futbolcu için çok önemli. Düzenli bir hayatın benim için ideal olduğunu düşünüyorum. Y.Ekşioğlu: Yenge de İnegöllü mü? G.Güleç: Evet, İnegöllü… Y.Ekşioğlu: Peki çalışıyor mu? G.Güleç: Öğrenci… Zaten evlendikten sonra da ev hanımı olacak. Y.Ekşioğlu: Gökhan, her şeyi çabuk yapıyorsun. Basamakları da çok çabuk çıktın. Antep’e imzayı attın, 15. haftadan sonra da hemen Beşiktaş’a geldin. Evliliği çabuk yapıyorsunuz. İnegöl’den Antep’e giderken bu günlerini hayal ediyor muydun? G.Güleç: Aslında etmiyordum. Ben daha Antep’te doğru düzgün oynayamıyorken, Beşiktaş’ın formasını giymek nasip oldu. Benim için çok olağanüstü bir şeydi bu. Yavaş yavaş bunu hazmetmeye çalışıyorum. İlk başlarda kendime “Ben nereye geldim?” gibi sorular soruyordum… Zaten evlenme kararını da Beşiktaş’a geldikten sonra aldım. Y.Ekşioğlu: İstanbul’a gelirken korktun mu hiç? G.Güleç: Elbette korkuyorsunuz. Sonuçta İstanbul’a geliyorsunuz. Bir yorum okuyorsunuz ya da biriyle muhabbet ediyorsunuz ve herkes “İstanbul’a dikkat et” diyor. Ben de “Herhalde bu İstanbul’da gerçekten bir şeyler var” dedim ve dikkat ettim. Şu anda durumum iyi ama daha iyi olması gerekiyor. Çünkü Beşiktaş Camiası için benim şu ana kadar verdiklerim yeterli değil. Kesinlikle daha iyi olmak zorundayım. Özellikle yeni sezonda hocamızla birlikte daha çok çalışmalı ve daha çok özel çalışma yapmalıyım. Y.Ekşioğlu: Bu kadar çabuk çıktın, geldin… Arkanda bir dayın var mı? G.Güleç: Nasıl? Y.Ekşioğlu: Hani herkesin arkasında bir “itici güç” vardır ya… Senin arkandaki güç nedir? G.Güleç: Benim arkamda bir güç var ama bunun dayıyla filan alakası yok. Y.Ekşioğlu: Nedir peki bu güç? G.Güleç: Daha doğrusu, arkamda bir güç olduğunu hissediyorum. Çok geniş bir aileyiz ve İnegöl’de de çok sevenimiz var. Buraya gelmemin de, ailemin ve sevdiklerimin duasıyla olduğuna inanıyorum. Y.Ekşioğlu: Hocalarından en çok hangilerinin senin üzerinde emeği olduğunu düşünüyorsun? G.Güleç: Alt yapıdan itibaren hocalarım olan Nafi Bilaloğlu ve Necati Erkmen benimle çok ilgilendi. Onlar perde arkasındaki kahramanlar gibiler. Göz önünde değiller… Ancak Beşiktaş gibi güçlü bir takımı yenince gündeme gelebiliyorlar. Milli Takım’a da ilk defa Ünal Karaman’ın antrenörlüğünde çağrıldım. O da benim için bir milat oldu. Milli Takım’dan sonra Antep’e gittim. Y.Ekşioğlu: Ünal Karaman senin için milat oldu ama dayın değil… G.Güleç: (Gülüyor) Değil ama sağ olsun sever beni… Bir de İnegölspor’dayken 3-0 mağlup olduğumuz maçta beni izleyen, beğenen ve her zaman benim arkamda olan Varol Hocamız vardı. Eskiden Konyaspor’da ve başka birinci lig takımlarında oynamış olan Varol Bülbül… Onun da benim üzerimde büyük emeği vardır. Y.Ekşioğlu: Şimdi Gaziantepspor’un baklavası, İnegöl’ün köftesi, İstanbul’un balığı mı senin kalçalarını böyle genişletti? Bunu senin eski hocaların söyledi. G.Güleç: (Gülüyor) Bu röportajdan yarım saat önce yağ ölçümümüz vardı. Benim yağ oranım da çok iyi çıktı. Söylediğiniz vücut ve kemik yapımla alakalı, yani balıkla, köfteyle, baklavayla alakası yok. Y.Ekşioğlu: Peki baklava, balık, köfte, İmam Çağdaş, hangisini özlüyorsun? G.Güleç: İmam Çağdaş’ı özlüyorum açıkçası… Y.Ekşioğlu: Eski hocalarının söylediğine göre, eski Gökhan değilsin. Kalçan biraz genişlemiş. Bu konuda söyleyeceklerin var mı? Yemeği çok mu seviyorsun? G.Güleç: Yemekle alakası yok. Dediğim gibi, yediklerim ölçülü ama vücut yapım o şekilde. Bu benim elimde olan bir şey değil. Çünkü ölçümlerde filan gayet normal çıkıyorum ama kemik çaplarım biraz geniş. Y.Ekşioğlu: İlk Milli maçında neler hissettin? G.Güleç: İlk Milli maçıma çıktığımda ben İnegölspor’un oyuncusuydum. Daha önce göz önünde olan oyuncuları görmemiştim. İlk defa onları canlı görmek benim için çok farklı bir duyguydu. Zaten o maçta sahada sadece yürüdüm, başka bir şey yapmadım. Y.Ekşioğlu: İnegöl’den Antep’e giderken, bu günleri hayal etmediğini söyledin. Peki o zamanki hedeflerin neydi? G.Güleç: Ben Antep’te 3-4 sene oynadıktan ve kendimi kabul ettirdikten sonra İstanbul’u düşünüyordum. Beşiktaş’a gelmek benim için çok büyük sürpriz oldu. Tigana gibi gençlere önem veren bir hocamız olduğu için Beşiktaş’ın teklifini geri çevirmedim. İyi ki de geri çevirmemişim… Y.Ekşioğlu: Beşiktaş, şampiyonluktan erken koptu, bu da senin şansındı. Ailton, Youla, Veysel, İbrahim Akın gibi öyle bir santrfor furyasının arkasından geldin ve Tigana şampiyonluktan kopulduğu için geleceğe yatırım yapmaya başladı. Formayı sana verdi. Sen şu anda “Bu forma artık benim” diyebiliyor musun? G.Güleç: Bugün yeri geldiğinde Sergen Yalçın, Tümer Metin, Hakan Şükür gibi oyuncular bile yedek kalıyorsa, benim böyle bir şey söylemeye hakkım yoktur ve olamaz da… Y.Ekşioğlu: Peki senin kendine güvenin yok mu? Hedefin bu değil mi? G.Güleç: Elbette hedefiniz budur ve çalışmalarınız bu doğrultuda olur ama hiçbir zaman bunu söyleyemezsiniz. Bunu söylediğim zaman öncelikle kendime ihanet etmiş olurum. Y.Ekşioğlu: Topları ayağına mı, önüne mi istersin? G.Güleç: Ben önüme istiyorum. Y.Ekşioğlu: Yine hocalarının bana söylediklerini soruyorum. Her yerden topa vurmak istiyorsun. Niye çok egoistsin? Bu güçsüzlüğünden mi kaynaklanıyor? Mesela Beşiktaş’ta kaç asistin var? G.Güleç: İki tane… Y.Ekşioğlu: İdmanlardan sonra hiç top çalışması yapıyor musun? G.Güleç: Buraya geldiğim günden beri, idmandan sonra özel çalışma yapmadan içeriye girdiğim gün olmadı. Bunu söylemek belki hoş değil ama mesela BJK Nevzat Demir Tesisleri’nde sarkaç topu yoktu. Ben hocamızdan rica ettim ve şu anda iki sarkaç topu yapıldı. Y.Ekşioğlu: Bu beni çok sevindirdi. Peki Beşiktaş’a gelirken ne umdun, ne buldun? G.Güleç: Hedeflerim vardı ama bu kadarını ummuyordum. Umduğumdan biraz daha fazlasını buldum diyebilirim. Örneğin 8 gol atmayı hedefliyordum, 11 gole ulaştım. Y.Ekşioğlu: Peki kaç kafa golün var? G.Güleç: Beşiktaş’tan önce oynadığım takımlarda ayakla ve kafayla attığım goller hemen hemen yarı yarıyaydı. Ama Beşiktaş’ta 11 golüm var ama kafa golüm yok. Y.Ekşioğlu: Futbol kariyerin boyunca seni çok heyecanlandıran, ölüp dirildiğin bir golün oldu mu? G.Güleç: Fenerbahçe maçındaki golüm… Golü attıktan sonra sevinen taraftara baktım ve gördüğüm tablo muhteşemdi. Y.Ekşioğlu: Şu andaki hedefin ne? Metin-Ali-Feyyaz gibi Beşiktaş’ın efsane ismi mi olmak istiyorsun yoksa başka bir takıma gitmeyi mi planlıyorsun? G.Güleç: Ben her zaman sadece önüme bakarım. Şu anda sadece Beşiktaş’ta şampiyonluk görmeye odaklanıyorum. Bunu gerçekleştirdikten sonra kendime başka hedefler koyacağım. Y.Ekşioğlu: Pazu bandını takmak hedefin mi? G.Güleç: Böyle bir camiada pazu bandını takmak çok büyük bir şereftir. İnşallah nasip olur. Y.Ekşioğlu: İnönü seni korkutuyor mu? G.Güleç: Hayır, hiç korkutmuyor. Şöyle bir gerçek var; ben Beşiktaş’a geldiğimde taraftar benden hiçbir şey beklemiyordu. “Kapalı kutu, bakalım ne çıkacak?” diye düşünüyorlardı. Bu benim çok büyük avantajım oldu. Taraftar, benim attığım her gole “bonus” gibi bakıyordu. Y.Ekşioğlu: İnönü’de çıkış tünelinden ilk çıktığında ne hissettin? G.Güleç: Rize maçıydı… Rüya gibi bir şeydi… Zaten İnönü Stadı’na ilk kez geliyordum. Daha önce ne maç oynamaya ne de maç seyretmeye gelmemiştim. Y.Ekşioğlu: Takımda bir Gökhan (Zan) daha var, sen “Gökhan Güleç” olarak mı anılmak istersin yoksa “Küçük Gökhan” olarak mı? G.Güleç: Artık futbolcuların isminin önüne “küçük” ya da “büyük” diye bir sıfat getirilmiyor. Ama her ne olursa olsun “Gökhan Güleç” olarak anılmak isterim. Y.Ekşioğlu: Seni en çok hangi forma heyecanlandırıyor? G.Güleç: En çok çubuklu formayı seviyorum. Y.Ekşioğlu: Kupa finali sonrası neler hissettin? G.Güleç: Beşiktaşlı olduğumu hissettim. Y.Ekşioğlu: Skor 2-2 olduğunda maçı kaybedeceğinizi düşündün mü? G.Güleç: Hiç korkmadım. Benim haddime düşmez ama uzatmalar başlamadan önce herkese “Rahat olun, vallahi alacağız” dedim. Sonuçta da başardık ve kupa bizim oldu. Y.Ekşioğlu: Tribüne oynamayı seviyor musun? G.Güleç: Tribüne oynamayı açıkçası pek beceremiyorum. Y.Ekşioğlu: Benim sorularım bu kadar… Gökhan eşinle sana mutluluklar ve Beşiktaş’la da yeni sezonda başarılar dilerim. G.Güleç: Teşekkür ederim.
__________________ İsimsiz Korkuları Katmadık Yüreğimize , SimSiyah BemBeyaz DoğruLarı YaŞaDıK ÖLümüNe.. ************************************************************************************************************** JuNeEiGhT.. | ||
03-06-2006, 09:07 | #6 | ||
Üyelik tarihi: Mar 2006 Yaş: 44
Mesajlar: 1.189
Tecrübe Puanı: 20 |
__________________ İsimsiz Korkuları Katmadık Yüreğimize , SimSiyah BemBeyaz DoğruLarı YaŞaDıK ÖLümüNe.. ************************************************************************************************************** JuNeEiGhT.. | ||
03-06-2006, 09:31 | #8 | ||
Üyelik tarihi: Mar 2006 Yaş: 44
Mesajlar: 1.189
Tecrübe Puanı: 20 | ne demek kardeşim
__________________ İsimsiz Korkuları Katmadık Yüreğimize , SimSiyah BemBeyaz DoğruLarı YaŞaDıK ÖLümüNe.. ************************************************************************************************************** JuNeEiGhT.. | ||
Bu konuyu arkadaşlarınızla paylaşın |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
| |